No | Kutadgu Bilig | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
5035 | ikigü turup bardı ilig tapa körü aldı ilig yorıdı kopa | Her ikisi kalkıp, hükümdara gittiler; hükümdar yerinden kalktı, onlara doğru yürüdü ve kendilerini karşıladı. |
5036 | selam kıldı ilig eŋ aşnu körüp ‘aleyk birdi zahid selamka turup. | Karşılaşınca, önce hükümdar selâm verdi; zahit ise, yalnız onun selâmına mukabele etti. |
5037 | eligleşti ilig bu zahid bile ayıttı ilig yazlu sevnü küle | Hükümdar zahit ile el sıkıştı, sevinç içinde güler yüzle hâl-hâtır sordu. |
5038 | orun kıldı artuk öziŋe yakın agırladı aşru bagırsaklıkın | Kendisinin yanı-başında yer verdi, ona aşırı bir iltifat ve hürmet gösterdi. |
5039 | ayur emgediŋ sen ay odgurmışa yadagın bu yirke özüŋ kelmişe | Ey Odgurmış, yaya olarak buraya kadar gelmekle çok büyük zahmetlere katlandın — dedi. |
ODGURMIŞ CEVABI İLİGKE | ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5040 | yanut birdi odgurmış aydı közüm sini kördi emgek unıttı özüm | Odgurmış cevap verdi: ve: — Seni görünce, ben bu zahmetleri unuttum — dedi — |
5041 | özüm arzulap keldi emdi saŋa nelük teggey emgek ay ilig maŋa | Ben sana kendi arzumla geldim, ey hükümdar; bu bana nasıl zahmet olabilir. |
5042 | kişi öz tilekin yorısa barıp tegir terk tilekke bu kalmaz arıp | İnsan kendi arzusu ile yola çıkarsa, gideceği yere çabuk erişir ve yolda yorulup kalmaz. |
5043 | negü tir eşitgil böke yavgusı ukuş birle yadmış ajunka küsi | Aklı ile dünyaya şöhretini yaymış olan Böke yavgusı ne der, dinle. |
5044 | köŋül arzulasa yırak yir yaguk bolur terk tilekin bulur ol anuk | Gönülden arzulanırsa, uzak yer yakın olur ve insan dileğini, kendisi için hazırlanmış gibi, derhâl elde eder. |
5045 | köŋül birle maŋsa kişi arzulap tegir arzuka terk yagukluk ulap | insan isteyerek ve arzulayarak yola çıkarsa, bu sevgi ile dileğine çabuk erişir. |
5046 | köŋülsüz kayu yirke maŋsa adak neçe yir yakın erse boldı yırak | Arzu edilmeyen bir yere doğru yola çıkılırsa, bu yol ne kadar yakın olursa-olsun, yine uzak gelir. |
5047 | adakın yorıglıka emgek tegir koŋül birle maŋsa ol emgek barır | Yayan yürüyen insan zahmet çeker; fakat gönül arzusu ile yürüyünce, bu zahmet ortadan kalkar. |
5048 | koŋül birle keldim saŋa ay ilig kaçan tegge emgek yetürgil bilig | Ey hükümdar, ben sana gönül arzusu ile geldim; bu bana niçin zahmet olsun. |
5049 | köŋül kimni sevse tilese bakın neçe yir yırak erse boldı yakın | Gönül birini sever ve arzu ederse, onun bulunduğu yer ne kadar uzak olursa-olsun, yine yakın görünür. |
İLİG SU’ALİ ODGURMIŞKA | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5050 | ilig aydı sözde eŋ aşnu saŋa ayıtgu sözüm bar ayu bir maŋa | Hükümdar: —Her şeyden önce sana soracak bir sözüm var, bana cevap ver — dedi — |
5051 | sen emdi köŋül birle keldiŋ maŋa velikin neteg ol bu iş ay toŋa | Sen şimdi gönül arzusu ile bana geldin; fakat şu iş nasıl oldu, ey kudretlim. |
5052 | bilir sen selam fazlı artuk ulug kim aşnu aşunsa açar bu yolug | Bilirsin ki, selâmın fazileti çok büyüktür; kim daha önce bunu yaparsa, bu fazileti o göstermiş olur. |
5053 | mini kördüŋ erse selam kılmadıŋ bu fazlıg muyanıg kalı kolmadıŋ | Sen beni görünce, selâm vermedin; bu fazileti ve sevabı neden istemedin. |
ODGURMIŞ CEVABI İLİGKE | ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5054 | yanut birdi odgurmış aydı selam bilip kılmadım men eŋ aşnu ulam | Odgurmış cevap verdi ve: — Ben bilerek bunu yaptım ve önceden selâm vermedim — dedi — |
5055 | selam ol kişike selamet yolı selam kıldı erse uruidı ulı | Selâm insana selâmet yoludur; kim selâm verirse, karşısındakine te'minat vermiş olur. |
5056 | selam ol kişike iminlik aman selam kılsa ötrü imin boldı can | Selâm insan için emniyet ve selâmettir; selâm veren kimse karşısındakinin hayatını emniyet altına almış olur. |
5057 | muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz eşitgil munı sen aya köŋli tüz | Şimdi buna benzer bir söz vardır, ey temiz kalpli insan, dinle. |
5058 | aman birdi erke selam kılguçı selamet bolundı aleyk alguçı | Selâm veren kimse insana âmân verir; selâmı alan kimse, selâmette olur. |
5059 | selam ol selamet kişi şerriŋe selametlik aldı yanut kılguçı | Selâm insanı insanların şerrinden korur; selâma mukabele eden kimse selâmetini te'minat altına almış olur. |
5060 | uluglar kerek kim kiçigke selam aşundursa ötrü bolur iş tamam | Büyüklerin küçüklere selâm vermesi lâzımdır ve böylece işler yoluna girer. |
5061 | kiçig tutsa kılsa uluglar sözi selamet tirildi kutuldı özi | Küçükler büyüklerin sözünü dinler ve ona göre hareket ederlerse, selâmetle yaşarlar ve emniyette olurlar. |
5062 | kiçig bolsa imin ulug şerrindin selamet bolunsa umup hayrındın | Küçükler büyüklerin şerrinden emin olmalıdırlar; böylece onlardan hayır umarak, emniyet içinde yaşarlar. |
5063 | meniŋdin iligke kaçan tegge şer kiçig men kiçigdin negü yası bar | Benden hükümdara ne gibi bir kötülük dokunabilir; ben küçüğüm, küçükten büyüğe nasıl bir zarar gelebilir. |
5064 | ilig elgi barça budunka uzun negü kolsa kılgay tügülse yüzün | Hükümdarın eli bütün halka uzanır; gazaba gelirse, istediğini yapabilir. |
5065 | körü bar kara begke kılmaz selam bu ma’ni üçün ol ay bilgi tamam | Dikkat et, selâmın bu mânasından dolayı halk beye selâm vermez, ey bütün bunları bilen insan. |
5066 | mini sen eŋ aşnu tapugka tilep özüŋke okıdıŋ öküş arzulap | ilk önce sen benim hizmetine girmemi istedin; çok arzu ederek, beni yanma çağırdın. |
5067 | bolu birmedim men sözüŋ tutmadım bu alçı ajunka özün bütmedim | Ben bunu kabul etmedim ve sözünü dinlemedim; çünki ben bu aldatıcı dünyaya inanmıyorum. |
5068 | anı kodtuŋ emdi ziyaret üçün okıdıŋ munu keldim emdi bu tün | Ondan vazgeçip, sâdece seni ziyaret etmemi istedin; işte ben de şimdi bu gece ziyarete geldim. |
5069 | takı eymenür erdim emdi saŋa selamın aman birdiŋ emdi maŋa | Yine de senden çekmiyordum; fakat sen selâm ile bana emniyet verdin. |
5070 | yana aşnukı sözke yaŋay tiyü takı korkur erdim saŋa eymenü | Tekrar eski fikrine dönecek diye, senden çekiniyor ve korkuyordum. |
5071 | tükel büttüm emdi saŋa belgülüg maŋa edgü teggey seniŋdin ülüg | Şimdi sana tamamıyle ve gerçekten inandım, bana senden ancak iyilik gelebilir. |
İLİG CEVABI ODGURMIŞKA | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5072 | ilig aydı begke idi ked yavuz tilin sözlemiştin yana yansa öz | Hükümdar şu mukabelede bulundu: — Bir bey için, verdiği sözden dönmek çok fena bir şeydir. |
5073 | ulugluk yimesün ol elgi uzun yanar erse tilde yorıtmış sözün | Verdiği sözden dönen bey hiç bir zaman büyüklüğe ermesin. |
5074 | ajunka elig bolmasun ol kişi tili yalgan erse kılınçı buşı | Yalancı ve öfkeli insan hiç bir zaman dünyaya hâkim olmasın. |
5075 | neteg beg bolur ol budunka ulug tili yalgan erse kör elgi kurug | Yalancı ve hasis kimse nasıl halka beylik edebilir. |
5076 | takı munda yigrek bilig sözlemiş sözüg kıysa kıylur kaçar kut timiş | Bilgi de bundan daha iyi bir söz söylemiştir: insan sözünden dönerse, saadet de ona yüz çevirir, ondan kaçar. |
5077 | kişide yavuzrakı yalgan bolur yavuzda yavuz va’de kıygan bolur | Yalancı — insanların kötüsüdür; kötülerin kötüsü ise, verdiği sözünden dönen kimsedir. |
5078 | idi yakşı aymış köni sözlüg er köni sözlüg erke bayat birsü ter | Doğru sözlü insan çok iyi söylemiş; doğru söyleyen insanı Allah ecre nail etsin. |
5079 | sözi çın kerek beg kıyıksız köni sözinde yanıglıg time er anı | Bey sözü dürüst olmalı ve o bundan caymamalıdır; sözünden dönen kimseye erkek denilmez. |
5080 | tilin sözlemiş sözde yanmaz eren sözinde yanıglı işiler sanı | Erkek insan verdiği sözden geri dönmez; sözünden dönenleri sen kadın bil. |
ODGURMIŞ CEVABI İLİGKE | ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5081 | yanut birdi odgurmış aydı ilig bu edgü kılıklarka boldı elig | Odgurmuş cevap verdi:—-Hükümdar bu iyi hareketlere vâsıta oldu— dedi — |
5082 | bayat arturu birsü ilig saŋa bu edgü kılıklar bu edgü yaŋa | Ey hükümdar, Tanrı senin bu iyi hareketlerin ile bu iyi ahlâkını dâim etsin ve artırsın. |
5083 | budunda talu ol bu begler özi özi teg talu tutgu kılkı sözi | Halk içinde seçkin olan bu beylerin hareketleri ve sözleri de, kendileri gibi, seçkin olmalıdır. |
5084 | biliglig bilig birdi mundag ayur beg edgü köni bolsa budnı bayur | Bilgili insan bilgi verir ve şöyle der: Bey iyi ve doğru olursa, halk zenginleşir. |
5085 | negü tir eşitgil örüŋ başlıg er ajunug keçürmiş uzun yaşlıg er | Ak saçlı, dünya görmüş ve yaş yaşamış insan ne der, dinle. |
5086 | kılınç edgü tut ay ajun tutguçı keligli turur kut yana barguçı | Ey dünyaya hâkim olan, iyi hareket et; saadet geldiği gibi, tekrar gidebilir. |
5087 | katıglan özürgke kodun edgü at vefa kılmagay kut sini kılga yat | Gayret et, iyi ad kazan; saadet vefasızdır; sana tekrar yabancı muamelesi yapabilir. |
5088 | isiz kılmagıl sen ay elgi uzun kamug edgülük kıl kılınçın sözün | Ey kudret sahibi, sen kötülük yapma; sözünle ve hareketinle her vakit iyilik etmeğe çalış. |
5089 | ulugluk bu beglik yüz evrür saŋa mşger edgülük yüz evürmez toŋa | Büyüklük ve bu beylik sana yüz çevirebilir; yalnız iyilik sana yüz çevirmez. |
5090 | bu kün edgü kazgan budun yüki yüd yarın edgü kelgey keçip barsa öd | Bugün iyilik kazan, halkın yükünü yüklen; zaman geçer, gider ve yarın sana bundan iyilik gelir. |
5091 | tüpi yil turur bu tiriglik küni inançsız turur kut keçürgey sini | Bu ömrün günleri fırtına gibi geçer; saadet vefasızdır, bir gün seni de bırakır. |
İLİG CEVABI ODGURMIŞKA | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5092 | ilig aydı ukgıl ay bilgi ulug tilekim bu ol sinde açgıl yolug | Hükümdar: — Ey bilgisi büyük olan insan, dinle — dedi— senden dileğim şudur: bana iyilik yolunu göster. |
5093 | sini munça bekrü tutup koldukum bu erdi tilekim meniŋ ay tokum | Seni bu kadar ısrarla istemekten maksadım da bu idi, ey gönlümü doyuran insan. |
5094 | maŋa birgil emdi bu öt sav erig meger edgülükke yetilgey elig | Bütün gayretimi yalnız iyilik yoluna hasretmem için, bana şimdi öğüt ve nasihat ver. |
5095 | kişi bar kalın bod boguz agrukı köni çın bagırsak yok ol ay akı | Etrafımda geçinen kalabalık bir insan kütlesi var; fakat bunlar arasında, ey cömert insan, doğru, dürüst ve sâdık kimse yoktur. |
5096 | bu begler bulur barça arzu tilek özi köŋliŋe sıggu bulmaz yölek | Beyler bütün arzu ve dileklerini bulurlar; fakat kendilerine müessir olabilecek bir yardımcı bulamazlar. |
5097 | kapugda kalın baş yumıttı yorır tusulur kişi yok maŋa ay bilir | Kapıda bir sürü insan dolaşır, durur; fakat bana faydası dokunacak bir kimse yoktur, ey bilir. |
5098 | muŋar meŋzer emdi bu beyt ay akı ukayın tise sen munukı okı | Ey cömert, şimdi şu beyit buna benzer; anlamak istersen, işte, oku. |
5099 | kişi tip yorıglı telim bar san: kişike tusulgu tilese kanı | İnsanım diye gezen pek çok kimse var; bunların içinde insana faydalı olanını ararsan, nerede. |
5100 | kılur bir kişi miŋ kişiniŋ işin öküş miŋ yumıtsa kılumaz anı | Bir insan bâzan bin kişinin işini yapar; bâzan binlerce insan toplanır ve bir kişinin işini göremez. |
5101 | yana aydı ilig ay odgurmışa bayat fazlı barça özüŋ bulmışa | Hükümdar devamla:—Ey Odgurmış, sen Tanrının bütün faziletlerini kendinde toplamış bir insansın — dedi — |
5102 | atıŋka yarası kılınçıŋ bütün tilekiŋ tükel birsü teŋri kutun | Tabiatin adına yakışır şekilde mükemmeldir; Tanrı seni mes'ûd etsin ve bütün arzularını yerine getirsin. |
5103 | bayat birmişindin maŋa kıl ülüg tirilsü köŋül bolsu nefsim ölüg | Tanrının sana verdiğinden bana da bir hisse ayır; gönülüm dirilsin ve nefsim ölsün. |
ODGURMIŞ CEVABI İLİGKE | ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5104 | yanut birdi odgurmış aydı ay beg taşımnı körür sen kişi öggü teg | Odgurmış cevap verdi ve: — Ey hükümdar, insanlar benim görünüşümü öğerler; sen de ancak bu zahirimi görüyorsun — dedi — |
5105 | bildiŋ erse içim ay böke bu kün sürgey erdiŋ mini miŋ söke | Ey kudretli insan, eğer içimi bir bilse idin, bana binlerce lanet edip, buradan kovardın. |
5106 | maŋa at uruldı bu zahid atı bu atım maŋa boldı ta’at yutı | Bana zahit adı takıldığından beri bu ad benim için bir felâket olmuştur. |
5107 | mini alktaçı kör bu atım turur bu atım üçün nefs maŋa beg bolur | Beni mahveden bu adımdır; bu adımdan dolayı nefsim bana hâkim olmuştur. |
5108 | kebit ked bezedim kişi körgüsi asıg yok kebitte satıg belgüsi | İnsanların göreceği dükkânımı çok iyi süsledim, fakat burada kâr ve ticâretten eser yoktur. |
5109 | taşın körmegil sen ay ilig kişig kişiniŋ için kör yaşutlug işig | Ey hükümdar, sen insanın dışına bakma; insanın içine, onun gizli emellerine bak. |
5110 | neçe körklüg erse kagun taş yüzi yıdı ya bedizi ya meŋzi tözi | Kavunun dışı, kokusu, şekli veya rengi ne kadar güzel olursa-olsun, |
5111 | içinde tatıg bolmasa ol kagun anı taştın atgu bolur ay sıgun | içinde tadı yoksa, o kavunu kaldırıp atmak icap eder, ey dağ keçisi gibi çevik insan. |
5112 | negü tir eşit emdi köŋli odug içingni beze tutma taş sır bodug | Dinle, şimdi uyanık insan ne der: içini süsle, dışını boyayıp-cilâlama. |
5113 | kamug neŋ kötürgüsi içtin bolur içi bolmasa taş yaramaz kalur | Her nesneyi yükselten şey onun içinden gelir; içi yoksa, dışı hiçbir işe yaramaz. |
İLİG CEVABI ODGURMIŞKA | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5114 | yanut birdi ilig ayur ay süzük içiŋ me taşıŋ birle barça tüzük | Hükümdar cevap verdi: — Ey saf gönüllü insan, senin için ve dışın her bakımdan iyidir — dedi — |
5115 | özüŋ yük yinitti bu dünya kodup ilindim men emdi agır yük yüdüp | Bu dünyadan vaz geçmekle sen yükünü hafiflettin; ben ise, ona tutuldum ve ağır yük altına girdim. |
5116 | bu dünya işi kıldı meşgul mini bayat tapgırıga öz tegümez kanı | Bu dünya işi beni meşgul etti; Tanrı ibâdeti nerede, ona artık vakit bulamıyorum. |
5117 | maŋa öt eri g bir tutunsu özüm kutadsu sözüŋ çın süzülsü özüm | Bana öğüt ve nasîhat ver, ona göre hareket edeyim; sözüm saadet getirsin ve ben gerçekten ruhumu tasfiye edeyim. |
ODGURMIŞ CEVABI İLİGKE | OGDURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5118 | yanut birdi odgurmış aydı bege kamug edgülükke sen edgün tege | Odgurmış cevap verdi:—Ey hükümdar, her türlü iyiliğe sen iyilikle erişmeğe çalış — dedi — |
5119 | bayat kullarında meniŋde yavuz adın bilmegil sen ay bilgi ögüz | Ey bilgisi nehir gibi akan, bil ki, Tanrı kulları arasında benden kötü başka biri yoktur. |
5120 | meniŋde yavuzrak bayatım kulı men ök men ay ilig tilese kalı | Ey hükümdar, Tanrının benden daha kötü kulunu istersen, o yine benim. |
5121 | negü asgı bolgay meniŋ sözlerim tusulgaymu erki saŋa ötlerim | Benim sözlerimin ne faydası olacaktır; acaba nasihatlerim sana faydalı olabilir mi. |
5122 | yana men idimdin umınç kesmedim yazuk yarlıkaglı ol ol bir idim | Buna rağmen, ben rabbimden ümidimi kesmedim; bütün günahları affeden o bir rabbimdir. |
5123 | negü tir eşitgil yazuklug kulı yazukın bilip ‘uzri koldı tili | Günahlarını itiraf eden ve Tanrıdan afiv ve mağfiret dileyen günahkâr kul ne der, dinle. |
5124 | yazuklug cefalıg kuluŋ men otun baka körse barça yazuk men bütün | Ben senin günahkâr, cefakâr kulunum; iyice bakarsan, ben baştan ayağa günahım. |
5125 | seniŋde adın yok sıgıngu idim yazukum bagışla yölegil kutun | Senden başka sığınacak rabbim yok; günahımı bağışla ve saadet yolunda beni destekle. |
İLİG CEVABI ODGURMIŞKA | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5126 | yanut birdi ilig ayur ay odug bu kılkıŋ bodudı bu edgü bodug | Hükümdar cevap verdi: — Ey uyanık insan, bu güzel vücûdu Tanrı bu güzel ahlâk ile süslemiştir — dedi — |
5127 | özüŋni yavuzrak biliriŋ üçün budunda sen edgü bolur sen küçün | Kendini daha kötü olarak bildiğin için, ister-istemez, halkın en seçkini oluyorsun. |
5128 | köŋül til arıttıŋ andı özüŋ mini ötlegil bir tusulsu sözüŋ | Gönlünü ve dilini temizledin, kendin de temiz oldun; öğüt ver, ben de senin sözünden istifâde edeyim. |
5129 | ay edgü kılıklıg bütün işi çın maŋa öt erig bir bagırsaklıkın | Ey iyi tabiatli, inanılır ve işi doğru olan insan, bana acı, öğüt ve nasihat ver. |
5130 | bayat birdi barça saŋa edgülük bu edgü yolın aç maŋa ay külük | Tanrı sana her türlü iyilikleri ihsan etmiş; ey namlı, bu iyilik yolunu bana da aç. |
5131 | ay edgü kişi ötle emdi maŋa yanut birge teŋri yarınlık saŋa | Ey iyi insan, şimdi bana öğüt ver; yarın Tanrı sana bunun ecrini ihsan eder. |
Yûsuf Has Hâcib tarafından XI. yüzyılda yazılmış, Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından.
zâhid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zâhid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LXX. HÜKÜMDAR KÜN-TOĞDI'NIN ODGURMIŞ İLE GÖRÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLER [KÜN TOGDI İLİG ODGURMIŞ BİRLE KÖRÜŞMİŞİN AYUR]
XLVI. ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ İLE İKİNCİ DEFA MÜNAZARA ETTİĞİNİ SÖYLER [ÖGDÜLMİŞ ODGURMIŞ BİRLE İKİNÇ KATA MÜNAZARA KILMIŞIN AYUR]
No | Kutadgu Bilig | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
3971 | yanut birdi ögdülmiş açtı tilin ayur ay kadaşım eşit söz bilin | Öğdülmiş cevap verdi, söze başladı ve: —Ey kardeşim —dedi— sözümü dinle ve bil ki, |
3972 | iligniŋ tileki saŋa edgü ol bu edgü içinde tiler edgü yol | Hükümdarın senin hakkındaki düşüncesi iyidir; bu iyilik ile yetinmeyip, daha iyiye doğru yol arıyor. |
3973 | bilür sen bu yirde bu taat tapug kıluruŋ neçe edgü açgay kapug | Bilirsin ki, burada bu tâat ve ibâdet ile meşgul olman, sana bir çok iyiliklerin kapısını açacaktır. |
3974 | yana kend ulusta men aymışlarım neçe türlüg edgü turur ay erim | Diğer taraftan şehir ve kasabalarda da, benim söylediklerim gibi, bir çok iyilikler vardır, ey yiğitim. |
3975 | yavuz ermez emdi bu dünya kutın bulup tirlü bilse kopursa atın | Bu dünyanın saadetini bulup, yaşamasını bilmek ve nâm kazanmak hiç de fena bir şey değildir. |
3970 | özüŋ ukbi kolsa ay zahid bulur muyan edgü mundın iletse bolur | Ey zâhid, sen âhireti istiyorsan, onu da bulursun; orada da nîmet ve sevaba nail olabilirsin. |
3977 | yavuz tise bolmaz bu dünya nendin yise birse halkka kızartsa eridin | Bu dünya malını kötülemek doğru değildir; bunu sarf etmek ve dağıtmak suretiyle halkı sevindirmek mümkündür. |
3978 | yime yakşı aymış akılar başı eşitgil munı sen ay edgü kişi | Cömerdler-başı da çok güzel söylemiş; ey iyi insan, sen bunu dinle. |
3979 | kamug edgülükke neŋ ol yolçısı kamug ig togaka neŋ ol emçisi | Her türlü iyiliğe yol gösteren şey varlıktır; her türlü hastalığı tedavi eden şey varlıktır. |
3980 | neŋi bolsa yalŋuk bulur ög bilig kamug edgülükke uzatur elig | Varlığı varsa, insan akıl ve bilgiyi bulur ve her türlü iyilik yapmağa muktedir olur. |
3981 | bu neŋ birle yalŋuk tilese tilek yaşıl kökke yoklar neŋ ol ked yölek | insan arzu ederse, bu varlık sayesinde mavi göğe yükselir; servet çok mühim bir destektir. |
3982 | hac erse tilekiŋ kerek neŋ tavar gazilik tilese yime bu yarar | Arzun hacca gitmek ise, bunun için mal ve servet lâzımdır; gazilik dilersen, yine bu servet senin işine yarar. |
3983 | neŋi bolmasa er alıp birgüke elig kısga boldı kamug edgüke | Verecek malı olmazsa, insan hiç bir iyiliğe el uzatamaz. |
3984 | negülük kodur sen bu edgülerig nelük taplamaz sen bu öt sav erig | Bu iyiliklere niçin yüz çeviriyorsun; bu öğüt ve nasihatleri niçin kabul etmiyorsun. |
3985 | tapugka negü teg inansa bolur tapındım tiyü bilse müflis kalur | ibâdete nasıl inansan da olur; insan ibâdet etmiş olduğunu kabul ederse, bütün yaptıkları boşa gider. |
3986 | bayatıg tapug birle bulmaz kulı idi yinçke yol bu tapugçı yolı | Kul Tanrıyı ibâdet ile bulmaz, kulun yolu çok ince bir yoldur. |
3987 | neçe miŋ tapugçı tapındı yılın çıkar can ödinde yitürdi yolın | Kaç bin kul yıllarca ibâdet ile meşgul oldular ve tam can verecekleri sırada dalâlete düştüler. |
3988 | neçe miŋ tapugsuz yazuklug kulı ahır tın keserde oŋardı yolı | Kaç bin âsî günahkâr kullar da, son nefesleri kesilirken, doğru yolu buldular. |
3989 | bilir men bayatım sevinci kamug tapug taat içre turur ay ulug | Biliyorum, Tanrının rizâsı hep ibâdet ve tâat içindedir, ey ulu. |
3990 | bilümese emdi bu taat çını kayu taat erki ukumaz munı | insan hakikî ibâdetin ne olduğunu bilemezse, yaptıklarının hangisinin ibâdet olduğunu anlayamaz. |
3991 | kalı mundag erse kamug taatıg tükel kılgu bulsa bu aymış tatıg | Böyle olduğuna göre, bu bahsi geçen zevkleri bulmak için, bütün bu ibâdetlerin hepsini yapmak lâzımdır. |
3992 | baka kör bu sözler kim aydım saŋa bu yaŋlıg erürmü ayu bir maŋa | iyice dikkat et, sana söylediklerim doğrumudur, değilmidir, açıkça bana söyle. |
3993 | kalı mundag erse kim aydım bu söz tilin kön sözüm tut aya köŋli tüz | Eğer sana söylediğim şekilde ise, bunu itiraf et, sözümü tut, ey hâlis kalpli insan. |
3994 | havaka bulun bolma köndür köŋül kişike katılgıl yorıgıl amul | Nefis ve havanın esiri olma, gönlünü doğrult, insanlara karış ve huzur içinde yaşa, |
ODGURMIŞ CEVABI ÖGDÜLMİŞKE | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
3995 | yanut birdi odgurmış aydı kadaş muŋadturduŋ emdi agu kıldıŋ aş | Odgurmış cevap verdi ve:—Kardeş, beni kederlendirdin, aşımı şimdi bana zehir ettin — dedi — |
3996 | tutayın sen aymış sözüg tıŋladım iligke barıp men tapug başladım | Farz edelim, senin dediklerini dinledim ve hükümdarın yanına gidip, hizmete başladım. |
3997 | tapugka erig aşnu törü bilgü öz yime kılk kılınçı sözi sözke tüz | Hizmet etmek için ilk önce insan yolu-töreyi bilmelidir; onun tavrı hareketi ile sözü teşrifata uygun olmalıdır. |
3998 | kirü hem çıka bilse oldrug turug tapug bilmese er tek emger kurug | O girmesini, çıkmasını, durmasını ve oturmasını bilmelidir; insan hizmet etmesini bilmezse, boşuna zahmete girmiş olur. |
3999 | negü tir eşitgil tapug bilgüçi sınap bilmişin aydı azrak üçi | Teşrifata vâkıf olan insan ne der, dinle; tecrübesi ile o en az şu üç şey üzerinde durmuştur. |
4000 | bu beglerke tapmak tilese özüŋ köŋül til köni tut küdezgil sözüŋ | Sen beylere hizmet etmek istersen, gönül ve dilini doğru tut, sözüne hâkim ol. |
4001 | törü hem toku birle ögren tapug tapug bildiŋ erse yarudı yüzüŋ | Töre ve usûle göre hizmet etmesini öğren; hizmet etmesini bilirsen, muvaffak olursun. |
4002 | kişide yıramış turur bu özüm törü yok toku yok ne kılkım sözüm | Ben insanlardan uzaklaşmış bulunuyorum; töre bilmem, yol bilmem; hizmete yakışacak ne tavır ve hareket, ne de söz söylemek kabiliyeti bende var. |
4003 | negü teg kılur men begiŋke tapug yapılmış turur kör maŋa bu kapug | Ben beyine nasıl hizmet ederim; bu kapı artık benim için kapanmıştır. |
4004 | negüke küçer sen mini berk tutup iligke tapın tip sözümni utup | Niçin beni sıkıştırıyor ve her sözüme itiraz ederek, hükümdarın hizmetine girmeğe zorluyorsun. |
ÖGDÜLMİŞ CEVABI ODGURMIŞKA | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
4005 | yanut birdi ögdülmiş aydı bu söz yime edgü ermez aya köŋli tüz | Öğdülmiş cevap verdi ve: —Ey hâlis kalpli insan, bu söz de pek yerinde değildir — dedi — |
4006 | seniŋdin kötürgey ilig bu törü kerek erse oldur kerek tur örü | Hükümdar seni teşrifat ile mükellef tutmayacaktır; sen istersen otur, istersen ayakta dur. |
ODGURMIŞ CEVABI ÖGDÜLMİŞKE | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
4007 | yanut birdi odgurmış aydı bu söz idi yakşı ermez aya kılkı tüz | Odgurmış cevap verdi ve: — Ey kâmil insan, bu söz de pek yerinde değildir — dedi — |
4008 | negü teg yaraşur saŋa ya maŋa törü bilmese öz yorısa aŋa | Töre bilmeden, şaşkın-şaşkın dolaşmak, sana veya bana nasıl yakışır. |
4009 | bu il itgü tutgu budun tüzgüke bu begler tikildi ajun süzgüke | Bu beyler memleketi tanzim ve idare etmek, halkı düzene sokmak ve dünyayı temizlemek için nasb edilmişlerdir. |
4010 | bu il kün itigi bu begler işi törü hem toku birle itti kişi | İnsanlar halkın idaresini ve beylerin işini muayyen bir töre ve usûle göre yürütürler. |
4011 | anın ötrü begler uzattı elig ukuş utru tuttı yorıttı tilig | Bu beyler bu şekilde memlekete hâkim oldular, âkılâne hareketleri ile emirlerini dinlettiler. |
4012 | idi yakşı aymış ajun ilcisi biliglig ukuşlug budun başçısı | Bilgili, akıllı ve halkın başında bulunan dünya hâkimi çok güzel söylemiş. |
4013 | ajun tutguçı er ukuşlug kerek budun basguçıka kerek ked yürek | Dünyayı tutan insan akıllı olmalıdır; halkın başında bulunan kimse de cesur olmalıdır. |
4014 | bu iki bolunsa basa tapguçı törülüg tokulug kerek bilgüçi | Bu ikisinden sonra, hizmetkârların da töre ve usûle vâkıf olmaları lâzımdır. |
4015 | anın ötrü begler bedütür küçin yagı boynı yençer alır öz öçin | Beyler kudretlerini bunlar ile yükseltirler; düşmanlarının başını ezer ve öçlerini alırlar. |
4016 | biz emdi bu öŋdi törü ursamız negü teg yaraşur törü buzsamız | Bu kanun ve töreyi kendimizin vaz' etmemiz icap ederken, töreyi bozmamız bize nasıl yakışır. |
ÖGDÜLMİŞ CEVABI ODGURMIŞKA | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
4017 | yanut birdi ögdülmiş aydı kadaş idi ters iş ermez batar kılsa aş | Öğdülmiş cevap verdi ve:— Kardeş bu iş o kadar güç değildir — dedi — aş bir kere yapılsın, nasıl olsa yenir ve hazm olunur. |
4018 | munu men bilir men bu öŋdi törü ayayın men emdi sen ögren körü | İşte ben bu kanun ve töreyi biliyorum; şimdi sana söyleyeyim; sen de dikkatle dinleyerek, öğren. |
4019 | kişi bilmese ögrenür kör bilir bilip ötrü yalŋuk tilekke tegir | insan bilmezse, öğrenir, bilir; bildikten sonra arzusuna kavuşur. |
4020 | muŋar meŋzetü aydı bilgi açuk bu söz tutmaz erniŋ biligi bıçuk | Bilgisi açık olan, bu mesele hakkında bir söz söylemiştir; bu sözü tutmayan insanın bilgisi yarımdır. |
4021 | toga bilge togmaz kişi ögrenür toga sözlemez til turu sözlenür | İnsan doğuştan âlim doğmaz, sonradan öğrenir, dil doğuştan konuşmaz, zamanla konuşmağa başlar. |
4022 | kişi ögrenip ötrü bilge bolur bilig bilse ötrü kamug iş önür | İnsan öğrenerek, âlim olur; bilgi sahibi olduktan sonra, her işi yoluna girer. |
ODGURMIŞ CEVABI ÖGDÜLMİŞKE | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI | |
4023 | yanut birdi odgurmış aydı seniŋ tilekiŋ bu erse tilek yok meniŋ | Odgurmış cevap verdi:— Senin istediğin bu ise, benim buna bir diyeceğim yok — dedi — |
4024 | ayı muŋkarur sen bu kün sen mini negü teg bolur ay bu tapguŋ kanı | Bugün sen benim canımı çok sıkıyorsun; bu hizmet nasıl olur, söyle bakalım. |
4025 | köŋülke kirürmü sözüŋ tıŋlayın özüm ögrenürmü anı aŋlayın | Bu söz aklıma yatar mı yatmaz mı, bir dinleyeyim; ben öğrenebilir miyim, bunu bir anlayayım. |
4026 | maŋa aygıl emdi törüni nece tokularnı sayu atayu biçe | Bana şimdi kaç türlü töre ve usûl olduğunu, isimlerini bir-bir sayıp, kesin olarak anlat. |
ÖGDÜLMİŞ CEVABI ODGURMIŞKA | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
4027 | yanut birdi ögdülmiş aydı tükel köni sözlediŋ söz aya edgü fal | Öğdülmiş cevap verdi: — Ey bahtiyar insan, mükemmel ve doğru bir söz söyledin — dedi — |
4028 | ukuşka yırak erdi aşnu yoluŋ könilikke urduŋ sen emdi uluŋ | Önce tuttuğun yol akıldan uzak idi; sen şimdi temelini doğruluk üzerine kurdun. |
4029 | men emdi ayayın eşitgil ögün sen ögren yazılsu saŋa bu tügün | Şimdi ben anlatayım, düşünerek dinle; öğren ve senin için bu düğüm çözülsün; |
4030 | kalı ögrenür erse emdi özüŋ tilin tıldama emdi kesgil sözüŋ | Eğer şimdi öğrenmek istersen, sen sus ve beni dinle. |
XLV. HÜKÜMDAR KÜN-TOĞDI'NIN ODGURMIŞ'A İKİNCİ MEKTUBU GÖNDERDİĞİNİ SÖYLER [KÜN TOGDI İLİG ODGURMIŞKA İKİNÇ BİTİG IDMIŞIN AYUR]
No | Kutadgu Bilig | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
3896 | devat koldı kagaz yana ok ilig kalem aldı elgin bitidi bitig | Hükümdar kalem, kâğıt istedi; kalemi eline alıp, mektup yazdı. |
3897 | bayat atı birle sözüg başladı törütgen igidgen keçürgen tidi | Tanrı adı ile söze başladı: — Yaratan, besleyen ve göçüren odur — dedi. |
3898 | ayur miŋ sena ol ugan teŋrike ezel hükmi tegrür köni egrike | O kadir Tanrıya bin sena olsun, doğru ve eğriye ezel hükmünü o eriştirir. |
3899 | bir ol bir katıksız karıksız arıg yokug bar kılur ol kılur yok barıg | O bir tektir, temizdir; ona hiç bir şey katılmamış ve karışmamıştır; yoğu var eder ve varı da yok eder. |
3900 | bir ök bil tilin ög bütürgil köŋül tapug kıl köŋül til köni tut amul | Onu bir tek bil, ona hamd et ve gönülden inan; ibâdet kıl, imanın gıll-u-gîşten ârî olsun. |
3901 | negü kolsa kolmış tilekin bulur negüg bol tise ol tilemiş bolur | O ne irâde ederse, irâdesi yerini bulur; neye "ol" derse, o olur. |
3902 | tözü teprenürke tirilgü birür tiriglik tuşı bu ölüm ol ıdur | Bütün canlıların rızkını o verir; her kese hayatı verdiği gibi, ölüm de onun emri iledir. |
3903 | agırlık ucuzluk anıŋ hükmi ol ulugka kiçigke yime açsa yol | İzzet ve zillet, büyüğe ve küçüğe bu yollar onun hükmü ile açılır. |
3904 | tilemiş tilekin biliglisi yok yorıtur kazasın tıdıglısı yok | Onun dilediği şeyi bilen yoktur; ilâhî kazanın cereyanına kimse mâni olamaz. |
3905 | tümen miŋ selamım sevüg savçıka tegürsün bayatım köni yolçıka | Tanrı sevgili resule, o doğru yolu gösterene, yüz binlerce salât ve selâmımı eriştirsin. |
3906 | tözü işleriŋe yime ök selam tegürsün bayatım kesüksüz ulam | Tanrı onun bütün ashabına da, devamlı olarak, selâmlarımı ulaştırsın. |
3907 | iligdin öküş ögdi aytıg selam ıdur men saŋa ay ukuşı temam | Hükümdar seni çok öğerek, hatırını soruyor ve selâm gönderiyor, ey kâmil akıllı insan. |
3908 | köŋül aytu ıdtım bitidim bitig negü teg erür sen ay bilge tetig | Hatır ve gönül sormak üzere, sana mektup yazdım, ey zeki âlim, nasılsın ? |
3909 | saŋa ıdtım erdi kadaşıŋnı men tilekim ol erdi maŋa kelse sen | Sana kardeşini göndermiş ve senin bana gelmeni istemiştim. |
3910 | özüŋ taplamaduk berü kelmekirig maŋa tuşmakıŋ hem yüzüm körmekirig | Sen bana gelmeği, benimle buluşmağı ve yüzümü görmeği kabul etmemişsin. |
3911 | bitigke yanut söz bitimiş özüŋ tilin me kadaşıŋ tegürdi sözüŋ | Mektuba karşı bir cevap yazmışsın, kardeşin ağızdan söylediklerini de nakletti. |
3912 | okıdım bitigiŋ ukuldı bu söz sözümni eşitgil kaçurmagıl öz | Mektubunu okudum, sözlerin anlaşıldı; fakat benim sözümü de dinle, kendini gizleme. |
3913 | şekerde süçigrek söz ıdtım saŋa aguda açıg keldi yaŋı maŋa | Sana şekerden daha tatlı söz gönderdim; karşılığı bana zehirden daha acı olarak geldi. |
3914 | eşitgil yana bu meniŋ sözlerim köŋülke alın ay bagırsak erim | Benim bu sözlerimi de bir kere dinle; ey temiz kalpli insan, bunları iyice düşün. |
3915 | özüŋ koldı erse bu zahid atın atıŋ boldı zahid özüŋ tag katın | Sen bu zâhid adını istediğin için, adın zâhid oldu ve kendin de dağlara çekildin. |
3916 | bu çav birle atıŋ yadıldı köre beçtük belgü boldı kişiler ara | Bu şöhret ile adın yayıldı ve bütün insanlar arasında alem oldu. |
3917 | tapug kılmışıŋ barça atıŋ üçün yava kılmagıl sen öz ülgüŋ küçün | Senin ibâdet ile meşgul olman hep bu ad içindir; sen zorla kendi nasibini böyle heder etme. |
3918 | budun közi tegse tapugka kalı buzuldı bu tapguŋ yıkıldı ulı | Eğer ibâdet halkın gözü önünde yapılırsa, bu ibâdet esassız ve mânâsız olur. |
3919 | bayat tapgı barça kerek örtügün açılmasa halkka bu örtüg bu kün | Tanrıya yapılan bütün ibâdetler gizli yapılmalı ve bu örtü bugün de her kese açılmamalıdır. |
3920 | bayat kizledi kör sevügrek kulın bu kullar ara halk tanumaz tilin | Tanrı sevdiği kullarını gizlemiştir; halk bu kullar arasında onları tanıyamaz. |
3921 | öz özin me ol kul bilümez bakın yagımu bayatka bilemü yakın | Böyle bir kul da kendisi Tanrıya düşman mıdır, yoksa yakın dost mudur, bunu kendisi bilemez. |
3922 | berü kel ulus kend içinde tiril sini bilmesü halk katılgıl karıl | Buraya gel, kasaba ve şehir içinde yaşa; sen halk arasına katıl ve karış, onlar da senin kim olduğunu bilmesinler. |
3923 | halal dünya kazgan özüŋni yitür todur aç yalıŋnı hem oprak bütür | Helâl dünya malı kazan, kendine sarf et; açları doyur ve çıplakları giydir. |
3924 | halal dünya bulsa kişi edgüsi bulur iki ajun yigü kedgüsi | Helâl dünya malına sahip olan insan her iki dünyaya nail olur; onun yiyeceği ve giyeceği eksik olmaz. |
3925 | bu sözni eşit ay maŋa kelmedük negü tir arıg bilge bagı bedük | Ey bana gelmek istemeyen, bu sözü dinle; temiz bilgili ve büyük bir hulûs sahibi insan ne der. |
3926 | tuşar erse dünya kalı edgüke yarar iki ajun yigü kedgüke | Eğer dünya malı iyi insana rastlarsa, o her iki dünyada rahat ve huzur te'min eder. |
3927 | bulup dünya malın yiyü bilmese sakış tegdi ülgi agır yüdgüke | Dünya malını bulup da, onu yemesini bilmeyenin nasibi, yüklenmesi güç olan bir hesaptan ibarettir. |
3928 | bayat kullarında tusul ay bügü kişike tusulur erig er tigü | Ey hakîm, Tanrının kullarına faydalı ol; insanlara faydalı olan kimselere ancak insan denilir. |
3929 | sini men müsülman tususı üçün okır men bu yirke ay zahid küçün | Ey zâhid, ben seni Müslümanların istifâdesi için, ısrarla buraya çağırıyorum. |
3930 | berü kel tusulgıl kişike yara tusulmaz ölüg ol tirigler ara | Buraya gel, insanlara faydalı ol; faydasız kimse diriler arasında bir ölüdür. |
3931 | öz asgm tilegli kişimü bolur kişi ol bolur kör il asgın kolur | Kendi menfaatini güden insan mı olur; insan olan halk menfaatini güder. |
3932 | akılıp ol ermez üleşe nerçin akı ol yulug kılsa canın tenin | Mal dağıtmak cömerdlik değildir; asıl cömerd insan, canını, tenini feda eden insandır. |
3933 | bagırsak ol ermez özin beklese bagırsak ol ol kör kişig edlese | Kendisini koruyan kimse merhametli değildir; merhametli insan başkalarının iyi olmaları için çalışan kimsedir. |
3934 | kişi edgü tirler bu edgü kayu maŋa ayu birgil ay bilge bügü | İyi insan derler, bu iyi insan nerede; ey âlim hakîm, bana haber ver. |
3935 | kişi edgü tirler bu edgü kim ol bu edgü kişi muŋda erke em ol | iyi adam derler, iyi adam kimdir; iyi adam derdi olanlara deva olan kimsedir. |
3936 | ay köŋli süzük er ay bilgi öküş baka kör bu sözke yetürgil ukuş | Ey duru gönüllü insan, ey bilgisi çok olan, dikkat et ve bu söz üzerinde düşün. |
3937 | bu aymış sözüm çın erürmü köre çın erse hava bas berü kel tura | Bu söylediğim doğrumu, bir bak; doğru ise, nefsine hâkim ol, buraya gel ve burada yaşa. |
3938 | uzun sözlese söz irinçig bolur ukuşlug kişiler sözüg az kılur | Söz uzun olursa, bıktırır; akıllı insanlar sözü kısa keserler. |
3939 | bu söz tap kıl emdi adın sözleme ukuşka biligke tilin özneme | Bu sözü şimdi kâfi gör ve başka bir şey söyleme, akıla ve bilgiye karşı itiraz etme. |
3940 | takı ma negü erse kalmış sözüm kadaşıŋ tegürgey tutuzdı özüm | Daha başka, kalan ne gibi sözüm varsa, kardeşime emânet ettim, o sana ulaştıracaktır. |
3941 | tüketti bitig türdi badı katıg kalık tanı esti kurıttı hatıg | Mektubu tamamladı, dürdü ve iyice bağladı; havadan serin bir esinti esti ve yazıyı kuruttu. |
3942 | kötürdi bitig kör öze tamgalap sunup birdi ögdülmiş aldı ulap | Üzerini mühürleyip, mektubu eline aldı ve uzattı; Öğdülmiş aldı. |
3943 | yana aydı ilig ay ögdülmişe bitig bir yime ay tilin bilmişe | Hükümdar devam etti: — Ey Öğdülmiş, mektubu götür ve bildiklerini de ağızdan söyle — dedi — |
3944 | kalıglan yaragı ne erse takı anı kıl anı kend uluşka okı | Daha ne lazımsa, onu da yap; gayret et, onu kasabaya ve şehre getirmeğe çalış. |
3945 | tileki ne erse bu yirke kelip anı men bireyin itigin kılıp | Buraya gelince, ben ona lâzım olan her şeyi yapar ve bütün arzularını yerine getiririm. |
3946 | ilel tip turup çıktı ögdülmişe yorıp keldi evke ol edgü işe | Öğdülmiş, o iyi arkadaş — Baş üstüne ! — diyerek, kalkıp çıktı ve yürüyerek, evine geldi. |
3947 | tegip tüşti oldurdı evke kirip yidi içti tındı bir ança serip | Gelip eve girdi; oturdu; yedi, içti ve bir müddet istirahat etti. |
3948 | yüzin kizledi yirke rumi kızı ajun kırtışı boldı zengi yüzi | Rûmî kızı yüzünü yere gizledi, dünyanın yüzü zenci derisi gibi oldu. |
3949 | kalık bütrü tuttı kara kuş öŋi ajun barça toldı kara kuş yüŋi | Hava tamamiyle kara-kuş rengini aldı, bütün dünya kara-kuş tüyü ile doldu. |
3950 | töşek koldı yattı sakındı özün negü sözlegüsi kadaşı közün | Yatak istedi, yattı; kardeşi ile karşılaşınca, neler söyleyeceğini uzun uzun düşündü. |
3951 | udup bardı azrak odundı yana öçükmiş kömür teg karaŋku tüne | Bir az uykuya daldı, tekrar uyandı; gece, sönmüş kömür gibi, karanlık idi. |
3952 | usı uçtı koptı adakın örü kara tün kötürmiş etekin örü | Uykusu kaçtı, ayağa kalktı; karanlık gece eteğini yukarı kaldırdı. |
3953 | yaşık koptı yirdin kötürdi başın yanık yüz küler teg yirişti tisin | Güneş yerden kalktı, başını kaldırdı; sevgili yüzün tebessümü gibi parlak dişleri gözüktü. |
3954 | kopup yundı kıldı yana taŋ namaz yime turdı ança du’a kıldı az | Kalkıp yıkandı, sabah namazını kıldı; namazdan sonra da bir müddet oturup, duâ etti. |
3955 | atın tuttı terkin bir oglan bile turup çıktı evdin sevünçün küle | Bir uşağa çabucak atını hazırlattı ve neş'e içinde evinden çıktı. |
3956 | barıp tegdi erse kadaşka yakın yırak tüşti attın küdezdi hakın | Kardeşinin evine yaklaşınca, onun hatırını sayarak, bir az uzakta atından indi. |
3957 | yorıp bardı akru tokıdı kapug kadaşı örü turdı kodtı tapug | Yürüyerek vardı ve yavaşça kapıyı çaldı; kardeşi ibadetini bırakıp, ayağa kalktı. |
3958 | kapug açtı terkin ol utru çıkıp selam kıldı tuttı kör elgin alıp | Hemen kapıyı açtı, çıkıp selâm verdi; müsâfaha ettiler. |
3959 | yana kirdi odgurmış elgin tutup orun kıldı törde agırlap öpüp | Odgurmış onun elini tutup, içeri girdi; ona hürmetle baş-köşede yer gösterdi. |
ODGURMIŞ SU’ALİ ÖGDÜLMİŞKE | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3960 | ayur ay kadaşım nelük emgediŋ yana ok maŋa sen tekin kelmediŋ | Sonra dedi: —Ey kardeşim, neye zahmet ettin; bu defa da sen bana her hâlde boşuna gelmedin. |
3961 | kese sözledim söz eşittiŋ anı nelük emgetür sen küçeyü mini | Sana kat'î sözümü söyledim, sen bunu duydun; neden beni ısrarla bu işe zorluyorsun. |
3962 | negü tir eşitgil bilig birgüçi sınap edgü isiz kişig bilgüçi | Bilgi veren, tecrübe ile iyi ve kötü kimseleri ayırt eden insan ne der, dinle. |
3963 | kişike sınagı bir ek körse tap tilek bilgüke bir tilin yörse tap | İnsanı tecrübe etmek için, onu bir defa görmek kâfidir; arzusunu anlamak için, onun bir kaç sözü kâfidir. |
3964 | bakır altunug er körüp bilmese alıp azkına bir taşıg sürse tap | Eğer insan bakır ile altını görüp, tefrik edemezse, bunun için bir taş alıp, azacık sürtmek kâfidir. |
ÖGDÜLMİŞ CEVABI ODGURMIŞKA | ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
3965 | yanut birdi ögdülmiş aydı kadaş martla buşmagıl sen köŋül kılma baş | Öğdülmiş cevap verdi ve: — Kardeşim, bana gücenme, gönlünü yaralama — dedi — |
3966 | tapugçı köz açsa begini körür negü aysa begler anı ok kılur | Hizmetkâr gözünü açınca, karşısında beyini görür; beyler ne emrederlerse, onu aynen yerine getirir. |
3967 | iligke bitigin tegürdüm sözüŋ tilin me negü aydı erse özüŋ | Hükümdara mektubunu verdim ve söylediklerini de kendisine olduğu gibi anlattım. |
3968 | sözüŋ ke yanut kıldı ıdtı bitig çıkardı bitig birdi elgin tetig | Bunlara cevap verdi ve mektup gönderdi. — Mektûbu çıkarıp, eli ile uzattı. |
ODGURMIŞ SU’ALİ ÖGDÜLMİŞKE | ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
3969 | bitig aldı odgurmış açtı turup okıdı bitigin sakındı körüp | Odgurmış mektubu aldı ve açtı, okudu; bakıp kendi kendisine düşündü. |
3970 | ayur ay kadaşım ne erki igiŋ mini munça yavlak ederdi begiŋ | Sonra: —Ey kardeşim, senin ne eksiğin var ki, beyin beni bu kadar ısrarla takip ediyor — dedi. |