1850 Ögdilmiş cevap verdi ve : — Aklın hareketi doğru ve itibarı büyüktür — dedi —
1851 Yüzü, şekli güzel ve dâima genç ve dinçtir; her türlü iyiliğe geçit veren odur.
1852 Halîm, selîm ve sakin tabiatlıdır; o bütün canlılar için şefkat dolu bir gönüldür.
1853 Nereye eli dokunursa, orası düzelir; sözü nereye erişirse, orası o söze uyar.
1854 Sıcak yüzlü, her kes için sevimlidir; insanlar ondan fayda görürler.
1855 Keskin gözlü ve uzak görüşlüdür; hangi işe el uzatırsa, ayağını sağlam basar.
1856 El sürdüğü iş ne kadar bulanık olursa-olsun, süzülmüş, sâf bir hâle gelir; ne kadar ters düğüm varsa, bir bakışla onu çözer.
1857 İşlere sağdan, soldan, önden, arkadan, her cephesinden bakar; hall çâresini ve zamanını bilir.
1858 Kaçana yetişir, uçanı yakalar, kırığı sarar ve bozuğu düzeltir.
1859 Akılsız hayıflandı ve dedi:— Ey akıl, sensiz ben çok bunalıyorum.
1860 Bana senden bir parça nasip olmadı; sensiz insanın gönülü ölü sayılır.
1861 Akıl bir meş'aledir, kör için gözdür; ölü vücût için can, dilsiz için sözdür.
1862 Akıllı akıla der:— Ey arkadaşım, sen benim işlerimi düzelten ne iyi bir arkadaşsın.
1863 Akıl dâima sağdan hareket eder, onun hiç solu yoktur; o doğru ve dürüsttür, hiç bir hilesi yoktur.
1864 Akıl kimde ise, belirtileri şöyle olur ve akıl bu belirtilerden anlaşılır.
1865 Her şeyden önce aklın tavır ve hareketi mâkuldür; aylar ve yıllar geçse dahi, gidişi aynı doğru yoldan taşmaz.
1866 Akıllı doğrudur, dili ve sözü yumuşaktır; hareketinin esâsı doğruluk üzerine kurulmuştur.
1867 O halım, sakin, çok mütehammil ve sabırlıdır; işe dikkatle bakar ve sükûn ile ele alır.
1868 Tavır ve hareketi ihtiyarlara benzer; fakat dikkat edilirse, yaşı gençtir; ister hükümdarın has müşaviri, ister en âdî bir köle olsun, onu iştiyakla ararlar.
1869 Şimdi buna benzer şu sözü oku; nufûz edersen, mânası da aydınlanır.
1870 Akim hareketi ihtiyardır, fakat kendisi gençtir; akıl nerede ise, ona git, yapış.
1871 Küçüklüğü sevimli, ihtiyarlığı sakin, kendisi halîm, alçak gönüllü ve çok faydalıdır.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1872 Hükümdar bu sözleri işitti, sevindi ve şöyle dedi: — Ey sözü akıl ve bilgiden ibaret olan, uyanık adam.
1873 Tanrı bana her nimeti eksiksiz ihsan etti; şüphesiz, sen de bana Tanrının bir ihsanısın.
1874 Bu zahmet, yüklenmesi güç olan bir yüktür, fakat insan bunu yüklenmekle iyiliğe erişebilir.
1875 Kim iyilik dilerse, ağır yük yüklenir; ağır yük yüklenen dileğine ulaşmak ister.
1876 Yükümü yükleniyorsun, dilek ve iş oluyor; beni rahat ettiriyorsun, fakat sana zahmet oluyor.
1877 Tanrı bana şimdi tevfik ve kudret versin, senin hakkını bire karşı üç olarak ödeyeyim.
1878 Senin nasıl hizmet ettiğini biliyorum; beni düşünmen, senin bana candan bağlılığından ileri geliyor.
1879 Sâdık ve tam hizmetkâr kendi nefsini değil, beyin menfaatini gözetendir.
1880 Hizmetkârın dili ne der, dinle; severek hizmet eden kul beyini huzura kavuşturur.
1881 Kulu candan bağlı olur ve işini yaparsa, bey memnun olur ve tam bir saadete kavuşur.
1882 Bey hizmetkârı sayesinde göğüsünü kabartır; o arzu edildiği şekilde hizmet ederse, beyini rahat ettirir.
1883 Kul sıkıntı, yük ve zahmetleri ortadan kaldırmalı, beyine arzu ettiği yolları açmalıdır.
1884 Hangi bey böyle bir kulu bulursa, bu ona Tanrının büyük bir ihsanıdır.
1885 Bizden önce ölen dünya hâkimlerinden büyük bir kısmı da bunun hasreti ile ölüp gitmiştir.
1886 Dünya halkı huzur ve saadet içinde rahata kavuştu; bütün halk hükümdara duâ etti.
1887 Başka memleketlerin halkı da bunu işitti ve onun yüzünü görmeği arzu etti.
1888 Böylece aylar ve yıllar geçti; hükümdar iyi kanunlar vaz'ederek memleketini idare etti.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
1889 Hükümdar bir gün Öğdülmiş'i yanına çağırdı ve : — Sana bir şey soracağım, bu hususta bildiğini söyle — dedi —
1890 İnsan kendi vücûduna, yedi endama bakarsa, bunlarda zevk bulur; bunların her biri kendi kısmetini toplar.
1891 Gönül zevki nedir, göz zevki ne; bu iki zevkten benim kısmetim nedir?
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1892 Öğdülmiş cevap verdi ve:— Gönlün arzu ettiği ve kuvvetle özlediği şey zevktir — dedi —
1893 Göz için, sevdiği yüzü görmek zevktir; gönül için arzusuna kavuşmak zevktir.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
1894 Hükümdar tekrar sordu : — Ey Öğdülmiş, söyle; sevgilinin nişanesi nedir?
1845 Her kes sevdiğini iddia eder; bu iddianın mânası nedir?
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1896 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Baş-üstüne; insan sevgilinin yüzüne bakınca, sevdiğini anlar — dedi —
1897 Göz için, bakarken, her şey örtülü olabilir; fakat gönül için örtü yoktur; bunu bilmelisin.
1898 Sevip-sevmediğini anlamak isterse, insan gönüle bakmalı; bu gönülden anlaşılır.
1899 Sevgililerin yüzünde bunu belirten bir alâmet bulunur; göz-göze gelince, onlar birbirlerini anlarlar.
1900 Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; dinleyip, anlamağa çalış; ey insanların karpuzu.
1901 Seven insan yüzünden bellidir; ağzını açsa, sözünün mânasında sevgi kendisini gösterir.
1902 Birinin sevip-sevmediğini bilmek istersen, gözüne dikkat et; sana doğru bakınca, gözünden belli olur.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
1903 Hükümdar tekrar dedi : — Bu sözü dinledim, anladım; daha bir sözüm var, onu da bana söyle.
1904 Şimdi sana çok mühim bir şey soracağım; bana iyice düşünerek, cevap ver.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1905 Öğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, beyler adlarını bilgi ile yükseltmişlerdir.
1906 Beylerin kendileri bilgi sarayıdır, kul bilgisiz olur; kul sözünün ne kıymeti var.
1907 Sormak kolay, fakat cevabı güçtür; vereceğim cevap esasen hükümdarın bilgisi dahilindedir
1908 Kolayını hükümdar aldı; ey yiğit kahraman, güç olanı şimdi bana bırakma.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1909 Hükümdar: — Soran muhtacdır; kendisi bilmediği için, bunu karşısındakine sorar — dedi —
1910 Bu böyle olunca, senin buna sevinmen ve sorduğum söze cevap vermen gerekir.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1911 Öğdülmiş cevap verdi ve:—Ey iyi nizam sahibi, dinlemek söylemekten daha iyidir — dedi —
1912 Söz söyleyen canını üzer; dinleyen ise, rahat eder ve vücûdunu semirtir.
1913 Tecrübesi olan hakîm ne der, dinle; çok söz söylememeli, daha çok dinlemeli ve düşünmelidir.
1914 insan dinlemekle âlim olur : çok söz söylemekten insanın başı gider.
1915 Dinlemek kulak için bir zevktir; çok söz söylemekte fayda yoktur.
1916 Söylenmeyen söz som altın sayılır; ağızdan çıkınca, bakır olur.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1917 Hükümdar şöyle dedi : — Şimdi doğru söyledin, sen kendine saadet kuşağını bağladın.
ÖĞDÜLMİŞ İN HÜKÜMDARA CEVABI
1918 Öğdülmiş cevap verdi:—Ey devletli hükümdar, ben kul olmağı tercih ettim — dedi —
1919 Eğer aklı eriyorsa, beyinin rahat etmesi için, kul kendi canını eritmelidir.
1920 Ben kendi bildiğimi söylerim; hükümdar dinlesin ve yanlış bulduklarını affetsin.
1851 Yüzü, şekli güzel ve dâima genç ve dinçtir; her türlü iyiliğe geçit veren odur.
1852 Halîm, selîm ve sakin tabiatlıdır; o bütün canlılar için şefkat dolu bir gönüldür.
1853 Nereye eli dokunursa, orası düzelir; sözü nereye erişirse, orası o söze uyar.
1854 Sıcak yüzlü, her kes için sevimlidir; insanlar ondan fayda görürler.
1855 Keskin gözlü ve uzak görüşlüdür; hangi işe el uzatırsa, ayağını sağlam basar.
1856 El sürdüğü iş ne kadar bulanık olursa-olsun, süzülmüş, sâf bir hâle gelir; ne kadar ters düğüm varsa, bir bakışla onu çözer.
1857 İşlere sağdan, soldan, önden, arkadan, her cephesinden bakar; hall çâresini ve zamanını bilir.
1858 Kaçana yetişir, uçanı yakalar, kırığı sarar ve bozuğu düzeltir.
1859 Akılsız hayıflandı ve dedi:— Ey akıl, sensiz ben çok bunalıyorum.
1860 Bana senden bir parça nasip olmadı; sensiz insanın gönülü ölü sayılır.
1861 Akıl bir meş'aledir, kör için gözdür; ölü vücût için can, dilsiz için sözdür.
1862 Akıllı akıla der:— Ey arkadaşım, sen benim işlerimi düzelten ne iyi bir arkadaşsın.
1863 Akıl dâima sağdan hareket eder, onun hiç solu yoktur; o doğru ve dürüsttür, hiç bir hilesi yoktur.
1864 Akıl kimde ise, belirtileri şöyle olur ve akıl bu belirtilerden anlaşılır.
1865 Her şeyden önce aklın tavır ve hareketi mâkuldür; aylar ve yıllar geçse dahi, gidişi aynı doğru yoldan taşmaz.
1866 Akıllı doğrudur, dili ve sözü yumuşaktır; hareketinin esâsı doğruluk üzerine kurulmuştur.
1867 O halım, sakin, çok mütehammil ve sabırlıdır; işe dikkatle bakar ve sükûn ile ele alır.
1868 Tavır ve hareketi ihtiyarlara benzer; fakat dikkat edilirse, yaşı gençtir; ister hükümdarın has müşaviri, ister en âdî bir köle olsun, onu iştiyakla ararlar.
1869 Şimdi buna benzer şu sözü oku; nufûz edersen, mânası da aydınlanır.
1870 Akim hareketi ihtiyardır, fakat kendisi gençtir; akıl nerede ise, ona git, yapış.
1871 Küçüklüğü sevimli, ihtiyarlığı sakin, kendisi halîm, alçak gönüllü ve çok faydalıdır.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1872 Hükümdar bu sözleri işitti, sevindi ve şöyle dedi: — Ey sözü akıl ve bilgiden ibaret olan, uyanık adam.
1873 Tanrı bana her nimeti eksiksiz ihsan etti; şüphesiz, sen de bana Tanrının bir ihsanısın.
1874 Bu zahmet, yüklenmesi güç olan bir yüktür, fakat insan bunu yüklenmekle iyiliğe erişebilir.
1875 Kim iyilik dilerse, ağır yük yüklenir; ağır yük yüklenen dileğine ulaşmak ister.
1876 Yükümü yükleniyorsun, dilek ve iş oluyor; beni rahat ettiriyorsun, fakat sana zahmet oluyor.
1877 Tanrı bana şimdi tevfik ve kudret versin, senin hakkını bire karşı üç olarak ödeyeyim.
1878 Senin nasıl hizmet ettiğini biliyorum; beni düşünmen, senin bana candan bağlılığından ileri geliyor.
1879 Sâdık ve tam hizmetkâr kendi nefsini değil, beyin menfaatini gözetendir.
1880 Hizmetkârın dili ne der, dinle; severek hizmet eden kul beyini huzura kavuşturur.
1881 Kulu candan bağlı olur ve işini yaparsa, bey memnun olur ve tam bir saadete kavuşur.
1882 Bey hizmetkârı sayesinde göğüsünü kabartır; o arzu edildiği şekilde hizmet ederse, beyini rahat ettirir.
1883 Kul sıkıntı, yük ve zahmetleri ortadan kaldırmalı, beyine arzu ettiği yolları açmalıdır.
1884 Hangi bey böyle bir kulu bulursa, bu ona Tanrının büyük bir ihsanıdır.
1885 Bizden önce ölen dünya hâkimlerinden büyük bir kısmı da bunun hasreti ile ölüp gitmiştir.
1886 Dünya halkı huzur ve saadet içinde rahata kavuştu; bütün halk hükümdara duâ etti.
1887 Başka memleketlerin halkı da bunu işitti ve onun yüzünü görmeği arzu etti.
1888 Böylece aylar ve yıllar geçti; hükümdar iyi kanunlar vaz'ederek memleketini idare etti.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
1889 Hükümdar bir gün Öğdülmiş'i yanına çağırdı ve : — Sana bir şey soracağım, bu hususta bildiğini söyle — dedi —
1890 İnsan kendi vücûduna, yedi endama bakarsa, bunlarda zevk bulur; bunların her biri kendi kısmetini toplar.
1891 Gönül zevki nedir, göz zevki ne; bu iki zevkten benim kısmetim nedir?
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1892 Öğdülmiş cevap verdi ve:— Gönlün arzu ettiği ve kuvvetle özlediği şey zevktir — dedi —
1893 Göz için, sevdiği yüzü görmek zevktir; gönül için arzusuna kavuşmak zevktir.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
1894 Hükümdar tekrar sordu : — Ey Öğdülmiş, söyle; sevgilinin nişanesi nedir?
1845 Her kes sevdiğini iddia eder; bu iddianın mânası nedir?
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1896 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Baş-üstüne; insan sevgilinin yüzüne bakınca, sevdiğini anlar — dedi —
1897 Göz için, bakarken, her şey örtülü olabilir; fakat gönül için örtü yoktur; bunu bilmelisin.
1898 Sevip-sevmediğini anlamak isterse, insan gönüle bakmalı; bu gönülden anlaşılır.
1899 Sevgililerin yüzünde bunu belirten bir alâmet bulunur; göz-göze gelince, onlar birbirlerini anlarlar.
1900 Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; dinleyip, anlamağa çalış; ey insanların karpuzu.
1901 Seven insan yüzünden bellidir; ağzını açsa, sözünün mânasında sevgi kendisini gösterir.
1902 Birinin sevip-sevmediğini bilmek istersen, gözüne dikkat et; sana doğru bakınca, gözünden belli olur.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
1903 Hükümdar tekrar dedi : — Bu sözü dinledim, anladım; daha bir sözüm var, onu da bana söyle.
1904 Şimdi sana çok mühim bir şey soracağım; bana iyice düşünerek, cevap ver.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1905 Öğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, beyler adlarını bilgi ile yükseltmişlerdir.
1906 Beylerin kendileri bilgi sarayıdır, kul bilgisiz olur; kul sözünün ne kıymeti var.
1907 Sormak kolay, fakat cevabı güçtür; vereceğim cevap esasen hükümdarın bilgisi dahilindedir
1908 Kolayını hükümdar aldı; ey yiğit kahraman, güç olanı şimdi bana bırakma.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1909 Hükümdar: — Soran muhtacdır; kendisi bilmediği için, bunu karşısındakine sorar — dedi —
1910 Bu böyle olunca, senin buna sevinmen ve sorduğum söze cevap vermen gerekir.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
1911 Öğdülmiş cevap verdi ve:—Ey iyi nizam sahibi, dinlemek söylemekten daha iyidir — dedi —
1912 Söz söyleyen canını üzer; dinleyen ise, rahat eder ve vücûdunu semirtir.
1913 Tecrübesi olan hakîm ne der, dinle; çok söz söylememeli, daha çok dinlemeli ve düşünmelidir.
1914 insan dinlemekle âlim olur : çok söz söylemekten insanın başı gider.
1915 Dinlemek kulak için bir zevktir; çok söz söylemekte fayda yoktur.
1916 Söylenmeyen söz som altın sayılır; ağızdan çıkınca, bakır olur.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1917 Hükümdar şöyle dedi : — Şimdi doğru söyledin, sen kendine saadet kuşağını bağladın.
ÖĞDÜLMİŞ İN HÜKÜMDARA CEVABI
1918 Öğdülmiş cevap verdi:—Ey devletli hükümdar, ben kul olmağı tercih ettim — dedi —
1919 Eğer aklı eriyorsa, beyinin rahat etmesi için, kul kendi canını eritmelidir.
1920 Ben kendi bildiğimi söylerim; hükümdar dinlesin ve yanlış bulduklarını affetsin.
Yorumlar
Yorum Gönder