5467 Öğdülmış cevap verdi ve : — Hükümdar önceden her türlü tedbiri alsın — dedi —
5468 Onun ağzından fena ve yakışıksız söz çıkmasın; ey bilgisi nehirler gibi bol olan, Tanrı bunu hoş karşılamaz.
5469 Bu beylik mesnedine sen isteyerek gelmedin; onu Tanrı kendi fazlı ile sana ihsan etti.
5470 Lütuf ederek, sana bu beyliği verdi; ey bilgisi geniş olan insan, buna şükür et.
5471 Hâlis gönül ve temiz kalple Tanrıya ibâdet kıl, halka merhamet ve şefkat göster.
5472 Heva ve hevesini yenerek, akıl ile ona hâkim ol, bilgi ile nefsin başını ez.
5473 Bilgi veren ve bilgi ile nefis ve hevaya hâkim olan insan ne der, dinle.
5474 Vücûdun doğru olmasını istersen, heva ve hevesin boynunu ez; heva ölürse, vücûdun eğriliği düzelir.
5475 Gayret et, nevanın esiri olma; heva ve nefis, bunların ikisi de din hırsızıdır.
5476 Ey hükümdar, sen nasıl böyle âciz duruma düştün; her türlü iyiliği yapabilirsin, kuvvet ve kudretin var.
5477 Niçin bu kadar çok kederleniyorsun, neden bu hayatı kendine zehir ediyorsun.
5478 Hazinen çok, adamların ve askerin var; her türlü işe yol gösteren bilgi ve akla sahipsin.
5479 Hazineni aç ve servet dağıt, adamlarını sevindir; onlar senin her arzunu yerine getirirler.
5480 Düşmana karşı koyan cesur insan ne der, dinle; altın ve gümüş veren düşmanını mağlûp eder.
5481 Eğer sen her vakit üstün gelmek istersen, adamlarını memnun et ve onlara değer verip, öğerek, şevke getir.
5482 Adamlarını önce memnun et, sonra onlardan iş bekle; bütün arzuların yerine gelir; düşman önünde boyun eğer.
5483 Adamların çok ve kalabalık olsun, onları sevindir; onlar da bir gün senin için sevgili canlarını verirler.
5484 Asker ve ordu ile bu düşman kâfirini ez; gönül temizliği ile Tanrıdan kuvvet ve tevfik dile.
5485 Asker, ordu ve silâhını kâfirlere çevir; kâfirler ile dövüşürken ölmek, ölüm değildir.
5486 Onların evini-barkını yak, burkanını kır; yerine cami yap, etrafına islâm cemâati toplansın.
5487 Oğlunu ve kızını esir ederek, kul ve câriye er; oradan aldığın servetle hazine kur.
5488 İslâmiyeti aç, şeriati yay; böylece seçkin bir şahsiyet olur ve iyi bir nâm kazanırsın.
5489 Müslümanlara karışma ve onlara tecâvüz etme; ey hükümdar, onların karşısında Tanrı vardır.
5490 Müslüman müslüman ile kardeştir; kardeşe karşı düşmanca davranma, onlar ile her vakit iyi geçin.
5491 Halka huzur ve rahat sağlayacak bir nizam kur; sana hayır-duâ etsinler.
5492 Tanrı sana bunun ecrini verir; her iki dünya senin olur, ey kahraman.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
5493 Hükümdar:—Bu sözleri güzel söylüyorsun—dedi—ben de aynı şeyleri yapmak istiyorum.
5494 Ey yiğit, bununla meşgul olacak insan nerede, bu işleri başarmak için sen bana yardım et.
5495 İlk önce memleket düzene girmeli ve fesad ortadan kalkmalıdır; iç ve dış işlerin ıyı yürümesine dikkat etmelidir.
5496 Dostlarını ihsanlarda bulunarak, sevindir; düşmanlarını acımadan sürgün et.
5497 Bunun için ilk önce memleket düzene girmeli ve bütün meyhaneler ortadan kaldırılmalıdır.
5498 Memlekette bu kötü yerler tasfiye edilmeli; halka kanunla, her bakımdan, düzen verilmelidir.
5499 Huzur ve memleketin nizâmı nerede, bunun için kendim uğraşamıyorum; iş iş üzerine yığıldı, gözümü yumacak vaktim yok.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
5500 Öğdülmış cevap verdi ve: —Ey hükümdar, işi sürüncemede bırakma, her işle meşgul ol — dedi —
5501 Yapacağın işi niçin geri bırakıyorsun; işini geri bırakma, yap; ömür geçip gidiyor.
5502 Bugünkü işi yapmazsan, yarının işi de buna eklenir; iş iş üzerine gelir ve yığılır, kalır.
5503 Bugünkü işini yarına bırakma; yarın işin olursa, bu yapılamadan kalır.
5504 Halkın ve kendinin yarın huzura kavuşabilmeniz için, bu memleket işlerinin günü-gününe görülmesi lâzımdır.
5505 Zâlim olma, zulmü kötülere karşı tatbik et; bütün memleketi kötülerden temizle.
5506 Doğru ol, doğru yola git ve her vakit doğruluk ile hareket et; böylece kötü ve eğri yola gelir ve tavrını değiştirir.
5507 Bu ters tabiatlı, zararlı ve kötü adamların eli-kolu bağlanmadıkça, işler selâmetle yürümez.
5508 Kötüyü kendine yaklaştırma, zararı dokunur; dâima uyanık ol ve doğru insanlar ile yaşa.
5509 Doğru ve dürüst gönüllü, düşüncesi, sözü, işi ve bütün hareketi iyi olan insan ne der, dinle.
5510 Kötüye katılma ve doğruluktan ayrılma; kötüler arasında doğru insanın güneşi kararır.
5511 Kötülük yapanlar hüsrana mahkûm olurlar; kıyamet gününde Tanrının karşısına doğru insan olarak çık.
5512 Ey hükümdar, çaresiz, sana adamlar lâzımdır; beyler fesadı bunlar ile ortadan kaldırırlar.
5513 Bir çok adamlar toplamalı ve onlara ihsanlarda bulunmalı; fakiri zenginleştirmeli ve açı doyurmalıdır.
5514 Hizmette bulunan kimse bir şeyler ümit eder; hizmetkâr ümidini keserse, durmaz, gider.
5515 Ey hükümdar, hizmetkâr bir kaç türlüdür; bunları seç ve ayn-ayrı muameleye tâbi tutarak, hizmet gördür, yollarını şaşırmasınlar. ..'
5516 Onlardan biri şeref için çalışır; onu, şeref vermek suretiyle, tatmin et.
5517 Biri mal ve mülk ister; ona mal ver, canını sana feda etsin.
5518 Bâzısı hem mal, hem şeref ister; bir de unvan, hıl'at ve nüfuz peşindedir.
5519 Eğer cesur ve kahraman kimse ise, ona gümüş ver; kılıç kullansın, sana şehir ve memleketler fethetsin.
5520 Bilgili, akıllı ve temiz kalpli insan ise, ona hürmet göster, ihsanlarda bulun ve himaye et.
5521 Kötü ve zâlim olan kimseyi yükseltme, ona memlekette nüfuz verme; seni. çok üzer.
5522 Zâlim ve kötü kimseyi yükseltme ve onu zengin etme; o sana, şüphesiz, ilâç ve devayı zehir hâline getirir.
5523 Böke yavgusu ne der, dinle; en zayıf insan bile, zenginleşirse, ferman dinlemez olur.
5524 Ey kudretli hükümdar, kötüleri servet sahibi etme; kötüler, zenginlenince, hâl ve tavırlarını değiştirirler.
5525 Eli darlıkta kalıp, muhtâc duruma düşünce, iyilerin bile tavır ve hareketi bozulur.
5526 iyi tabiatlı insanın da, muhtâc duruma düşünce, iyiiiği nisbetinde hareketi kötüleşebilir.
5527 Kötüye değer vermezsen, o gittikçe tavır ve hareketini düzeltir; iyiye itibar gösterırsen, onun hâl ve tavrı daha da iyi olur.
5528 Sana gönülden bağlı-olan kimseyi kendine yakın tut; hayâsız kimseleri de kendinden uzaklaştır, onlardan kendini koru.
5529 Kim faydalıdır, kim faydasızdır, ey âlim hakîm, sen bunları iyice seç.
5530 Seni seven ve sevmeyenleri de iyice ayırt et; sevene karşı sevimli ve düşmana karşı da yalın ateş gibi ol.
5531 Senin memnun olmanı istemeyen kimseyi kendinden uzak tut; onu başkalarına da sevdirme ve ona hiç bir vazife verme.
5532 Hıyanet ile emniyeti bir araya getirme; yarayan ile yaramayanı bir arada tutma.
5533 Bir işi iki kişiye birden tevdi etme; onlar birbirlerine yüklerler ve iş yapılmadan kalır.
5534 işi iş bilen kimselere ver; iş yapamayan insan onu beceremezse, üzülür ve müteessir olur.
5535 Hizmettir diye, olur-olmaz insanlara iş verme; işi sana faydalı olacak şekilde becerikli kimselere ver.
5536 Memleketin faydasını kendi menfaatin ile telif et; başkasının menfaatini düşünüp, ona bağlanma.
5537 Başkasının gönülüne bakma, her kes kendi istifâdesini kollar; memleket menfaatini ara ve kendini zorla fena duruma düşürme.
5538 Sana kim faydalı ise, sen de ona faydalı ol; faydasız kimseyi kendinden uzak bulundur.
5539 Faydalı insana her vakit itibar göster; ey hükümdar, lüzumlu işleri ona gördür.
5540 Ey hükümdar, senin yapacağın işler bunlardır; bunları yaparsan, memleket düzene girer.
5541 Adın iyi olur, kendin kurtulursun; dünyada senden sonra da adını ve sözlerini dâima yâd ederler.
5542 Halk zenginleşir, memleket ve saltanat işleri tanzim edilir; ne kadar istersen, o kadar hazine toplayabilirsin.
5543 İçten bağlı olan insan ne der, dinle; onun dili ile gönülü birdir.
5544 Hangi memleketin beyi iyi ve doğru olursa, - o memleketin halkı zenginleşir ve başına gün doğar.
5545 Halkın zenginliği beyin zenginliğidir; ister onu, ister bunu temin et.
5546 Şehir ve kasaba içinde hırsızı ortadan kaldır, yolcu ve kervan emniyet içinde sefer etsin.
5547 Memleket içinde halka zulüm edenleri yok et, dış eyâletlerde de bir tane yol kesen şaki bırakma.
5548 Kötüyü, ceza vererek, doğru yola getir; kötüye kötü muamele lâyıktır, sen de öyle yap.
5549 İyinin serbest dolaşabilmesi için, kötünün ya zincirde veya zindanda olması lâzımdır, ey metin yürek.
5550 Bir de memleketin ahâlisi bir kaç türlüdür; her kesin rahatça çalışabilmesi için, bunlara ayrı-ayrı muamelelerde bulunmalıdır.
5551 Onlardan biri âlimlerdir; bunlar insanı devlet ve saadete kavuştururlar.
5552 Onlara izzet ve ikramda bulun, ne derlerse, yap; şeriat yolunu tut, hükümlerine itiraz etme ve önlerinde hürmetle eğil.
5553 Ey hakîm hükümdar, onların hukukunu muhafaza ve yiyecek, içeceklerini temin et, muhtaç duruma düşmesinler.
5554 Gönül huzuru ile öğretsinler, bilgisizler de onlardan bilgil öğrensinler.
5555 Bunlardan sonra muhtesipler gelir; ey kudretli, bunlar kuvvetli olmalıdırlar.
5556 Fâsık, serseri ve başı-boş dolaşanları inzibat altında bulundursunlar; mescidleri cemâat ile dolu tutsunlar.
5557 Bundan sonraki zümre senin hizmetinde bulunanlardır; mâni olamazsan, sana karşı gelebilecek olanlar bunlardır.
5558 Bunlar yük altına girmezler; hizmetleri nisbetinde bunların yükünü sen kendin yüklenmelisin.
5559 Bunlardan sonra avam kısmı gelir; bunlara kanunu tatbik et ve iyi bak.
5560 Bunlar da üç .zümredir, bunları birbirlerinden ayrı tut; onları zorlama; zorlarsan, bu memleket için felâket olur.
5561 Bunlardan biri zenginlerdir, ey kudretli insan, halk arasında kuvvetli olanlar bunlardır.
5562 Bunlardan sonra orta hâili insanlar gelir; orta halliler zenginlerin yaptıklarını yapamazlar.
5563 Bunlardan sonra fakirler gelir; her şeyden önce bunlar korunmalıdır.
5564 Zenginlerin yükü orta hallilere yüklenmemelidir; yoksa, bu orta halliler bozulur ve büs-bütün sarsılır.
5565 Orta hâili kimselerin yükünü fakirlere yüklememeli; yoksa, fakir açlıktan kırılır ve mahvolur.
5566 Fakiri korursan, o orta hâili olur; orta hâili bir az kendisini toplarsa, zengin olur.
5567 Fakirler orta hâili olursa, orta halliler zenginleşir; orta halliler zenginleşirse, memleket zengin olur.
5568 Memleket düzene girer ve halk huzura kavuşur; o zaman sen de çok hayır-duâ alırsın.
5569 Uç-Ordu hanı ne der, dinle; ey fânî insan, iyi ad dile.
5570 Kim iyi ad bırakarak, ölürse, onun adı hayır-duâ ile yaşamakta devam eder.
5571 Kim ölür ve hayır-duâ ile anılırsa, o yeniden doğarak, tekrar hayat bulmuş olur.
5572 İyi ad ile şöhret kazandıktan sonra, ister yerin üstünde, ister altında ol.
5573 İyi ad lâzımdır, vücud bir gün ölecektir; vücûd ölür, adı kalan insan ebedi olur.
5574 Tebeanın senin üzerinde üç hakkı vardır; bu hakları öde ve onları zorluğa düşürme.
5575 Banlardan biri memleketinde gümüş temiz kalsın, onun ayarını koru, ey bilgili insan.
5576 ikincisi halkı âdil kanunlar ile idare et; birinin diğerine tahakküme kalkışmasına meydan verme, onları koru.
5577 Üçüncüsü bütün yolları emin tut; yol kesici ve haydutların hepsini ortadan kaldır.
5578 Böylece' tebea hakkını ödedikten sonra, sen de onlardan kendi hakkını isteyebilirsin, ey cömert hükümdar.
5579 Tebea üzerinde senin üç hakkın vardır; bunu onlardan istemelisin, iyice dinle.
5580 Biri halk senin emirlerine hürmet etmeli ve bu emir ne olursa-olsun, onu derhâl yerine getirmelidir.
5581 ikincisi hazine hakkını gözetmeli ve bunu vaktinde ödemelidirler, ey di açık insan.
5582 Üçüncüsü senin dostuna dost ve düşmanına düşman olmalıdır.
5583 Böylece sen onlara karşı vazifeni yapmış olursun, onlar da senin hakkını ödemiş olurlar.
5584 Ey ulu, bu yolun yolculuğunda bey böyle olmalı, tebea da böyle olmalıdır.
5585 Böylelikle halk beyinin iyiliğini görür; bey de huzura kavuşur ve dünyaya şöhretini yayar.
5586 Ey hükümdar, sana her iki dünyayı te'min edecek kısmet ve saadet, şüphesiz budur.
5587 Bundan sonra âlimler harekete geçip, ihlas ile halka bilgi versinler.
5588 Muhtesibin de elinde salâhiyet olmalıdır; o da cemâati dolaşarak, kötülüklere mâni olsun.
5589 Satıcı emânetlerini gözetsin; san'at ustaları başkalarını yetiştirmekte devam etsinler.
5590 Çiftçiler çiftlikte gayret etsinler, hayvan besleyenler de onları çoğaltsınlar.
5591 Şimdi senin hizmetinde bulunan kimseler kaldı; düşmana ve kurda karşı koyan bunlardır.
5592 Onları memnun et, ihsanlarda bulun; dikkat et, onlara başka iş verme; verilmiş ise, onu bu işten al.
5593 Faydalı oldukları nisbette onlara izzet, ikram ve ihsanda bulun; gelirlerini artır ve rütbelerini yükselt.
5594 Düşmana ve kurtlara karşı silâhlarını hâzır bulundursunlar; dosta yâr olup, düşmana ölüm olsunlar.
5595 Böylece bütün yakın olanların seçilir ve belli olur; bütün işlerin de durulur ve yoluna girer.
5596 Sen her iki dünyada iyilik bulursun ve Tanrım da senden razı olur.
5597 Bak, doğruluk budur, doğru ol, doğru; doğruluk seni dileğine kavuşturur.
5598 Sen doğrulukla Tanrının sevgisini kazanırsın; halka kızıp, onlara karşı doğruluktan ayrılma.
5599 Gönülü parlak olan insan ne der, dinle; bak, bunun mânasını bu söz te'yit eder.
5600 Doğruluk yüzünden gök ayakta durur; yer sabit olduğu İçin, üzerinde ot ve ekin biter.
5601 Sağa sola meyletme, doğru dur, gönlünü dürüst tut; doğru olan her iki dünyada doğruluk bulur.
5602 Ey hükümdar, işte ben bildiklerimi, gizli-âşikãr, sana arzettim.
5603 Her iki dünya için faydalı olan sözler işte benim sana söylediklerimdir.
5604 Bu dünya huzuru sana dünyayı ve iyi ad -bırakmak için çalışman da sana ukbâyı te'min edecektir; ona göre hareket et.
5605 Bütün bu dünya malı kalacak ve kendin bir gün öleceksin; iyi ad kazanmağa çalış.
5606 Bilgili insan buna kıyas ederek, çok güzel bir söz söylemiştir.
5607 Kendim öleyim, adım iyi olsun; her diri nihayet ölecektir, dünyada adım kalsın.
5608 Mümkün mertebe iyilik yap, iyi ad dile ve bu ebedî ad ile yaşamakta devam et.
5609 Hükümdar bu sözleri duyunca, çok memnun oldu; sevinçle gönül gözü parladı ve hayattan tekrar tad almağa başladı.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
5610 Hükümdar Öğdülmiş'i candan alkışladı, öğdü ve : — Sen kendi bildiğini söyledin — dedi —
5611 Bugünden itibaren Tanrı bana tevfik versin; senin söylediğin sözleri dikkatle yerine getireyim.
5612 Rabbim bana senin gibi bir yardımcı verdi; isterse, onun diğer dileklerimi de vereceğini umarım.
5613 Sen benim bütün arzularımı yerine getirdin; ey iyi talih, Tanrı senin de bütün arzu ve dileklerini yerine getirsin.
5614 Bugünden sonra da sen sadâkatle bana yardımda devam et, ey gönülü bana yakın olan insan.
5615 Ben sana inanıyor ve gerçekten itimat ediyorum; ne düşündüğünü bana açıkça söyle, ey güzel yüzlüm.
5616 Sen benim parlak güneşimsin; ben şimdi kusurlarımı senin sayende görüyorum.
5617 Gönül sahibi, düşüncesi ve sözü bir olan dost insan çok iyi söylemiştir.
5618 Gönülün tamamen inandığı kimseyi kendine ayna edin; kendini görebilmek için onu dâima karşında bulundur.
5619 İçten bağlı olan kimse insana ayna olur; insan ona bakarak, tabiat ve tavrını düzeltebilir.
5620 Bir kimse birine içten bağlı olur ve gerçekten yakınlık gösterirse, ona itimat edilmelidir.
5621 Sözü itimat edilen kimseye sormalı ve böyle bir kimsenin de sözünü tutmalıdır.
5622 Öğdülmiş hükümdarın sözlerini işitti, yüzü güldü ve sevinerek "baş üstüne!" dedi.
5623 Hükümdar müsterih olarak, sözünü bitirdi; Öğdülmiş kalkıp, huzurdan çıktı.
5624 Hükümdar bundan sonra rahatını bırakıp, çok zahmet yüklenerek, ilini tanzim etti ve düzeltti.
5625 Kötüleri kendisinden uzaklaştırdı, bütün iyileri de etrafına topladı ve onlara çalışma imkânları verdi.
5626 Memleketi duruldu ve halkı da düzene girdi; halkın şikâyeti kesildi ve uzun bir müddet için huzura kavuştu.
5627 Memleketin refahı sayesinde hayatın zevki arttı; hak sevinçle ve gülerek, günlerini huzur içinde geçirdi.
5628 Hükümdar Öğdülmiş'i de takdir etti ve ona itimat ederek, bütün işleri eline bıtraktı.
5629 Öğdülmiş bir müddet böyle devam etti; fakat endişe, kaygı içinde kıvranıyor ve kendisini günahkâr addediyordu.
5630 Kendine dikkat etti, hâl ve tavrına baktı; hayatını ve gençliğini sosuna geçirmiş olduğunu gördü.
5631 Gönülü, kalp gözü parlayarak açıldı; gönlünün tamamiyle temizlenmesini arzu etti.
5468 Onun ağzından fena ve yakışıksız söz çıkmasın; ey bilgisi nehirler gibi bol olan, Tanrı bunu hoş karşılamaz.
5469 Bu beylik mesnedine sen isteyerek gelmedin; onu Tanrı kendi fazlı ile sana ihsan etti.
5470 Lütuf ederek, sana bu beyliği verdi; ey bilgisi geniş olan insan, buna şükür et.
5471 Hâlis gönül ve temiz kalple Tanrıya ibâdet kıl, halka merhamet ve şefkat göster.
5472 Heva ve hevesini yenerek, akıl ile ona hâkim ol, bilgi ile nefsin başını ez.
5473 Bilgi veren ve bilgi ile nefis ve hevaya hâkim olan insan ne der, dinle.
5474 Vücûdun doğru olmasını istersen, heva ve hevesin boynunu ez; heva ölürse, vücûdun eğriliği düzelir.
5475 Gayret et, nevanın esiri olma; heva ve nefis, bunların ikisi de din hırsızıdır.
5476 Ey hükümdar, sen nasıl böyle âciz duruma düştün; her türlü iyiliği yapabilirsin, kuvvet ve kudretin var.
5477 Niçin bu kadar çok kederleniyorsun, neden bu hayatı kendine zehir ediyorsun.
5478 Hazinen çok, adamların ve askerin var; her türlü işe yol gösteren bilgi ve akla sahipsin.
5479 Hazineni aç ve servet dağıt, adamlarını sevindir; onlar senin her arzunu yerine getirirler.
5480 Düşmana karşı koyan cesur insan ne der, dinle; altın ve gümüş veren düşmanını mağlûp eder.
5481 Eğer sen her vakit üstün gelmek istersen, adamlarını memnun et ve onlara değer verip, öğerek, şevke getir.
5482 Adamlarını önce memnun et, sonra onlardan iş bekle; bütün arzuların yerine gelir; düşman önünde boyun eğer.
5483 Adamların çok ve kalabalık olsun, onları sevindir; onlar da bir gün senin için sevgili canlarını verirler.
5484 Asker ve ordu ile bu düşman kâfirini ez; gönül temizliği ile Tanrıdan kuvvet ve tevfik dile.
5485 Asker, ordu ve silâhını kâfirlere çevir; kâfirler ile dövüşürken ölmek, ölüm değildir.
5486 Onların evini-barkını yak, burkanını kır; yerine cami yap, etrafına islâm cemâati toplansın.
5487 Oğlunu ve kızını esir ederek, kul ve câriye er; oradan aldığın servetle hazine kur.
5488 İslâmiyeti aç, şeriati yay; böylece seçkin bir şahsiyet olur ve iyi bir nâm kazanırsın.
5489 Müslümanlara karışma ve onlara tecâvüz etme; ey hükümdar, onların karşısında Tanrı vardır.
5490 Müslüman müslüman ile kardeştir; kardeşe karşı düşmanca davranma, onlar ile her vakit iyi geçin.
5491 Halka huzur ve rahat sağlayacak bir nizam kur; sana hayır-duâ etsinler.
5492 Tanrı sana bunun ecrini verir; her iki dünya senin olur, ey kahraman.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
5493 Hükümdar:—Bu sözleri güzel söylüyorsun—dedi—ben de aynı şeyleri yapmak istiyorum.
5494 Ey yiğit, bununla meşgul olacak insan nerede, bu işleri başarmak için sen bana yardım et.
5495 İlk önce memleket düzene girmeli ve fesad ortadan kalkmalıdır; iç ve dış işlerin ıyı yürümesine dikkat etmelidir.
5496 Dostlarını ihsanlarda bulunarak, sevindir; düşmanlarını acımadan sürgün et.
5497 Bunun için ilk önce memleket düzene girmeli ve bütün meyhaneler ortadan kaldırılmalıdır.
5498 Memlekette bu kötü yerler tasfiye edilmeli; halka kanunla, her bakımdan, düzen verilmelidir.
5499 Huzur ve memleketin nizâmı nerede, bunun için kendim uğraşamıyorum; iş iş üzerine yığıldı, gözümü yumacak vaktim yok.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
5500 Öğdülmış cevap verdi ve: —Ey hükümdar, işi sürüncemede bırakma, her işle meşgul ol — dedi —
5501 Yapacağın işi niçin geri bırakıyorsun; işini geri bırakma, yap; ömür geçip gidiyor.
5502 Bugünkü işi yapmazsan, yarının işi de buna eklenir; iş iş üzerine gelir ve yığılır, kalır.
5503 Bugünkü işini yarına bırakma; yarın işin olursa, bu yapılamadan kalır.
5504 Halkın ve kendinin yarın huzura kavuşabilmeniz için, bu memleket işlerinin günü-gününe görülmesi lâzımdır.
5505 Zâlim olma, zulmü kötülere karşı tatbik et; bütün memleketi kötülerden temizle.
5506 Doğru ol, doğru yola git ve her vakit doğruluk ile hareket et; böylece kötü ve eğri yola gelir ve tavrını değiştirir.
5507 Bu ters tabiatlı, zararlı ve kötü adamların eli-kolu bağlanmadıkça, işler selâmetle yürümez.
5508 Kötüyü kendine yaklaştırma, zararı dokunur; dâima uyanık ol ve doğru insanlar ile yaşa.
5509 Doğru ve dürüst gönüllü, düşüncesi, sözü, işi ve bütün hareketi iyi olan insan ne der, dinle.
5510 Kötüye katılma ve doğruluktan ayrılma; kötüler arasında doğru insanın güneşi kararır.
5511 Kötülük yapanlar hüsrana mahkûm olurlar; kıyamet gününde Tanrının karşısına doğru insan olarak çık.
5512 Ey hükümdar, çaresiz, sana adamlar lâzımdır; beyler fesadı bunlar ile ortadan kaldırırlar.
5513 Bir çok adamlar toplamalı ve onlara ihsanlarda bulunmalı; fakiri zenginleştirmeli ve açı doyurmalıdır.
5514 Hizmette bulunan kimse bir şeyler ümit eder; hizmetkâr ümidini keserse, durmaz, gider.
5515 Ey hükümdar, hizmetkâr bir kaç türlüdür; bunları seç ve ayn-ayrı muameleye tâbi tutarak, hizmet gördür, yollarını şaşırmasınlar. ..'
5516 Onlardan biri şeref için çalışır; onu, şeref vermek suretiyle, tatmin et.
5517 Biri mal ve mülk ister; ona mal ver, canını sana feda etsin.
5518 Bâzısı hem mal, hem şeref ister; bir de unvan, hıl'at ve nüfuz peşindedir.
5519 Eğer cesur ve kahraman kimse ise, ona gümüş ver; kılıç kullansın, sana şehir ve memleketler fethetsin.
5520 Bilgili, akıllı ve temiz kalpli insan ise, ona hürmet göster, ihsanlarda bulun ve himaye et.
5521 Kötü ve zâlim olan kimseyi yükseltme, ona memlekette nüfuz verme; seni. çok üzer.
5522 Zâlim ve kötü kimseyi yükseltme ve onu zengin etme; o sana, şüphesiz, ilâç ve devayı zehir hâline getirir.
5523 Böke yavgusu ne der, dinle; en zayıf insan bile, zenginleşirse, ferman dinlemez olur.
5524 Ey kudretli hükümdar, kötüleri servet sahibi etme; kötüler, zenginlenince, hâl ve tavırlarını değiştirirler.
5525 Eli darlıkta kalıp, muhtâc duruma düşünce, iyilerin bile tavır ve hareketi bozulur.
5526 iyi tabiatlı insanın da, muhtâc duruma düşünce, iyiiiği nisbetinde hareketi kötüleşebilir.
5527 Kötüye değer vermezsen, o gittikçe tavır ve hareketini düzeltir; iyiye itibar gösterırsen, onun hâl ve tavrı daha da iyi olur.
5528 Sana gönülden bağlı-olan kimseyi kendine yakın tut; hayâsız kimseleri de kendinden uzaklaştır, onlardan kendini koru.
5529 Kim faydalıdır, kim faydasızdır, ey âlim hakîm, sen bunları iyice seç.
5530 Seni seven ve sevmeyenleri de iyice ayırt et; sevene karşı sevimli ve düşmana karşı da yalın ateş gibi ol.
5531 Senin memnun olmanı istemeyen kimseyi kendinden uzak tut; onu başkalarına da sevdirme ve ona hiç bir vazife verme.
5532 Hıyanet ile emniyeti bir araya getirme; yarayan ile yaramayanı bir arada tutma.
5533 Bir işi iki kişiye birden tevdi etme; onlar birbirlerine yüklerler ve iş yapılmadan kalır.
5534 işi iş bilen kimselere ver; iş yapamayan insan onu beceremezse, üzülür ve müteessir olur.
5535 Hizmettir diye, olur-olmaz insanlara iş verme; işi sana faydalı olacak şekilde becerikli kimselere ver.
5536 Memleketin faydasını kendi menfaatin ile telif et; başkasının menfaatini düşünüp, ona bağlanma.
5537 Başkasının gönülüne bakma, her kes kendi istifâdesini kollar; memleket menfaatini ara ve kendini zorla fena duruma düşürme.
5538 Sana kim faydalı ise, sen de ona faydalı ol; faydasız kimseyi kendinden uzak bulundur.
5539 Faydalı insana her vakit itibar göster; ey hükümdar, lüzumlu işleri ona gördür.
5540 Ey hükümdar, senin yapacağın işler bunlardır; bunları yaparsan, memleket düzene girer.
5541 Adın iyi olur, kendin kurtulursun; dünyada senden sonra da adını ve sözlerini dâima yâd ederler.
5542 Halk zenginleşir, memleket ve saltanat işleri tanzim edilir; ne kadar istersen, o kadar hazine toplayabilirsin.
5543 İçten bağlı olan insan ne der, dinle; onun dili ile gönülü birdir.
5544 Hangi memleketin beyi iyi ve doğru olursa, - o memleketin halkı zenginleşir ve başına gün doğar.
5545 Halkın zenginliği beyin zenginliğidir; ister onu, ister bunu temin et.
5546 Şehir ve kasaba içinde hırsızı ortadan kaldır, yolcu ve kervan emniyet içinde sefer etsin.
5547 Memleket içinde halka zulüm edenleri yok et, dış eyâletlerde de bir tane yol kesen şaki bırakma.
5548 Kötüyü, ceza vererek, doğru yola getir; kötüye kötü muamele lâyıktır, sen de öyle yap.
5549 İyinin serbest dolaşabilmesi için, kötünün ya zincirde veya zindanda olması lâzımdır, ey metin yürek.
5550 Bir de memleketin ahâlisi bir kaç türlüdür; her kesin rahatça çalışabilmesi için, bunlara ayrı-ayrı muamelelerde bulunmalıdır.
5551 Onlardan biri âlimlerdir; bunlar insanı devlet ve saadete kavuştururlar.
5552 Onlara izzet ve ikramda bulun, ne derlerse, yap; şeriat yolunu tut, hükümlerine itiraz etme ve önlerinde hürmetle eğil.
5553 Ey hakîm hükümdar, onların hukukunu muhafaza ve yiyecek, içeceklerini temin et, muhtaç duruma düşmesinler.
5554 Gönül huzuru ile öğretsinler, bilgisizler de onlardan bilgil öğrensinler.
5555 Bunlardan sonra muhtesipler gelir; ey kudretli, bunlar kuvvetli olmalıdırlar.
5556 Fâsık, serseri ve başı-boş dolaşanları inzibat altında bulundursunlar; mescidleri cemâat ile dolu tutsunlar.
5557 Bundan sonraki zümre senin hizmetinde bulunanlardır; mâni olamazsan, sana karşı gelebilecek olanlar bunlardır.
5558 Bunlar yük altına girmezler; hizmetleri nisbetinde bunların yükünü sen kendin yüklenmelisin.
5559 Bunlardan sonra avam kısmı gelir; bunlara kanunu tatbik et ve iyi bak.
5560 Bunlar da üç .zümredir, bunları birbirlerinden ayrı tut; onları zorlama; zorlarsan, bu memleket için felâket olur.
5561 Bunlardan biri zenginlerdir, ey kudretli insan, halk arasında kuvvetli olanlar bunlardır.
5562 Bunlardan sonra orta hâili insanlar gelir; orta halliler zenginlerin yaptıklarını yapamazlar.
5563 Bunlardan sonra fakirler gelir; her şeyden önce bunlar korunmalıdır.
5564 Zenginlerin yükü orta hallilere yüklenmemelidir; yoksa, bu orta halliler bozulur ve büs-bütün sarsılır.
5565 Orta hâili kimselerin yükünü fakirlere yüklememeli; yoksa, fakir açlıktan kırılır ve mahvolur.
5566 Fakiri korursan, o orta hâili olur; orta hâili bir az kendisini toplarsa, zengin olur.
5567 Fakirler orta hâili olursa, orta halliler zenginleşir; orta halliler zenginleşirse, memleket zengin olur.
5568 Memleket düzene girer ve halk huzura kavuşur; o zaman sen de çok hayır-duâ alırsın.
5569 Uç-Ordu hanı ne der, dinle; ey fânî insan, iyi ad dile.
5570 Kim iyi ad bırakarak, ölürse, onun adı hayır-duâ ile yaşamakta devam eder.
5571 Kim ölür ve hayır-duâ ile anılırsa, o yeniden doğarak, tekrar hayat bulmuş olur.
5572 İyi ad ile şöhret kazandıktan sonra, ister yerin üstünde, ister altında ol.
5573 İyi ad lâzımdır, vücud bir gün ölecektir; vücûd ölür, adı kalan insan ebedi olur.
5574 Tebeanın senin üzerinde üç hakkı vardır; bu hakları öde ve onları zorluğa düşürme.
5575 Banlardan biri memleketinde gümüş temiz kalsın, onun ayarını koru, ey bilgili insan.
5576 ikincisi halkı âdil kanunlar ile idare et; birinin diğerine tahakküme kalkışmasına meydan verme, onları koru.
5577 Üçüncüsü bütün yolları emin tut; yol kesici ve haydutların hepsini ortadan kaldır.
5578 Böylece' tebea hakkını ödedikten sonra, sen de onlardan kendi hakkını isteyebilirsin, ey cömert hükümdar.
5579 Tebea üzerinde senin üç hakkın vardır; bunu onlardan istemelisin, iyice dinle.
5580 Biri halk senin emirlerine hürmet etmeli ve bu emir ne olursa-olsun, onu derhâl yerine getirmelidir.
5581 ikincisi hazine hakkını gözetmeli ve bunu vaktinde ödemelidirler, ey di açık insan.
5582 Üçüncüsü senin dostuna dost ve düşmanına düşman olmalıdır.
5583 Böylece sen onlara karşı vazifeni yapmış olursun, onlar da senin hakkını ödemiş olurlar.
5584 Ey ulu, bu yolun yolculuğunda bey böyle olmalı, tebea da böyle olmalıdır.
5585 Böylelikle halk beyinin iyiliğini görür; bey de huzura kavuşur ve dünyaya şöhretini yayar.
5586 Ey hükümdar, sana her iki dünyayı te'min edecek kısmet ve saadet, şüphesiz budur.
5587 Bundan sonra âlimler harekete geçip, ihlas ile halka bilgi versinler.
5588 Muhtesibin de elinde salâhiyet olmalıdır; o da cemâati dolaşarak, kötülüklere mâni olsun.
5589 Satıcı emânetlerini gözetsin; san'at ustaları başkalarını yetiştirmekte devam etsinler.
5590 Çiftçiler çiftlikte gayret etsinler, hayvan besleyenler de onları çoğaltsınlar.
5591 Şimdi senin hizmetinde bulunan kimseler kaldı; düşmana ve kurda karşı koyan bunlardır.
5592 Onları memnun et, ihsanlarda bulun; dikkat et, onlara başka iş verme; verilmiş ise, onu bu işten al.
5593 Faydalı oldukları nisbette onlara izzet, ikram ve ihsanda bulun; gelirlerini artır ve rütbelerini yükselt.
5594 Düşmana ve kurtlara karşı silâhlarını hâzır bulundursunlar; dosta yâr olup, düşmana ölüm olsunlar.
5595 Böylece bütün yakın olanların seçilir ve belli olur; bütün işlerin de durulur ve yoluna girer.
5596 Sen her iki dünyada iyilik bulursun ve Tanrım da senden razı olur.
5597 Bak, doğruluk budur, doğru ol, doğru; doğruluk seni dileğine kavuşturur.
5598 Sen doğrulukla Tanrının sevgisini kazanırsın; halka kızıp, onlara karşı doğruluktan ayrılma.
5599 Gönülü parlak olan insan ne der, dinle; bak, bunun mânasını bu söz te'yit eder.
5600 Doğruluk yüzünden gök ayakta durur; yer sabit olduğu İçin, üzerinde ot ve ekin biter.
5601 Sağa sola meyletme, doğru dur, gönlünü dürüst tut; doğru olan her iki dünyada doğruluk bulur.
5602 Ey hükümdar, işte ben bildiklerimi, gizli-âşikãr, sana arzettim.
5603 Her iki dünya için faydalı olan sözler işte benim sana söylediklerimdir.
5604 Bu dünya huzuru sana dünyayı ve iyi ad -bırakmak için çalışman da sana ukbâyı te'min edecektir; ona göre hareket et.
5605 Bütün bu dünya malı kalacak ve kendin bir gün öleceksin; iyi ad kazanmağa çalış.
5606 Bilgili insan buna kıyas ederek, çok güzel bir söz söylemiştir.
5607 Kendim öleyim, adım iyi olsun; her diri nihayet ölecektir, dünyada adım kalsın.
5608 Mümkün mertebe iyilik yap, iyi ad dile ve bu ebedî ad ile yaşamakta devam et.
5609 Hükümdar bu sözleri duyunca, çok memnun oldu; sevinçle gönül gözü parladı ve hayattan tekrar tad almağa başladı.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
5610 Hükümdar Öğdülmiş'i candan alkışladı, öğdü ve : — Sen kendi bildiğini söyledin — dedi —
5611 Bugünden itibaren Tanrı bana tevfik versin; senin söylediğin sözleri dikkatle yerine getireyim.
5612 Rabbim bana senin gibi bir yardımcı verdi; isterse, onun diğer dileklerimi de vereceğini umarım.
5613 Sen benim bütün arzularımı yerine getirdin; ey iyi talih, Tanrı senin de bütün arzu ve dileklerini yerine getirsin.
5614 Bugünden sonra da sen sadâkatle bana yardımda devam et, ey gönülü bana yakın olan insan.
5615 Ben sana inanıyor ve gerçekten itimat ediyorum; ne düşündüğünü bana açıkça söyle, ey güzel yüzlüm.
5616 Sen benim parlak güneşimsin; ben şimdi kusurlarımı senin sayende görüyorum.
5617 Gönül sahibi, düşüncesi ve sözü bir olan dost insan çok iyi söylemiştir.
5618 Gönülün tamamen inandığı kimseyi kendine ayna edin; kendini görebilmek için onu dâima karşında bulundur.
5619 İçten bağlı olan kimse insana ayna olur; insan ona bakarak, tabiat ve tavrını düzeltebilir.
5620 Bir kimse birine içten bağlı olur ve gerçekten yakınlık gösterirse, ona itimat edilmelidir.
5621 Sözü itimat edilen kimseye sormalı ve böyle bir kimsenin de sözünü tutmalıdır.
5622 Öğdülmiş hükümdarın sözlerini işitti, yüzü güldü ve sevinerek "baş üstüne!" dedi.
5623 Hükümdar müsterih olarak, sözünü bitirdi; Öğdülmiş kalkıp, huzurdan çıktı.
5624 Hükümdar bundan sonra rahatını bırakıp, çok zahmet yüklenerek, ilini tanzim etti ve düzeltti.
5625 Kötüleri kendisinden uzaklaştırdı, bütün iyileri de etrafına topladı ve onlara çalışma imkânları verdi.
5626 Memleketi duruldu ve halkı da düzene girdi; halkın şikâyeti kesildi ve uzun bir müddet için huzura kavuştu.
5627 Memleketin refahı sayesinde hayatın zevki arttı; hak sevinçle ve gülerek, günlerini huzur içinde geçirdi.
5628 Hükümdar Öğdülmiş'i de takdir etti ve ona itimat ederek, bütün işleri eline bıtraktı.
5629 Öğdülmiş bir müddet böyle devam etti; fakat endişe, kaygı içinde kıvranıyor ve kendisini günahkâr addediyordu.
5630 Kendine dikkat etti, hâl ve tavrına baktı; hayatını ve gençliğini sosuna geçirmiş olduğunu gördü.
5631 Gönülü, kalp gözü parlayarak açıldı; gönlünün tamamiyle temizlenmesini arzu etti.
Yorumlar
Yorum Gönder