Ana içeriğe atla

XLII. ODGURMIŞ ÖĞDÜLMİŞ'E DÜNYANIN KUSURLARINI SÖYLER

3512    Odgurmış cevap verdi ve : — Ben senin sözlerini dinledim, şimdi sen de benim sözlerimi dinle — dedi —
3513    Bu dünya kendisini sana çok sevdirmiş; onun bütün kusurları sana fazilet gibi görünmüş.
3514    Sana hayret etmem; meselde de vardır : hangi şey sevilirse, onun kusurları görünmez.
3515    Ey memleketin büyüğü, dünya kendisini sevdiği için, onun bütün kusurları sana fazilet gibi gelmiş.
3516    Sevmiş insan ne der, dinle; seven nazarında sevgilinin kusuru en büyük fazilettir.
3517    Ey şöhretli, sevgilinin nişanı, hakikatte şudur: sevilenin kusuru fazilet olur.
3518    Senin dünyayı sevdiğinin alâmeti budur; onun bütün kusurlarını gönlün fazilet gibi kabul etmiş.
3519    Bu dünyayı sen bana nasıl öğersin; onun kusurlarını sana ben söyleyeyim.
3520    Adem günah işleyince, Tanrı onu cezalandırdı; kadir Tanrı bu dünyayı ona zindan yaptı.
3521    Zindanda ne gibi arzu ve dilek ararsın; dilek, arzu ve saadet cennet içinde bulunur.
3522    Adem cennet içinde buğday tanesi yedi; bu dünya evi ona bir temizlenme yeri olarak yaratıldı.
3523    Bu şeytanın sevdiği Tanrının yerdiğidir; Tanrının sevip bıraktığını ise, o daha çok sever.
3524    Tanrı her hangi bir kulunu seçerse, ona dünya malı vermez; bu sûrede onun yolunu temizler.
3525    Bu dünya saadeti hiç de iyi bir şey değildir, insanı Tanrı'dan uzaklaştırır; din için asıl felâket budur.
3526    -Tanrıyım— diye böbürlenen insan dünyaya hâkim olmak istedi ve köpek gibi, geberip-gitti.
3527    insan zenginleşirse, aşağılık olur; alçak gönüllülük ancak fakirlik ile mümkündür.
3528    Çıplak doğmuş olan insan çıplak gidecektir; dünya malını toplamak neye yarar, tekrar bırakılacak olduktan sonra.
3529    Ey fânî, niçin kendini aldatıyorsun; sen burada iki günlük misafirsin.
3530    Bilirsin ki, hayat ölmek içindir; ölüm hazırlanmıştır, sâdece vaktini bekliyor.
3531    Bir kapı açıldı — dünya kapısı; bir kapı daha açılır, o kapı ölüm kapısıdır ve her kes oraya girer.
3532    iki günlük avunma için, kendini bile-bile zorla âteşe atma.
3533    Dönek dünya vefasızdır, saadeti kararsızdır; ne verdi ise, yine çabucak alır.
3534    insanları kul veya bey diye ayırmaz; bu daha iyi veya daha kötüdür diye, ayırt etmez.
3535    Birini kendisine bey olarak seçer; fakat bakarsın, her gün başka bir beyi çağırmakta devam eder.
3536    Dikkat edersen, dünya gölge gibidir, takip edersen, kaçar; kaçarsan, o senin peşine düşer.
3537    Dikkat et,-imdi şu söz buna benzer; ey hâlis yürekli, bunun mânasını anla.
3538    Kim kendisini kovalarsa, bu dünya ondan kaçar; eğer ondan kaçarsan, bu defa o seni kovalar.
3539    Bir de bu dünya malının dine karşı kini vardır; dünyaya nail olunca, din ihmâl edilir; buna dikkat et.
3540    Bu dünya insanın karşısına süslenerek çıkar; süslü bir gelin gibi, gönülü heyecanlandırır.
3541    Gönül verirsen, huysuz bir acuze olur; yaka ve yene yapışır, dırdırının ardı-arkası kesilmez.
3542    Tavır, hareketi de vefasız ve dönektir; kocası ile doğru-dürüst üç ay bile geçinmez.
3543    Bir kimse ona gönül bağlarsa, yazık, hayatını boşuna ona feda etmiş demektir.
3544    Bu hayâtın her günü çok kıymetlidir, bunu boş yere sarf etmek doğru olmaz.
3545    Hayat her türlü iyilik için bir sermâyedir; ey kuvvetli insan, sen onu boşuna harcama.
3546    Bu dünya malının yalnız üç vasfı vardır: o ya helâl ya şüpheli yahut haramdır.
3547    Helâl için hesap, haram için ceza vardır; eğer şüpheli ise, bundan da çok sakın.
3548    Dünya önce kendisini sevdirir, fakat sonra seveni kovar; huzur içinde avutur, fakat çabucak ondan bıkar.
3549    Güler yüzle onu besler, iyice semirtir; fakat türlü endişe ve kaygılar ile onu tekrar zayıflatır.
3550    Sevincine dikkat edersen, sonu endişedir; endişe ile geçen hayâtın sonu da sevinçtir.
3551    Tepesi nîmet ise, dibi minnettir; başı mihnet ise, sonu nimettir.
3552    Takva sahibi ve uyanmış olan insan ne der, dinle; uzak dur, bu dünya malının sana zararı dokunur.
3553    Senin zenginliğin, bak, fakirliktir; senin nazarında kim fakir ise, asıl zengin olan odur.
3554    Seni kim yerse, sonunda sen onun etini yersin; kara toprağın altında öcünü alırsın.
3555    Sağladığın bu nizam bozulacaktır; bu topladıkların tekrar dağılacaktır.
3556    Bu dünya kısa bir zamanda gidecek, öbür dünya gelecektir; çok uyanık ol.
3557    Gidecek olan gider, gün geçtikçe senden uzaklaşır, gelecek olan gelir, kısa bir zamanda sana ulaşır.
3558    Bilgili insan fânî olana gönül vermez; akıllı ve ağır-başlı insan gelecek, olana hazırlanır.
3559    Ölümü bilen insan dünya saadetine kapılmaz; öleni gören insan da uzun müddet avunmaz.
3560    Yola çıkan insan yol üzerinde evini yapmaz; göç eden kimse de eşyasını evde bırakmaz.
3561    Sen misafirsin, bu dünya sana bir misafirhanedir; misafirhanede çok fazla şey aranmaz.
3562    Bu dünya malı hiç de iyi bir şey değildir; o kendisine sahip olanın tavır ve hareketini değiştirir.
3563    Tarikat ehli malını-mülkünü hakka verdi; zâhid, esassız olduğunu anlayarak, bu dünyayı terketti.
3564    Tuzak kuran her ne kadar sana görünmezse de, onun saçtığı yem bu dünya malıdır.
3565    însan gafildir ve gözü de çok haristir; böyle olan insan nasıl tuzağa düşmez.
3566    Dinle, takva sahibi ve bu dünya işlerinde ihtiyatlı davranan insan ne der.
3567    Tuzak kuran görünmez, yalnız yemini gösterir; süslenmiş bir gelin gibi, gönülü çeler.
3568    Gözün harîs, kendin sabırsız ve gafilsin; yemini tadarsan, ayağın bağlanır.
3569    Bütün bu dünya nimetleri bir kimsede toplansa ve o huzâr ve saadet içinde bin yıl yaşasa bile,
3570    Ne fayda, sonunda onun da gireceği yer bu kara toprağın altı, bu yağız yerin çukurudur.
3571    Geçirdiğin hayat sana bir rüya olacak; ne yaptınsa, bunun karşılığını göreceksin.
3572    O gün peşiman olursan, bunun faydası yoktur; ne yaptınsa, yıl, ay ve gün buna şahittir.
3573    Bütün dünya zevki şu üç şeydir; her üçünün tadı da birbirine müsavidir.
3574    Bu üçün biri yemek-içmektir; biri de erkeği avutan kadındır.
3575    Üçüncüsü ise, sıhhatte yaşamaktır; bu üç şeyden en lüzumlu olanı da budur.
3576    Bu üç şeyin bütün neş'e ve zevki, karşılığında yapılması icap eden diğer üç şeye değmez, ey memleketin büyüğü.
3577    Ey kardeş, zevkin biri yemek-içmektir; ey arkadaş, buna mukabil bunlar çıkarken fenadır.
3578    Bu zevkin üç parmaklık boğaz içindir; ondan öteye giderse, karına,dolar.
3579    Eğer yemek hazım edilmezse, esas unsurları bozar; unsurlar bozulursa, insan hastalanıp, yatağa düşer.
3580    însan için hastalık, her şeyden önce, ölüm habercisidir; ey insanların ihtiyatlısı, ölüm zevkli bir şey değildir.
3581    Başka bir zevk da kadın zevkidir; buna mukabil soğuk su ile yıkanmak vardır.
3582    Ondan sonra çoluk-çocuk dünyaya gelir; onların yükünü yüklenmek zahmetli bir iştir.
3583    Bu beyti söyleyen ne der, dinle; kadın ve çocuklar erkeğin kuvvetini keser.
3584    Kadm ile beraber bulunmak çok güzel bir zevktir; fakat buna karşılık soğuk su ile yıkanmak zordur.
3585    Zevk nerede ise, mihnet de beraberdir; tatlı nerede ise, orada acı vardır.
3586    Hayâtın zevki eğer bu ise, dünya tatsız bir mihnet yoludur.
3587    Bu zevk içinde geçen günler tatlıdır; fakat sonunda acı ölüm bunu tatsızlaştırır.
3588    Dünyanın bütün zevki bu üç şeydir; ey yumuşak huylu, bunları takip eden mihnetleri duydun.
3589    Bu dünya bir düşman, vücut ise, başka bir düşmandır; bu iki düşmanın ağı her tarafa yayılmıştır.
3590    Üçüncü düşman şeytan, bu din hırsızıdır; Tanrı bunların şerrinden muhafaza etsin.
3591    Bunlar arasında en sert ve kötü düşman vücuttur, en çok gürültü de ondan çıkar.
3592    Tanrı adını zikredersen, şeytan kaçar, gider; dünyayı bırakıp gidersen, ondan kurtulursun.
3593    Fakat vücûdu nasıl bırakırsın; onu ancak ölüm senden ayırabilir.
3594    Bilgili hakîm çok güzel söylemiş; bilgili hakimlerin sözünü dinlemek lâzımdır.
3595    Bana vücûdum ıztırap ve zahmet çektirir; bâzan güldürür, fakat bâzan da ağlatır.
3596    Onun arzusuna uyarak, dünyayı dolaşırım; bâzan aç yatarım, bâzan da tok.
3597    O bir arzusuna kavuşursa, bir başkasını ister; onu da bulursa, artık insana tamamen hâkim olur.
3598    Ben bu vücûdu yenip, ona hâkim olamıyorum; merhametli rabbim, sen ona hâkim ol.
3599    Bu vücût böyle kötü bir tıynettedir; onu kuvvetlendirirsen, daha çok kötüleşir.
3600    Haşarı at semirirse, kudurur ve azar; sahibini yere vurur ve ondan kaçar.
3601    Vücûda bak, tam bir av köpeği gibidir; semirirse, sahibinin hakkını tanımaz.
3602    Karnı doyarsa, ava koşmaz olur; sahibinin arzusuna göre hareket etmez, yerinde durur.
3603    Vücût küçük çocuğa benzer; karnı doyarsa, koşar, akranlarını arar.
3604    Karın doyarsa, vücût tembelleşir; arzu ettiğin gibi olmasını istersen, onun istediğini vermemelisin.
3605    Hayat tamâmı-tamâmına üç gün sürer; bundan ötesi bir kaç rüya ve gecedir.
3606    Bu üç günden biri — yarındır; biri — dün geçti; bugünkü hayat acaba yarına ulaşacakmı.
3607    Bundan başka daha ne varsa, onu hayat telâkki etme; sana bunları izah ettim.
3608    Kadın ile bulunmak da ancak bâzı anlarda erkeklik âteşini söndürmek içindir.
3609    insan bu âteşi nasıl söndürse olur; ister güzel, ister çirkin olsun, sırası geldikçe kucaklar.
3610    Bütün boğaz zevkleri karnın doymasıdır;' karın doyunca, en faydalı olanı yemekten el çekmektir.
3611    Karın doyarsa, arpa veya helva birdir; hepsi artar, kalır; gireceği yol tıkanır.
3612    îster şeker, helva, ister arpa, darı yemiş olsun, doyup yatan sabah tekrar aç kalkar.
3613    Dinle mal bakımından yoksul olduğu hâlde, gözü ve gönülü zengin olan, takva sahibi fakir ne der.
3614    Sen tatlı dünya nimetleri yedin; ben ise, ancak kudretimin yettiği kepek ve darı yedim.
3615    Her ikimiz aynı derecede doyup akşam yattık; günüm geçti, gitti.
3616    Dünyayı ne kadar toplarsan-topla, senin bundan muhakkak olarak beraber götüreceğin ancak iki bez parçasıdır.
3617    Fakir ve zengin, ölümden sonra, her ikisi de kara toprağın altında tekrar müsavi olur.
3618    Hayatta iki günlük geçici huzur için neden kendini aldatıyorsun.
3619    Sen dünya malını toplamak için can atıyorsun; ölüm ise, seni yakalamak için can atıyor.
3620    Hayat geçer ve her gün senden bir az daha uzaklaşır; bu ölüm fenadır senin kökünü kazır.
3621    Diri olan, şüphesiz, ölür; fakat hangi gün öleceğini bilen yoktur.
3622    Küçük iken, insan sakal çıkmasını bekler; sakal çıkınca, beyaz olmasını bekler.
3623    Sakalın beyazlaşınca, ölüm geldi demektir; ok-yay, silâh ölüme karşı fayda etmez.
3624    Kendini göz göre-göre zorla yakma; bu dünya için, kendini âteşe atma.
3625    Bu dünya malı acı su gibidir; insan ne kadar içse, kanmaz; damağı bile nemlenmez.
3626    Bu insan kuru kuma benzer; onun tamahkâr gözü derya girse, doymaz.
3627    Bu dünya seraptır, gözünden uçar; ne kadar takip edersen, o kadar kaçar.
3628    Nefsinin arzularını kendisinden uzaklaştıran ve ibâdete koşan kimse, gizli düşmana fırsat vermez.
3629    Vücûda tâviz verme ve ona boyun eğme; onun avutması ıztırap, ettiği de hava ve hevestir.
3630    Geçen hayat bir daha dönmemek üzere gider; geri kalanı ne kadar sürer, bu da belli değildir.
3631    Bari elde bulunan bugünü başına geçirme; ölüme hazırlan, ibâdete koş.
3632    Uyanmış ve bütün bulanıklıklardan süzülmüş olan insan ne der, dinle.
3633    Dün geceni geçirdin, gelen gününün geçeceğinden şüphemi ediyorsun.
3634    Geçmiş ile geçecek arasında ancak bir konak vardır; bir konaklık hayat için, bu kadar gürültü etme.
3635    Epiyi bir zaman oldu, hayatımı burada geçirdim; zamanla nefsin belini kırdım.
3636    Bugün sen beni kasabaya ve şehre çağırıyorsun; orada nefsimin esiri olursam, beni kurtaracak bulunurmu.
3637    Bu vücut bir düşmandır ve çok çetin bir düşmandır; o her yere tuzak ve ağını yaymıştır.
3638    Onu arzusuna bırakma, gayret et, mukavemet göster; akıllı insanlar vücûda tâviz vermezler.
3639    Hava ve hevese gâlip gelerek, nefsine hâkim olmuş insan ne der, dinle.
3640    Ey büyük bilgi sahibi, vücûdun esiri olma; vücût seni esir ederse, fidye olarak, dinini ister.
3641    Her işi hava ve hevese uyarak yapan adama bilgili demek caiz değildir.
3642    Ey diri gönüllü, vücûdun esiri olan adama akıllı demek mümkün değildir.
3643    Vüvcûda dâima tâviz veren insan, gerçekten, bilgisiz insandır.
3644    Ey kardeş, kendilerini hava ve heveslerine baş yapanlar akılsız kimselerdir.
3645    İşte bu dünya böyledir; onun bütün kusurlarını söyledim, artık sen düşün.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL