Ana içeriğe atla

XLIV. ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA MEKTUP YAZIP GÖNDERDİĞİNİ SÖYLER

3713    Odgurmuş cevap verdi:— Bir az bekle, mektup yazayım, ey zeki âlim — dedi. 3714    Hokka ve kâğıt istedi, eline kalem aldı ve hükümdara mektup yazmağa başladı. 3715    Tanrı adı ile söze başladı : — Yaratan, besleyen ve göçüren odur — dedi — 3716    Bu dilimle Tanrıya aylar ve yıllarca sonsuz hamd ve sayısız sena etmekteyim. 3717    Kara toprağı, mavi göğü, güneşi ve ayı, karanlığı ve aydınlığı, fakiri veya zengini hep o yarattı. 3718    Sonsuz varlıkları ve sayısız canlıları o halketti; o bunların hepsine rızkını verir ve hiç birini aç bırakmaz. 3719    Kendisi birdir, fakat yarattığı ikidir; onun birliği hesaba girmez. 3720    O bir ve vardır; şüphesiz, nasılsız ve nicesizdir; onu düşünürken, ona bir benzer ve şerik tasavvur etmemelidir. 3721    Ululuk ona ve büyüklük ona mahsustur; kadir ve hâkimdir ve her hususta tektir. 3722    Bütün bu sonsuz ve sayısız kulları o yarattı; dilediğine her türlü izzeti ihsan etti. 3723    Bu kubbe evin içi balçıktan yapılmıştır ve karanlıktır; onun hâkim kudreti bunu güneş ile aydınlattı. 3724    Mavi göğü yarattı ve yükseklere çıkardı; güneş, ay ve yıldızlar ile üzerini süsledi. 3725    Altı kara toprak ile mavi' sudur; üstü süzülmüş yel ile âteştir. 3726    Sıcak ile soğuğu, kuru ile yaşı birbirine yaraştırdı ve halka kısmetini verdi. 3727    Dilediğini istediği gibi yarattı, bu işte onun yardımcıya ihtiyâcı olmadı. 3728    İsterse, ona kulluk etmeyen bir kulu aziz kılar; isterse, kulluk edeni zelîl eder ve onun kulluğu hiç bir şeye yaramaz. 3729    Ol ! —derse, dilediği olur; her işte, karar verdiği gibi, hukümünü yürütür. 3730    Sevgili resule, o doğru rehber ve iyi kılavuza binlerce selâm. 3731    Hükümdara duacı sıfatıyle mektup yazdım; ey zeki, sana selâm eder ve sağlık dilerim. 3732    Hükümdar mektup yazmak lutfunda bulunmuş; mektubu okudum, gözüm sevinçle parladı. 3733    Bu pek güzel fermanda bana bir çok öğüt ve nasihat lütfetmiştir. 3734    Bir de mevki, ihsan, yiyecek ve giyecek hususunda bir çok lutuflar vadinde bulunmuşlar. 3735    Bütün insanlar bunu isterler ve bunu elde etmek için, dünyayı gezip dolaşırlar. 3736    Ben hiç uğraşmadan, böyle bir lütuf ve ihsana nail olursam, bu saadeti ve bu hayatı nasıl beğenmeyebilirim. 3737    Fakat bunun bir kaç kusuru da vardır; eğer ben oraya gidersem, bu iyilikleri zararlar takip edecektir. 3738    Bunlardan biri — ben şahsan bu hizmetleri bilmiyorum; gidip de hizmet edemezsem, benden hiç kimse memnun kalmaz. 3739    Bende usûl-erkân, bu işlere lâyık tavır-hareket ve vukuf yoktur; âdâb ve erkânı bilmeyen hizmetkâr hiç bir işe yaramaz. 3740    ikincisi — bu cefâcı dünyanın bana da cefâ edeceğini bildiğim için, ben ondan evvel davranıp, ona cefâ ettim. 3741    Tanrıya sığındım, nefsime hâkim oldum; rabbim bu din ve imanımı korusun. 3742    Şimdi elimde olan şeyler, yiyecek ve giyecek bana kâfidir; ondan fazlasının ne lüzumu var, o bana ancak yük olur. 3743    Boğazım için yiyeceği ve sırtım için giyeceği yaratan Tanrım bana eksik etmez. 3744    Beni o yarattı ve bugüne kadar besledi; ey dünya beyi, o beni ileride de besleyecektir. 3745    O sana, hiç esirgemeden, dünya nimetlerini verdi; vergili rabbim bana da vermezmi. 3746    Ey cömerd yığitirri, bütün iyilik ve kötülüğü, fakirlik ve zenginliği Tanrı'dan bilirim. 3747    Ben Tanrı kapısını tuttum, ona kulluk ediyorum; bütün halkın toplanacağı hakikî kapı budur. 3748    Sana yahut senin kapına gidip, hayatımı vakfetmeme mukabil, ben senden ne bekleyebilirim. 3749    Biz ikimiz de Tanrı kullarıyız; bu kulluk husuûsunda ikimiz de aynı mertebedeyiz, 3750    Kulun kula kulluk etmesi yakışmaz; hizmetkâra hizmet eden kimsenin kıymeti kalmaz. 3751    İnsan himmet sahibi ise, böyle olmalıdır; Tanrıya kulluk etmeli ve bu yolda metaneti elden bırakmamalıdır. 3752    Âlım, akıllı, durmuş-oturmuş ve temiz kalpli insan çok güzel söylemiş, dinle. 3753    Kendisinde acıkma ve doyma vasıfları bulunan bir kimseye kulluk etme; kulluk için neye bir put ararsın. 3754    Durup-dinlenmeden bir Tanrıya tapın; gece-gündüz açık olan bu kapıdan şaşma. 3755    Ey hükümdar, şu dört hacetimi yerine getir; ben de el ve yüz öperek, sana kulluk edeyim. 3756    Ben ölümsüz bir hayat isterim, ihtiyarlığı olmayan bir gençlik dilerim. 3757    Sen beni dâima sıhhat içinde ve sağ tut; zenginleştir ve hiç bir vakit fakir ve malsız bırakma. 3758    Bu dört şeyi bana te'min et, sana kulluk edeyim; sevgili canımı feda ederek, kendimi emrine hâzır bulundurayım. 3759    Ey hükümdar, bana bu şeyleri te'min edersen, ben de kendimi kul ederek, sana bağlanırım. 3760    Eğer bunları te'mine kudretin yetmezse, benden ne üstünlüğün var, bana açık söyle. 3761    Bu yemek, içmek ise, yiyeceğim ve giyeceğim var; daha da lâzım olursa, bunu da rabbim verecektir. 3762    îzzet bulmak veya zelîl olmak Tanrıdandır; ölüm ve hayat da ondandır. 3763    Bunu gerçek bilen akıllı insan başka türlü davranırını, ey büyük hükümdar. 3764    Ey asîl bey, beni Tanrımın koruduğu gibi, sen beni koruyamazsın. 3765    Geceleri seni benim korumam lâzımdır; beni koruyan ise, odur; sözümü açıkça söyledim. 3766    Sen doymadan, bana yemek gelmez; Tanrı ise, kendisi yemek yemekten münezzeh .olduğu hâlde, beni doyuruyor. 3767    Başım darda kalırsa, aracıya lüzum yoktur; dilim daha hareket etmeden, sözümü işitiyor. 3768    Kapıcı veya yol-gösterici bana mâni olamaz; hiç bir kibir ve azamet taslayan bana kafa tutamaz. 3769    Sana karşı bir kusur işlersem, sen beni affetmeyeceksin; rabbim beni, bin kusur işlesem dahi, affeder. 3770    Dinle, günahkâr kul ne der; bak, gönül sırrını açarak, ne söyler. 3771    Ey gerçek vefalı, merhametli rabbim, senden daha merhametli başka birini bulmadım. 3772    Başım darda kalırsa, istediğimi verirsin; hiç bir desteği olmayanlara sen destek ve yardımcısın. 3773    Sen hastalığıma şifâsın, kederime sevinçsin, derdime dermansın; sıkıntılı zamanımda da beni teselli eden sensin. 3774    Güvencim, avuncum ve sevincim hepsi senin rızan içindedir, ey ulu. 3775    Ben sana karşı çok günah işledim; senin rahmetin karşısında bu günah çok azdır. 3776    Günahımı bağışla; senin için bunun bir zararı olmadığı gibi, beni cezalandırmanın da sana bir faydası yoktur. 3777    Günahım çok ise, senin'rahmetin de var; bana karşı rahîm ol; sana bu yakışır. 3778    Eğer cezalandırırsan, ben buna da lâyıkım; bağışlarsan-bağışla, sen de buna lâyıksın. 3779    Bilirsin ki, seni bir rabbim bilirim; bilirim, ki, sana bir dediğimi bilirsin. 3780    Ben küstahım, küstahlığımdan dolayı azap çekiyorum; sen halimsin, hilm de senden sâdir olur. 3781    Bu gidecek olan sevgili can emânettir; emânet olan bir şey başkasına emânet olarak bırakılamaz. 3782    Ey hükümdar, bu dünya geçicidir; gün geçtikçe hayat eksilir ve tükenir. 3783    Neye güvenerek, uzun emeller besleyeceksin; neye sevinerek, kendini avutacaksın. 3784    Anneni, babanı kaybettin; eş-dost, büyük veya küçük kardeş ortadan silindi gitti; bir bak, oğlun, kızın nerede. 3785    Ölümlüleri görüyorsun, sen de öleceksin; her diri olan, şüphesiz, bir gün toprak ile örtülecektir. 3786    Gafil olma, ey hükümdar, uyuma, uyan; kendinden sonra iyi ad bırak. 3787    Geçmiş gününü heder ettin ise, bari gelecek geceni heder etme. 3788    Geçer gün içinden gerek olan şeylerini al; senin hayattan göçürecek olanın her ân gelebileceğini düşün ve ona göre hazırlıklı bulun. 3789    Ben gözüm ile bu hâli görürken, nasıl senin yanına gelebilirim. 3790    Bu cefalı dünyadan gönlümü çektim; huzur içinde vefalı rabbime sığındım. 3791    Ey hükümdar, sen beni kendi hâlime bırak; burada ben sana duacı olayım. 3792    Ben senin neyine faydalı olabilirim; sözümü dinle, sen kendin kendine faydalı ol. 3793    Ben insanlardan elimi-eteğimi çektim, sen de vaz geç; sana ve bana insanlardan fayda yoktur. 3794    Ben imdi bu geri kalan günlerimi ibâdetle ve Tanrımın rızasını taleple geçirmek istiyorum. 3795    Olanım bana yeter, bundan fazlası lüzumsuzdur; ey tamahkâr, bu dünyanın dibi kurutulması imkânsız bir bataklıktır. 3796    Tipi geçer gibi, hayat geçince, ben artık uyandım ve şimdi ona içim yanıyor. 3797    Sırtım pek, karnım da tok oldu; dünya yere batsın, onun başka ne faydası vardır. 3798    Karnı tok, sırtı pek olan ne der, dinle : — Bu bana yeter — diyen insan mes'ûd bir bey olur. 3799    Olanı ile yetinen ve bu kanâati ile tam bir saadete kavuşmuş olan insan çok güzel söylemiş. 3800    Dünyada açlığımı giderecek kadar yedim; sırtımı örtecek kadar elbisem de var. 3801    Hayat devam ettikçe, yiyeceğimi bulurum; lâzım olunca, bana bir rabbim yetecek kadar verecektir. 3802    Hükümdar beni kendisine faydam dokunması için çağırıyorsa, bende istifâde edilecek kadar bilgi ve akıl yoktur. 3803    Eğer memleket işinde faydalı olmam isteniliyorsa, ka'î söylüyorum, benim istifâde edilecek bir tarafım yoktur. 3804    Eğer bana iş-güçten bahsedıliyorsa, kardeşim sana bm kişinin işini yapacaktır. 3805    Eğer sen beni iyiliğimden dolayı istiyorsan, kendin iyi ol, bu iyilik seni kâfi derecede sevindirir. 3806    Sen bin iyinin ayağına yapışacağına, bir defacık olsun, sağlamca kendi yakana yapış. 3807    Dünyaya ün salmış bin bir çeşit insan hükümdarın etrafına toplanmıştır. 3808    Hükümdara benden ne gibi bir fayda gelebilir; faydasız işi yapmakta ise, bir zevk yoktur. 3809    Şimdi ben senden özür dili yorum; bana sarılma, beni kendi hâlime bırak. 3810    Başka ne gibi söz ve çâre konuşulmuş ise, onları da kardeşim duydu ve size arzedecektir. 3811    Sözünü tamamladı; mektubu katlayıp, bağladı; uzattı ve zeki kardeşi aldı. 3812    Sonra: — Ben arzumu ve sözümü yazdım; ağızdan söylenen sözleri de kendin duydun — dedi — 3813    Bunları şifahen de arzet, hükümdar işitsin; beni kendi hâlime bıraksın ve benden elini çeksin. 3814    Elçi söz iletir ve cevabını ister; cevabını duydun, ey kudretli insan, onu götür. 3815    Birer hakikat olan sözleri her tarafa yayılan Uç-Ordu ham ne der, dinle. 3816    Elçi sözünde hilaf etmez ve kendisine emânet edilen sözü doğru ve tam olarak söylerse, ona zeval yoktur. 3817    Türk hanı bundan daha güzel söyler : kendisine emânet edilen sözü aynen tekrar eden elçiye gazap etme. 3818    Elçi işittiği sözü aynen ulaştırırsa, ona ölüm veya ceza yoktur. 3819    işte elçi dediğim böyle olan elçidir; bu elçi ne söylerse-söylesin, ona zeval yoktur. 3820    Elçi kendisine emânet edilen sözü söyleyince, ona ihsanda bulun, onu medhet; işte bu kadar. ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI 3821    Öğdülmiş cevap verdi : — Söylediğin sözlerin hepsini dinledim— dedi. 3822    Mektuba karşı cevap yazdın; şimdi izin ver, onu götüreyim, ey zeki âlim. 3823    Fakat, ey kardeş, benim şüphem şudur: hükümdar seni kendisinden uzak bırakmayacaktır. 3824    Ey temiz kalpli insan, seni tekrar davet etmek için, hükümdar, hiç şüphesiz, beni yine gönderecektir. 3825    Çok geçmez, o beni buraya gönderecektir; sen ona gitmedikçe, o ısrar etmekte devam edecektir. ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI 3826    Odgurmış cevap verdi : — Kardeşim, böyle söyleme; kalbim kırılır — dedi — 3827    Ben buradan kalkıp, oraya gidecek değilim; kendini zahmete sokup, tekrar buraya gelme. 3828    istemekle elde edilemeyecek olan şeyi istemek fenadır; te'sir etmeyen bir sözü söylesen, sözün kıymeti kalmaz. 3829    Derin bilgili, bütün iyi ve kötüyü tecrübe ile bilen insan ne der, dinle. 3830    istemekle alınamayacak şeyi zorla isteme; aramakla bulunamayacak şeyi zorla arama. 3831    Yürümekle erişilemeyecek yere yaya gitme; eğer gidersen, kendi kendine eziyet vermiş olursun. 3832    Odgurmış bir de ilâve etti : — Şimdi yürü, bir daha buraya gelme, ey merd yiğit. ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI 3833    Öğdülmiş ayağa kalktı: — Sana söyleyecek sözüm kalmadı, artık ben gideyim — dedi. 3834    Kardeşi Öğdülmiş'i uğurladı, şifahen beyan ettiği fikirlerini de ona emanet etti 3835    Öğdülmiş atına bindi; geri dönerek, evine gelip, indi; yatıp, biraz dinlendi. 3836    Güneş yere indi, yüzünü gizledi; gök yüzü parlak bir samur kürke büründü. 3837    Dünya yüzüne kömür renginde bir boya sürdü; görür gözler kapandı, uyanık olanlar uyudu. 3838    Öğdülmiş döşek istedi, yattı; bir az uykuya daldı, tekrar başını kaldırdı. 3839    Doğudan ateş gibi alev dallandı ve gelin yüzünü yeni açmış gibi, dünya aydınlandı. 3840    Mızrak ve kalkanı kalkarak, yükselmeğe başladı; dünya yüzü beyaz cevher gibi oldu. 3841    Öğdülmiş kalkıp, evinden çıktı ve saraya gitti; yol isteyerek, hükümdarın huzuruna çıktı. HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ 3842    Hükümdar önce Odgurmış'ı sordu, sonra: — Söyle neye karar verdiniz — dedi — 3843    Neler konuştunuz, arzu edilen iş ne oldu; arkadaşın geliyor mu? 3844    Öğdülmiş ilk önce mektubu verdi; hükümdar aldı, açtı ve dikkatle okudu. 3845    Yüzünde gâh sevinç belirdi, gâh keder; sonra tekrar gülümsedi; bir müddet teessürle düşünceye daldı. 3846    Kardeşin çok haşin cevap vermiş; ben ona ipek gönderdim, o ise, diken işlemiş — dedi — 3847    Ne ise, zararı yok, doğru söylemiş; doğru söz haşin olur; o da haşin söylemiş. 3848    Ağızdan söylediği sözleri nedir; işittiklerini ve düşündüklerini şimdi bana söyle. ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI 3849    Öğdülmiş dinlemiş olduğu sözleri, nasıl konuştuğunu, olduğu gibi, hükümdara arzetti. 3850    Aramızda kaç türlü söz geçti; onun akıl ve idrâk dâiresinde söylediği sözlere ben de öylece cevap verdim — dedi — 3851    Benim her sözüme bir söz ile karşılık verdi; yakaladığım zaman, gözünü sımsıkı kapadı. 3852    Ne kadar ısrar ettim, fakat buraya gelmedi; kat'î konuştu, razı olmadı. 3853    Hükümdar onun sözlerini dinledi; dediklerinin hepsi anlayış, akıl ve bilgi ile dolu idi. 3854    Onu tekrar görmek istedi, gönülü heyecanlandı; günül coşarsa, insana derd olur. 3855    Dikkat edersen, yiğitlerin-başı güzel söylemiş : insan gönülünün esiri olursa, kendisine hâkim olamaz. 3856    Gönül beydir, bütün vücût onun kuludur; bey nereye giderse, kul onu takip eder. 3857    Gönül heyecanlanır ve bir dilekte bulunursa, dileğini elde etmeden, o sükûnet bulmaz. HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI 3858    Hükümdar: — Ey Öğdülmiş —dedi—kardeşin gerçekten kâmil bir insan imiş. 3859    Kâşki onun sözlerini duymamış; ne tabiatı ve tavrını, ne de bilgisini, hiç birini bilmemiş olsa idim. 3860    Fakat duydum ve ona gönlümde yer verdim; gayret et, beni bu dileğime kavuştur. 3861    Benim hâkim olduğum bu memlekette bir dileğim olur da, ben onu ister ve bulamazsam, bu yakışık almaz. ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI 3862    Öğdülmiş cevap verdi: — Ey hükümdar, ey halkın seçkin beyi, ey yumuşak huylu insan — dedi — 3863    Dönerken kardeşime : — Hükümdar tekrar beni sana gönderecek ve ben de geleceğim. 3864    Nasılsa seni bırakmayacak ve sonunda kendi yanına alacaktır; ona hürmet göster, şimdiden gel— dedim. 3865    Ümidimi kırdı ve : — Bir daha gelme, ben gidecek değilim; ısrar etme, beni zorlama — dedi. HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI 3866    Hükümdar : — Anladım, söylediklerini duydum — dedi — fakat bu sözlerin faydası yoktur; kendini avutma. 3867    Bu kadar arzu ettiği hâlde, dileğini elde edemeyen bey nasıl bir bey olur. 3868    Kendi memleketinde fermanını yürütemeyen kimse, nasıl halkın büyüğü ve hâkimi olur. 3869    Hakikî büyüklüğün nişanı, şüphesiz, arzuladığı şeyi elde etmektir. 3870    Gönül herhangi bir şeyi arzu ederse, bunun tek çâresi onu dileğine kavuşturmaktır. 3871    Bu arzu benim için artık bir hastalık oldu; bunun burada tedavisine imkân yoksa, benim oraya gitmem gerekir. 3872    Bu beyti oku, ne der, dinle; bunun mânasını anla, ey gönlümü doyuran insan. 3873    Her hastalığın bir ilâcı ve çâresi vardır; bu hastalığı tedavi eden kam da bulunur. 3874    Eğer gönül bir şeyi arzular ve bu arzu onda hastalık derecesine varırsa, o ancak dileğini bulmakla şifa bulur. ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI 3875    Öğdülmiş cevap verdi: — Ey devletli hükümdar, dünyada çâresi olmayan ne var — dedi — 3876    Hükümdar sağlık ve sıhhat içinde çok yaşasın, ben senin uğruna feda olayım. 3877    Hükümdara arzettiğim bu sözlerden dolayı yıllarca peşimanlık duyacağım, fakat bunun bugün bir faydası yoktur. 3878    Dinle, akıllı insan sana ne der : - Sözü düşünerek söyle, ey merd yiğit. 3879    Sözü söylememenin faydası çoktur; bu dilim beni söylemekle peşiman etti. 3880    Sözü söylemezsen, o söz sana kul olur; eğer söylersen, o seni kendisine kul eder. 3881    Sözü düşünerek söyle, acele etme, sabırlı ol; acele söylenen sözden yarın peşimanlık gelir. 3882    Odgurmış'in davet edilince, geleceğinden hiç şüphe etmemiştim; o olgun bir insan idi. 3883    Hükümdar bir isterse, ben bin isterim; o bana her gün on misli faydalı olacak idi. 3884    Benim arzum onun ile birlikte çalışmak ve el-birliği ile daha iyi hizmet etmek idi. 3885    Ben ona ne kadar şiddetle ısrar ettimse, o da o kadar direndi ve tadını kaçırdı. 3886    Tekrar gitmem icap ederse, ben giderim; ne söylemek lazımsa, ona söylerim. 3887    Hükümdar tekrar bir mektup yazıp versin ki, o mektubu okusun ve bana itimat etsin. HÜKÜMDAR'İN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI 3888    Hükümdar dedi : — Bir defa mektup gönderdim, bu mektuba taş ve dolu gibi cevap verdi — 3889    Ona tekrar nasıl mektup yazayım, ey zeki; mektup yerine işte sen gidiyorsun. ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI 3890    Öğdülmiş cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, bu her ne kadar böyle ise de, bir de mektup yaz. 3891    Elçi ne kadar dürüst, mahir ve temkinli olursa-olsun, mektup olmazsa, kalbinde şüphe kalır. 3892    İnanmayan kimse için, mektup bir delildir; delîl bulunursa, hîle ve düzene yer kalmaz. HÜKÜMDAR'İN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI 3893    Hükümdar : — Eğer arzun bu ise, söze yol açmak üzere, mektup da yazayım — dedi — 3894    İşte bu sözleri mektuba da yazayım, fakat sen yalnız mektuba güvenme, kendin de gayret et. 3895    Ne söylemek lazımsa, söyle; her çâreye baş vurarak, sen onu buraya setir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL