Ana içeriğe atla

XX. SAADETİN DEVAMSIZLIĞINI VE İKBÂLİN DÖNEKLİĞİNİ SÖYLER

1045    Ay-Toldı arzu ve dileğini tam elde ettiği zamanda, süreksiz saadet ihtiyarladı; ona arka ve destek olan şeyleri birer-birer yıktı.
1046    Bilgili hakîm de buna uygun bir söz söylemiştir : —Nimet tam olunca, insan yiyecek bir şey bulamaz.
1047    Yine bu hususta bilgilinin daha iyi bir sözü vardır : — Nimet tam olursa, insanın ömrü tükenir — der.
1048    Bilgili çok iyi bir söz söylemiş; âlimin sözü, bilgisiz için, göz olur.
1049    inen yükselir, yükselen iner; parlayan söner ve yürüyen durur.
1050    Her şey kendi kemâlini bekler; tam kemâle erişince, tekrar zevale başlar.
1051    Bu Ay-Toldı her isteğine kavuştu; ömrünü tamamladı, malı-mülkü kaldı.
1052    Dolun ayı tekrar küçülmeğe başladı; parlak yazı sert kışa döndü.
1053    Ahenk içinde bulunan unsurlar arasında fesat.baş gösterdi; biri tahakküm etti, diğerlerini bastırdı.
1054    Unsurların durumu değişti; yiyeceği çiğ geldi, gönülünü bir sıkıntı kapladı ve ağır bir hastalığa tutuldu.
1055    Unsurlar bozuldu, kuvveti azaldı; dik vücûdu, yaş söğüt dalı gibi, büküldü.
1056    Ağır hastalık geldi; onu tutup, yere vurdu; acılar içinde inleyerek, yatağa düştü.
1057    Etrafına tabipler toplandı, nabzına baktılar; bu hastalık ve rahatsızlığın ne olduğu hakkında fikirlerini söylediler.
1058    Biri:—Şimdi bunu kan tutmuş, damarını açmak ve kan akıtmak lâzımdır — dedi.
1059    Biri:— Müshil içirmeli; kabız olmuş, şimdi onu boşaltmak gerek — dedi.
1060    Biri şerbet hazırladı ve gül-suyu kattı; biri lüzumlu gördüğü bir içki yapıp verdi.
1061    Yapmadıkları tedavi, vermedikleri ilâç kalmadı; faydalı gördükleri her şeyi verdiler.
1062    Fakat hiç bir fayda etmedi; hastalığı günden-güne arttı, kuvveti günden-güne azaldı ve gittikçe şuurunu kaybetti.
1063    Takva sahibi insan ne der, dinle; takva sahibi olanlar, dâima ileri gelen insanlardır.
1064    ister selise kat, ister tiryak yap; ister matrıdus karıştır, ister müshil ver.
1065    İster tabip getir, ister kam; ölmekte olana hiç bir ilâç fayda vermez.
1066    Ey hayatta olan, gafil olma; bugün dirisin, fakat bir gün muhakkak öleceksin.
1067    Hükümdar Ay-Toldı'nın hâlini işitti; ölümün öncüsü olan hastalık onu eline geçirmişti.
1068    Hâlini sormak için, hükümdar Ay-Toldı'ya geldi; onun yataktaki hâlini gördü.

HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA SUÂLİ

1069    Hükümdar sordu : — Nasılsın, bu hastalığın nedir; uykun nasıl ?

AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI

1070    Ay-Toldı : — Ey devletli hükümdar — dedi — beni devası olmayan bir hastalık yakaladı.
1071    Ayım dolun ay idi, küçüldü; güzel bir şekil ve şemâyilim vardı, o güzellik şimdi elden gidiyor.
1072    Güneşim sevinç içinde doğardı, şimdi batmak üzeredir; gecem artık aydınlanmayacak.
1073    Güvendiğim hayat ortadan kayboldu, kararsız dünya benden yüzünü çevirdi.
1074    Sevinç, arzu ve nimetleri geride bırakıp, endişe, kaygı ve mihnetlere doğru gitmek üzereyim.
1075    işte bugün senden ayrılıyorum; peşimanlıkla ve ıstırapla inleyerek, gidiyorum.
1076    Halkın başında bulunan ve insanların iyisi olan, hakîm il beyi ne der, dinle.
1077    Gelen devlet insanların istedikleri gibi hareket etse ve tekrar geçip gitmese idi, ne iyi olurdu.
1078    Ölüm olmasa ve insan baki kalsa idi, beylik ne güzel bir şey olurdu.
1079    insan ihtiyarlamayıp dâima aynı kalsa idi, bu gençlik günleri ne hoş olurdu.

HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI

1080    Hükümdar : — Ay-Toldı, bu sözleri bırak — dedi— ey temiz kalpli, böyle sözler söyleme.
1081    Her kes hastalanır, bakarsın, tekrar iyileşir; ey kudretli insan, bu hastalık yalnız senin için değildir.
1082    Niçin böyle nahoş şeyler söylüyorsun; niçin böyle maneviyâtını bozuyorsun.
1083    Ben hayatımda seninle teselli buluyordum, şimdi sözün değişti; bu sözlerin bana üzüntü veriyor.
1084    inşallah Tanrı seni iyi edecektir; böyle sözler ile yüreğimi dağlama.

AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA CEVABI

1085    Ay-Toldı dedi:—Ey devletli hükümdar, bu hastalığa deva yoktur, ilâcını arama.
1086    Doğan her kes ölmeğe, yükselen her şey düşmeğe mahkûmdur.
1087    Her yokuşun bir inişi, her tepenin bir çukuru, her sevincin bir kederi ve her acıya karşı bir lezzet vardır.
1088    Benim dönek huylu ve kararsız olduğumu ben sana vaktiyle söylemiştim.
1089    Bununla da sana kendi mâhiyetimi anlatmıştım; bana gönül bağlamamalı idin.
1090    Ben gidiyorum, sen bundan hiç şüphe etme; doğan bir kimsenin ölmeyeceğini söylerlerse, inanma.
1091    Sana güvenilmez —diye, şimdi bana söğme; dünyaya da güvenme, o da seni bırakacaktır.
1092    Cefa etti— diye, sen beni ayıplama; sana benden daha çok cefa eden bu dünyadır.
1093    Gafil olma, benden sonra sen de öleceksin, bu dünyaya inanma, elinden gelirse, ona güvenme.
1094    Ey sultanım, sana daha hizmet etmeden, sen beni ağırlamıştın; fakat ben bu hizmeti nerede yerine getirebildım.
1095    Benim ölümüm kendi isteğim ile değildir; gelip-gıtme bugün olan bir şey değildir.
1096    Ben, elimde olmayarak ve istemeyerek, gidiyorum; çünkü ölümden kaçıp-sığınacak bir yerim yoktur.
1097    Yok idim, Tanrı beni yarattı ve yetiştirdi; küçük çocuk idim, o beni büyüttü.
1098    Tüysüz idim, sakal bitirdi; kuzgun gibi kara idim, kuğu gibi beyaz yaptı.
1099    Boyum ok gibi idi, büküldü; ömür tükendi, vaktim geldi.
1100    Bilgisi geniş hakîm yine iyi söylemiş; ey mes'ûd insan, sen bunu dinle.
1101    Artık başında kuğu rengi beliren insan gayret etmelidir ki, gönülü de kuğu gibi ak olsun.
1102    Kimin düz fidan gibi boyu bükülürse, artık onun gönülünü doğrultma vakti gelmiştir.
1103    Kara saç ve sakal ağarınca pusuda yatan ölüme iyice hazırlanmak lâzımdır.
1104    Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; ey iyi insan, sen bunu dinle.
1105    Kara saçın ağarması ölümün işaretidir; o yaşayana hayatın kıymetini arttırır.
1106    Çok nimete nail oldun ve hayatı tattın; unutma ki, yakında seni de ölüm yiyecektir.

HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI

1107    Hükümdar dedi:—Ey Ay-Toldı, acele etme, sabırlı ol; hastalık yarın günahların kefareti olacaktır.
1108    Bütün hasta olanlar ökelerdi, dünyada rızık yiyecek insan kalmazdı.
1109    Tanrı bu hastalıktan seni kurtaracaktır; gönlünü çökertme, müsterih ol.
1110    Hükümdar duâ etti; elini kaldırarak, Tanrıdan şifâ diledi.
1111    Hükümdar kaygı ve üzüntü ile kalkıp, oradan çıktı; üzgün-üzgün dönüp, saraya girdi.
1112    Belki ona faydası olur — diye düşündü ve fakirlere sadaka olarak, çok eşya ve mal dağıttı.
1113    Ölüme karşı gümüş fayda etse idi, insan gümüşü kendisine fidye yapardı.
1114    insan ölüme karşı fidye verebilse idi, hükümdarlar fidye verir ve ölümden kurtulurlardı.
1115    Ay-Toldı'nın hastalığı ağırlaştı ve ümidini keserek, canından elini yudu.
1116    Peşiman oldu ve:— Ey hayat, ey güzellik, ne yazık ki, sizi boşuna harcadım — dedi —
1117    ömrümü gafletle geçirdim, gençliğimi boşu-boşuna sarfettım.
1118    Ben hayata kaçmış bir kaçak idim; şimdi ecel beni yakaladı ve geri gönderiyor; sözün ne faydası var.
1119    Aç gözlüllük ile dünya malını topladım; mal kalıyor, ben ise, bugün her şeyi bırakıp, yokluk içinde gidiyorum.
1120    Çok defa başkalarına elimi ve dilimi uzattım; işte ölüm geldi, yakaladı ve nefesimi kesti.
1121    Böylece çok nedamet getirdi ve çok ağladı; fakat peşımanlığı ölüm karşısında fayda etmedi.
1122    Bu insan oğlu ne kadar âcizdir; ömrünü dilediği gibi geçiremez.
1123    însan dileğine kavuşsa, yaşamasını bilmez; yaşasa da, dileğine kavuşamaz, ey hakîm.
1124    Bir ara rahata kavuşsa, kendisini unutur; emrinin mâvî göklerin üstünde hüküm sürdüğünü zanneder.
1125    Bir az itibar kazanırsa, mağrur ve kabadayı olur; ölüm yakaladığı zaman da, süklüm-püklüm onun arkasından gider ve peşimanlık içinde ölür.
1126    Yiyip, karnı doydumu, deve aygırı kesilir; eğer karnı acıkırsa, bile-bile zehir yer.
1127    Kederden zayıflar, rahattan usanır; sevdiğini bulur, bulunca, çabuk yerer.
1128    Bu Ay-Toldı da peşiman oldu, uzun müddet sustu; sonra şöyle dedi: — Ben doğru yolu kaybetmişim.
1129    Niçin bu altın-gümüşü topladım, niçin bunları yoksullara dağıtmadım.
1130    Ah, sanki niçin bu iyi işi bıraktım; sanki niçin bu günahsız insanlara kötü sözler söyledim.
1131    Bütün iyiliklerimi önceden göndermeli idim; bunlar bana yarın muhakkak faydalı olurdu.
1132    Bugün bu peşimanlığımın ne faydası var; ölüm yakaladı, sözümü ve sesimi kesti.
1133    Bak, keskin gözlü, doğru sözlü ve merhametli insan ne der.
1134    Bütün canlılar için ölüm bir kapıdır; yürüyenlerin hepsi bu kapıdan geçer.
1135    Hayat nedir, ölüm nedir; nereden geliyorum, nereye gidiyorum?
1136    Ölecek olduktan sonra, sanki niye doğdum; ağlayacak olduktan sonra, sanki niye güldüm.
1137    Dünyada ölümden daha güç ne var ! — Her doğan insan böyle diyerek ölür.
1138    Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; bunun mânasını anlayan kimsenin gözü açılır.
1139    Dünyada ölümden daha ağır ne var; ölümü düşünürsen, bütün zevkler kaybolur, gider.
1140    ölüm uçsuz-bucaksız bir denizdir; iyice dikkat edersen, dipsiz bir çukurdur.
1141    Ölümü bilen onu bilmezlikten gelirse, ölüm yakalayınca, bunu söylemekten bir fayda çıkmaz.
1142    Dünya zevkleri ile oyalanarak, gaflet edenler, ölüm yakalayınca, uyanırlar; fakat artık ellerinden bir şey gelmez.
1143    Çok mal aç gözlüyü doyurmaz; ecel gelince, peşiman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz.
1144    Mağrur insan dönek devletle avunarak, ona güvenir; fakat kara toprak altında peşimanlıkla yüreğini parçalar.
1145    Ey fâni insan, dâima sevinç içinde avunup-gülen kimseler ağlamalara hazır olmalıdırlar.
1146    Akıllı ve bilgili insan ne der, dinle; buna göre hareket edenler bundan istifâde ederler.
1147    Kim âhiretini mâmur etmek isterse, her iki dünyayı harap etmesin.
1148    Ey yumuşak huylu insan, kötülük etme; hem hareketin, hem de sözün ile bugün iyilik et.
1149    Ay-Toldı peşiman olup, çok ağladı, fakat bu hâlinde peşimanlığı fayda etmedi.
1150    Fakirlere altın-gümüş dağıttı; akrabalarına çok öğüt ve nasihatlerde bulundu.
1151    Gözünü göğe dikti ve : — Ey rabbim, ben senden başka bir tanrı tanımadım — dedi —
1152    Yarattın, yetiştirdin ve beni büyüttün; biliyorum ki, bu senin fazıl ve keremin ile oldu.
1153    Ben sana bütün bu varlığım ile tapınıyordum; işte ecel geldi, sözümü kesti.
1154    Sığınacak yerim yok, artık bir şey bilmiyorum; senin rahmetin benim yardımcım olsun.
1155    Küstahlıkla bir çok kötülükler yaptım; ey aziz olan rabbim, sen beni rahmet ve şefkatin ile af ve mağfiret et.
1156    Hayatım, yazık ki, beyhude geçti; vaktimi ve beylik zamanımı, yazık ki, boşuna harcadım.
1157    Sözünü kesti ve bir müddet durup, düşündü; fakat oğlunu görünce, tekrar gözünü yaş bürüdü.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL