Ana içeriğe atla

XIII. AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDAR KÜN-TOĞDI HİZMETİNE GELDİĞİNİ SÖYLER

462    Ay-Toldı adında zeki bir adam vardı; ki hükümdarın bu şöhretini işitti ve ona gitmek üzere hazırlıklarını yaptı.
463    Sakin tabiatli, akıllı, bilgili, zeki ve iyi gönüllü genç bir delikanlı idi.
464    Yüzü, bakınca, göz kamaştıracak kadar güzel idi; sözü sert değildi, fakat doğru söylerdi.
465    Her türlü fazileti tam olarak öğrenmiş idi; hiç bir zaman fazileti elden bırakmazdı.
466    Bir gün kendisine bakarak, şöyle dedi:—Ben de bugün, sayısız faziletlerim ile, memlekette ileri gelenlerdenim.
467    Burada niçin boşuna vakit geçiriyorum; hükümdarın yanına gideyim ve onun hizmetine gireyim.
468    Hükümdara bu faziletlerimin faydası dokunsun; o bana ihsanda bulunsun, benim de üzüntülerim sona ersin.
469    O akıllı, bilgili, yumuşak huylu bir bey imiş ve faziletli insanları ararmış.
470    Aklın kıymetini yine akıllı bilir; âlimin sattığı bilgiyi de bilgili alır.
471    Şâirin söylemiş olduğu şu söz de bu mealdedir ve aynı fikri ifâde eder:
472    Bilginin kıymetini bilgili bilir, akıla hürmet bilgiden gelir.
473    Bilginin kıymetini deli nereden bilecek; bilgiyi, nerede bulursa, bilgili alır.
474    Bu Ay-Toldı böylece atını, esvabını ve silâhını hazırladı : — Onun hizmetine doğru yola çıkayım— dedi.
475    Bu âlim ve zeki insan lüzumlu hazırlıklarını tamamladı ve hükümdara doğru yöneldi.
476    Bir de düşündü : — Hükümdarın hizmerine girmek üzere buradan kalkıp, gidiyorum.
477    Gurbet elde insana mal lâzım olur; elim daralırsa, bu benim yüzümü sarartır.
478    Bu gurbet hâli insana çok ağır gelir, gurbette çok meziyetli insanlar dahi ne yapacaklarını şaşırırlar.
479    Kendime bir muhit edinebilmem için, bana, şüphesiz, çok altın ve gümüş lâzım olacak.
480    Dinle, şimdi bilgisi deryalar gibi derin olan ne der; dikkat edersen, hayatından memnun insan bu sözü buna benzetir.
481    Hizmete girmek isteyen kimse için, hiç şüphesiz, şu iki şey elzemdir.
482    Doğruluk ile hizmet edip, yüzünü ağartmak için, insana lâzım olan şeylerden biri, hastalıksız geçen hayattır.
483    Ey zeki insan, bunlardan biri de, yerinde kullanmak ve sarfetmek için elde bulunması icap eden som altındır.
484    Hizmet ancak o zaman bir işe yarar t insan bunu bilirse, bu kapı ona kilitli kalmaz.
485    Ay-Toldı : — Başım darda kalırsa, bana lâzım olur — diye, yanına som altın; gümüş, eşya ve mal aldı.
486    Kalkıp, evinden çıktı; kâh yürüyüp, kâh konaklayarak, yoluna devam etti.
487    Nihayet hükümdarın bulunduğu şehre vâsıl oldu, can ve gönülden istediği arzusuna kavuştu.
488    Şehrin içine girip, inecek bir yer aradı; arayıp-bulamaytnca da dünya ona dar geldi.
489    Canı sıkıldı; nihayet gidip, bir imarethaneye indi ve orada yatarak, sabırla geceyi geçirdi.
490    Dinle, şimdi akıllı ne der; bu sözü sana bilerek ve bilgiden elde ederek söylemiştir.
491    Yalnız başına yabancı bir kalabalık arasına giren ve tanıdığı olmayan insanın hâli çok fena olur.
492    Tanıdığı olmayan kimse, yabancı bir yerde dâima can sıkıntısı içinde kalır ve çok güç bir duruma düşer.
493    Tanıdığı olmayan insan kör gibidir; kör yolunu şaşırırsa, onu ayıplama.
494    însan bilmediği bir memlekete girince, gelin gibi olur ve dili tutulur.
495    Yabancının kusurunu bağışla, onu yedir ve içir; ey âlim hakîm, misafire iyi muamele et.
496    Yabancıya karşı iyi davranan kimsenin yüzü güler; misafire iyi muamele edenin şöhreti yayılır.
497    insana her yerde tanıdık lâzımdır; her türlü iş tanıdık vâsıtası ile yoluna girer.
498    Ay-Toldı bir müddet böyle vakit geçirdi; gariplik içinde düşünedüşüne yüzü sarardı.
499    O da nihayet bâzı kimseler ile tanıştı; kendisine bir oda tuttu ve yüzü gülmeğe başladı.
500    Eş, dost edindi, onlara yaklaştı; büyüğe ve küçüğe güler yüz gösterdi.
501    Ay-Toldı bir gün ileri-gelen biri ile ahbap oldu; onu dost edindi ve işlerini o na danıştı.
502    Ay-Toldı'nın bu dostunun adı Küsemiş idi; insanlara iyilik etmeği kendisine iş edinmişti.
503    Ay-Toldı ona sırrını açtı, kendisinin kim ve dileğinin ne olduğunu söyledi.
504    Memleketinden kalkıp, buraya niçin geldiğini, kendisinin neler bildiğini, hepsini ona anlattı.
505    Hükümdara yakın bir has hâcib var idi; çok merd bir insandı ve hükümdarın mahrem-i esrarı idi.
506    Küsemiş bir gün kalkıp, ona gitti ve münâsip bir giriş yaparak, meseleden bahsetti.
507    Bu hâcib onun sözünü dikkatle dinledi ve ahbabının ne istediğini iyice soruşturdu.
508    Küsemiş onun bütün söylediklerini, dileğinin ne ve kendisinin kim olduğunu bir-bir anlattı.

HÂCİBİN KÜSEMİŞ'E CEVABI

509    Hâcib:—Önce o bana gelsin; ben onu bir göreyim, o da beni görsün — dedi.
510    Sonra ben bu meseleyi hükümdara arzedeyim; ne vakit geleceği ve hangi gün huzura çıkacağı tâyin edilsin.

KÜSEMİŞ'İN AY-TOLDI'YA SÖZÜ

511    Küsemiş oradan kalkıp, dışarı çıktı ve gelip. : —Ey Ay-Toldı, sana gün doğdu — dedi —
512    Sen şimdi hâcibin yanına gidip, onunla tanış, dileğin ne ise, kendisinden iste.
513    Seni görsün, tanısın, sözünü dinlesin; ne istediğini sen ona kendin bildir.
514    Her ne kadar ben ona senin söylediklerini anlattım ise de, kendin bunu benden daha iyi izah eder ve anlatırsın.
515    Içi-dışı bir olan insan çok yerinde söylemiş; iyice dikkat edilirse, bu söz pek doğrudur;
516    Bir kimsenin arzusunu anlatmağa bir başkası da tavassut edebilir, fakat insanın kendisi kendi işine başkasından daha yakındır.
517    Ne kadar iyi ve yakın bir insan olursa-olsun, düşün, insana başkası kendisinden daha candan olabilir mi.
518    Eğer kendine candan bağlı birini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın.
519    Ay-Toldı yerinden kalktı ve elbisesini giydi; çıkıp, Küsemiş ile birlikte oraya gitti.
520    Kapıya gelip, attan indiler ve yürüyerek, içeri girdiler; hâcibin adamı gelip, onları karşıladı.
521    Küsemiş içeri girip, hâcib ile görüştü; sonra çıkıp, onu alarak, hâcıbin yanına götürdü.
522    Hâcib karşıladı ve baş-köşede ona yer gösterdi; güzel ve samimî sözler söyledi.

HÂCİBİN AY-TOLDI'YA SUÂLİ

523    Hâcib sordu : — Nasılsın, gönlün hoş mu; burada nereye indin, yerin nasıl?
524    Akraban, dostun veya tanıdığın var mı; yiyeceğin, içeceğin ve bakanın varmı?
525    Yine tekrar sordu : — Dileğin nedir; ne iş yaparsın, bir şeye ihtiyâcın varmı ?

AY-TOLDI'NIN HÂCİBE CEVABI

526    Ay-Toldı cevap verdi:-— Ey devletli hâcip, ben bu hükümdar Kün-Toğdı'nın adını duydum.
527    Uzaktan onun şöhretini, bilgisini, aklını ve mülayim sözler ile gönül aldığını işittim.
528    Ona hizmet etmeği arzuladım, kapısında hizmet için buraya geldim.
529    Dileğim hükümdara hizmet etmektir; hâcib münâsip görürse, sözlerimin hükümdara arzedilmesini rica ederim.
530    Hâcib bu Ay-Toldı'yi gördü ve sevdi; onu çok medih ve sena etti.
531    Yüzünü, kıyafetini, tavır ve hareketini, şahsını, sözünü, konuşmasını, hepsini iyi ve güzel buldu.
532    Onu çok ve gönülden sevdi, Leğendi; onu hükümdarın hizmetine lâyık gördü.
533    Dinle, kendisini sevdiren insan ne der; insan kendisini sevdirirse, onun kusuru en büyük fazilet telâkki edilir.
534    insan kimi severse, onun kusuru fazilet olur; kimi sevmezse, onun fazileti kusur görünür.
535    Şu söz buna şahit olarak gelmiştir; ey iyi insan, sen bunu oku.
536    Gönül kimi severse, onun kusuru fazilet olur; bütün ters işleri doğru ve eksikleri tam görünür.
537    Gönül kimi severse, onun her şeyi sevimli olur; gören göze vursa, o bile kötü görülmez.

HÂCİBİN AY-TOLDI'YA CEVABI

538    Hâcip Ay-Toldı'ya cevap verdi ve dedi:—Şimdi acele etme, bu işi bana bırak.
539    Ben önce senin sözünü, dileğinin ne olduğunu, kim olduğunu hükümdara arzedeyim.
540    Seni tanısın, bir de yüzünü görsün ve sana lâyık olduğun kıymeti versin.
541    Senin için gerekli olan şeyleri ben takip edeceğim ve bütün işlerini severek yapacağım.
542    Pek çok iyi sözler söyledi ve : — işini yapacağım — diye kat'î söz verdi.
543    insanların iyisi böyle olur; halkın yükünü hafifleten kimse insanların iyisidir.
544    Dinle, halkı idare eden ve her işi iyice araştırdıktan sonra yapan insan ne der.
545    Halkın içinde yükselip, ikbâle eren insan halka hep iyi kanunlar tatbik etmelidir.
546    Kim halka hâkim olursa, onun tabiati yumuşak, tavır ve hareketi asîlâne olmalıdır.
547    Halk içinde kim nüfuz sahibi olursa, onun dili ve sözü tatlı olmalı, kendisi tevâzû göstermelidir.
548    Bu devlet dönektir, hem yapar, hem bozar; o kararsızdır da; bıkarsa, çabuk kaçar.
549    Bu ikbâle inanma; elinden gelirse iyilik et; bil ki, ikbâl bugün sende ise, yarın başkasındadır.
550    Ey ikbâl bulan, bu ikbâle güvenme; gelen ikbâl, bir gün olur, gider.
551    Ey devlet sahibi, sen İkbâlinin devamını istersen, onun devamı müddetince sen de iyilik etmekte devam et.
552    Sana beylik ve büyüklük erişirse, bu devlet içinde saç ve sakalının ağarması için, kendini küçük tut ve mütevâzi ol.
553    Hâcib sözüne şöyle devam etti: — Sen imdi gönlünü hoş tut, artık devlet kuşağını kuşandın.
554    Sen bir az sabret, her işin müsait bir zamanı vardır; vakti gelince, kapalı kapılar açılır.
555    Yine bilgili ne güzel söylemiş; bilen insanın sözü, dikkat edersen, değerli bir metâa benzer.
556    Hangi işte acele edilirse, o iş uzar ve gecikir; acele yapılan işler peşimanlık ile neticelenir.
557    Acele etmemek ve işin zamanını beklemek lâzımdır; ey hakîm, her iş zamanı gelince olur.

AY-TOLDI'NIN HÂCİBE CEVABI

558    Ay-Toldı bütün bu sözleri dinledi ve dedi:— O hâlde ben sabır edeyim ve bekleyeyim.
559    Hâcib beni gördü ve sözlerimi dinledi; ne yapmak lâzım geldiğini ve ne zaman yapılacağını kendisi tâyin etsin.
560    Hâcib beni ne zaman isterse, ben onun tâyin edeceği gün ve saatte geleyim.
561    Ay-Toldı kalkıp, oradan çıktı; evine döndü ve içeri girip, soyundu.
562    Hâcib Ay-Toldı'nın başka insanlardan farklı olduğunu ve bir başka hâl ve tavra sahip bulunduğunu gördü.
563    Kendi-kendisine dedi:— Ben böyle bilgili, akıllı ve halk arasında bu kadar seçkin bir insan görmedim.
564    Bu gibi insanlar çok nâdir olur; nâdirliğinden dolayıdır ki, nâdire kız adı verilmiştir.
565    Hangi şey nâdir ise, o şey azizdir; insan aziz olan bir şeye mâlik olmak için çok zahmet çeker de onu yine elde edemez.
566    Hükümdar için bu gibi insanlar lâzımdır; hükümdara lâzım olan, memleket için de elzemdir.
567    Bak, meziyetli insanın her kese faydası dokunur; bu meziyet ile insan bütün arzularına nail olur.
568    Zamanı geldi, hâcib hükümdara meseleyi açarak, Ay-Toldı'nın hâlini tavrını ve asaletini arz etti.
569    Onun hâl ve tavrını, tabiatini birer-birer anlattı; akılı ile mütenâsip olan bilgisini bir-bir saydı.

HÜKÜMDARIN HÂCİBE CEVABI

570    Hükümdar bunu duydu ve : — Getir, hani; nerededir, onu bir göreyim — dedi —
571    Bu devlet işini görecek ve takip edecek tam böyle bir insanı ben de şimdi arıyordum.
572    Bütün istediklerimi elde ettim; tek bir arzum kalmıştı; böyle bir insana çok ihtiyacım vardır.
573    Haydi arslanım, yürü, git; sen onu bana çağır, huzuruma getir.
574    Hâcip kalkıp, çıktı; kapıya gelip, bir iç-oğlanı koşturarak, haber saldı.
575    Oğlan koştu ve sözü ona ulaştırdı; Ay-Toldı sevinçle kalktı, giyindi.
576    Atına bindi; gelip, kapıya indi; hâcip karşı çıkıp, onu içeri aldı.
577    Hâcib ona saygı gösterdi ve baş-köşede yer verdi; Ay-Toldı edep ile yerine oturdu.
578    Hâcib dönüp, hükümdarın huzuruna girdi ve ayakta durarak, keyfiyeti ona arz etti.

HÜKÜMDARIN HÂCİBE CEVÂBI

579    Hükümdar : — Onu bana çağır, gelsin; beni görsün, ben de onu göreyim — dedi.
580    Hâcib çıktı ve:—Ey Ay-Toldı, buyur hükümdarın huzuruna gir; artık talihin yaver oldu — dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL