792 Hükümdar dedi : — Ne demek istediğini anladım; bunların ne demek olduğunu sana anlatayım.
793 Geçen gün ben seni çağırdım, sana gösterdim ve yer verdim.
794 O acayip işleri bana göstererek, beni hiddetlendirdin; fakat kendini iyi müdâfaa ettin.
795 Sana hiddetlenince, beni tekdir ettin; buna tahammül ettim, fakat tekrar yüzünü buruşturdun.
796 Sen bana : —Ben saadetim, beni tanı; sana anlatmak için, böyle yaptım, bunu anla — dedin.
797 Niçin yaptığını sen birer-birer izah ettin; ben de her şeyini açıkça anladım.
798 O zaman ben senin kusurunu affettim ve sana meziyetin nisbetinde saygı gösterdim.
799 Bugün de ben kendi tabiatimi ve bütün meziyetlerimi sana gösteriyorum.
800 işte bak, ben de doğruluk ve kanunum; kanunum vasıfları bunlardır, dikkat et.
801 Bak, bu üzerinde oturduğum tahtın üç ayağı vardır; ey gönlümü doyuran.
802 Üç ayak üzerinde olan hiç bir şey bir tarafa meyletmez; her üçü düz durdukça, taht sallanmaz.
803 Eğer üç ayaktan biri yana yatarsa, diğer ikisi de kayar ve üzerinde oturan yuvarlanır.
804 Üç ayaklı olan her şey doğru ve düz durur; eğer dört ayaklı olursa, biri eğri olabilir.
805 Düz olan bir şeyin her tarafı, iyidir; her iyinin, dikkat edersen, tavır ve hareketi düzgündür.
806 Hangi şey yana yatarsa, eğri olur; her eğrilikte bir kötülüğün tohumu vardır.
807 Düz olan yana yatarsa, duramaz, düşer; hangi şey doğru ise, düşmez, yerinde durur.
808 Bak, benim tabiatim de yana yatmaz, doğrudur; eğer doğru eğrilirse, kıyamet kopar.
809 Ben işleri doğruluk ile hallederim; insanları, bey veya kul olarak, ayırmam.
810 Ey becerikli insan, elimdeki bu bıçak biçen ve kesen bir âlettir.
811 Ben işleri bıçak gibi keser, atarım; hak arayan kimsenin işini uzatmam.
812 Şekere gelince, o zulüme uğrayarak, benim kapıma gelen ve adaleti bende bulan insan içindir.
813 O insan benden şeker gibi tatlı-tatlı ayrılır; sevinir ve yüzü güler.
814 Zehir gibi acı olan bu Hind otunu ise, zorbalar ve doğruluktan kaçan kimseler içer.
815 Bunlar kavga edip, bana gelirler ve ben hüküm verince, bakarsın, acı Hind ilâcı içmiş gibi, yüzlerini ekşitirler.
816 Benim bu sertliğim, kaşlarımın bu çatıklığı ve bu asık suratım bana gelen zâlimler içindir.
817 ister oğlum, ister yakınım veya hısımım olsun; ister yolcu, geçici, ister misafir olsun;
818 Kanun karşısında benim için bunların hepsi birdir; hüküm verirken, hiç biri beni farklı bulmaz.
819 Bu beyliğin temeli doğruluktur; beyler doğru olursa, dünya huzura kavuşur.
820 Akıllı insan buna benzer bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, iş yoluna girer.
821 Beyliğin temeli doğruluk üzerine kurulmuştur; doğruluk yolu beyliğin esâsıdır.
822 Bey doğru olur ve ülkeye böyle hüküm ederse, bütün dileklerine kavuşur.
AY-TOLIDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
823 Ay-Toldı şöyle dedi : — Ey devletli hükümdar, efendimizin adı niçin Kün-Toğdı olmuştur.
HÜKÜMDARIN AY-TOLIDI'YA CEVABI
824 Hükümdar cevap verdi : — Alim benim tabiatimi güneşe benzeterek, bu adı verdi.
825 Güneşe bak, küçülmez, bütünlüğünü dâima muhafaza eder; parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir.
826 Benim tabiatim de ona benzer, doğruluk ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez.
827 ikincisi — güneş doğar ve bu dünya aydınlanır; aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez.
828 Benim de hükmüm böyledir, ben ortadan kaybolmam: hareketim ve sözüm bütün halk için aynıdır.
829 Üçüncüsü — bu güneş doğunca, yere sıcaklık gelir; o zaman binlerce renkli çiçekler açılır.
830 Benim bu kanunum hangi memlekete erişirse, o memleket baştan başa taşlık ve kayalık dahi olsa, hep düzene girer.
831 Güneş doğar, temiz veya kirli demeden, her, şeye aydınlık verir; kendisinden bir şey eksilmez.
832 Benim de hareketim tıpkı böyledir; her kes benden nasibini alır.
833 Bir de güneşin burcu sabittir; bu sabit dediğim, temeli sağlam olduğu içindir.
834 Güneşin burcu Arslan'dır ve bu burç yerinden kımıldamaz; yerinden kımıldamadığı için de evi bozulmaz.
835 Benim tavır ve hareketime bir bak, benim de parlaklığım katiyen değişmez.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
836 Ay-Toldı dedi : — Ey devletli hükümdar, ülkelere hâkim ol, iyi adın dünyaya yayılsın.
837 Ben de bu uzun yolu yürüyüp ve çok zahmet çekip, yorularak, sana geldim.
838 Bu tabiat ve faziletlerinden dolayı, büyük bir arzu ile senin hizmetine geldim.
839 Sen bana söyle, nasıl hizmet edeyim; seni memnun etmek için, nasıl davranayım.
840 Hizmet beyin arzusuna göre olmadıkça, ne kadar zahmet çekilmiş olursa-olsun, makbule geçmez.
841 ila ülkesinin hizmet ederek, ikbâle ermiş şöhret kazanmış kudretli şahsiyeti ne der, dinle.
842 Hizmetkâr hizmet ederken, dâima beyleri memnun edecek yoldan yürümelidir.
843 Beyleri memnun edecek şekilde hizmet et; bey memnun olursa, bu hizmet ikbâl kapılarını açar.
844 Hizmetkâr hizmet etmesini bilirse, baş-köşeye erişir; hizmet etmesini bilmezse, baş-köşeden eşiğe düşer.
845 Hizmet eden kul beyini çok memnun ederse, bu kul için itibar ve ihsan kapıları açılmış olur.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
846 Hükümdar dedi : — Söylediklerini anladım; beni memnun etmeğe çalış ve çok dikkatli hareket et.
847 Ben hoşlaşmadığım şeyleri sana söyleyeyim; sen onlara yaklaşma, temiz olmağa çalış.
848 Benim beğenmediğim şeylerden biri — yalandır; ondan sonra zulüm edenler gelir.
849 Sonra da haris tabiatli ve olgun olmayan insanlar ile aceleci huylu ve gözü doymaz olanlar.
850 Her işte hiddet gösterenler, içkiye düşkünler veya çalıp-çırpanlar.
851 Bu gibi insanlar bana yaramaz; işte saha bunları açıkça döküp-saydım.
852 Sen benim gerçekten işime yaramak istiyorsan, bu bir kaç şeyi kendinden uzak tut; ey namlı insan.
853 Böylece sen her gün bana daha yakın olacaksın ve benden sana karşı itibar ve ihsan artacaktır.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
854 Ay-Toldı dedi : — Bunları işittim; bir suâlim daha var, onu da arzedeyim.
855 İyilik nasıl ve ne gibi bir şeydir; iyinin hâli tavrı ve tıyneti nasıl olur.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
856 Hükümdar dedi: — iyinin vasfı faydalı olmaktır; onun halka çok faydaları dokunur.
857 O bütün halka hep iyilik eder, fakat yaptığını insanın başına kakmaz.
858 Kendi istifâdesini düşünmez, başkasına fayda temin eder ve buna mukabil, bir karşılık beklemez.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
859 Ay-Toldı tekrar dedi : —Bu sözü anladım; bir şey daha sormak istiyorum.
860 Bana doğruluğu anlat, hangi şey doğrudur; insan onunla gününü nasıl aydınlatır.
861 Hangi yola doğruluk yolu derler; bu doğruluğun mâhiyeti nedir.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
862 Hükümdar : — Bak, kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa, işte doğru insan odur — dedi—
863 Onun içi dışı gibi, dışı da içi gibidir; doğru ve dürüst insan böyle olur.
864 insan gönlünü çıkarıp, avucuna koyarak, başkaları önünde, mahcup olmadan, dolaşabilmelidir.
865 Saaâdette yükselmek için, insana doğruluk lâzımdır; insanlık doğruluğun adıdır, inan.
866 insan nâdir değil, insanlık nâdirdir; insan az değil, doğruluk azdır.
867 Bak, şimdi benim sana söylediğim söze benzer bir sözü de şâir söylemiştir.
868 Gezip-dolaşan insan pek çoktur; fakat benim için aziz olan doğru, dürüst ve güvenilebilecek bir insandır.
869 insan nâdir değil, insanlık nâdirdir; akıl doğru ve dürüst insanları öğmüştür.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
870 Ay-Toldı tekrar dedi : — Devletli hükümdar şimdi bana şu sözün sırrını çözsün.
871 Bu iyi insanlar kötü olabilirlerini ve kötü insan da bir gün iyilik yoluna girebilirini?
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
872 Hükümdar : — iyi insan iki türlü olur — dedi-; bunlardan biri doğrudan doğruya iyilik yolunu tutar.
873 Biri anadan doğma iyi olur; iyi bir insan doğru ve dürüst bir hayat sürer.
874 Biri de taklit yolu ile iyi olur; kötüye uyarsa, kötülük yapar.
875 Kötü insan da iki türlü olur; bunların ikisini de aynı derecede kötü sayma.
876 Bunlardan biri doğuştan kötüdür; bu insanın lekesi ölünceye kadar temizlenmez.
877 Diğeri ise, taklit yolu ile kötü olur; arkadaşı iyi olursa, o da iyi yola gider.
878 Doğuştan iyi olandan dâima iyilik gelir; dünya halkı ondan istifâde eder.
879 Doğuştan kötü olanın ıslâhına çâre yoktur; o dünya için belâ ve halk için felâkettir.
880 Buna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; bunu dinle ve sırrına ererek, ona göre hareket et.
881 Eğer iyilik ananın ak sütü ile insanın ruhuna girerse, o ölünceye kadar doğru yoldan çıkmaz.
882 İnsanın tıynetine sinmiş olan ahlâk, ölüm bozmadıkça, katiyyen bozulmaz.
883 Ana karnında teşekkül eden tabiat ve terbiye ancak kara toprak altında insanı terkedip gider; ey zeki insan.
884 Eğer iyiye kötü biri arkadaş olursa, onun tabiatı de, arkadaşınınki gibi, kötü olur.
885 Kötü de iyi ile düşüp-kalkarsa, bütün iyiliklere ulaşmak için, bir meşale bulmuş olur.
886 İyi veya kötü insanların bu yollara girmelerinin sebeplerinden biri iyi veya kötü arkadaş edinmiş olmalarıdır.
887 Bey iyi olursa, halk da dâin.â ona itaat eder, iyi ve güzel tavır ve harekete sahip olur.
888 Beyler iyi insanları kendilerine yakın tutarlarsa, kötüler de işlerinde iyi hareket etmeğe mecbur olurlar.
889 Beylerin etrafını kötüler çevirirse, memlekete tamamen kötüler hâkim olur.
890 Kötü serbest kalırsa, iyi ortadan kaybolur; iyi hâkim vaziyette olursa, kötü ortadan kalkar.
891 Eğer beyler, bir talih eseri olarak, iyi olurlarsa, onların halkı da, şüphesiz, iyi olur.
892 Beyler kötü olmadıkça, o memlekette kötülerin yüzü sevinçle parlamaz.
893 Beylerin beyi ne iyi bir kanun vaz'etmiş; kötü için en iyi çâre sopa ve zindandır.
894 Eğer halkın başında bulunan kimse iyi olursa, onun bütün memurları da iyi olur.
895 Eğer bu beylerin kendileri iyi olurlarsa, onların halkı da zenginleşir ve dünya düzelir.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
896 Ay-Toldı tekrar dedi : — Bunları anladım, hükümdar bu sözleri doğru buyurdu.
897 Bu iyiyi insan iyi olarak tanır ve faydalı olduğu için, yapılmasını ister.
898 Onu bütün insanlar sever, diler ve arzularlar; fakat isteyenler bu iyiyi nasıl elde ederler?
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
899 Hükümdar : — iyi mümtaz bir şeydir — dedi — mümtaz bir şeyi ise, dâima bü vasfı hâiz olanlar ister.
900 Hangi şey mümtaz, nâdir ve değerli ise, onu gerçekleştirmek de hiç kolay değildir.
901 Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir; fena iş değersizdir ve dâima- kötü olacaktır.
902 Hangi şey değersiz ise, ona kimse bakmaz bile; ipekli ve ağır çin kumaşları, değerli olduğu için, baş-köşede yer alır.
903 îyi — yokuş tırmanmak gibidir, güçtür; kötü şey — iniş gibidir, kolayca elde edilir.
904 Bak, akıl buna benzer bir söz söylemiştir; akıllının sözü tutulursa faydası çoktur.
905 iyi — yokuşa çıkmak gibidir, her kes yükselemez; uğraşmakla değme insan bu işi yapamaz.
906 Değerli olan her şeyin yapılması güçtür; bilgisiz ve değersiz kimse bu işi yapamaz.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLl
907 Ay-Toldı :— Ey devletli hükümdar — dedi— iyi bu derece nâm ve şöhret kazanmıştır.
908 Onda insanların bulabileceği bir kusur varmı; akıllı bunu anlar ve ne olduğunu bilirmi?
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
909 Hükümdar dedi : — iyi dâima öğülür; kötüler onda şu kusurları bulurlar.
910 insan insana dâima yakın yaşar; kötü olmasa, iyi yapacak iş bulmaz.
911 Bu çatışmada zayıf kaldıklarından dolayı, kötüler her yerde iyinin gününü gölgelemek isterler.
912 Kim iyilik dilerse, iyilik eder; çatışmaya veya zayıflığa bakmaz.
913 Kim sâdece bugünlük rahatını düşünürse, o kötülük yapar; fakat yarın kaygı çeker.
914 iyilik dileyen insan ne der, dinle; dâima iyilik et; o senden ayrılmayan bir arkadaşın olsun.
915 iyiliğin sana bugün hiç bir zararı yoktur;'fakat bugün inan ki, yarın onun faydasını göreceksin.
916 Kötülük bugün faydalı görünse bile, yarın orada bunun zararını görürsün; bunu düşünüp, idrâk et.
917 iyilik sağ ve kötülük soldur; senin solunda cehennem vardır; cennet ise, sağdadır.
918 Bugün kötü ne kadar huzur içinde olursa-olsun, yarın peşiman olur, azap çeker.
919 iyi insan ne kadar mağdur olursa-olsun, yarın orada peşiman olmaz ve huzura erer.
920 Ey Ay-Toldı, sen bunu hakikat bil; dünyada iyi ad bırakıp da göçersem, peşiman olmam.
921 Doğru insan ne kadar güzel söz söylemiş; değerli söze temel atan doğru insanların dilidir.
992 Ey iyi, kötü seni istediği kadar hakîr görsün, ben seni isteyerek ararım.
923 Ey iyi, bana söyle, sana kim doyar; ben ise, tamamen açım, şimdi bana gel.
924 iyi insan ne kadar düşkün olursa-olsun, râziyim; yeter ki, ben bir iyinin arkadaşı olayım.
925 Beylik bana kötülük ile birlikte gelecekse, istemem; o beylik senin olsun.
926 insanın tabiati kötüdür, bunu gözümle görüyorum; huzuru kısa fakat peşimanlığı uzun sürer.
927 Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; okursan, mânası anlaşılır; görüşünü keskinleştir.
928 Bak, hangi iyi iyiliğinden dolayı peşiman olmuştur; kötü ne kadar şöhret sahibi olursa-olsun, sonunda peşiman olur.
929 Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı peşimanlıktır; elinden gelirse, kötülüğün ınâdma, iyilik yap.
930 Kötü insanı nasıl öğeyim; bu kötü işi nasıl arzu edeyim.
931 Küstahlık, kabalık, aksilik hep kötülerin harektidir; ey büyük!
932 Belâ, mihnet, zahmet, peşimanlık ve keder hep kötülüğün karşılığıdır, ey yiğit !
933 Bu iyi insanı nasıl sevmeyeyim; bu iyi işi nasıl öğmeyeyım.
934 Cömertlik, insanlık, fayda ve iyiliğin hep iyi insandan geldiği şüphesizdir.
935 İyi insan arkadaşların en iyisidir; iyi iş işlerin en iyisidir.
936 Arkadaşın iyi ise, ne istersen iste; yolunun açık olması için iyi arkadaş lâzımdır.
937 Huzur, arzu, nimet, emniyet, rahat ve bu neş'e, sevinç, hep iyiliğin karşılığıdır.
938 Hükümdar ilâve etti: — Ey Ay-Toldı, senin sorduğun suâle cevâbım işte bunlardır—dedi.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI
939 Ay-Toldı yer öptü, ayağa kalktı ve:— Ey aziz ikbâl, ey iyi kanun dedi.
940 Dünya kudretini elde ettin, ömrün uzun olsun; huzur ve iyilik içinde başın esen olsun.
941 Beyliğin ve ihtişamın zeval bulmasın; ömrün rahatlık ve sevinç içinde geçsin.
942 Kudret ve azametle bir çok illere hâkim ol; beyliğinin temeli, bu kuvvet sayesinde, sağlam olsun.
943 Arzun, kurumayan ırmak gibi, akıp-gelsin; saadetin, ihtiyarlamayan bir hizmetkâr gibi, daimî kapında dursun.
944 Bütün sevinçlerin hepsi sana gelsin; düşmanın endişe içinde, eriyip bitsin.
945 Sen her kesin hizmetine lâyıksın; lâyık olana hizmet edilirse, saadet kapısı açılır.
946 Hizmet etmiş ve hizmet ile arzu ve dileğine kavuşmuş olan insan ne der, dinle.
947 Hizmet etme, edersen, lâyık olana hizmet et; lâyık olan bey hizmetkârın hakkını bilir.
948 Hizmet etme, edersen, cömerd olana hizmet et; bil ki, cömerdin evi altın, kapısı gümüştür.
949 Hasise hizmet etme, ey hizmet eden insan; yoksa, hayatın boş geçmiş olur ve kendin de kötü olursun.
950 Hasîs kendi malını kendisinden esirger; nasıl olurda başkasının hakkını verir, söyle!
951 Ay-Toldı burada sözünü kesti, Halktı ve huzurdan çıktı; sevinç içinde evine yöneldi.
952 O günden itibaren, gündüzleri oturmadan ve geceleri uyumadan, ona hizmette kusur etmedi.
953 Doğruluk ve samimiyetle çalıştı; hükümdar da onu günden güne kendisine yaklaştırdı.
954 Böylece bir müddet geçti; Ay-Toldı hizmeti ile her keşi memnun etti.
793 Geçen gün ben seni çağırdım, sana gösterdim ve yer verdim.
794 O acayip işleri bana göstererek, beni hiddetlendirdin; fakat kendini iyi müdâfaa ettin.
795 Sana hiddetlenince, beni tekdir ettin; buna tahammül ettim, fakat tekrar yüzünü buruşturdun.
796 Sen bana : —Ben saadetim, beni tanı; sana anlatmak için, böyle yaptım, bunu anla — dedin.
797 Niçin yaptığını sen birer-birer izah ettin; ben de her şeyini açıkça anladım.
798 O zaman ben senin kusurunu affettim ve sana meziyetin nisbetinde saygı gösterdim.
799 Bugün de ben kendi tabiatimi ve bütün meziyetlerimi sana gösteriyorum.
800 işte bak, ben de doğruluk ve kanunum; kanunum vasıfları bunlardır, dikkat et.
801 Bak, bu üzerinde oturduğum tahtın üç ayağı vardır; ey gönlümü doyuran.
802 Üç ayak üzerinde olan hiç bir şey bir tarafa meyletmez; her üçü düz durdukça, taht sallanmaz.
803 Eğer üç ayaktan biri yana yatarsa, diğer ikisi de kayar ve üzerinde oturan yuvarlanır.
804 Üç ayaklı olan her şey doğru ve düz durur; eğer dört ayaklı olursa, biri eğri olabilir.
805 Düz olan bir şeyin her tarafı, iyidir; her iyinin, dikkat edersen, tavır ve hareketi düzgündür.
806 Hangi şey yana yatarsa, eğri olur; her eğrilikte bir kötülüğün tohumu vardır.
807 Düz olan yana yatarsa, duramaz, düşer; hangi şey doğru ise, düşmez, yerinde durur.
808 Bak, benim tabiatim de yana yatmaz, doğrudur; eğer doğru eğrilirse, kıyamet kopar.
809 Ben işleri doğruluk ile hallederim; insanları, bey veya kul olarak, ayırmam.
810 Ey becerikli insan, elimdeki bu bıçak biçen ve kesen bir âlettir.
811 Ben işleri bıçak gibi keser, atarım; hak arayan kimsenin işini uzatmam.
812 Şekere gelince, o zulüme uğrayarak, benim kapıma gelen ve adaleti bende bulan insan içindir.
813 O insan benden şeker gibi tatlı-tatlı ayrılır; sevinir ve yüzü güler.
814 Zehir gibi acı olan bu Hind otunu ise, zorbalar ve doğruluktan kaçan kimseler içer.
815 Bunlar kavga edip, bana gelirler ve ben hüküm verince, bakarsın, acı Hind ilâcı içmiş gibi, yüzlerini ekşitirler.
816 Benim bu sertliğim, kaşlarımın bu çatıklığı ve bu asık suratım bana gelen zâlimler içindir.
817 ister oğlum, ister yakınım veya hısımım olsun; ister yolcu, geçici, ister misafir olsun;
818 Kanun karşısında benim için bunların hepsi birdir; hüküm verirken, hiç biri beni farklı bulmaz.
819 Bu beyliğin temeli doğruluktur; beyler doğru olursa, dünya huzura kavuşur.
820 Akıllı insan buna benzer bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, iş yoluna girer.
821 Beyliğin temeli doğruluk üzerine kurulmuştur; doğruluk yolu beyliğin esâsıdır.
822 Bey doğru olur ve ülkeye böyle hüküm ederse, bütün dileklerine kavuşur.
AY-TOLIDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
823 Ay-Toldı şöyle dedi : — Ey devletli hükümdar, efendimizin adı niçin Kün-Toğdı olmuştur.
HÜKÜMDARIN AY-TOLIDI'YA CEVABI
824 Hükümdar cevap verdi : — Alim benim tabiatimi güneşe benzeterek, bu adı verdi.
825 Güneşe bak, küçülmez, bütünlüğünü dâima muhafaza eder; parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir.
826 Benim tabiatim de ona benzer, doğruluk ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez.
827 ikincisi — güneş doğar ve bu dünya aydınlanır; aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez.
828 Benim de hükmüm böyledir, ben ortadan kaybolmam: hareketim ve sözüm bütün halk için aynıdır.
829 Üçüncüsü — bu güneş doğunca, yere sıcaklık gelir; o zaman binlerce renkli çiçekler açılır.
830 Benim bu kanunum hangi memlekete erişirse, o memleket baştan başa taşlık ve kayalık dahi olsa, hep düzene girer.
831 Güneş doğar, temiz veya kirli demeden, her, şeye aydınlık verir; kendisinden bir şey eksilmez.
832 Benim de hareketim tıpkı böyledir; her kes benden nasibini alır.
833 Bir de güneşin burcu sabittir; bu sabit dediğim, temeli sağlam olduğu içindir.
834 Güneşin burcu Arslan'dır ve bu burç yerinden kımıldamaz; yerinden kımıldamadığı için de evi bozulmaz.
835 Benim tavır ve hareketime bir bak, benim de parlaklığım katiyen değişmez.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
836 Ay-Toldı dedi : — Ey devletli hükümdar, ülkelere hâkim ol, iyi adın dünyaya yayılsın.
837 Ben de bu uzun yolu yürüyüp ve çok zahmet çekip, yorularak, sana geldim.
838 Bu tabiat ve faziletlerinden dolayı, büyük bir arzu ile senin hizmetine geldim.
839 Sen bana söyle, nasıl hizmet edeyim; seni memnun etmek için, nasıl davranayım.
840 Hizmet beyin arzusuna göre olmadıkça, ne kadar zahmet çekilmiş olursa-olsun, makbule geçmez.
841 ila ülkesinin hizmet ederek, ikbâle ermiş şöhret kazanmış kudretli şahsiyeti ne der, dinle.
842 Hizmetkâr hizmet ederken, dâima beyleri memnun edecek yoldan yürümelidir.
843 Beyleri memnun edecek şekilde hizmet et; bey memnun olursa, bu hizmet ikbâl kapılarını açar.
844 Hizmetkâr hizmet etmesini bilirse, baş-köşeye erişir; hizmet etmesini bilmezse, baş-köşeden eşiğe düşer.
845 Hizmet eden kul beyini çok memnun ederse, bu kul için itibar ve ihsan kapıları açılmış olur.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
846 Hükümdar dedi : — Söylediklerini anladım; beni memnun etmeğe çalış ve çok dikkatli hareket et.
847 Ben hoşlaşmadığım şeyleri sana söyleyeyim; sen onlara yaklaşma, temiz olmağa çalış.
848 Benim beğenmediğim şeylerden biri — yalandır; ondan sonra zulüm edenler gelir.
849 Sonra da haris tabiatli ve olgun olmayan insanlar ile aceleci huylu ve gözü doymaz olanlar.
850 Her işte hiddet gösterenler, içkiye düşkünler veya çalıp-çırpanlar.
851 Bu gibi insanlar bana yaramaz; işte saha bunları açıkça döküp-saydım.
852 Sen benim gerçekten işime yaramak istiyorsan, bu bir kaç şeyi kendinden uzak tut; ey namlı insan.
853 Böylece sen her gün bana daha yakın olacaksın ve benden sana karşı itibar ve ihsan artacaktır.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
854 Ay-Toldı dedi : — Bunları işittim; bir suâlim daha var, onu da arzedeyim.
855 İyilik nasıl ve ne gibi bir şeydir; iyinin hâli tavrı ve tıyneti nasıl olur.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
856 Hükümdar dedi: — iyinin vasfı faydalı olmaktır; onun halka çok faydaları dokunur.
857 O bütün halka hep iyilik eder, fakat yaptığını insanın başına kakmaz.
858 Kendi istifâdesini düşünmez, başkasına fayda temin eder ve buna mukabil, bir karşılık beklemez.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
859 Ay-Toldı tekrar dedi : —Bu sözü anladım; bir şey daha sormak istiyorum.
860 Bana doğruluğu anlat, hangi şey doğrudur; insan onunla gününü nasıl aydınlatır.
861 Hangi yola doğruluk yolu derler; bu doğruluğun mâhiyeti nedir.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
862 Hükümdar : — Bak, kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa, işte doğru insan odur — dedi—
863 Onun içi dışı gibi, dışı da içi gibidir; doğru ve dürüst insan böyle olur.
864 insan gönlünü çıkarıp, avucuna koyarak, başkaları önünde, mahcup olmadan, dolaşabilmelidir.
865 Saaâdette yükselmek için, insana doğruluk lâzımdır; insanlık doğruluğun adıdır, inan.
866 insan nâdir değil, insanlık nâdirdir; insan az değil, doğruluk azdır.
867 Bak, şimdi benim sana söylediğim söze benzer bir sözü de şâir söylemiştir.
868 Gezip-dolaşan insan pek çoktur; fakat benim için aziz olan doğru, dürüst ve güvenilebilecek bir insandır.
869 insan nâdir değil, insanlık nâdirdir; akıl doğru ve dürüst insanları öğmüştür.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
870 Ay-Toldı tekrar dedi : — Devletli hükümdar şimdi bana şu sözün sırrını çözsün.
871 Bu iyi insanlar kötü olabilirlerini ve kötü insan da bir gün iyilik yoluna girebilirini?
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
872 Hükümdar : — iyi insan iki türlü olur — dedi-; bunlardan biri doğrudan doğruya iyilik yolunu tutar.
873 Biri anadan doğma iyi olur; iyi bir insan doğru ve dürüst bir hayat sürer.
874 Biri de taklit yolu ile iyi olur; kötüye uyarsa, kötülük yapar.
875 Kötü insan da iki türlü olur; bunların ikisini de aynı derecede kötü sayma.
876 Bunlardan biri doğuştan kötüdür; bu insanın lekesi ölünceye kadar temizlenmez.
877 Diğeri ise, taklit yolu ile kötü olur; arkadaşı iyi olursa, o da iyi yola gider.
878 Doğuştan iyi olandan dâima iyilik gelir; dünya halkı ondan istifâde eder.
879 Doğuştan kötü olanın ıslâhına çâre yoktur; o dünya için belâ ve halk için felâkettir.
880 Buna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; bunu dinle ve sırrına ererek, ona göre hareket et.
881 Eğer iyilik ananın ak sütü ile insanın ruhuna girerse, o ölünceye kadar doğru yoldan çıkmaz.
882 İnsanın tıynetine sinmiş olan ahlâk, ölüm bozmadıkça, katiyyen bozulmaz.
883 Ana karnında teşekkül eden tabiat ve terbiye ancak kara toprak altında insanı terkedip gider; ey zeki insan.
884 Eğer iyiye kötü biri arkadaş olursa, onun tabiatı de, arkadaşınınki gibi, kötü olur.
885 Kötü de iyi ile düşüp-kalkarsa, bütün iyiliklere ulaşmak için, bir meşale bulmuş olur.
886 İyi veya kötü insanların bu yollara girmelerinin sebeplerinden biri iyi veya kötü arkadaş edinmiş olmalarıdır.
887 Bey iyi olursa, halk da dâin.â ona itaat eder, iyi ve güzel tavır ve harekete sahip olur.
888 Beyler iyi insanları kendilerine yakın tutarlarsa, kötüler de işlerinde iyi hareket etmeğe mecbur olurlar.
889 Beylerin etrafını kötüler çevirirse, memlekete tamamen kötüler hâkim olur.
890 Kötü serbest kalırsa, iyi ortadan kaybolur; iyi hâkim vaziyette olursa, kötü ortadan kalkar.
891 Eğer beyler, bir talih eseri olarak, iyi olurlarsa, onların halkı da, şüphesiz, iyi olur.
892 Beyler kötü olmadıkça, o memlekette kötülerin yüzü sevinçle parlamaz.
893 Beylerin beyi ne iyi bir kanun vaz'etmiş; kötü için en iyi çâre sopa ve zindandır.
894 Eğer halkın başında bulunan kimse iyi olursa, onun bütün memurları da iyi olur.
895 Eğer bu beylerin kendileri iyi olurlarsa, onların halkı da zenginleşir ve dünya düzelir.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
896 Ay-Toldı tekrar dedi : — Bunları anladım, hükümdar bu sözleri doğru buyurdu.
897 Bu iyiyi insan iyi olarak tanır ve faydalı olduğu için, yapılmasını ister.
898 Onu bütün insanlar sever, diler ve arzularlar; fakat isteyenler bu iyiyi nasıl elde ederler?
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
899 Hükümdar : — iyi mümtaz bir şeydir — dedi — mümtaz bir şeyi ise, dâima bü vasfı hâiz olanlar ister.
900 Hangi şey mümtaz, nâdir ve değerli ise, onu gerçekleştirmek de hiç kolay değildir.
901 Kötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir; fena iş değersizdir ve dâima- kötü olacaktır.
902 Hangi şey değersiz ise, ona kimse bakmaz bile; ipekli ve ağır çin kumaşları, değerli olduğu için, baş-köşede yer alır.
903 îyi — yokuş tırmanmak gibidir, güçtür; kötü şey — iniş gibidir, kolayca elde edilir.
904 Bak, akıl buna benzer bir söz söylemiştir; akıllının sözü tutulursa faydası çoktur.
905 iyi — yokuşa çıkmak gibidir, her kes yükselemez; uğraşmakla değme insan bu işi yapamaz.
906 Değerli olan her şeyin yapılması güçtür; bilgisiz ve değersiz kimse bu işi yapamaz.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLl
907 Ay-Toldı :— Ey devletli hükümdar — dedi— iyi bu derece nâm ve şöhret kazanmıştır.
908 Onda insanların bulabileceği bir kusur varmı; akıllı bunu anlar ve ne olduğunu bilirmi?
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
909 Hükümdar dedi : — iyi dâima öğülür; kötüler onda şu kusurları bulurlar.
910 insan insana dâima yakın yaşar; kötü olmasa, iyi yapacak iş bulmaz.
911 Bu çatışmada zayıf kaldıklarından dolayı, kötüler her yerde iyinin gününü gölgelemek isterler.
912 Kim iyilik dilerse, iyilik eder; çatışmaya veya zayıflığa bakmaz.
913 Kim sâdece bugünlük rahatını düşünürse, o kötülük yapar; fakat yarın kaygı çeker.
914 iyilik dileyen insan ne der, dinle; dâima iyilik et; o senden ayrılmayan bir arkadaşın olsun.
915 iyiliğin sana bugün hiç bir zararı yoktur;'fakat bugün inan ki, yarın onun faydasını göreceksin.
916 Kötülük bugün faydalı görünse bile, yarın orada bunun zararını görürsün; bunu düşünüp, idrâk et.
917 iyilik sağ ve kötülük soldur; senin solunda cehennem vardır; cennet ise, sağdadır.
918 Bugün kötü ne kadar huzur içinde olursa-olsun, yarın peşiman olur, azap çeker.
919 iyi insan ne kadar mağdur olursa-olsun, yarın orada peşiman olmaz ve huzura erer.
920 Ey Ay-Toldı, sen bunu hakikat bil; dünyada iyi ad bırakıp da göçersem, peşiman olmam.
921 Doğru insan ne kadar güzel söz söylemiş; değerli söze temel atan doğru insanların dilidir.
992 Ey iyi, kötü seni istediği kadar hakîr görsün, ben seni isteyerek ararım.
923 Ey iyi, bana söyle, sana kim doyar; ben ise, tamamen açım, şimdi bana gel.
924 iyi insan ne kadar düşkün olursa-olsun, râziyim; yeter ki, ben bir iyinin arkadaşı olayım.
925 Beylik bana kötülük ile birlikte gelecekse, istemem; o beylik senin olsun.
926 insanın tabiati kötüdür, bunu gözümle görüyorum; huzuru kısa fakat peşimanlığı uzun sürer.
927 Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; okursan, mânası anlaşılır; görüşünü keskinleştir.
928 Bak, hangi iyi iyiliğinden dolayı peşiman olmuştur; kötü ne kadar şöhret sahibi olursa-olsun, sonunda peşiman olur.
929 Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı peşimanlıktır; elinden gelirse, kötülüğün ınâdma, iyilik yap.
930 Kötü insanı nasıl öğeyim; bu kötü işi nasıl arzu edeyim.
931 Küstahlık, kabalık, aksilik hep kötülerin harektidir; ey büyük!
932 Belâ, mihnet, zahmet, peşimanlık ve keder hep kötülüğün karşılığıdır, ey yiğit !
933 Bu iyi insanı nasıl sevmeyeyim; bu iyi işi nasıl öğmeyeyım.
934 Cömertlik, insanlık, fayda ve iyiliğin hep iyi insandan geldiği şüphesizdir.
935 İyi insan arkadaşların en iyisidir; iyi iş işlerin en iyisidir.
936 Arkadaşın iyi ise, ne istersen iste; yolunun açık olması için iyi arkadaş lâzımdır.
937 Huzur, arzu, nimet, emniyet, rahat ve bu neş'e, sevinç, hep iyiliğin karşılığıdır.
938 Hükümdar ilâve etti: — Ey Ay-Toldı, senin sorduğun suâle cevâbım işte bunlardır—dedi.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI
939 Ay-Toldı yer öptü, ayağa kalktı ve:— Ey aziz ikbâl, ey iyi kanun dedi.
940 Dünya kudretini elde ettin, ömrün uzun olsun; huzur ve iyilik içinde başın esen olsun.
941 Beyliğin ve ihtişamın zeval bulmasın; ömrün rahatlık ve sevinç içinde geçsin.
942 Kudret ve azametle bir çok illere hâkim ol; beyliğinin temeli, bu kuvvet sayesinde, sağlam olsun.
943 Arzun, kurumayan ırmak gibi, akıp-gelsin; saadetin, ihtiyarlamayan bir hizmetkâr gibi, daimî kapında dursun.
944 Bütün sevinçlerin hepsi sana gelsin; düşmanın endişe içinde, eriyip bitsin.
945 Sen her kesin hizmetine lâyıksın; lâyık olana hizmet edilirse, saadet kapısı açılır.
946 Hizmet etmiş ve hizmet ile arzu ve dileğine kavuşmuş olan insan ne der, dinle.
947 Hizmet etme, edersen, lâyık olana hizmet et; lâyık olan bey hizmetkârın hakkını bilir.
948 Hizmet etme, edersen, cömerd olana hizmet et; bil ki, cömerdin evi altın, kapısı gümüştür.
949 Hasise hizmet etme, ey hizmet eden insan; yoksa, hayatın boş geçmiş olur ve kendin de kötü olursun.
950 Hasîs kendi malını kendisinden esirger; nasıl olurda başkasının hakkını verir, söyle!
951 Ay-Toldı burada sözünü kesti, Halktı ve huzurdan çıktı; sevinç içinde evine yöneldi.
952 O günden itibaren, gündüzleri oturmadan ve geceleri uyumadan, ona hizmette kusur etmedi.
953 Doğruluk ve samimiyetle çalıştı; hükümdar da onu günden güne kendisine yaklaştırdı.
954 Böylece bir müddet geçti; Ay-Toldı hizmeti ile her keşi memnun etti.
Yorumlar
Yorum Gönder