620 Hükümdar bir gün yalnız başına otururken, onu çağırttı; Ay-Toldı, içten sevinerek yanına girdi.
621 Ay-Toldı girip, karşısında ayakta durdu; hükümdar:—Gel, buraya otur — diye işaret etti.
622 Ay-Toldı cebinden bir top çıkarıp, yere koydu ve onu altına çekip, üzerine oturdu.
623 Hükümdar bir çok şeyler hakkında onun fikrini sordu, Ay-Toldı onlara cevap verdi ve bildiklerini söyledi.
624 Hükümdar sevindi, tekrar yüzü güldü; Ay-Toldı bunu görünce, gözünü yumdu.
625 Hükümdar bir müddet sustu ve hiç ses çıkarmadı; Ay-Toldı da gözünü yumdu ve hiç açmadı.
626 Hükümdar, bir az sonra, tekrar söze başladı; Ay-Toldı cevap verdi ve yüzünü buruşturdu.
627 Hükümdar ona her bakımdan dikkat etti; onun bilgisini, aklını ve anlayışını tam buldu.
628 Hükümdar ona sevgi ile baktı ve gönülü rahat etti, fakat Ay-Toldı hemen başını çevirdi.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA SÖZÜ
629 Hükümdar çok hiddetlendi ve yüzünü ekşiterek, dedi : —Hey, acele ile hareket etmek insan için kötü bir şeydir.
630 Bu sefer kabahat kendimde oldu; nasıl oldu da başkasına sırrımı hemen açıverdim.
631 Dinle, bak, bilgili insan ne der; acele ile yapılan bir işin peşimanlığı yıllarca sürer.
632 Acele ile yapılan işler dâima çiğ kalır; acele ile pişirilen yemeği yiyen insan hasta olur.
633 Bütün yanlışlıkların başı aceleciliktir; bütün iyi işler dâima teenni ile yapılan işlerdir.
634 Acelecilik şurada oldu ki, seni tanımadan ve kâfi derecede denemeden, kendime yakın tuttum.
635 Hangi kul olursa-olsun, önce ona hizmet gördürmeli; ondan sonra usûlü dâiresinde ihsanda bulunmalıdır.
636 Kulu önce hizmette pişirmeli ve iyice denemeli, ondan sonra kendisini yükseltmeli ve taltif etmelidir.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
637 Ay-Toldı :—Ey devletli hükümdar, acaba neye hiddet buyuruldu da böyle âteş kesildin.
638 Acaba günâhım nedir, kendim bilmiyorum; bana bunu söyle, sonra bir de benim sözümü dinle.
639 Kusurum varsa, cezalandır, kudret senindir; kusurum yok ise, bana muğber olma.
640 Akıl, bu mânayı kasdederek, böyle bir hâdise hakkında ne der, dinle.
641 Eğer hizmetkâr yanılırsa, onu çağırtmak ve neden yanılmış olduğunu sormak lâzımdır.
642 Günâhı varsa, cezalandırmak, eğer yok ise, iyilik ile onun gönlünü almak lâzımdır.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
643 Hükümdar aynı şekilde hiddetle konuşmağa devam etti ve dedi: — Ey bilgisiz, ey ahmak insan !
644 Kendine bir bak, sen benim için kim idin; sana bu küstahlık nereden geliyor.
645 Bana hizmetin geçti desem, henüz bir hizmetin yok; faydan dokundu desem, henüz bir faydan da olmadı.
646 Hizmetin dokunmadığı hâlde seni taltif edip, ihsanda bulundum; sana mevki verdim, fakat sen bana tahakküme kalkıştın.
647 Otururken, altına bir top koyup, üstüne oturdun; böyle bir şeyin üzerine oturulurmu, bir düşün.
648 Ben sana söz söyledim, senin sözünü dinledim; sen gözünü yumunca, şaştım-kaldım.
649 Bunu affettim, sana tekrar hitap ettim; bu sefer de neden yüzünü çevirdin; izah edermisin ?
650 Hakimlerin şu sözünü duymadınmı:—Beye yakın olursan, kendini iyice kolla!
651 Sana baban yahut annen:— Ey oğlum, kendini efendin ile bir tutma ! — demediler mi?
652 Sana takım-başın : —Beyine karşı kafa tutma, başını gözet ! —diye emir vermedimi ?
653 Bu beyler âteştir, âteşe yaklaşma; yaklaşırsan, yanmak muhakkaktır.
654 İhmalci olma, beyler yanar âteştir; yanar âteş, ona yaklaşan için bir felâkettir.
655 Dikkat edersen, beyler gerçekten yanar âteş gibidir; kafa tutanın başını koparır ve kanını emer.
656 Sana fazla bakarsa, onun bakışından kork; eğer korkmazsan, o seni korkmağa mecbur eder.
621 Ay-Toldı girip, karşısında ayakta durdu; hükümdar:—Gel, buraya otur — diye işaret etti.
622 Ay-Toldı cebinden bir top çıkarıp, yere koydu ve onu altına çekip, üzerine oturdu.
623 Hükümdar bir çok şeyler hakkında onun fikrini sordu, Ay-Toldı onlara cevap verdi ve bildiklerini söyledi.
624 Hükümdar sevindi, tekrar yüzü güldü; Ay-Toldı bunu görünce, gözünü yumdu.
625 Hükümdar bir müddet sustu ve hiç ses çıkarmadı; Ay-Toldı da gözünü yumdu ve hiç açmadı.
626 Hükümdar, bir az sonra, tekrar söze başladı; Ay-Toldı cevap verdi ve yüzünü buruşturdu.
627 Hükümdar ona her bakımdan dikkat etti; onun bilgisini, aklını ve anlayışını tam buldu.
628 Hükümdar ona sevgi ile baktı ve gönülü rahat etti, fakat Ay-Toldı hemen başını çevirdi.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA SÖZÜ
629 Hükümdar çok hiddetlendi ve yüzünü ekşiterek, dedi : —Hey, acele ile hareket etmek insan için kötü bir şeydir.
630 Bu sefer kabahat kendimde oldu; nasıl oldu da başkasına sırrımı hemen açıverdim.
631 Dinle, bak, bilgili insan ne der; acele ile yapılan bir işin peşimanlığı yıllarca sürer.
632 Acele ile yapılan işler dâima çiğ kalır; acele ile pişirilen yemeği yiyen insan hasta olur.
633 Bütün yanlışlıkların başı aceleciliktir; bütün iyi işler dâima teenni ile yapılan işlerdir.
634 Acelecilik şurada oldu ki, seni tanımadan ve kâfi derecede denemeden, kendime yakın tuttum.
635 Hangi kul olursa-olsun, önce ona hizmet gördürmeli; ondan sonra usûlü dâiresinde ihsanda bulunmalıdır.
636 Kulu önce hizmette pişirmeli ve iyice denemeli, ondan sonra kendisini yükseltmeli ve taltif etmelidir.
AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ
637 Ay-Toldı :—Ey devletli hükümdar, acaba neye hiddet buyuruldu da böyle âteş kesildin.
638 Acaba günâhım nedir, kendim bilmiyorum; bana bunu söyle, sonra bir de benim sözümü dinle.
639 Kusurum varsa, cezalandır, kudret senindir; kusurum yok ise, bana muğber olma.
640 Akıl, bu mânayı kasdederek, böyle bir hâdise hakkında ne der, dinle.
641 Eğer hizmetkâr yanılırsa, onu çağırtmak ve neden yanılmış olduğunu sormak lâzımdır.
642 Günâhı varsa, cezalandırmak, eğer yok ise, iyilik ile onun gönlünü almak lâzımdır.
HÜKÜMDARIN AY-TOLDI'YA CEVABI
643 Hükümdar aynı şekilde hiddetle konuşmağa devam etti ve dedi: — Ey bilgisiz, ey ahmak insan !
644 Kendine bir bak, sen benim için kim idin; sana bu küstahlık nereden geliyor.
645 Bana hizmetin geçti desem, henüz bir hizmetin yok; faydan dokundu desem, henüz bir faydan da olmadı.
646 Hizmetin dokunmadığı hâlde seni taltif edip, ihsanda bulundum; sana mevki verdim, fakat sen bana tahakküme kalkıştın.
647 Otururken, altına bir top koyup, üstüne oturdun; böyle bir şeyin üzerine oturulurmu, bir düşün.
648 Ben sana söz söyledim, senin sözünü dinledim; sen gözünü yumunca, şaştım-kaldım.
649 Bunu affettim, sana tekrar hitap ettim; bu sefer de neden yüzünü çevirdin; izah edermisin ?
650 Hakimlerin şu sözünü duymadınmı:—Beye yakın olursan, kendini iyice kolla!
651 Sana baban yahut annen:— Ey oğlum, kendini efendin ile bir tutma ! — demediler mi?
652 Sana takım-başın : —Beyine karşı kafa tutma, başını gözet ! —diye emir vermedimi ?
653 Bu beyler âteştir, âteşe yaklaşma; yaklaşırsan, yanmak muhakkaktır.
654 İhmalci olma, beyler yanar âteştir; yanar âteş, ona yaklaşan için bir felâkettir.
655 Dikkat edersen, beyler gerçekten yanar âteş gibidir; kafa tutanın başını koparır ve kanını emer.
656 Sana fazla bakarsa, onun bakışından kork; eğer korkmazsan, o seni korkmağa mecbur eder.
Yorumlar
Yorum Gönder