4934 Hükümdar bir gün Öğdülmiş'i çağırdı ve: — Sana bir zahmet daha görünüyor — dedi —
4935 Davetime rağmen, kardeşin bana gelmedi; ben de bu arzu ve dileğime kavuşamadım.
4936 Ben bu arzumdan vaz geçtim; şimdi dileğime erişmek için, başka bir yol düşündüm.
4937 Artık benim arzum onun yüzünü, bir defa olsun, görmektir.
4938 Ziyaret etmek için, ya ben ona gideyim yahut o bana gelsin, ey bahtiyar insan.
4939 Bana gelsin, öğüt ve nasihat versin; sonra tekrar yerine dönüp, kendi işi ile meşgul olsun.
4940 Bana faydası dokunsun, ona bundan bir zarar gelmez; gönlüm saf ve emin olsun.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
4941 Öğdülmiş cevap verdi ve: —Bu söz, gerçekten, çok yerinde bir sözdür, ey kutlu zât — dedi —
4942 Hükümdar arzu ederse, bu işi yapayım; emir ederse, tekrar onu davet edeyim.
4943 Gideyim, ona bu sözü söyleyeyim; hükümdar huzurunu bozmasın, ben onu buraya getireyim.
4944 Hükümdar tekrar bir mektup lütfetsin; o temiz insan da okuyup, sana inansın ve buraya gelsin.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
4945 Hükümdar dedi : — Bu mektup da şimdi neye, mektuptan daha iyi itimat edilecek kimse sensin, ey zeki insan.
4946 Mektup itimat edilemeyecek kimseye verilir; senden daha inanılacak bir insan bulunurmu.
4947 Dinle, her türlü işe aklı eren Yağma beyi ne der.
4948 Elçi itimada şâyân olursa, mektuba ne lüzum var; ona itimat edilirse, ayrıca hazırlık külfeti neye gerek.
4949 Kendi sözünü söylersen ve onun cevaplarını dinlersen, ey zeki insan, bir de mektuba ne lüzum var.
4950 Bu öyle ağır gelecek ve ürkülüp-kaçınılacak bir iş değildir.
4951 Bu kadarcık işe mektup veya ayrıca tertibat neye; sen benim itimat ettiğim insansın, mektup sensin, ey zeki.
4952 Buraya gelip, benimle buluşsun ve tekrar hemen gitsin; zorla ona mâni olmayacağım; kararında serbesttir.
4953 Bu iş için seni gönderiyorum; onu zorlama, güzellikle buraya davet et.
4954 Eğer o buraya gelmezse, ben oraya gideyim; yüzünü görüp, tekrar geri döneyim.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
4955 Öğdülmiş cevap verdi ve:—Tanrı yardım ederse, bu dilek yerine gelecektir — dedi—
4956 Kendi tarafımdan ben de bizzat gayret edeceğim, bu arzu ve dileği yerine getireceğim.
4957 Hükümdar sağ olsun ve huzur içinde yaşasın, Tanrı bütün dilek ve arzularını yerine getirsin.
4958 Kalkıp çıktı; atına binip, geri döndü; inip, evine girdi ve elbiselerini çıkardı.
4959 Gök yüzünün al rengi soldu, sarardı; dünyanın her tarafı altın rengini aldı.
4960 Güneş yüzüne sarı safran sürdü; cihan ise, mına rengine büründü.
4961 Göğün her tarafı âşık kaşları ile doldu; dünya zenci-habeş derisine büründü.
4962 Yedi, içti; abdest alıp, namaz kıldı; döşek istedi ve yatıp, bir az uyudu.
4963 Sarı bülbül öttü, güzel sesi ile şakıdı; Öğdülmiş irkilerek uyandı, uykusu dağıldı."
4964 Bülbülü dinleyerek, bir müddet uyanık yattı; bu sese hayran olarak, onunla bir az oyalandı.
4965 Uykusu kaçtı, gece fazla uzun geldi; günün ağarmasını iştiyakla bekledi.
4966 Gökyüzü üzerine geçirdiği siyah gömleği yırttı; peçesini kaldırdı, parlak yüzü açıldı.
4967 Yükselen güzel kız yüzü gülerek baktı; dünyanın her tarafı ışıklara boğuldu.
4968 Güneş doğdu ve yükselerek, yüzünü gösterdi; dünyanın bütün vadi ve ırmaklarını parlattı.
4969 Öğdülmiş kalktı, yıkandı ve giyinip, hazırlandı; namaz kıldı ve bu işte muvaffak olması için, dualar etti.
4970 Atını tuttu, bindi ve bir uşağım yanına aldı; gülerek, sevinerek, kardeşine doğru yola çıktı.
4971 Onun bulunduğu yere yaklaşınca, atından indi ve yavaşça yürüyüp, kapısına vardı.
4972 Eli ile kapıyı hafifçe vurdu; kardeşi duyarak, kalkıp kapıya çıktı.
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
4973 Karşısında Öğdülmiş'i görünce: — Ey kardeşim, sen işi uzattın — dedi —
4974 Niçin kendini zorla zahmete sokuyorsun; niçin bu meselede bu kadar ısrar ediyorsun.
4975 Haydi gel, girelim, neden tekrar buraya geldiğini anlat bakalım.
4976 iki kardeş böylece eve girdiler; zahit kardeşini bir az soğukça karşıladı.
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI
4977 Gelen kardeşi : — Ey iyi kalpli insan — dedi — derhâl kaşını çatma, önce sözümü dinle.
4978 Senin dediğin bütün sözleri, eksiksiz olarak, hükümdara eriştirdim ve kendim de ricada bulundum.
4979 Hükümdar bu sözleri işitti, hepsini dinledi; sözünü duydu ve uzun uzun düşünüp-taşındı.
4980 Ey kardeş, hükümdar şimdi seni serbest bıraktı; fakat bundan başka bir arzusu daha var.
4981 Bu işi için beni sana elçi olarak gönderdi; ey kahraman, sen beni artık utandırma.
4982 Her şeyin hududu ve ölçüsü var; işin ölçüsünü kaçırma, ey şöhretli insan.
4983 Akıllı insan ne der, dinle; her şeye uyan ve her söze temel olan söz budur.
4984 Hiç bir işte ölçüyü kaçırma; ölçüyü aşan iş çığırından çıkar.
4965 Her şeyin bir itidali, usûlü ve âdabı vardır; her şey itidal ile selâmete kavuşur.
4986 Hükümdar evvelki arzusundan vaz geçti; seni şimdi yalnız ziyaret için çağırıyor; bunu da artık reddetme.
4987 Gidip, onunla buluş yahut o sana gelsin; ey geniş yürekli insan, o senin yüzünü bir defa görsün.
4988 Ey kardeş, bundan sana bir zarar gelmez; ey taş yürekli insan, bir defa da benim sözümü dinle.
4989 Hükümdar da çok iyi bir sultandır; fakirler ve suçlular, ihsan ve affından dolayı, onu canları gibi severler.
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
4990 Odgurmış cevap verdi : — Bu söz akla yakındır, ey temiz kalpli insan — dedi —
4991 Müslüman müslümana kardeştir ve onlar birbirlerini ziyaret ederler, ey gönülü gönlüme uygun insan.
4992 Bu söz karşısında boyun eğiyorum; ben bugün, onu ziyaret ederim.
4993 O benden bir fayda beklediği için, bundan önce ben ona gitmedim.
4994 Şimdi o bundan vaz geçti ve doğru yola girdi; ben de bu yola giriyorum; onun arzusunu yerine getireceğim; emin ol.
4995 Ben hükümdara gideyim, o buraya gelmesin; bu zahmete ben katlanayım, o eziyet çekmesin.
4996 Hükümdar memleketin beyi ve halkın büyüğüdür; ona her türlü hürmet ve tazimi göstermek lâzımdır.
4997 Böylece o hareketlerini düzeltir, sözünde sâdık olur ve memlekette kötülerin izini yok eder.
4998 Bilgisi deniz gibi geniş, akıllı, sakin ve gönülü çok yüksek olan insan ne der, dinle.
4999 Beyin emirini yerine getirmek raiyet için vaciptir; büyük ve küçük onu duyan her kes, bu emre riâyet etmelidir.
5000 Bu bey para ile satın alınmış köle dahi olsa, onun herh kendisine, hem de emrine riâyet gösterilmelidir.
5001 Ben de hükümdarın emrine hürmet eder ve onu ziyaret için, yanına giderim.
5002 Şimdi sen yürü, dön, hükümdara sözünü ulaştır; geleceğimi söyle, işte sözüm budur.
5003 Parlak dünya yüzüne örtü örtünce, ben oraya gelirim, ey eski düşkün.
5004 Gündüz insanlar beni görürlerse, peşime takılırlar; benim hakkımda ileri-geri konuşarak, kendilerini ateşe atarlar.
5005 Haydi, şimdi sen git, evde bekle, ben sana gelirim; bugün bir az geç uyursun.
5006 İlk önce ben sana gelirim, sende buluşuruz; ne yapmak lazımsa, birlikte düşünürüz.
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI
5007 Öğdülmiş sevindi ve : — Bu cevap çok güzeldir ve çok doğrudur — dedi —
5008 Ben şimdi kalkıp, hükümdarın yanına gideyim, bu sözleri ona haber vereyim; duysun da sevinsin.
5009 Ben gittikten sonra sen de sözünde dur ve kararlaştırılan zamanda orada bulun.
5010 Bu söz üzerinde ikisi de mutabık kaldılar; Öğdülmiş, yüzü gülerek, sevinç içinde oradan ayrıldı.
5011 Bir de ilâve etti:— Ey kardeş, sözünü tutmazlık etme, muhakkak gel, ey gönlü gönlüme uygun insan — dedi —
5012 Güneş batıp, yüzünü gizledikten, dünya yüzüne, kömür gibi, siyah bir deri bağladıktan sonra,
5013 Seni evde beklerim, bana gel; senin için ne yapmak icap ederse, onu yapar, hâzırlarım.
5014 Atına bindi ve oradan kalkıp, doğruca hükümdarın sarayına geldi; atından inip, müsâade isteyerek, huzura çıktı.
5015 Konuşulan sözleri hükümdara arzetti; hükümdarın sevinç içinde yüzü güldü.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
5016 Hükümdar : — Bu iyi bir iş oldu — dedi. — yalnız o da, senin söylediğin gibi, sözünde dursun.
5017 Hükümdar devamla : — Ne zaman gelir, onunla nerede buluşacağız — dedi.
ÖĞDÜLMİŞ İN HÜKÜMDARA CEVABI
5018 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Akşam, parlak dünyanın yüzü iyice kararınca,
5019 O benim evime gelecek; ne zaman gelmesini emrederseniz, o zaman huzurunuza çıkacaktır.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
5020 Hükümdar şöyle dedi : — Çok koştun ve çok zahmet çektin; bu zahmetlere mukabil Tanrı sana hak ettiğin mükâfatı versin.
5021 Benim hastalığımın devası bu idi; artık içim rahat etti.
5022 Sen evinde bekle ve gelince, derhâl bana haber ver; ben de, davet için, sana bir adam gönderirim.
5023 Sen kardeşin ile birlikte bana gelirsin, ben de teberrüken onun yüzünü görmüş olurum.
5024 Şimdi bir âlimin buna benzer sözünü dinle; bu mesele hakkında, bak, o ne der.
5025 însan gönülü dâima bir şeyler ister ve arzu eder; dileğini elde edinceye kadar kendisini durmadan oyalar.
5026 Bütün dilek ve arzularını bulunca da, onları gönlünden çıkarır ve bir daha ağzına almaz.
5027 Öğdülmiş "baş üstüne" diyerek, kalkıp çıktı; atına binip, evine döndü.
5028 Güneş yere indi; yüzünü gizledi; dünyayı kara bir duman kapladı.
5029 Dünya iztırap içinde, tekrar dul elbisesini giydi; gök, şeytan yüzü gibi, soldu, karardı.
5030 Bütün canlı mahlûklar sükûna erip, gözlerini yumdular; ses, gürültü, söz kesildi, hayattan eser kalmadı.
4935 Davetime rağmen, kardeşin bana gelmedi; ben de bu arzu ve dileğime kavuşamadım.
4936 Ben bu arzumdan vaz geçtim; şimdi dileğime erişmek için, başka bir yol düşündüm.
4937 Artık benim arzum onun yüzünü, bir defa olsun, görmektir.
4938 Ziyaret etmek için, ya ben ona gideyim yahut o bana gelsin, ey bahtiyar insan.
4939 Bana gelsin, öğüt ve nasihat versin; sonra tekrar yerine dönüp, kendi işi ile meşgul olsun.
4940 Bana faydası dokunsun, ona bundan bir zarar gelmez; gönlüm saf ve emin olsun.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
4941 Öğdülmiş cevap verdi ve: —Bu söz, gerçekten, çok yerinde bir sözdür, ey kutlu zât — dedi —
4942 Hükümdar arzu ederse, bu işi yapayım; emir ederse, tekrar onu davet edeyim.
4943 Gideyim, ona bu sözü söyleyeyim; hükümdar huzurunu bozmasın, ben onu buraya getireyim.
4944 Hükümdar tekrar bir mektup lütfetsin; o temiz insan da okuyup, sana inansın ve buraya gelsin.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
4945 Hükümdar dedi : — Bu mektup da şimdi neye, mektuptan daha iyi itimat edilecek kimse sensin, ey zeki insan.
4946 Mektup itimat edilemeyecek kimseye verilir; senden daha inanılacak bir insan bulunurmu.
4947 Dinle, her türlü işe aklı eren Yağma beyi ne der.
4948 Elçi itimada şâyân olursa, mektuba ne lüzum var; ona itimat edilirse, ayrıca hazırlık külfeti neye gerek.
4949 Kendi sözünü söylersen ve onun cevaplarını dinlersen, ey zeki insan, bir de mektuba ne lüzum var.
4950 Bu öyle ağır gelecek ve ürkülüp-kaçınılacak bir iş değildir.
4951 Bu kadarcık işe mektup veya ayrıca tertibat neye; sen benim itimat ettiğim insansın, mektup sensin, ey zeki.
4952 Buraya gelip, benimle buluşsun ve tekrar hemen gitsin; zorla ona mâni olmayacağım; kararında serbesttir.
4953 Bu iş için seni gönderiyorum; onu zorlama, güzellikle buraya davet et.
4954 Eğer o buraya gelmezse, ben oraya gideyim; yüzünü görüp, tekrar geri döneyim.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
4955 Öğdülmiş cevap verdi ve:—Tanrı yardım ederse, bu dilek yerine gelecektir — dedi—
4956 Kendi tarafımdan ben de bizzat gayret edeceğim, bu arzu ve dileği yerine getireceğim.
4957 Hükümdar sağ olsun ve huzur içinde yaşasın, Tanrı bütün dilek ve arzularını yerine getirsin.
4958 Kalkıp çıktı; atına binip, geri döndü; inip, evine girdi ve elbiselerini çıkardı.
4959 Gök yüzünün al rengi soldu, sarardı; dünyanın her tarafı altın rengini aldı.
4960 Güneş yüzüne sarı safran sürdü; cihan ise, mına rengine büründü.
4961 Göğün her tarafı âşık kaşları ile doldu; dünya zenci-habeş derisine büründü.
4962 Yedi, içti; abdest alıp, namaz kıldı; döşek istedi ve yatıp, bir az uyudu.
4963 Sarı bülbül öttü, güzel sesi ile şakıdı; Öğdülmiş irkilerek uyandı, uykusu dağıldı."
4964 Bülbülü dinleyerek, bir müddet uyanık yattı; bu sese hayran olarak, onunla bir az oyalandı.
4965 Uykusu kaçtı, gece fazla uzun geldi; günün ağarmasını iştiyakla bekledi.
4966 Gökyüzü üzerine geçirdiği siyah gömleği yırttı; peçesini kaldırdı, parlak yüzü açıldı.
4967 Yükselen güzel kız yüzü gülerek baktı; dünyanın her tarafı ışıklara boğuldu.
4968 Güneş doğdu ve yükselerek, yüzünü gösterdi; dünyanın bütün vadi ve ırmaklarını parlattı.
4969 Öğdülmiş kalktı, yıkandı ve giyinip, hazırlandı; namaz kıldı ve bu işte muvaffak olması için, dualar etti.
4970 Atını tuttu, bindi ve bir uşağım yanına aldı; gülerek, sevinerek, kardeşine doğru yola çıktı.
4971 Onun bulunduğu yere yaklaşınca, atından indi ve yavaşça yürüyüp, kapısına vardı.
4972 Eli ile kapıyı hafifçe vurdu; kardeşi duyarak, kalkıp kapıya çıktı.
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
4973 Karşısında Öğdülmiş'i görünce: — Ey kardeşim, sen işi uzattın — dedi —
4974 Niçin kendini zorla zahmete sokuyorsun; niçin bu meselede bu kadar ısrar ediyorsun.
4975 Haydi gel, girelim, neden tekrar buraya geldiğini anlat bakalım.
4976 iki kardeş böylece eve girdiler; zahit kardeşini bir az soğukça karşıladı.
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI
4977 Gelen kardeşi : — Ey iyi kalpli insan — dedi — derhâl kaşını çatma, önce sözümü dinle.
4978 Senin dediğin bütün sözleri, eksiksiz olarak, hükümdara eriştirdim ve kendim de ricada bulundum.
4979 Hükümdar bu sözleri işitti, hepsini dinledi; sözünü duydu ve uzun uzun düşünüp-taşındı.
4980 Ey kardeş, hükümdar şimdi seni serbest bıraktı; fakat bundan başka bir arzusu daha var.
4981 Bu işi için beni sana elçi olarak gönderdi; ey kahraman, sen beni artık utandırma.
4982 Her şeyin hududu ve ölçüsü var; işin ölçüsünü kaçırma, ey şöhretli insan.
4983 Akıllı insan ne der, dinle; her şeye uyan ve her söze temel olan söz budur.
4984 Hiç bir işte ölçüyü kaçırma; ölçüyü aşan iş çığırından çıkar.
4965 Her şeyin bir itidali, usûlü ve âdabı vardır; her şey itidal ile selâmete kavuşur.
4986 Hükümdar evvelki arzusundan vaz geçti; seni şimdi yalnız ziyaret için çağırıyor; bunu da artık reddetme.
4987 Gidip, onunla buluş yahut o sana gelsin; ey geniş yürekli insan, o senin yüzünü bir defa görsün.
4988 Ey kardeş, bundan sana bir zarar gelmez; ey taş yürekli insan, bir defa da benim sözümü dinle.
4989 Hükümdar da çok iyi bir sultandır; fakirler ve suçlular, ihsan ve affından dolayı, onu canları gibi severler.
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
4990 Odgurmış cevap verdi : — Bu söz akla yakındır, ey temiz kalpli insan — dedi —
4991 Müslüman müslümana kardeştir ve onlar birbirlerini ziyaret ederler, ey gönülü gönlüme uygun insan.
4992 Bu söz karşısında boyun eğiyorum; ben bugün, onu ziyaret ederim.
4993 O benden bir fayda beklediği için, bundan önce ben ona gitmedim.
4994 Şimdi o bundan vaz geçti ve doğru yola girdi; ben de bu yola giriyorum; onun arzusunu yerine getireceğim; emin ol.
4995 Ben hükümdara gideyim, o buraya gelmesin; bu zahmete ben katlanayım, o eziyet çekmesin.
4996 Hükümdar memleketin beyi ve halkın büyüğüdür; ona her türlü hürmet ve tazimi göstermek lâzımdır.
4997 Böylece o hareketlerini düzeltir, sözünde sâdık olur ve memlekette kötülerin izini yok eder.
4998 Bilgisi deniz gibi geniş, akıllı, sakin ve gönülü çok yüksek olan insan ne der, dinle.
4999 Beyin emirini yerine getirmek raiyet için vaciptir; büyük ve küçük onu duyan her kes, bu emre riâyet etmelidir.
5000 Bu bey para ile satın alınmış köle dahi olsa, onun herh kendisine, hem de emrine riâyet gösterilmelidir.
5001 Ben de hükümdarın emrine hürmet eder ve onu ziyaret için, yanına giderim.
5002 Şimdi sen yürü, dön, hükümdara sözünü ulaştır; geleceğimi söyle, işte sözüm budur.
5003 Parlak dünya yüzüne örtü örtünce, ben oraya gelirim, ey eski düşkün.
5004 Gündüz insanlar beni görürlerse, peşime takılırlar; benim hakkımda ileri-geri konuşarak, kendilerini ateşe atarlar.
5005 Haydi, şimdi sen git, evde bekle, ben sana gelirim; bugün bir az geç uyursun.
5006 İlk önce ben sana gelirim, sende buluşuruz; ne yapmak lazımsa, birlikte düşünürüz.
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI
5007 Öğdülmiş sevindi ve : — Bu cevap çok güzeldir ve çok doğrudur — dedi —
5008 Ben şimdi kalkıp, hükümdarın yanına gideyim, bu sözleri ona haber vereyim; duysun da sevinsin.
5009 Ben gittikten sonra sen de sözünde dur ve kararlaştırılan zamanda orada bulun.
5010 Bu söz üzerinde ikisi de mutabık kaldılar; Öğdülmiş, yüzü gülerek, sevinç içinde oradan ayrıldı.
5011 Bir de ilâve etti:— Ey kardeş, sözünü tutmazlık etme, muhakkak gel, ey gönlü gönlüme uygun insan — dedi —
5012 Güneş batıp, yüzünü gizledikten, dünya yüzüne, kömür gibi, siyah bir deri bağladıktan sonra,
5013 Seni evde beklerim, bana gel; senin için ne yapmak icap ederse, onu yapar, hâzırlarım.
5014 Atına bindi ve oradan kalkıp, doğruca hükümdarın sarayına geldi; atından inip, müsâade isteyerek, huzura çıktı.
5015 Konuşulan sözleri hükümdara arzetti; hükümdarın sevinç içinde yüzü güldü.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
5016 Hükümdar : — Bu iyi bir iş oldu — dedi. — yalnız o da, senin söylediğin gibi, sözünde dursun.
5017 Hükümdar devamla : — Ne zaman gelir, onunla nerede buluşacağız — dedi.
ÖĞDÜLMİŞ İN HÜKÜMDARA CEVABI
5018 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Akşam, parlak dünyanın yüzü iyice kararınca,
5019 O benim evime gelecek; ne zaman gelmesini emrederseniz, o zaman huzurunuza çıkacaktır.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
5020 Hükümdar şöyle dedi : — Çok koştun ve çok zahmet çektin; bu zahmetlere mukabil Tanrı sana hak ettiğin mükâfatı versin.
5021 Benim hastalığımın devası bu idi; artık içim rahat etti.
5022 Sen evinde bekle ve gelince, derhâl bana haber ver; ben de, davet için, sana bir adam gönderirim.
5023 Sen kardeşin ile birlikte bana gelirsin, ben de teberrüken onun yüzünü görmüş olurum.
5024 Şimdi bir âlimin buna benzer sözünü dinle; bu mesele hakkında, bak, o ne der.
5025 însan gönülü dâima bir şeyler ister ve arzu eder; dileğini elde edinceye kadar kendisini durmadan oyalar.
5026 Bütün dilek ve arzularını bulunca da, onları gönlünden çıkarır ve bir daha ağzına almaz.
5027 Öğdülmiş "baş üstüne" diyerek, kalkıp çıktı; atına binip, evine döndü.
5028 Güneş yere indi; yüzünü gizledi; dünyayı kara bir duman kapladı.
5029 Dünya iztırap içinde, tekrar dul elbisesini giydi; gök, şeytan yüzü gibi, soldu, karardı.
5030 Bütün canlı mahlûklar sükûna erip, gözlerini yumdular; ses, gürültü, söz kesildi, hayattan eser kalmadı.
Yorumlar
Yorum Gönder