398 Bak, akıl arzeder ve bilgi bildirir; dünyanın dönek huyunu sana anlatır.
399 Bu koca-karı dünya vefasız ve dönek huyludur; edası kız gibi, bakarsan, yaşı büyüktür.
400 Bâzan edası kız gibidir, tavrı güzeldir, kendisini sevdirir; fakat tutmak istedinmi, elini vermez.
401 Seveni sevmez, ondan geyik gibi kaçar; kaçana yapışır, onun ayağına sarılır.
402 Bir bakarsın, süslenip kuşanarak, arkandan koşar; bir bakarsın, görmezlikten gelir, önüne bakar.
403 Bir bakarsın, yine yüzünü çabucak çevirir, nazlanır; ne kadar yakalamak istersen, kendine el sürdürmez.
404 O çok beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz; çok beyleri göçümü, hiç susmak bilmez.
405 Bu dünyada bir bey vardı, hakîm ve bilgin bir baş idi; beylik içinde uzun bir ömür sürdü.
406 Bu bey Kün-Toğdı idi, adı bellidir; şöhreti dünyaya yayılmıştır, ilbâli malûmdur.
407 Tabiatı dürüst, tavrı munis idi; sözü doğru, gözü ve gönülü zengin idi.
408 O bilgili, akıllı ve uyanık bir bey idi; kötü için âteş ve düşman için bir âfet idi.
409 Aynı zamanda mehâbetli, yüreği pek ve dürüst tabiatlı idi; bu tavrı ve hareketi onu günden-güne yükseltti.
410 O böyle bir bey idi; işini bu bilgisi ile düzenledi; dâima böyle hareket etti ve böyle yaşadı.
411 Siyâset icra ederken, kendi şahsî meyillerini düşünmez idi; bu himmet insaniyet ile birlikte olursa, güzel olur.
412 Şâirin buna benzer bir sözü vardır; bunu kim okursa, gözü açılır.
413 Kötü ve sefillerin yanından uzaklaşıp gitmesi için, insanda himmet ile mürüvvet denk olmalıdır.
414 İnsan için himmet ve mürüvvet gerek; insanın kıymeti himmet ve mürüvvet ile ölçülür.
415 Hükümdar Kün-Toğdı böylece bu tabiati ile, güneş ve ay gibi parlayarak, dünyayı aydınlattı.
416 Akıllı kim varsa, onu yanına çağırttı; bilgili kim varsa, onu yükseltti.
417 Dünya seçkinleri ve halk arasındaki akıllı ve bilgili kimseler onun etrafını sardılar.
418 Böylece halkın işini kendisi düzenledi ve yoluna koydu; yine de etrafında seçkin insanlar ister idi ki,
419 Bunlar kendisine yardım etsinler ve işini görsünler; onlar çalışsınlar ve kendisi bir az istirahat etsin.
420 Bir gün yalnızca otururken, kederli-kederli şöyle der: bu beylik işi ve emir vermek meselesi büyük iştir.
421 Bakarsan, çok zahmetlidir ve bin bir türlü işi vardır; bütün bu işleri gören akıllı insan azizdir.
422 Memleketin her işini kendim yapamam, yanımda bu işleri yapabilecek biri bulunmalıdır.
423 Bana şimdi seçkin, akıllı, bilgili ve maharetli bir adam lâzımdır.
424 O bana candan bağlı, emniyetli, doğru ve dürüst yaradılışlı, içi-dışı bir ve işten anlar bir kimse olmalıdır.
425 Memleketin iç ve dış işlerini takip hususunda bana'yardımda bulunmalıdır.
426 Tecrübeli, başından çok iş geçmiş ve yaşını-başını almış insan ne der, dinle.
427 însana yardım eden ve destek olan akıllı, bilgili ve hakîm ıdâre adamları lâzımdır.
428 Bütün işleri bilir bir yardımcı lâzımdır; insan bilerek hareket ederse, dileğine erişir.
429 Yardımcı çok olursa, bey zahmet çekmez; onun her işi yoluna girer ve nizam bozulmaz.
430 Bil ki, her işte yardımcı gerektir; beylik işinde ise, kendine daha çok yardımcı edinmeğe bak.
431 Hükümdar yardımcı aradı, fakat bulamadı ve her işi kendisi bizzat ele almak mecburiyetinde kaldı.
432 O böylece her gün bir çok zahmete katlandı. Huzur arayan insan dâima zahmetle karşılaşır.
433 Aziz ve mübarek bir insanın tecrübe ile söylediği şu söz, dikkat edilirse, çok yerindedir.
434 Huzur istersen, o zahmet ile birlikte gelir; sevinç istersen, o kaygı ile birlikte bulunur.
435 İnsan ne kadar büyürse, baş-ağrısı da o kadar artar; başı ne kadar büyürse, o kadar büyük börk giyer.
436 Hükümdar bütün memlekete göz-kulak kesildi; ona bütün kilitli kapılar açıldı.
437 Uygunsuz hareket eden kimseleri, ellerini bağlayıp, susturdu; kötüleri memleketinden sürerek, uzaklaştırdı.
438 Bak, böyle tedbir ile memleketini idare etti; saadeti günden-güne arttı ve yükseldi.
439 Her yerde insana böyle tedbir ve ihtiyat lâzımdır; beylik işinde ise, daha fazla dikkatli olmalıdır.
440 Devlet işindeki bu tedbir ve uyanıklık, devletin uzun müddet devamı için, dâima faydalı olmuştur.
441 Buna benzer bir şâir sözü vardır; bu şâir sözü buna esas teşkil eder.
442 Uyanıklık ve ihtiyatı çok kimseler öğmüştür; ihmâl yüzünden yüz binlerce insan ölmüştür.
443 Gâfıl olma, her işte ihtiyatlı ol; her ıkı dünyayı bir tedbir ile dile.
444 Bak, kendisinden emin insan gaflete düşer; düşman saldırırsa, önce gafiller ölür.
445 Dinle, her türlü tedbiri almış ve böylece düşmanını yenmiş olan dünya hâkimi ne der.
446 Ey hükümdar, memleket arzu edersen, ihtiyatlı ol; bu ihtiyat, aynı zamanda, şeriatin de emrettiği şeydir.
447 Gafil adam gözünü kapar ve gafletle uyur; ey sert huylu insan, gafil olma, ihtiyatlı ol.
448 Hükümdarın ihtiyatlı olması memlekete fayda getirir; bu fayda ile memlekette huzur temin edilir.
449 Böylece hükümdar memleketini düzenledi ve tanzim etti; halkı zenginleşti; o devirde kurt ile kuzu aynı yerden su içti.
450 Sevenler sevinçle onu öğdüler; düşmanları bunu duyarak, boyun eğdiler.
451 Kimi gelip, ona sığındı ve ondan himaye diledi; kimi gelip, onun eşiğini öptü.
452 Şimdi dinle, gönülü uyanık insan ne der; bak, onun sözü, çiçek gibi, binlerce renge bürünmüştür.
453 Ey yüzü sevinçle parlayan bahtiyar, insan dürüst hareket ederse, bu beylik ululuk çok iyi bir şeydir.
454 Beylik çok iyi bir şeydir, fakat daha iyi olan kanundur ve onu doğru tatbik etmek lâzımdır.
455 Bey ne kadar doğru olur ve iyi hareket ederse, halk için o kadar mes'ûd bir devir ve hayat başlar.
456 iyi ad insan için ne kadar mübarek bir saadettir; onun bu iyi adı ve saadeti ebedî kaldı.
457 Halkın işini insaniyet ile tanzim ederse, o iyi insan ne kadar mes'ûd bir bey olur.
458 Hükümdarın bu iyiliği bütün memlekete sirayet etti; onun nâm ve şöhreti dünyaya yayıldı.
459 Bak, memlekette ona duâ eden çoğaldı, iyi nâm kazandı; adı ve saadeti günden güne büyüdü.
460 Dünya halkı bunu duyunca, onu arzuladı ve ona yakınlık göstererek, etrafına üşüştü ve toplandı.
461 Bak, dünyaya tam bir saadet kuşağı bağladı; kurt ile kuzu bir arada yaşadı.
399 Bu koca-karı dünya vefasız ve dönek huyludur; edası kız gibi, bakarsan, yaşı büyüktür.
400 Bâzan edası kız gibidir, tavrı güzeldir, kendisini sevdirir; fakat tutmak istedinmi, elini vermez.
401 Seveni sevmez, ondan geyik gibi kaçar; kaçana yapışır, onun ayağına sarılır.
402 Bir bakarsın, süslenip kuşanarak, arkandan koşar; bir bakarsın, görmezlikten gelir, önüne bakar.
403 Bir bakarsın, yine yüzünü çabucak çevirir, nazlanır; ne kadar yakalamak istersen, kendine el sürdürmez.
404 O çok beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz; çok beyleri göçümü, hiç susmak bilmez.
405 Bu dünyada bir bey vardı, hakîm ve bilgin bir baş idi; beylik içinde uzun bir ömür sürdü.
406 Bu bey Kün-Toğdı idi, adı bellidir; şöhreti dünyaya yayılmıştır, ilbâli malûmdur.
407 Tabiatı dürüst, tavrı munis idi; sözü doğru, gözü ve gönülü zengin idi.
408 O bilgili, akıllı ve uyanık bir bey idi; kötü için âteş ve düşman için bir âfet idi.
409 Aynı zamanda mehâbetli, yüreği pek ve dürüst tabiatlı idi; bu tavrı ve hareketi onu günden-güne yükseltti.
410 O böyle bir bey idi; işini bu bilgisi ile düzenledi; dâima böyle hareket etti ve böyle yaşadı.
411 Siyâset icra ederken, kendi şahsî meyillerini düşünmez idi; bu himmet insaniyet ile birlikte olursa, güzel olur.
412 Şâirin buna benzer bir sözü vardır; bunu kim okursa, gözü açılır.
413 Kötü ve sefillerin yanından uzaklaşıp gitmesi için, insanda himmet ile mürüvvet denk olmalıdır.
414 İnsan için himmet ve mürüvvet gerek; insanın kıymeti himmet ve mürüvvet ile ölçülür.
415 Hükümdar Kün-Toğdı böylece bu tabiati ile, güneş ve ay gibi parlayarak, dünyayı aydınlattı.
416 Akıllı kim varsa, onu yanına çağırttı; bilgili kim varsa, onu yükseltti.
417 Dünya seçkinleri ve halk arasındaki akıllı ve bilgili kimseler onun etrafını sardılar.
418 Böylece halkın işini kendisi düzenledi ve yoluna koydu; yine de etrafında seçkin insanlar ister idi ki,
419 Bunlar kendisine yardım etsinler ve işini görsünler; onlar çalışsınlar ve kendisi bir az istirahat etsin.
420 Bir gün yalnızca otururken, kederli-kederli şöyle der: bu beylik işi ve emir vermek meselesi büyük iştir.
421 Bakarsan, çok zahmetlidir ve bin bir türlü işi vardır; bütün bu işleri gören akıllı insan azizdir.
422 Memleketin her işini kendim yapamam, yanımda bu işleri yapabilecek biri bulunmalıdır.
423 Bana şimdi seçkin, akıllı, bilgili ve maharetli bir adam lâzımdır.
424 O bana candan bağlı, emniyetli, doğru ve dürüst yaradılışlı, içi-dışı bir ve işten anlar bir kimse olmalıdır.
425 Memleketin iç ve dış işlerini takip hususunda bana'yardımda bulunmalıdır.
426 Tecrübeli, başından çok iş geçmiş ve yaşını-başını almış insan ne der, dinle.
427 însana yardım eden ve destek olan akıllı, bilgili ve hakîm ıdâre adamları lâzımdır.
428 Bütün işleri bilir bir yardımcı lâzımdır; insan bilerek hareket ederse, dileğine erişir.
429 Yardımcı çok olursa, bey zahmet çekmez; onun her işi yoluna girer ve nizam bozulmaz.
430 Bil ki, her işte yardımcı gerektir; beylik işinde ise, kendine daha çok yardımcı edinmeğe bak.
431 Hükümdar yardımcı aradı, fakat bulamadı ve her işi kendisi bizzat ele almak mecburiyetinde kaldı.
432 O böylece her gün bir çok zahmete katlandı. Huzur arayan insan dâima zahmetle karşılaşır.
433 Aziz ve mübarek bir insanın tecrübe ile söylediği şu söz, dikkat edilirse, çok yerindedir.
434 Huzur istersen, o zahmet ile birlikte gelir; sevinç istersen, o kaygı ile birlikte bulunur.
435 İnsan ne kadar büyürse, baş-ağrısı da o kadar artar; başı ne kadar büyürse, o kadar büyük börk giyer.
436 Hükümdar bütün memlekete göz-kulak kesildi; ona bütün kilitli kapılar açıldı.
437 Uygunsuz hareket eden kimseleri, ellerini bağlayıp, susturdu; kötüleri memleketinden sürerek, uzaklaştırdı.
438 Bak, böyle tedbir ile memleketini idare etti; saadeti günden-güne arttı ve yükseldi.
439 Her yerde insana böyle tedbir ve ihtiyat lâzımdır; beylik işinde ise, daha fazla dikkatli olmalıdır.
440 Devlet işindeki bu tedbir ve uyanıklık, devletin uzun müddet devamı için, dâima faydalı olmuştur.
441 Buna benzer bir şâir sözü vardır; bu şâir sözü buna esas teşkil eder.
442 Uyanıklık ve ihtiyatı çok kimseler öğmüştür; ihmâl yüzünden yüz binlerce insan ölmüştür.
443 Gâfıl olma, her işte ihtiyatlı ol; her ıkı dünyayı bir tedbir ile dile.
444 Bak, kendisinden emin insan gaflete düşer; düşman saldırırsa, önce gafiller ölür.
445 Dinle, her türlü tedbiri almış ve böylece düşmanını yenmiş olan dünya hâkimi ne der.
446 Ey hükümdar, memleket arzu edersen, ihtiyatlı ol; bu ihtiyat, aynı zamanda, şeriatin de emrettiği şeydir.
447 Gafil adam gözünü kapar ve gafletle uyur; ey sert huylu insan, gafil olma, ihtiyatlı ol.
448 Hükümdarın ihtiyatlı olması memlekete fayda getirir; bu fayda ile memlekette huzur temin edilir.
449 Böylece hükümdar memleketini düzenledi ve tanzim etti; halkı zenginleşti; o devirde kurt ile kuzu aynı yerden su içti.
450 Sevenler sevinçle onu öğdüler; düşmanları bunu duyarak, boyun eğdiler.
451 Kimi gelip, ona sığındı ve ondan himaye diledi; kimi gelip, onun eşiğini öptü.
452 Şimdi dinle, gönülü uyanık insan ne der; bak, onun sözü, çiçek gibi, binlerce renge bürünmüştür.
453 Ey yüzü sevinçle parlayan bahtiyar, insan dürüst hareket ederse, bu beylik ululuk çok iyi bir şeydir.
454 Beylik çok iyi bir şeydir, fakat daha iyi olan kanundur ve onu doğru tatbik etmek lâzımdır.
455 Bey ne kadar doğru olur ve iyi hareket ederse, halk için o kadar mes'ûd bir devir ve hayat başlar.
456 iyi ad insan için ne kadar mübarek bir saadettir; onun bu iyi adı ve saadeti ebedî kaldı.
457 Halkın işini insaniyet ile tanzim ederse, o iyi insan ne kadar mes'ûd bir bey olur.
458 Hükümdarın bu iyiliği bütün memlekete sirayet etti; onun nâm ve şöhreti dünyaya yayıldı.
459 Bak, memlekette ona duâ eden çoğaldı, iyi nâm kazandı; adı ve saadeti günden güne büyüdü.
460 Dünya halkı bunu duyunca, onu arzuladı ve ona yakınlık göstererek, etrafına üşüştü ve toplandı.
461 Bak, dünyaya tam bir saadet kuşağı bağladı; kurt ile kuzu bir arada yaşadı.
Yorumlar
Yorum Gönder