1158 Bu Ay-Toldı'nın bir tek oğlu vardı bu çocuğun yaşı henüz küçük idi.
1159 Adı Ögdilmiş idi; soyu temiz, yüzü güzel ve huyu iyi idi.
1160 Oğlunu yanına çağırdı; tutup kucakladı ve gözünden sel gibi yaş akıttı.
1161 işte, oğlum—dedi—şimdi ben gidiyorum; bak, evim-barkım, malım-mülküm sana kalıyor.
1162 Sen benim gözümün nuru idin, şimdi senden ayrılıyorum, sen sağ ve esen kal.
1163 Bir türk veziri de çok güzel söylemiş:— Oğul-kız, hakikatte, gören gözün nurudur — demiştir.
1164 Oğul-kız derdi dipsiz bir denizdir; oğul-kız al yanağı soldurur.
1165 Bir kimsenin karısı ve oğlu-kızı varsa, o adam nasıl rahat uyuyabilir.
1166 Oğul-kızdan dolayı baba dâima eziyet çeker; fakat oğul-kız babasının adını dahi anmaz.
1167 Ay-Toldı dedi :— Ey oğul, sözümü unutma, bunu can kulağı ile dinle.
1168 Dikkat et, ben senin baban idim, adım Ay-Toldı idi; şimdi hâlime bak.
1169 Ay-Toldı'nın artık hayatı doldu; bak, şimdi nedametle inliyor, fakat bunun faydası yoktur.
1170 Bu hayat tatlı idi, ölüm acıdır; ölüm yakaladı, bundan kaçış yolu nerede.
1171 Bu dünyaya gönülümü vererek, avundum; bak, o benden usandı, bana vefa göstermedi.
1172 Dünya beni aldattı; severek, yanına çağırdı; ona gönül verdim, fakat benden çabuk bıktı.
1173 Dünya cefa etti, bu saadet ihtiyarladı; bu söze inan, seni de aldatmasın,
1174 Bütün lüzumlu işleri olduğu yerde bıraktım; nefse uyarak, lüzumsuz işler ile uğraştım.
1175 Hayat, bir kasırga gibi, geçti, gitti; şimdi hâlime acıyarak, boş yere inliyorum.
1176 Rüşvet veya mal ile işim düzeltilemez, bugün elimden tutacak kimsem yoktur.
1177 Gaflet uykusundan uyanmış ve ölümün ne olduğunu iyice anlamış olan insan ne der, dinle.
1178 Ölümü görünce, hakimin bilgisi gitti, akr Ilının aklı kayboldu ve akılsız kaldı.
1179 Bu ölüm pençesi ne kötü bir şeydir; onun insana çarpması ne kadar fena oluyor.
1180 Süslü ve mâmur sarayları viraneye çeviren ölümdür; bütün cemiyetleri darma-dağın eden ölümdür.
1181 Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; ey anlayan insan, sen bunu oku.
1182 Dünyada ne var ki, ona karşı bir tedbir bulunmasın; ne tedbir var ki, ona karşı bir çâre bulunmasın.
1183 Her şey için bir tedbir, usûl ve çâre vardır; fakat ölüme karşı yoktur, ölüm çaresizdir.
ÖĞDÜLMİŞ'İN AY-TOLDI'YA SUÂLİ
1184 Oğlu babasının sözünü dinledikten sonra, yüzünü ona doğru çevirerek, söze başladı.
1185 Ey baba — dedi—sana bir suâlim var; onu sorayım, sen cevâbını bana ver.
1186 Bu dünyada çok yaşadın, bir çok bilgi edindin; fazilet ve meziyetler elde ettin.
1187 Sordun, öğrendin; her şeyi görüp anlayarak, tecrübe ederek yaşadın.
1188 Ölüme karşı her hangi bir çâre var mı? eğer varsa, ey zeki âlim, ölüme karşı o çâreye baş vur.
1189 Eğer başka bir tedbir ve çâre yoksa, bütün malını ve hazîneni, hepsini dağıt.
1190 Hazîne ve mal baş için fidye olabiliyorsa, sen sağ ol, altın-gümüş tekrar yerine gelir.
1191 Gözü tok, başkaları üzerinde tuz-ekmek hakkı olan, cömertlerin namlısı ne der, dinle.
1192 Malını insanlara dağıt, yedir ve içir; mal seni kullanacağına, sen onu kullan.
1193 İnsana esenlik gerek, mal eksik olmaz; kuş için hayat gerek, yem eksik olmaz.
1194 insan hayatta oldukça, dileğini elde edebilir; başı, vücûdu sağ oldukça, her isteğine kavuşabilir.
AY-TOLDI'NIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1195 Ay-Toldı cevap verdi:— Ey oğul, sözümü dinle bu işten vaz geç.
1196 Ölüme karşı altın-gümüş fayda etmez; ölüme bilgi ve akıl da mâni olamaz.
1197 Ölümü dünya malı önleyebilse idi, beylerin beyi ölmez idi.
1198 Hakimlere hikmetleri fayda etmedi; bilginlere bilgileri yardım etmedi.
1199 Ölüme karşı ilâç ve deva fayda etse idi, tabipler ebediyen hayatta kalırlardı.
1200 Ölüm karşısındakilere göre muamele etse idi, mübarek peygamberler ölmemiş olurlardı.
1201 Doğan her canlıyı ölecek bil; ölmek için doğanlardan diri kalan hani, kim var.
1202 Bu dünya bir konak yeridir, gelen geçer; o her şeyi yiyen büyük bir ejderha gibi, yedikçe acıkır.
ÖĞDÜLMİŞ'İN AY-TOLDI'YA CEVABI
1203 Öğdülmiş dinledi ve : — Ey baba — dedi — ölümün dâima seni takip ettiğini iyice bildiğin hâlde,
1204 Niçin ona göre hareket etmedin ve neden şimdi inleyerek, onu çekiştiriyorsun ?
1205 Geride kalması mukadder olan malı niçin topladın; ihtiyacından artan malı niçin başkalarına dağıtmadın?
1206 însan gaflet içinde yaşarsa, peşıman olması ve kendisini suçlu bulması lâzımdır.
1207 Ey baba, bugün peşiman olmanın ve inleyerek, başını yerden-yere vurmanın ne faydası var?
AY-TOLDI'NIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1208 Ay-Toldı dedi : — Ey oğlum, dinle; bana bak, sen gafil davranma, âhiret işini yoluna koy.
1209 Gaflet beni mahvetti, ben peşimanım; sen uyanık dur, gafil olma, ey güzel yüzlüm!
1210 Ne kadar doğan varsa, ölmek için doğmuştur; ne kadar dirense de, sonunda zorla götürürler.
1211 Ölecek insanların hepsi zamana rehindir; vakti gelince, bak, bir adım bile atamaz.
1212 Şâirin buna benzer bir sözü vardır; eğer anlaşılırsa, mükemmel bir sözdür.
1213 Her şeyin bir vakti vardır, günü bellidir; nefes alıp-vermenin sayısı bellidir.
1214 Yıl, ay ve gün nasıl geçiyorsa, hayat da öyle geçer; geçip-giden günler seni de muhakkak alıp-götürecektir.
1215 Ay-Toldı sözüne devam etti ve: — Ey oğul — dedi — ben ne hâlde gidiyorum, beni gör ve uyan.
1216 Tek düşüncem sensin, bu endişe ile gidiyorum; sen bugün küçük yaşta, bensiz kalıyorsun.
1217 Benden sonra ne olacaksın; benim bundan başka bir düşüncem yoktur.
1218 Baba oğlunun yetişmesi için emek sarfederse, oğlu o terbiye altında, iyi olarak yetişebilir.
1219 Baba çocuğunu sıkı bir terbiye altında yetiştirirse, annesi ve babası bundan dolayı saadet duyar.
1220 Eğer onu sıkı bir terbiye altında yetiştirecek biri bulunmazsa, o çocuk heder olur; sen artık ondan ümidini kes.
1221 Çocuk babası âlim ve zeki ise, oğluna dâima sıkı bir terbiye vermelidir; bunun usûlü, çâresi budur.
1222 Tecrübeli, yaşını başını almış ve çocuk sahibi insan ne der, dinle.
1223 Kimin çocukları nâz içinde yetiştirilirse, o kimseye ağlamak düşer; keder ona mukadderdir.
1224 Baba çocuğunu küçüklüğünde başı-boş bırakırsa, kabahat ve suç çocukta değil, babadadır.
1225 Çocukların tavrı, hareketi kötü ise, o kötülüğü baba yapmıştır; çocuğu iyi olmaktan mahrum eden odur.
1226 Baba çocuğunu sıkı bir terbiye altına alıp, ona her şeyi öğretirse, çocuğu yetişip-büyüyünce, sevinir.
1227 Ey baba olan, çocuğunu sıkı terbiye et; arkadan gelenler sana gülmesinler.
1228 Çocuklara fazîlet ve bilgi öğretmeli ki, onlar iyi ve güzel yetişsinler.
ÖĞDÜLMİŞ'İN AY-TOLDI'YA CEVABI
1229 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Ey baba, senin kaygım ile yanıp- tutuşuyorum — dedi —
1230 Ne olurdu, senden sonra yaşamasa idim ve senin bu ıstıraplarına şahit olmasa idim.
1231 Bir de merhametli rabbim, senin yerine, benim canımı alsa idi de, bana bu acıyı göstermese idi.
1232 Eğer senin yerine benim canımı almaz ve ecel sana gelirse, demek bu ecel ezelden mukaddermiş.
1233 Niçin kederleniyorsun, bu ağlama niçin; gelen Tanrı emridir, ağlamağı bırak.
1234 Eğer dünya ve devlet arkada kaldığı için ağlıyorsan, ağlama; zorla bunun önüne geçilmez.
1235 Eğer sen bu çeşitli mimetler arkada kadığı için ağlıyorsan, bırak; bunlar da ağlamağa değmez.
1236 Senden önce dünyanın zevkini tadan çok kimse, ah-vah ederek, onu bırakıp gitti.
1237 Sen şimdi bu zâlim dünyanın sana cefa edeceğini biliyordun, kendin gafil davrandın.
1238 Bir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünya kalır; onun kısmetine ancak iki bez düşer.
1239 Eğer sen geçirdiğin hayat için peşiman oluyorsan, haklısın; durmadan ağla, göz yaşın kurumasın.
1240 Fakat geçirdiğin günler bir daha geri gelmez; ne yaptınsa-yaptın, artık karanlık âlemi seni bekliyor.
1241 Bu kaygı ve endişe benim için ise, hiç endişe etme; bilâkis, müsterih ol.
1242 Sen yaratılmış idin, her yaratılan ölür; yaratılan ölür, ama yaratan kalır.
1243 Sen benim için çok merhametli ve cömert bir baba idin; fakat yaratan senden daha merhametlidir.
1244 Seni o yarattı, o sana saadet verdi; bana da vermeyecekmi; buna iman et.
1245 Değersize değer ondan gelir; küçük büyüklüğü onun ihsanı ile bulur.
1246 Dikkat edersen, akıllı insanın buna uygun bir sözü vardır; akıllı insanın sözü akılsız için gözdür.
1247 Gerçek aziz o azizdir ki,.azizlere izzet ondan gelir; izzet ve aziz şimdi nâdirdir.
1248 Değersize kıymet, küçüğe büyüklük, büyüğe yükseklik ve ikbâl veren odur; kötüler ona sığınırlar.
1249 Ay-Toldı oğlunun sözlerini dinledi; elini kaldırdı, gözünü göğe dikti.
1250 Oğluna akıl verdiği için, Tanrıya çok-çok şükür etti.
AY-TOLDI'NIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1251 Ay-Toldı dedi: —Ey oğlum, şimdi içim rahat etti; Tanrının fazlı ve keremi ile, saadet içinde yaşa.
1252 Akıllı bir insan, dikkat edersen, şu sözü çok doğru söylemiş; onun mânasını bil ve iyice dikkat et.
1253 Tanrı kime akıl, anlayış ve bilgi verirse, o bütün arzularına nail olur.
1254 Kimin tavrı iyi ve hareketi uslu-başlı olursa, o bütün dileklerine kavuşur, güneşi ve ayı parlak olur.
1255 Bu iyi davranış bütün iyilikler için bir sermâyedir; hareketi iyi olursa, insan bin türlü sevince kavuşur.
1256 Ay-Toldı tekrar elini kaldırdı, Tanrıya çok hamd ve sena etti.
1257 -Ey rabbim, sen her şeyi yarattın; sayısız mahlûkların rızkını ihsan edersin — dedi —
1258 Beni yarattın ve saadet içinde yükselttin; ben senin kusurlu, günahkâr ve âsî bir kulunum.
1259 Bu zamana kadar sen bana çok lütuf ve ihsanda bulundun; bütün arzularımı yerine getirdin, dünyanın en iyi nimetlerini bana verdin.
1260 Bütün arzu ve nimetlere tamamen nâil oldum; ey iyi rabbim, sen beni her bakımdan sevindirdin.
1261 Hükmün bugün bana ulaştı, işte gidiyorum; bir tek oğlum vardı, onu da şimdi bırakıyorum.
1262 Baba idim, şimdi bu baba ölüyor; ey rabbim, sen dirisin, ona saadet ver.
1263 Onu refaha yakın ve belâdan uzak tut; her iki dünyada onun yardımcısı ol.
1264 Kötülükten koru, iyiliğe ulaştır; onu yiyecek ve giyeceğe muhtaç etme.
1265 Gönülden gelen iyi dualar etti; ey iyi duâ, sen bütün belâları defet.
1266 Dinle, takva sahibi ne der; takva sahibi olan kimse insanların başıdır.
1267 Tanrı kime inayet ve yardım ederse, o kimse her iki dünyada mes'ûd olur.
1268 Tanrı hangi kula muzaheret ederse, o her iki dünyada dileğine kavuşur.
1269 Tanrının fazlı kimin üzerine olursa, o bütün arzu ve nimetlere erişir.
1270 Akıllı insan buna uygun bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, işi iyi gider.
1271 Tanrı kimi gözetirse, o gözetilir, dileğini bulur ve nimetin iyisine nâil olur.
1272 Hangi kul Tanrıya inanırsa, kendisine belâ ve kaygı kapılarını kapamış olur.
1273 Ay-Toldı devam etti ve:— Ey oğul, anla— dedi— ölümü unutma, onu dâima düşün ve uyanık bulun.
1274 Hayata inanma, yel gibi geçer; gafil olma, bu dünyadan çabuk göçersin.
1275 Ben seni tamamiyle Tanrıya emânet ettim; o dilerse, gözetir ve nimetini tattırır.
1276 Bu düşünceler içinde peşimanlıkla ağlayıp-sızlayarak, işte bugün senden ayrılıyorum.
1277 Benden sonra ne yapacağını sana anlatabildiğim kadar söyleyeyim, dinle.
1159 Adı Ögdilmiş idi; soyu temiz, yüzü güzel ve huyu iyi idi.
1160 Oğlunu yanına çağırdı; tutup kucakladı ve gözünden sel gibi yaş akıttı.
1161 işte, oğlum—dedi—şimdi ben gidiyorum; bak, evim-barkım, malım-mülküm sana kalıyor.
1162 Sen benim gözümün nuru idin, şimdi senden ayrılıyorum, sen sağ ve esen kal.
1163 Bir türk veziri de çok güzel söylemiş:— Oğul-kız, hakikatte, gören gözün nurudur — demiştir.
1164 Oğul-kız derdi dipsiz bir denizdir; oğul-kız al yanağı soldurur.
1165 Bir kimsenin karısı ve oğlu-kızı varsa, o adam nasıl rahat uyuyabilir.
1166 Oğul-kızdan dolayı baba dâima eziyet çeker; fakat oğul-kız babasının adını dahi anmaz.
1167 Ay-Toldı dedi :— Ey oğul, sözümü unutma, bunu can kulağı ile dinle.
1168 Dikkat et, ben senin baban idim, adım Ay-Toldı idi; şimdi hâlime bak.
1169 Ay-Toldı'nın artık hayatı doldu; bak, şimdi nedametle inliyor, fakat bunun faydası yoktur.
1170 Bu hayat tatlı idi, ölüm acıdır; ölüm yakaladı, bundan kaçış yolu nerede.
1171 Bu dünyaya gönülümü vererek, avundum; bak, o benden usandı, bana vefa göstermedi.
1172 Dünya beni aldattı; severek, yanına çağırdı; ona gönül verdim, fakat benden çabuk bıktı.
1173 Dünya cefa etti, bu saadet ihtiyarladı; bu söze inan, seni de aldatmasın,
1174 Bütün lüzumlu işleri olduğu yerde bıraktım; nefse uyarak, lüzumsuz işler ile uğraştım.
1175 Hayat, bir kasırga gibi, geçti, gitti; şimdi hâlime acıyarak, boş yere inliyorum.
1176 Rüşvet veya mal ile işim düzeltilemez, bugün elimden tutacak kimsem yoktur.
1177 Gaflet uykusundan uyanmış ve ölümün ne olduğunu iyice anlamış olan insan ne der, dinle.
1178 Ölümü görünce, hakimin bilgisi gitti, akr Ilının aklı kayboldu ve akılsız kaldı.
1179 Bu ölüm pençesi ne kötü bir şeydir; onun insana çarpması ne kadar fena oluyor.
1180 Süslü ve mâmur sarayları viraneye çeviren ölümdür; bütün cemiyetleri darma-dağın eden ölümdür.
1181 Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; ey anlayan insan, sen bunu oku.
1182 Dünyada ne var ki, ona karşı bir tedbir bulunmasın; ne tedbir var ki, ona karşı bir çâre bulunmasın.
1183 Her şey için bir tedbir, usûl ve çâre vardır; fakat ölüme karşı yoktur, ölüm çaresizdir.
ÖĞDÜLMİŞ'İN AY-TOLDI'YA SUÂLİ
1184 Oğlu babasının sözünü dinledikten sonra, yüzünü ona doğru çevirerek, söze başladı.
1185 Ey baba — dedi—sana bir suâlim var; onu sorayım, sen cevâbını bana ver.
1186 Bu dünyada çok yaşadın, bir çok bilgi edindin; fazilet ve meziyetler elde ettin.
1187 Sordun, öğrendin; her şeyi görüp anlayarak, tecrübe ederek yaşadın.
1188 Ölüme karşı her hangi bir çâre var mı? eğer varsa, ey zeki âlim, ölüme karşı o çâreye baş vur.
1189 Eğer başka bir tedbir ve çâre yoksa, bütün malını ve hazîneni, hepsini dağıt.
1190 Hazîne ve mal baş için fidye olabiliyorsa, sen sağ ol, altın-gümüş tekrar yerine gelir.
1191 Gözü tok, başkaları üzerinde tuz-ekmek hakkı olan, cömertlerin namlısı ne der, dinle.
1192 Malını insanlara dağıt, yedir ve içir; mal seni kullanacağına, sen onu kullan.
1193 İnsana esenlik gerek, mal eksik olmaz; kuş için hayat gerek, yem eksik olmaz.
1194 insan hayatta oldukça, dileğini elde edebilir; başı, vücûdu sağ oldukça, her isteğine kavuşabilir.
AY-TOLDI'NIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1195 Ay-Toldı cevap verdi:— Ey oğul, sözümü dinle bu işten vaz geç.
1196 Ölüme karşı altın-gümüş fayda etmez; ölüme bilgi ve akıl da mâni olamaz.
1197 Ölümü dünya malı önleyebilse idi, beylerin beyi ölmez idi.
1198 Hakimlere hikmetleri fayda etmedi; bilginlere bilgileri yardım etmedi.
1199 Ölüme karşı ilâç ve deva fayda etse idi, tabipler ebediyen hayatta kalırlardı.
1200 Ölüm karşısındakilere göre muamele etse idi, mübarek peygamberler ölmemiş olurlardı.
1201 Doğan her canlıyı ölecek bil; ölmek için doğanlardan diri kalan hani, kim var.
1202 Bu dünya bir konak yeridir, gelen geçer; o her şeyi yiyen büyük bir ejderha gibi, yedikçe acıkır.
ÖĞDÜLMİŞ'İN AY-TOLDI'YA CEVABI
1203 Öğdülmiş dinledi ve : — Ey baba — dedi — ölümün dâima seni takip ettiğini iyice bildiğin hâlde,
1204 Niçin ona göre hareket etmedin ve neden şimdi inleyerek, onu çekiştiriyorsun ?
1205 Geride kalması mukadder olan malı niçin topladın; ihtiyacından artan malı niçin başkalarına dağıtmadın?
1206 însan gaflet içinde yaşarsa, peşıman olması ve kendisini suçlu bulması lâzımdır.
1207 Ey baba, bugün peşiman olmanın ve inleyerek, başını yerden-yere vurmanın ne faydası var?
AY-TOLDI'NIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1208 Ay-Toldı dedi : — Ey oğlum, dinle; bana bak, sen gafil davranma, âhiret işini yoluna koy.
1209 Gaflet beni mahvetti, ben peşimanım; sen uyanık dur, gafil olma, ey güzel yüzlüm!
1210 Ne kadar doğan varsa, ölmek için doğmuştur; ne kadar dirense de, sonunda zorla götürürler.
1211 Ölecek insanların hepsi zamana rehindir; vakti gelince, bak, bir adım bile atamaz.
1212 Şâirin buna benzer bir sözü vardır; eğer anlaşılırsa, mükemmel bir sözdür.
1213 Her şeyin bir vakti vardır, günü bellidir; nefes alıp-vermenin sayısı bellidir.
1214 Yıl, ay ve gün nasıl geçiyorsa, hayat da öyle geçer; geçip-giden günler seni de muhakkak alıp-götürecektir.
1215 Ay-Toldı sözüne devam etti ve: — Ey oğul — dedi — ben ne hâlde gidiyorum, beni gör ve uyan.
1216 Tek düşüncem sensin, bu endişe ile gidiyorum; sen bugün küçük yaşta, bensiz kalıyorsun.
1217 Benden sonra ne olacaksın; benim bundan başka bir düşüncem yoktur.
1218 Baba oğlunun yetişmesi için emek sarfederse, oğlu o terbiye altında, iyi olarak yetişebilir.
1219 Baba çocuğunu sıkı bir terbiye altında yetiştirirse, annesi ve babası bundan dolayı saadet duyar.
1220 Eğer onu sıkı bir terbiye altında yetiştirecek biri bulunmazsa, o çocuk heder olur; sen artık ondan ümidini kes.
1221 Çocuk babası âlim ve zeki ise, oğluna dâima sıkı bir terbiye vermelidir; bunun usûlü, çâresi budur.
1222 Tecrübeli, yaşını başını almış ve çocuk sahibi insan ne der, dinle.
1223 Kimin çocukları nâz içinde yetiştirilirse, o kimseye ağlamak düşer; keder ona mukadderdir.
1224 Baba çocuğunu küçüklüğünde başı-boş bırakırsa, kabahat ve suç çocukta değil, babadadır.
1225 Çocukların tavrı, hareketi kötü ise, o kötülüğü baba yapmıştır; çocuğu iyi olmaktan mahrum eden odur.
1226 Baba çocuğunu sıkı bir terbiye altına alıp, ona her şeyi öğretirse, çocuğu yetişip-büyüyünce, sevinir.
1227 Ey baba olan, çocuğunu sıkı terbiye et; arkadan gelenler sana gülmesinler.
1228 Çocuklara fazîlet ve bilgi öğretmeli ki, onlar iyi ve güzel yetişsinler.
ÖĞDÜLMİŞ'İN AY-TOLDI'YA CEVABI
1229 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Ey baba, senin kaygım ile yanıp- tutuşuyorum — dedi —
1230 Ne olurdu, senden sonra yaşamasa idim ve senin bu ıstıraplarına şahit olmasa idim.
1231 Bir de merhametli rabbim, senin yerine, benim canımı alsa idi de, bana bu acıyı göstermese idi.
1232 Eğer senin yerine benim canımı almaz ve ecel sana gelirse, demek bu ecel ezelden mukaddermiş.
1233 Niçin kederleniyorsun, bu ağlama niçin; gelen Tanrı emridir, ağlamağı bırak.
1234 Eğer dünya ve devlet arkada kaldığı için ağlıyorsan, ağlama; zorla bunun önüne geçilmez.
1235 Eğer sen bu çeşitli mimetler arkada kadığı için ağlıyorsan, bırak; bunlar da ağlamağa değmez.
1236 Senden önce dünyanın zevkini tadan çok kimse, ah-vah ederek, onu bırakıp gitti.
1237 Sen şimdi bu zâlim dünyanın sana cefa edeceğini biliyordun, kendin gafil davrandın.
1238 Bir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünya kalır; onun kısmetine ancak iki bez düşer.
1239 Eğer sen geçirdiğin hayat için peşiman oluyorsan, haklısın; durmadan ağla, göz yaşın kurumasın.
1240 Fakat geçirdiğin günler bir daha geri gelmez; ne yaptınsa-yaptın, artık karanlık âlemi seni bekliyor.
1241 Bu kaygı ve endişe benim için ise, hiç endişe etme; bilâkis, müsterih ol.
1242 Sen yaratılmış idin, her yaratılan ölür; yaratılan ölür, ama yaratan kalır.
1243 Sen benim için çok merhametli ve cömert bir baba idin; fakat yaratan senden daha merhametlidir.
1244 Seni o yarattı, o sana saadet verdi; bana da vermeyecekmi; buna iman et.
1245 Değersize değer ondan gelir; küçük büyüklüğü onun ihsanı ile bulur.
1246 Dikkat edersen, akıllı insanın buna uygun bir sözü vardır; akıllı insanın sözü akılsız için gözdür.
1247 Gerçek aziz o azizdir ki,.azizlere izzet ondan gelir; izzet ve aziz şimdi nâdirdir.
1248 Değersize kıymet, küçüğe büyüklük, büyüğe yükseklik ve ikbâl veren odur; kötüler ona sığınırlar.
1249 Ay-Toldı oğlunun sözlerini dinledi; elini kaldırdı, gözünü göğe dikti.
1250 Oğluna akıl verdiği için, Tanrıya çok-çok şükür etti.
AY-TOLDI'NIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
1251 Ay-Toldı dedi: —Ey oğlum, şimdi içim rahat etti; Tanrının fazlı ve keremi ile, saadet içinde yaşa.
1252 Akıllı bir insan, dikkat edersen, şu sözü çok doğru söylemiş; onun mânasını bil ve iyice dikkat et.
1253 Tanrı kime akıl, anlayış ve bilgi verirse, o bütün arzularına nail olur.
1254 Kimin tavrı iyi ve hareketi uslu-başlı olursa, o bütün dileklerine kavuşur, güneşi ve ayı parlak olur.
1255 Bu iyi davranış bütün iyilikler için bir sermâyedir; hareketi iyi olursa, insan bin türlü sevince kavuşur.
1256 Ay-Toldı tekrar elini kaldırdı, Tanrıya çok hamd ve sena etti.
1257 -Ey rabbim, sen her şeyi yarattın; sayısız mahlûkların rızkını ihsan edersin — dedi —
1258 Beni yarattın ve saadet içinde yükselttin; ben senin kusurlu, günahkâr ve âsî bir kulunum.
1259 Bu zamana kadar sen bana çok lütuf ve ihsanda bulundun; bütün arzularımı yerine getirdin, dünyanın en iyi nimetlerini bana verdin.
1260 Bütün arzu ve nimetlere tamamen nâil oldum; ey iyi rabbim, sen beni her bakımdan sevindirdin.
1261 Hükmün bugün bana ulaştı, işte gidiyorum; bir tek oğlum vardı, onu da şimdi bırakıyorum.
1262 Baba idim, şimdi bu baba ölüyor; ey rabbim, sen dirisin, ona saadet ver.
1263 Onu refaha yakın ve belâdan uzak tut; her iki dünyada onun yardımcısı ol.
1264 Kötülükten koru, iyiliğe ulaştır; onu yiyecek ve giyeceğe muhtaç etme.
1265 Gönülden gelen iyi dualar etti; ey iyi duâ, sen bütün belâları defet.
1266 Dinle, takva sahibi ne der; takva sahibi olan kimse insanların başıdır.
1267 Tanrı kime inayet ve yardım ederse, o kimse her iki dünyada mes'ûd olur.
1268 Tanrı hangi kula muzaheret ederse, o her iki dünyada dileğine kavuşur.
1269 Tanrının fazlı kimin üzerine olursa, o bütün arzu ve nimetlere erişir.
1270 Akıllı insan buna uygun bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, işi iyi gider.
1271 Tanrı kimi gözetirse, o gözetilir, dileğini bulur ve nimetin iyisine nâil olur.
1272 Hangi kul Tanrıya inanırsa, kendisine belâ ve kaygı kapılarını kapamış olur.
1273 Ay-Toldı devam etti ve:— Ey oğul, anla— dedi— ölümü unutma, onu dâima düşün ve uyanık bulun.
1274 Hayata inanma, yel gibi geçer; gafil olma, bu dünyadan çabuk göçersin.
1275 Ben seni tamamiyle Tanrıya emânet ettim; o dilerse, gözetir ve nimetini tattırır.
1276 Bu düşünceler içinde peşimanlıkla ağlayıp-sızlayarak, işte bugün senden ayrılıyorum.
1277 Benden sonra ne yapacağını sana anlatabildiğim kadar söyleyeyim, dinle.
Yorumlar
Yorum Gönder