2957 Öğdülmiş dedi: — Beyler üzerinde hizmetkârın, daha hizmete başlamadan evvel, bir alacağı vardır.
2958 Ona ilk önce yiyecek ve içecek vermek ve onun hizmet esbabını hazır: lamak lâzımdır.
2959 Hizmet etmek zahmetli ve ağır bir iştir; beyler bunu takdir ederlerse, hizmetkâr daha çok gayret eder.
2960 Hizmet eden insan tenini ve canını feda eder; kulluk eden beyini memnun etmek ister.
2961 Onlar sıcakta, soğukta, aç, tok, yaya ve çıplak hâlde, kılıç, balta ve ok darbelerine mâruz kalırlar; ey hükümdar, bunu bil.
2962 Onlar öne, arkaya, sağa ve sola giderler; oralarda beylerini huzura kavuşturmak için, zahmet çekerler.
2963 Onlar düşmana karşı ön safta bir silâh vazifesi görürler; beyin yaşaması için kendilerini ölüme atarlar.
2964 Bu şekilde beyinin huzurunu diler ve geceyi gündüze katarak, zahmet çekerler.
2965 Bu hizmetleri için bey onların hakkını ödemeli; onlara şefkatle muamele etmelidir.
2966 Halk arasında seçkin ve insanların doğrusu olan Üç-Ordu hanı ne der, dinle.
2967 Ey halkın büyüğü ve bey olan kimse, hizmetkâr kullarına iyi muamele et ve onları yükselt.
2968 Beyler hâkimiyetlerini hizmetkârlar vâsıtası ile elde ederler; hükümdar hizmetkârlar ile memleketini düzene koyar.
2969 Beyin aslı ne kadar ulu ve kendisi ne kadar büyük olursa-olsun, onun adı hizmetkârları ile yükselir.
2970 Ey hükümdar, insanlık— mürüvvettir; mürüvvet— insan için, bir tarikattır.
2971 Mürüvvet ve tarikat, hiç şüphesiz, insanın emeğini takdir ile hakkını vermektir.
2972 Hizmetkâr kapıda ümit ile hizmet eder; bey onun umduğunu vermezse, mürüvvet gider.
2973 Beyler hizmetkârın nasıl olduğuna ve işe yarayıp-yaramadığma her vakit dikkat etmelidirler.
2974 işe yaradığı nisbette ona ihsanda bulunmak ve hizmeti nisbetinde onun hakkını ödemek lâzımdır.
2975 Ey hükümdar, insan hayvandan daha aşağı bir mahlûk değildir; bunu kıyâs tutarsan, iş ölçüsüne göre olur.
2976 insan önce hayvanın karnını doyurur; sonra bu insan ondan istifâde eder.
2977 Beyler ihsanda bulunur ve iyi sözle onu takdir ederlerse, hizmetkâr beyine kendisini feda eder.
2978 Hizmetkâr böylece onu sever, ona candan bağlanır; beyinin huzûrunu temin için, kendisi zahmet çeker.
2979 Zeki bir insan buna benzer bir söz söylemiştir; insan bilgi ile etrafına hâkim olur.
2980 insan, iyiliğe karşılık, aziz canını verir; bir iyiliğe karşı on iyilik yapar.
2981 Menfaati olursa, insan kendisini kul yapar; başkasının kölesi olur ve zahmete katlanır
2982 Ona, hizmetine göre, bol ihsanlarda bulunmalı; çıplak ise, giydirmeli; aç ise, doyurmalıdır.
2983 Ey devletli hükümdar, eğer kuldan fakir adını kaldıramazsa, o nasıl bir bey olur?
2984 İhtiyarlar ne derler, dinle; onların sözü gençlerin gözüdür.
2985 Bir kimsenin bir insan parçasına emeği geçerse, o buna karşılık ona insanlık yapar.
2986 însan emeğini takdir etmeyen kimseye insan dememelidir; o hayvana benzer.
2987 Hizmette bulunan kimseler iki türlü olur; biri — hür, biri — kul.
2988 Kul kendi ihtiyarı dışında hizmet eder; işi görmezse, beyden dayak yer.
2989 Hür insana bak, o kendisini kul edip, hizmet eder; onun hizmetini takdir etmek ve emeğini karşılamak lâzımdır.
2990 Hür ve serbest insanlar hep iyiliğin kuludurlar; bunlara her vakit iyilik yolunu açık bulundurmalıdır.
2991 Hür insanı kul ile bir tutmak olmaz; hür insana hür muamelesi yap, kulu da kul gibi kullan.
2992 Beylerin kapısı huzur kapısıdır; huzur kapısına kapılanmak, kendi menfaati icâbıdır.
2993 Hizmetkâr zenginleşirse, bey nâm kazanır ve bu nâmı duâ ile ebedî kalır.
2994 Ey hükümdar, hizmetkâr ile bey arasındaki münâsebet, gerçekten, tam bir alıcı-satıcı münasebeti gibidir.
2995 Satıcı mal verir ve bu ona sermâye olur; alıcı da bunu alır ve bunu memleketten-memlekete dolaştırır.
2996 Yıl, ay ve günler geçince, kâr birikir; tekrar karşılaşırlar ve her biri kendi kârını alır.
2997 işte bunun- gibi, hizmetkârın işi de beyi ile ortak hesaba bağlıdır.
2998 Bey kula mal verir ve iyi sözle onu teşvik eder; hizmetkâr ise, kendi vücûdu ile ona hizmet eder.
2999 Hizmetkâr canını feda ederek, kılıç sallar; bunun kârı, şüphesiz, ildeki memleket ve şehirlerdir.
3000 Düşmanın başını ezer ve hazine toplar; dilek, arzu ve nîmet birbiri ardınca gelir.
3001 Bunların hepsi gelir ve kâr gibidir, ey beyim, kâr getiren hoş tutulmalıdır.
3002 Tüccar-başı, kendi kârı uğurunda dünyayı dolaşan insan, ne der, dinle.
3003 Faydalı olan kimse, kul bile olsa, oğuldan daha yakındır; faydasız oğulu düşman bil ve ondan sakın.
3004 Bütün uğraşan insanlar menfaatleri uğrunda koşarlar; bir menfaati olmasa idi, avcı evinde ihtiyarlayıp giderdi.
3005 Asker beylerin kanat tüyüdür; ey beyler-beyi, kanatsız kuş uçamaz.
3006 Beylerin kuvvet ve kudreti asker ile belli olur; beyler asker ile düğümleri çözerler.
3007 Hangi beyin etrafında cesur asker toplanırsa, o dünyaya sâhip-kıran bir bey olur.
3008 Hangi beyde bütün faziletler birleşirse, bütün istedikleri şeyler onun etrafında toplanır.
3009 Dünya hâkimine binlerce fazilet lâzımdır; dünya hâkimi bu faziletler ile cihanı elde eder.
3010 Ey oğul fazileti kıymetsiz sayma, öğren; bu faziletin tabiatı ak kuşa benzer.
3011 Bu faziletin saadeti ak kuşunki gibidir; haydi, sen fazilete kuş adını ver.
3012 Dünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, ak saçlı insan ne der, dinle.
3013 Bilgi ve fazilet öğren, ona hürmet et; bu fazilet sonra sana da hürmet te'min eder.
3014 Bilgi edin, anlayış sahibi ol, vaktini boş geçirme; vakti gelince, o sana iyilik getirir.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3015 Hükümdar bu sözleri dinledi, sevindi ve: — Ey akıllı, ey nesebi temiz — dedi —
3016 İnsanlığın temelini çok iyi tesbit ettin; gerçekten vefalı insanların yolu budur.
3017 Ben kendim halk üzerine hâkim oldum; her şeye muktedir oldum ve sözüm her yerde geçer oldu.
3018 Şimdi ne bu beyliğe nail olduğum ve ne de bu hayatta kendi huzurumu dilediğim için öğünüyorum.
3019 Asıl dileğim şudur : bana gelen kimse zenginleşsin, benim sayemde kudret ve nüfuzu artsın.
3020 Bu beylerin sevinci yarının kârıdır; buna karşılık hayır-duâ ve iyi adla zikredilmem bana yeter.
3021 Bütün bu hazineyi, bu bir çok altın, gümüşü askere dağıtmak için biriktirdim.
3022 İyi nâm kazanmak arzusu ile, bunları başkalarına veriyorum; çok duâ kazanayım ve Tanrı adımı dünyaya yaysın.
3023 Dileğim şudur: bana hizmet edenler ve bundan sonra yaşayacak olan hizmetkârlarım sıkıntı çekmesinler.
3024 Ben göçüp giderim, bu halk kalır; o zaman beni diıâ ile anmalarını isterim.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3025 Öğdülmiş cevap verdi ve:— Hükümdar bu işi akıl ve bilgi ile çok ıyi kavradı — dedi —
3026 Ölen insan için, kendisinden sonra iyi adının Jcalmasından daha başka ne olabilir.
3027 Bu dünyayı isteyen insan gümüş dağıtmalıdır; ukbâ isteyen için de kurtuluş yolu budur.
3028 Ey hükümdar, altın ve gümüş dağıt; hangi memleketi istersen, oraya hâkim olursun.
3029 Hâkim bey ne der, dinle; bu devler işinin temelini o atmıştır.
3030 Beyler mal dağıtmalı ve çok asker tutmalıdır; ne zaman isterse, düşmanının memleketini ele geçirir.
3031 Hazine neye gerek, çok asker lâzım; beyin zenginliğine lüzum yok, halk tok olmalıdır.
3032 Asker bulundukça, beylerde memleket eksik olmaz; asker olmasa, bey memleketine uzun müddet hâkim kalamaz.
3033 Asker beyden memnun oidumu, bey hangi memleketi isterse, onu elinde bulur.
3034 Dünya beylerinin eli açık olursa, onlar her iki dünyada baş-köşeye otururlar.
3035 Bilgili ne der, dinle; hasis bir bey memleketine hâkim olamaz.
3036 Bu iki şey birbirine zıddır, onlar birbirlerinden kaçarlar; insan hasise yanaşmaz, cömerde sıkıca yapışır.
3037 Bütün faziletli insanlar hasisten kaçarlar ve cömerdin etrafında toplanarak, dilek ve arzularına kavuşurlar.
3038 Hasislik ile beylik birbirine düşmandır; hasise karşı her yerde isyanedilir.
3039 Memleketi ayakta tutan daha iki şey vardır : biri — som altın, biri de — kılıçtır.
3040 Memleketi cömerdlikle muhafaza etmelidir; ey hükümdar, bey cömerdlikle büyür.
3041 Cesur, kahraman adam, yıldırım gibi kılıç sallarsa, azılı muhariplerin damarı patlar.
3042 Altın vere-vere eli nasır tutan beyler memleketi kılıç kullanmadan, söz ile idare ederler.
3043 Memleketi şu iki şey ile tanzim etmeli; ey hükümdar, insan bu iki şey ile büyür.
3044 Çatılan yüzleri som altın güldürür, bozulmuş işlen som altın yoluna koyar.
3045 Kılıç nerede ise, gümüş oradadır; gümüş nerede ise, kılıç oraya yönelir.
3046 Ey hükümdar, gümüş saç, yiğit kimseler toplansın; kendin için gümüş toplarsan, etrafındaki kılıçlı yiğitler dağılır.
3047 Kılıçlı, cesur yiğit, bak, gümüşe rehindir; toplanmış som altın kılıca feda olsun.
3048 Hasis bey mal toplar ve hazine yapar, cömert bey bunu kılıç ile vuravura alır.
3049 Bu dünyada böyle âdet olmuştur: hasise söğerler, cömerdi öğerler.
3050 Öğdülmiş sözünü bitirdi, yer öptü; hükümdara duâ etti ve Tanrıyı öğdü.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
3051 Hükümdar bu sözleri dinledi ve sevindi; ellerini kaldırarak, Tanrı'ya duâ etti.
3052 Sonra dedi: — Ey inandığım, merhametli rabbim; ey müşkül anlarda sığındığım rabbim.
3053 Benim senden başka istinatgahım yoktur; güvendiğim bizzat sensin, ümidim sendedir.
3054 Bana yapmadığın hangi iyilik var; yerine getirmediğin hangi arzum kaldı.
3055 Ey ebedî ve ganî Tanrım, doğrusunu söylüyorum, benim bu âciz varlığım sana nasıl lâyıkı ile kulluk edebilir.
3056 Sana niyaz ederim, yardımın ve kudretin ile doğru yola yönelt, bana destek ol.
3057 Bütün bu iyilikler arasında en iyisi, şimdi ruhumu doyuran bu Öğdülmiş'tir.
3058 Onu sen bana ihsan ettin; bunun için sana yüz bin defa şükür ederim.
3059 Benim işim uğrunda tenini, canını feda ediyor ve bu fâni hayatımda bana çok duâ kazandırıyor.
3060 Şimdi bana kuvvet ver, onun hakkını ödeyeyim; memnun olsun ve bana kalpten bağlansın.
3061 Hükümdar yine söyle dedi: — Ey öğdülmiş, akıllı ve bilgili her kes seni medhetmiştir.
3062 Akıllı biri lâzım olursa, sen aklın kendisisin; bilgili biri lâzım olursa, sen bilginin kendisisin.
3063 Güvenilir, içten bağlı doğru ve temizsin; senin bütün hareketlerin dâima doğruluk yolunda olmuştur.
3064 Hizmet ettin, senin hizmetin benim ihsanımı aştı; yerine getirmediğin hizmet kalmadı.
3065 Benden şimdi iyi bir karşılık görmelisin; sana hakkını ödeyeyim, sen hayatını ona göre tanzim et.
3066 Benim gönlüm senden nasıl hoşnut ise, ey oğul, Tanrı seni de öyle sevindirsin.
3067 Hükümdar sözünü bitirdi ve bir müddet sustu, durdu; hizmetkârı yer öptü ve ayağa kalktı.
3068 Oradan memnun ve mesrur olarak çıktı; bir az sonra atına binip, evine döndü.
3069 Yine sadâkatle, sabah-akşam hizmet etti; hizmeti takdir edildi ve saadet kapıları açıldı.
3070 Felek dönüp, kudreti artınca, aklı derlenip toplandı, bilgisi derinleşti.
3071 Saadete eren ve bu suretle memlekete adını yayan ve şöhreti bulunan insan ne der, dinle.
3072 Kime saadet gelip, onunla uyuşursa, onun başını yükselterek, göğe erdirir.
3073 Saadet gelir ve servet toplanırsa, insanın gönülü huzura kavuşur, yüzü sevinçle parlar.
3074 Kır saçlı sana buna benzer bir söz söylemiştir; ey kahraman yiğit, bu sözü iyice dinle.
3075 Kim devlete ererse, onun kudreti artar; bütün eğrisi — doğru, her söylediği — hikmetin tâ kendisi olur.
3076 Dünya feylesufu ne kadar natuk olursa-olsun, serveti yoksa, dili kösteklidir.
3077 Dünyanın âdeti böyledir; dönek dünya ve devletin adı böyle çıkmıştır.
3078 Eğer o kötü birine teveccüh ederse, o kimse şeref kazanır; eğer küçüğe bakarsa, o büyüklük bulur.
3079 Bu devlet kime nasip olursa, onun içini-dışmı düzeltir ve her şeyini tanzim eder.
3080 Devlet kime gelirse, bütün istenilen şeyleri beraber getirir; o insan dünyada meşhur olur, adı her tarafa yayılır.
3081 Eğer giderse, bu getirdiklerini de beraber götürür; yükselttiği başı tekrar kara toprağa indirir.
3082 Ey akıl ve gönül sahihi, anlayışlı ve uyanık olan insan, bu dünyaya hiç gönül verme, onun beklenmedik yerlerde sana zararı dokunur.
3083 Bu karanlık zulmet yeri neye gerek, durulmuş ebedî ülke için önceden hazırlan.
3084 Bu dünya bir zindandır, ona gönül bağlama; sen yüsek saray ve ülke iste, huzur ve sükûna kavuş.
3085 Gönülü durulmuş ve her işinde gönülü dürüst olan insan ne der, dinle.
3086 Ey himmet sahibi, güzel bir dünya iste; güzel olanı isteyen insanın saadeti eksiksiz olur.
3087 Bu fâni dünyayı bırak, ukbâyı dile; sen dünyayı bırakmazsan, o seni bırakır.
3088 Bu dünya cefakârdır, sen de ona cefâ et; ona ne kadar cefâ edersen, o da sana o kadar râm olur.
3089 Ey yoldan azmış, başı dönmüş adam, bu dünyaya hiç gönül verme, onun dibi bataklıktır.
3090 Bataklığa giren dibe batar, oradan kimse bir daha çıkamaz; orada sevinç arama.
3091 Kendini yukarı çek, bataklıktan kurtul; ibâdet ile kulluk vazifelerini yerine getir.
3092 Bugün tekrar ona dön, senin dileğini o verecektir; artık aksini söyle, başkaca söylenecek söz kalmadı.
3093 Bundan sonra hükümdar gönlünü doğrulttu; halka iyi kanunlar vaz'etmekte devam etti.
3094 Halk huzura kavuştu, zayıflar kuvvetlendi; onu sevenler yükseldi, düşmanları zayıfladı.
3095 Gününü sevinç içinde güvençle geçirdi; adı, şöhreti ve nâmı dünyaya yayıldı.
3096 Bir müddet böyle yaşadı ve böyle hareket etti; kurt ile kuzu müsavi oldu.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3097 Hükümdar bir gün yalnız otururken, Öğdülmiş'i yanına çağırttı; günlerin nasıl geçtiğini ve işleri sordu. —
3098 Ey Öğdülmiş, söyle, gün ve aylar nasıl geçiyor; memlekette yoksul mu çoğaldı, yoksa zenginmi.
3099 Memleket içinde kötü, uygunsuz neler var; bana halkın vaziyetini anlat, benden bir şey gizleme.
3100 Halk arasında ne gibi sözler dolaşıyor, öğenleri mi daha çok, yoksa, zammedenleri mi.
3101 Kusurummu daha çok, yoksa fazîletimmi; bana söyle, ben de ona göre tedbirler alayım.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3102 Öğdülmiş cevap verdi ve: — Ey hükümdar, memlekette herkes arzu ettiği şeyleri bulmaktadır — dedi —
3103 Hükümdarın devleti sayesinde dünya düzeldi; keder kısa ve sevinçler uzun oldu.
3104 Halk zenginleşti ve huzura kavuştu; memleket ve şehirler süslendi, gönüller ferahladı.
3105 Halk günlerini huzur içinde, gecelerini de hep sevinç içinde geçiriyor.
3106 Her kesin dilinde medih ve senan dolaşıyor, nefes alan her canlı durmadan sana duâ ediyor.
3107 Kanun su gibidir; zulüm ise, ateş gibi her şeyi mahveder; sen berrak su akıttın ve ateş söndü.
3108 Kanunu doğru tatbik ettin, dünya düzene girdi; hiç kimse memlekette artık bir zorbaya rastlamıyor.
3109 Ey hükümdar, şu üç şey zulüm ve tazyıka sebep olur; biri— beyin ihmalkârlığı ki, bundan musibet gelir.
3110 ikincisi — halkın başında bulunan insanın zayıf olması; üçüncüsü de — halkın bağrını yiyen tamahkârlıktır.
3111 Şimdi bu üçünden hiç biri sende bulunmadığından, memleketin neresinde bir zorba zuhur edebilir.
3112 Ey âdil, temiz ve halîm bey, Tanrı sana akıl, bilgi ve bir çok faziletler verdi.
3113 Her türlü iyilik için Allah sana tevfik verdi; halkın karnı tok ve sırtı pek oldu.
3114 Tanrıya şükür et, ibâdet kıl ve sevin; müsterih ol, bir az huzur ve rahat içinde yaşa.
3115 Dışarıda yanlış veya yersiz ne olursa, işte senin hizmetine koşan kulun ben varım.
3116 Hükümdar şükür etti ve çok sevindi; elini kaldırdı ve Tanrıya sena etti.
3117 Ey merhametli rabbim — dedi — sen büyüksün; bu zayıf kulunun memlekette itibârını yükselttin.
3118 Sen bana her türlü iyilikleri ihsan ettin; şükür etmek boynumun borcudur.
3119 Ben sana bu şükrü ne zaman hakkı ile ödeyebilirim; benim şükür borcumu sana sen öde.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3120 Hükümdar devam etti:— Ey Öğdülmişim, seni bulmam bana Tanrının bir lutfu idi.
3121 Zulme mâni olmama, adaleti yerine getirmeme ve her türlü iyiliğe sebep şimdi sen oldun.
3122 Tanrı bana bugün bütün iyilikleri ihsan etti; bir de bunlardan on misli fazla değerde olan seni verdi.
3123 Bey yalnız, tek başına ne kadar gayret ederse-etšin, kulun yardımı olmazsa, bunu uzun zaman devam ettiremez.
3124 Bey içeridedir, onun dışarıdaki gözü, sâdık kuludur; o beyin hem gözü, hem sözüdür.
3125 Sen de benim gözüm, dilim ve elimsin; ey mert yiğit, ben bu sayede iyi nâm kazandım.
3126 Dünya hâkimi ve bütün memleketleri idaresi altına almış olan hakan ne der, dinle.
3127 Beyler arayıp, sâdık bir kul bulurlarsa, onu altın ve gümüş mahfaza içinde tutmalıdırlar.
3128 Beyler doğru, dürüst ve itimat edilir bir insan bulurlarsa, kendileri huzura kavuşurlar ve hayatları saadet içinde geçer.
3129 Hizmetkârın seçkini içten bağlı olur; böyle bir hizmetkârı kim arayıp bulabilir.
3130 Dünyada seçkin ve içten bağlı kimseler bulunmasa idi; insanlık nasıl kemâle erişirdi.
3131 Bana babandan yadigâr olarak yalnız senin kalmana çok teessüf ediyorum.
3132 Senin gibi daha başka biri bulunmuş olsa idi, senden önce veya senden sonra aynı yolu takip etmiş olurdu.
3133 Ey dürüst tabiatlı, benim yanımda şimdiden teksin; seni kaybedersem, başka birini nerede bulurum.
3134 Ben senin böyle tek olmandan korkuyorum, ey kudretli insan; kâşki senin bir eşin daha bulunsa idi.
3135 Bütün bu zahmet senin üzerinde kalmazdı; ben de daha çok duâ kazanmış olurdum.
3136 Ara, akrabaların arasında senin yolunu takıp edebilecek bir kimse var mı, soruştur.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3137 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar sağ olsun, iş yapacak kimseler her vakit bulunur — dedi —
3138 Hükümdar her vakit rahat ve huzur içinde bulunsun; sükûn içinde bütün dilek ve arzuları yerine gelsin.
3139 Benim zahmetime karşılık hükümdarın altını var; hiç endişe etmesin ve gönülünü ferah tutsun.
3140 Ben zahmet çekiyorsam, rahat da ediyorum; huzur ile zahmet yan yana yürür.
3141 Eğer hükümdar memleket işinde faydalı ve halkın başında bulunacak bir insan istiyorsa,
3142 Bak, hikmeti ile her gün yeni bir tedbir arayan hakîm devlet adamı ne der, dinle.
3143 Ne kadar çok olursa-olsun, memleket işine yardımcılar ara; memleket böyle tanzim edilir ve büyük bey huzur içinde bütün arzularına kavuşur.
3144 Memlekette faydalı ve zeki insanlar ne kadar çok olursa, işleri bunlar görürler, bey de o kadar rahat eder.
3145 Yok değil, benim akrabalarım arasında da çok geniş bilgili böyle bir insan vardır.
3146 Kendisi her türlü fazilet ve takva sahibi olup, uyanıktır ve elinden her türlü iş gelir.
3147 Hareketi doğru ve adı Odgurmış'tır; o her türlü iyiliğe el vurmuştur.
3148 Fakat o bu dünyadan yüzünü çevirdi; kalkıp dağa çıktı, dünya endişelerini gönlünden uzaklaştırdı.
3149 Tanrıya ibâdet ederek, kendisini zahmete veriyor ve ibâdetle günah hastalığını tedavi ediyor.
3150 Onun fazileti benimkinden yüz misli fazladır; o halkın ileri geleni ve insanların seçkinidir.
3151 Benim bu akrabam burada yanımda bulunsa idi, o bize her işte bilgisi ile rehberlik ederdi.
3152 Hükümdar, altınına lüzum kalmadan, ona gönülden inanarak, dünyayı idare eder ve sevinç içindeyaşardı.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3153 Hükümdar:—Arzum ve dileğim budur — dedi— onu bulursam, her işte ona emniyet edebilirim.
3154 Bu işin çâresi ne ise, bak; ey zeki, sen onu muhakkak benim yanıma getir.
3155 Onu buraya nasıl davet edelim, onu çağırmak üzere kimi gönderelim.
3156 Mektûpmu lâzım yahut ağızdan sözmü ulaştırmak; sen nasıl münâsip görürsen, öyle yap.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3157 Öğdülmiş cevap verdi: —Hükümdarın suâline cevabım şudur — dedi —
3158 Böyle bir akrabamın bulunduğunu arzettim, fakat gelip-gelmeyeceği hakkında bir şey söyleyemem.
3159 Eğer gelirse, çok iyi, emrinize hürmet gösterdi demektir; eğer gelmezse, fermanınıza ehemmiyet vermemiş olur.
3160 Hükümdarın altını acaba ona tesir ederrñi; o doğru insan acaba beni tekdir mi eder.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
3161 Hükümdar : — Ben sana bir şey sordum, sen de kendi bildiğini bana söyledin — dedi—
3162 Çağır gelirse-gelir; eğer gelmezse ve benim sözümü dinlemezse, senin ne kabahatin var.
3163 Sen onun her türlü faziletlerini öğdün, bu faziletlerinden dolayı ben onu istiyorum.
3164 Hava ve hevese düşman olduğundan, sen de bilgili ve akıllı dediğin için, onu arzuladım.
3165 insan dediğin bilgili ve akıllı insandır; onun dışındakilerin hepsi de hayvan gibidir.
3166 iş bilirse, bilgili ve akıllı insan bilir; iş yaparsa, bilgili ve akıllı insan yapar.
3167 Bu gerçekten şuna benzer; ey merd kahraman bunu dinle.
3168 Bütün kör düğümler bilgi ile çözülür; bilgi bil, anlayışlı ol, akıl ile yaşa.
3169 Bilgi ile iş gör, sözün doğru olsun; öğrenmekte devam et, bu günü boş geçirme.
3170 Bu akrabandan yalnız ben değil, sen de istifâde edeceksin ve hoşnut olacaksın.
3171 insanın akrabası varsa, yanında bulunmalı; akrabası yoksa, insan ahbap edinmelidir.
3172 Dinle, memleket hâkimi çok yerinde söylemiş; akrabaları olan kimse her keşten daha kuvvetlidir.
3173 Akrabaları olan kimsenin nâm ve şöhreti büyüktür; arkadaşları olan insanın adı ve sözü muteberdir.
3174 Akraban yoksa, arkadaş ve ahbap edin, iyi arkadaş akraba gibi olur.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3175 Öğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, onu sen gerçekten arzu ediyorsan, çâresine bakayım —dedi—
3176 Hükümdar emir buyurursa, kendim gideyim; meseleyi açarak, onu buraya davet edeyim.
3177 Bilgi, akıl ve zekâmı kullanarak, türlü dil döküp, onu iknaya çalışayım.
3178 Hükümdar da kendi eli ile mektup yazsın ve o zeki insan da hükümdarın fermanını bizzat okusun.
3179 Bana itimat etsin ve bunun yalnız benim arzum olduğunu sanmasın; fermanı da duysun ve arzuya muhalefet etmesin.
3180 Ben ağızdan ne kadar söz söylesem dahi, hükümdarın fermanı, yazılı sözü başkadır.
3181 Dinle, aslı sırmalı ipek gibi temiz ve kıymetli olan ne der : —Beyin fermanı halkın gönlünü avlar.
3182 Bilgili ne kadar güzel söylemiş : — Beyin sözü kapalı gönülleri açar.
3183 Beyler kula iltifat ederlerse, kul bunu hayatı boyunca unutmaz.
3184 Eğer beyin dili yumuşak ve tatlı ise, onu, büyük-küçük, bütün halk sever.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E GEVABI
3185 Hükümdar:— Münâsip görüyorsan, şimdi mektubu yazayım, bu onu avlayacak bir ağ olsun — dedi —
3186 Senin gitmen lâzım ise, hazırlan; ben de bir mektup yazıp, sana vereyim.
2958 Ona ilk önce yiyecek ve içecek vermek ve onun hizmet esbabını hazır: lamak lâzımdır.
2959 Hizmet etmek zahmetli ve ağır bir iştir; beyler bunu takdir ederlerse, hizmetkâr daha çok gayret eder.
2960 Hizmet eden insan tenini ve canını feda eder; kulluk eden beyini memnun etmek ister.
2961 Onlar sıcakta, soğukta, aç, tok, yaya ve çıplak hâlde, kılıç, balta ve ok darbelerine mâruz kalırlar; ey hükümdar, bunu bil.
2962 Onlar öne, arkaya, sağa ve sola giderler; oralarda beylerini huzura kavuşturmak için, zahmet çekerler.
2963 Onlar düşmana karşı ön safta bir silâh vazifesi görürler; beyin yaşaması için kendilerini ölüme atarlar.
2964 Bu şekilde beyinin huzurunu diler ve geceyi gündüze katarak, zahmet çekerler.
2965 Bu hizmetleri için bey onların hakkını ödemeli; onlara şefkatle muamele etmelidir.
2966 Halk arasında seçkin ve insanların doğrusu olan Üç-Ordu hanı ne der, dinle.
2967 Ey halkın büyüğü ve bey olan kimse, hizmetkâr kullarına iyi muamele et ve onları yükselt.
2968 Beyler hâkimiyetlerini hizmetkârlar vâsıtası ile elde ederler; hükümdar hizmetkârlar ile memleketini düzene koyar.
2969 Beyin aslı ne kadar ulu ve kendisi ne kadar büyük olursa-olsun, onun adı hizmetkârları ile yükselir.
2970 Ey hükümdar, insanlık— mürüvvettir; mürüvvet— insan için, bir tarikattır.
2971 Mürüvvet ve tarikat, hiç şüphesiz, insanın emeğini takdir ile hakkını vermektir.
2972 Hizmetkâr kapıda ümit ile hizmet eder; bey onun umduğunu vermezse, mürüvvet gider.
2973 Beyler hizmetkârın nasıl olduğuna ve işe yarayıp-yaramadığma her vakit dikkat etmelidirler.
2974 işe yaradığı nisbette ona ihsanda bulunmak ve hizmeti nisbetinde onun hakkını ödemek lâzımdır.
2975 Ey hükümdar, insan hayvandan daha aşağı bir mahlûk değildir; bunu kıyâs tutarsan, iş ölçüsüne göre olur.
2976 insan önce hayvanın karnını doyurur; sonra bu insan ondan istifâde eder.
2977 Beyler ihsanda bulunur ve iyi sözle onu takdir ederlerse, hizmetkâr beyine kendisini feda eder.
2978 Hizmetkâr böylece onu sever, ona candan bağlanır; beyinin huzûrunu temin için, kendisi zahmet çeker.
2979 Zeki bir insan buna benzer bir söz söylemiştir; insan bilgi ile etrafına hâkim olur.
2980 insan, iyiliğe karşılık, aziz canını verir; bir iyiliğe karşı on iyilik yapar.
2981 Menfaati olursa, insan kendisini kul yapar; başkasının kölesi olur ve zahmete katlanır
2982 Ona, hizmetine göre, bol ihsanlarda bulunmalı; çıplak ise, giydirmeli; aç ise, doyurmalıdır.
2983 Ey devletli hükümdar, eğer kuldan fakir adını kaldıramazsa, o nasıl bir bey olur?
2984 İhtiyarlar ne derler, dinle; onların sözü gençlerin gözüdür.
2985 Bir kimsenin bir insan parçasına emeği geçerse, o buna karşılık ona insanlık yapar.
2986 însan emeğini takdir etmeyen kimseye insan dememelidir; o hayvana benzer.
2987 Hizmette bulunan kimseler iki türlü olur; biri — hür, biri — kul.
2988 Kul kendi ihtiyarı dışında hizmet eder; işi görmezse, beyden dayak yer.
2989 Hür insana bak, o kendisini kul edip, hizmet eder; onun hizmetini takdir etmek ve emeğini karşılamak lâzımdır.
2990 Hür ve serbest insanlar hep iyiliğin kuludurlar; bunlara her vakit iyilik yolunu açık bulundurmalıdır.
2991 Hür insanı kul ile bir tutmak olmaz; hür insana hür muamelesi yap, kulu da kul gibi kullan.
2992 Beylerin kapısı huzur kapısıdır; huzur kapısına kapılanmak, kendi menfaati icâbıdır.
2993 Hizmetkâr zenginleşirse, bey nâm kazanır ve bu nâmı duâ ile ebedî kalır.
2994 Ey hükümdar, hizmetkâr ile bey arasındaki münâsebet, gerçekten, tam bir alıcı-satıcı münasebeti gibidir.
2995 Satıcı mal verir ve bu ona sermâye olur; alıcı da bunu alır ve bunu memleketten-memlekete dolaştırır.
2996 Yıl, ay ve günler geçince, kâr birikir; tekrar karşılaşırlar ve her biri kendi kârını alır.
2997 işte bunun- gibi, hizmetkârın işi de beyi ile ortak hesaba bağlıdır.
2998 Bey kula mal verir ve iyi sözle onu teşvik eder; hizmetkâr ise, kendi vücûdu ile ona hizmet eder.
2999 Hizmetkâr canını feda ederek, kılıç sallar; bunun kârı, şüphesiz, ildeki memleket ve şehirlerdir.
3000 Düşmanın başını ezer ve hazine toplar; dilek, arzu ve nîmet birbiri ardınca gelir.
3001 Bunların hepsi gelir ve kâr gibidir, ey beyim, kâr getiren hoş tutulmalıdır.
3002 Tüccar-başı, kendi kârı uğurunda dünyayı dolaşan insan, ne der, dinle.
3003 Faydalı olan kimse, kul bile olsa, oğuldan daha yakındır; faydasız oğulu düşman bil ve ondan sakın.
3004 Bütün uğraşan insanlar menfaatleri uğrunda koşarlar; bir menfaati olmasa idi, avcı evinde ihtiyarlayıp giderdi.
3005 Asker beylerin kanat tüyüdür; ey beyler-beyi, kanatsız kuş uçamaz.
3006 Beylerin kuvvet ve kudreti asker ile belli olur; beyler asker ile düğümleri çözerler.
3007 Hangi beyin etrafında cesur asker toplanırsa, o dünyaya sâhip-kıran bir bey olur.
3008 Hangi beyde bütün faziletler birleşirse, bütün istedikleri şeyler onun etrafında toplanır.
3009 Dünya hâkimine binlerce fazilet lâzımdır; dünya hâkimi bu faziletler ile cihanı elde eder.
3010 Ey oğul fazileti kıymetsiz sayma, öğren; bu faziletin tabiatı ak kuşa benzer.
3011 Bu faziletin saadeti ak kuşunki gibidir; haydi, sen fazilete kuş adını ver.
3012 Dünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, ak saçlı insan ne der, dinle.
3013 Bilgi ve fazilet öğren, ona hürmet et; bu fazilet sonra sana da hürmet te'min eder.
3014 Bilgi edin, anlayış sahibi ol, vaktini boş geçirme; vakti gelince, o sana iyilik getirir.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3015 Hükümdar bu sözleri dinledi, sevindi ve: — Ey akıllı, ey nesebi temiz — dedi —
3016 İnsanlığın temelini çok iyi tesbit ettin; gerçekten vefalı insanların yolu budur.
3017 Ben kendim halk üzerine hâkim oldum; her şeye muktedir oldum ve sözüm her yerde geçer oldu.
3018 Şimdi ne bu beyliğe nail olduğum ve ne de bu hayatta kendi huzurumu dilediğim için öğünüyorum.
3019 Asıl dileğim şudur : bana gelen kimse zenginleşsin, benim sayemde kudret ve nüfuzu artsın.
3020 Bu beylerin sevinci yarının kârıdır; buna karşılık hayır-duâ ve iyi adla zikredilmem bana yeter.
3021 Bütün bu hazineyi, bu bir çok altın, gümüşü askere dağıtmak için biriktirdim.
3022 İyi nâm kazanmak arzusu ile, bunları başkalarına veriyorum; çok duâ kazanayım ve Tanrı adımı dünyaya yaysın.
3023 Dileğim şudur: bana hizmet edenler ve bundan sonra yaşayacak olan hizmetkârlarım sıkıntı çekmesinler.
3024 Ben göçüp giderim, bu halk kalır; o zaman beni diıâ ile anmalarını isterim.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3025 Öğdülmiş cevap verdi ve:— Hükümdar bu işi akıl ve bilgi ile çok ıyi kavradı — dedi —
3026 Ölen insan için, kendisinden sonra iyi adının Jcalmasından daha başka ne olabilir.
3027 Bu dünyayı isteyen insan gümüş dağıtmalıdır; ukbâ isteyen için de kurtuluş yolu budur.
3028 Ey hükümdar, altın ve gümüş dağıt; hangi memleketi istersen, oraya hâkim olursun.
3029 Hâkim bey ne der, dinle; bu devler işinin temelini o atmıştır.
3030 Beyler mal dağıtmalı ve çok asker tutmalıdır; ne zaman isterse, düşmanının memleketini ele geçirir.
3031 Hazine neye gerek, çok asker lâzım; beyin zenginliğine lüzum yok, halk tok olmalıdır.
3032 Asker bulundukça, beylerde memleket eksik olmaz; asker olmasa, bey memleketine uzun müddet hâkim kalamaz.
3033 Asker beyden memnun oidumu, bey hangi memleketi isterse, onu elinde bulur.
3034 Dünya beylerinin eli açık olursa, onlar her iki dünyada baş-köşeye otururlar.
3035 Bilgili ne der, dinle; hasis bir bey memleketine hâkim olamaz.
3036 Bu iki şey birbirine zıddır, onlar birbirlerinden kaçarlar; insan hasise yanaşmaz, cömerde sıkıca yapışır.
3037 Bütün faziletli insanlar hasisten kaçarlar ve cömerdin etrafında toplanarak, dilek ve arzularına kavuşurlar.
3038 Hasislik ile beylik birbirine düşmandır; hasise karşı her yerde isyanedilir.
3039 Memleketi ayakta tutan daha iki şey vardır : biri — som altın, biri de — kılıçtır.
3040 Memleketi cömerdlikle muhafaza etmelidir; ey hükümdar, bey cömerdlikle büyür.
3041 Cesur, kahraman adam, yıldırım gibi kılıç sallarsa, azılı muhariplerin damarı patlar.
3042 Altın vere-vere eli nasır tutan beyler memleketi kılıç kullanmadan, söz ile idare ederler.
3043 Memleketi şu iki şey ile tanzim etmeli; ey hükümdar, insan bu iki şey ile büyür.
3044 Çatılan yüzleri som altın güldürür, bozulmuş işlen som altın yoluna koyar.
3045 Kılıç nerede ise, gümüş oradadır; gümüş nerede ise, kılıç oraya yönelir.
3046 Ey hükümdar, gümüş saç, yiğit kimseler toplansın; kendin için gümüş toplarsan, etrafındaki kılıçlı yiğitler dağılır.
3047 Kılıçlı, cesur yiğit, bak, gümüşe rehindir; toplanmış som altın kılıca feda olsun.
3048 Hasis bey mal toplar ve hazine yapar, cömert bey bunu kılıç ile vuravura alır.
3049 Bu dünyada böyle âdet olmuştur: hasise söğerler, cömerdi öğerler.
3050 Öğdülmiş sözünü bitirdi, yer öptü; hükümdara duâ etti ve Tanrıyı öğdü.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
3051 Hükümdar bu sözleri dinledi ve sevindi; ellerini kaldırarak, Tanrı'ya duâ etti.
3052 Sonra dedi: — Ey inandığım, merhametli rabbim; ey müşkül anlarda sığındığım rabbim.
3053 Benim senden başka istinatgahım yoktur; güvendiğim bizzat sensin, ümidim sendedir.
3054 Bana yapmadığın hangi iyilik var; yerine getirmediğin hangi arzum kaldı.
3055 Ey ebedî ve ganî Tanrım, doğrusunu söylüyorum, benim bu âciz varlığım sana nasıl lâyıkı ile kulluk edebilir.
3056 Sana niyaz ederim, yardımın ve kudretin ile doğru yola yönelt, bana destek ol.
3057 Bütün bu iyilikler arasında en iyisi, şimdi ruhumu doyuran bu Öğdülmiş'tir.
3058 Onu sen bana ihsan ettin; bunun için sana yüz bin defa şükür ederim.
3059 Benim işim uğrunda tenini, canını feda ediyor ve bu fâni hayatımda bana çok duâ kazandırıyor.
3060 Şimdi bana kuvvet ver, onun hakkını ödeyeyim; memnun olsun ve bana kalpten bağlansın.
3061 Hükümdar yine söyle dedi: — Ey öğdülmiş, akıllı ve bilgili her kes seni medhetmiştir.
3062 Akıllı biri lâzım olursa, sen aklın kendisisin; bilgili biri lâzım olursa, sen bilginin kendisisin.
3063 Güvenilir, içten bağlı doğru ve temizsin; senin bütün hareketlerin dâima doğruluk yolunda olmuştur.
3064 Hizmet ettin, senin hizmetin benim ihsanımı aştı; yerine getirmediğin hizmet kalmadı.
3065 Benden şimdi iyi bir karşılık görmelisin; sana hakkını ödeyeyim, sen hayatını ona göre tanzim et.
3066 Benim gönlüm senden nasıl hoşnut ise, ey oğul, Tanrı seni de öyle sevindirsin.
3067 Hükümdar sözünü bitirdi ve bir müddet sustu, durdu; hizmetkârı yer öptü ve ayağa kalktı.
3068 Oradan memnun ve mesrur olarak çıktı; bir az sonra atına binip, evine döndü.
3069 Yine sadâkatle, sabah-akşam hizmet etti; hizmeti takdir edildi ve saadet kapıları açıldı.
3070 Felek dönüp, kudreti artınca, aklı derlenip toplandı, bilgisi derinleşti.
3071 Saadete eren ve bu suretle memlekete adını yayan ve şöhreti bulunan insan ne der, dinle.
3072 Kime saadet gelip, onunla uyuşursa, onun başını yükselterek, göğe erdirir.
3073 Saadet gelir ve servet toplanırsa, insanın gönülü huzura kavuşur, yüzü sevinçle parlar.
3074 Kır saçlı sana buna benzer bir söz söylemiştir; ey kahraman yiğit, bu sözü iyice dinle.
3075 Kim devlete ererse, onun kudreti artar; bütün eğrisi — doğru, her söylediği — hikmetin tâ kendisi olur.
3076 Dünya feylesufu ne kadar natuk olursa-olsun, serveti yoksa, dili kösteklidir.
3077 Dünyanın âdeti böyledir; dönek dünya ve devletin adı böyle çıkmıştır.
3078 Eğer o kötü birine teveccüh ederse, o kimse şeref kazanır; eğer küçüğe bakarsa, o büyüklük bulur.
3079 Bu devlet kime nasip olursa, onun içini-dışmı düzeltir ve her şeyini tanzim eder.
3080 Devlet kime gelirse, bütün istenilen şeyleri beraber getirir; o insan dünyada meşhur olur, adı her tarafa yayılır.
3081 Eğer giderse, bu getirdiklerini de beraber götürür; yükselttiği başı tekrar kara toprağa indirir.
3082 Ey akıl ve gönül sahihi, anlayışlı ve uyanık olan insan, bu dünyaya hiç gönül verme, onun beklenmedik yerlerde sana zararı dokunur.
3083 Bu karanlık zulmet yeri neye gerek, durulmuş ebedî ülke için önceden hazırlan.
3084 Bu dünya bir zindandır, ona gönül bağlama; sen yüsek saray ve ülke iste, huzur ve sükûna kavuş.
3085 Gönülü durulmuş ve her işinde gönülü dürüst olan insan ne der, dinle.
3086 Ey himmet sahibi, güzel bir dünya iste; güzel olanı isteyen insanın saadeti eksiksiz olur.
3087 Bu fâni dünyayı bırak, ukbâyı dile; sen dünyayı bırakmazsan, o seni bırakır.
3088 Bu dünya cefakârdır, sen de ona cefâ et; ona ne kadar cefâ edersen, o da sana o kadar râm olur.
3089 Ey yoldan azmış, başı dönmüş adam, bu dünyaya hiç gönül verme, onun dibi bataklıktır.
3090 Bataklığa giren dibe batar, oradan kimse bir daha çıkamaz; orada sevinç arama.
3091 Kendini yukarı çek, bataklıktan kurtul; ibâdet ile kulluk vazifelerini yerine getir.
3092 Bugün tekrar ona dön, senin dileğini o verecektir; artık aksini söyle, başkaca söylenecek söz kalmadı.
3093 Bundan sonra hükümdar gönlünü doğrulttu; halka iyi kanunlar vaz'etmekte devam etti.
3094 Halk huzura kavuştu, zayıflar kuvvetlendi; onu sevenler yükseldi, düşmanları zayıfladı.
3095 Gününü sevinç içinde güvençle geçirdi; adı, şöhreti ve nâmı dünyaya yayıldı.
3096 Bir müddet böyle yaşadı ve böyle hareket etti; kurt ile kuzu müsavi oldu.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3097 Hükümdar bir gün yalnız otururken, Öğdülmiş'i yanına çağırttı; günlerin nasıl geçtiğini ve işleri sordu. —
3098 Ey Öğdülmiş, söyle, gün ve aylar nasıl geçiyor; memlekette yoksul mu çoğaldı, yoksa zenginmi.
3099 Memleket içinde kötü, uygunsuz neler var; bana halkın vaziyetini anlat, benden bir şey gizleme.
3100 Halk arasında ne gibi sözler dolaşıyor, öğenleri mi daha çok, yoksa, zammedenleri mi.
3101 Kusurummu daha çok, yoksa fazîletimmi; bana söyle, ben de ona göre tedbirler alayım.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3102 Öğdülmiş cevap verdi ve: — Ey hükümdar, memlekette herkes arzu ettiği şeyleri bulmaktadır — dedi —
3103 Hükümdarın devleti sayesinde dünya düzeldi; keder kısa ve sevinçler uzun oldu.
3104 Halk zenginleşti ve huzura kavuştu; memleket ve şehirler süslendi, gönüller ferahladı.
3105 Halk günlerini huzur içinde, gecelerini de hep sevinç içinde geçiriyor.
3106 Her kesin dilinde medih ve senan dolaşıyor, nefes alan her canlı durmadan sana duâ ediyor.
3107 Kanun su gibidir; zulüm ise, ateş gibi her şeyi mahveder; sen berrak su akıttın ve ateş söndü.
3108 Kanunu doğru tatbik ettin, dünya düzene girdi; hiç kimse memlekette artık bir zorbaya rastlamıyor.
3109 Ey hükümdar, şu üç şey zulüm ve tazyıka sebep olur; biri— beyin ihmalkârlığı ki, bundan musibet gelir.
3110 ikincisi — halkın başında bulunan insanın zayıf olması; üçüncüsü de — halkın bağrını yiyen tamahkârlıktır.
3111 Şimdi bu üçünden hiç biri sende bulunmadığından, memleketin neresinde bir zorba zuhur edebilir.
3112 Ey âdil, temiz ve halîm bey, Tanrı sana akıl, bilgi ve bir çok faziletler verdi.
3113 Her türlü iyilik için Allah sana tevfik verdi; halkın karnı tok ve sırtı pek oldu.
3114 Tanrıya şükür et, ibâdet kıl ve sevin; müsterih ol, bir az huzur ve rahat içinde yaşa.
3115 Dışarıda yanlış veya yersiz ne olursa, işte senin hizmetine koşan kulun ben varım.
3116 Hükümdar şükür etti ve çok sevindi; elini kaldırdı ve Tanrıya sena etti.
3117 Ey merhametli rabbim — dedi — sen büyüksün; bu zayıf kulunun memlekette itibârını yükselttin.
3118 Sen bana her türlü iyilikleri ihsan ettin; şükür etmek boynumun borcudur.
3119 Ben sana bu şükrü ne zaman hakkı ile ödeyebilirim; benim şükür borcumu sana sen öde.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3120 Hükümdar devam etti:— Ey Öğdülmişim, seni bulmam bana Tanrının bir lutfu idi.
3121 Zulme mâni olmama, adaleti yerine getirmeme ve her türlü iyiliğe sebep şimdi sen oldun.
3122 Tanrı bana bugün bütün iyilikleri ihsan etti; bir de bunlardan on misli fazla değerde olan seni verdi.
3123 Bey yalnız, tek başına ne kadar gayret ederse-etšin, kulun yardımı olmazsa, bunu uzun zaman devam ettiremez.
3124 Bey içeridedir, onun dışarıdaki gözü, sâdık kuludur; o beyin hem gözü, hem sözüdür.
3125 Sen de benim gözüm, dilim ve elimsin; ey mert yiğit, ben bu sayede iyi nâm kazandım.
3126 Dünya hâkimi ve bütün memleketleri idaresi altına almış olan hakan ne der, dinle.
3127 Beyler arayıp, sâdık bir kul bulurlarsa, onu altın ve gümüş mahfaza içinde tutmalıdırlar.
3128 Beyler doğru, dürüst ve itimat edilir bir insan bulurlarsa, kendileri huzura kavuşurlar ve hayatları saadet içinde geçer.
3129 Hizmetkârın seçkini içten bağlı olur; böyle bir hizmetkârı kim arayıp bulabilir.
3130 Dünyada seçkin ve içten bağlı kimseler bulunmasa idi; insanlık nasıl kemâle erişirdi.
3131 Bana babandan yadigâr olarak yalnız senin kalmana çok teessüf ediyorum.
3132 Senin gibi daha başka biri bulunmuş olsa idi, senden önce veya senden sonra aynı yolu takip etmiş olurdu.
3133 Ey dürüst tabiatlı, benim yanımda şimdiden teksin; seni kaybedersem, başka birini nerede bulurum.
3134 Ben senin böyle tek olmandan korkuyorum, ey kudretli insan; kâşki senin bir eşin daha bulunsa idi.
3135 Bütün bu zahmet senin üzerinde kalmazdı; ben de daha çok duâ kazanmış olurdum.
3136 Ara, akrabaların arasında senin yolunu takıp edebilecek bir kimse var mı, soruştur.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3137 Öğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar sağ olsun, iş yapacak kimseler her vakit bulunur — dedi —
3138 Hükümdar her vakit rahat ve huzur içinde bulunsun; sükûn içinde bütün dilek ve arzuları yerine gelsin.
3139 Benim zahmetime karşılık hükümdarın altını var; hiç endişe etmesin ve gönülünü ferah tutsun.
3140 Ben zahmet çekiyorsam, rahat da ediyorum; huzur ile zahmet yan yana yürür.
3141 Eğer hükümdar memleket işinde faydalı ve halkın başında bulunacak bir insan istiyorsa,
3142 Bak, hikmeti ile her gün yeni bir tedbir arayan hakîm devlet adamı ne der, dinle.
3143 Ne kadar çok olursa-olsun, memleket işine yardımcılar ara; memleket böyle tanzim edilir ve büyük bey huzur içinde bütün arzularına kavuşur.
3144 Memlekette faydalı ve zeki insanlar ne kadar çok olursa, işleri bunlar görürler, bey de o kadar rahat eder.
3145 Yok değil, benim akrabalarım arasında da çok geniş bilgili böyle bir insan vardır.
3146 Kendisi her türlü fazilet ve takva sahibi olup, uyanıktır ve elinden her türlü iş gelir.
3147 Hareketi doğru ve adı Odgurmış'tır; o her türlü iyiliğe el vurmuştur.
3148 Fakat o bu dünyadan yüzünü çevirdi; kalkıp dağa çıktı, dünya endişelerini gönlünden uzaklaştırdı.
3149 Tanrıya ibâdet ederek, kendisini zahmete veriyor ve ibâdetle günah hastalığını tedavi ediyor.
3150 Onun fazileti benimkinden yüz misli fazladır; o halkın ileri geleni ve insanların seçkinidir.
3151 Benim bu akrabam burada yanımda bulunsa idi, o bize her işte bilgisi ile rehberlik ederdi.
3152 Hükümdar, altınına lüzum kalmadan, ona gönülden inanarak, dünyayı idare eder ve sevinç içindeyaşardı.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
3153 Hükümdar:—Arzum ve dileğim budur — dedi— onu bulursam, her işte ona emniyet edebilirim.
3154 Bu işin çâresi ne ise, bak; ey zeki, sen onu muhakkak benim yanıma getir.
3155 Onu buraya nasıl davet edelim, onu çağırmak üzere kimi gönderelim.
3156 Mektûpmu lâzım yahut ağızdan sözmü ulaştırmak; sen nasıl münâsip görürsen, öyle yap.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3157 Öğdülmiş cevap verdi: —Hükümdarın suâline cevabım şudur — dedi —
3158 Böyle bir akrabamın bulunduğunu arzettim, fakat gelip-gelmeyeceği hakkında bir şey söyleyemem.
3159 Eğer gelirse, çok iyi, emrinize hürmet gösterdi demektir; eğer gelmezse, fermanınıza ehemmiyet vermemiş olur.
3160 Hükümdarın altını acaba ona tesir ederrñi; o doğru insan acaba beni tekdir mi eder.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
3161 Hükümdar : — Ben sana bir şey sordum, sen de kendi bildiğini bana söyledin — dedi—
3162 Çağır gelirse-gelir; eğer gelmezse ve benim sözümü dinlemezse, senin ne kabahatin var.
3163 Sen onun her türlü faziletlerini öğdün, bu faziletlerinden dolayı ben onu istiyorum.
3164 Hava ve hevese düşman olduğundan, sen de bilgili ve akıllı dediğin için, onu arzuladım.
3165 insan dediğin bilgili ve akıllı insandır; onun dışındakilerin hepsi de hayvan gibidir.
3166 iş bilirse, bilgili ve akıllı insan bilir; iş yaparsa, bilgili ve akıllı insan yapar.
3167 Bu gerçekten şuna benzer; ey merd kahraman bunu dinle.
3168 Bütün kör düğümler bilgi ile çözülür; bilgi bil, anlayışlı ol, akıl ile yaşa.
3169 Bilgi ile iş gör, sözün doğru olsun; öğrenmekte devam et, bu günü boş geçirme.
3170 Bu akrabandan yalnız ben değil, sen de istifâde edeceksin ve hoşnut olacaksın.
3171 insanın akrabası varsa, yanında bulunmalı; akrabası yoksa, insan ahbap edinmelidir.
3172 Dinle, memleket hâkimi çok yerinde söylemiş; akrabaları olan kimse her keşten daha kuvvetlidir.
3173 Akrabaları olan kimsenin nâm ve şöhreti büyüktür; arkadaşları olan insanın adı ve sözü muteberdir.
3174 Akraban yoksa, arkadaş ve ahbap edin, iyi arkadaş akraba gibi olur.
ÖĞDÜLMİŞ'İN HÜKÜMDARA CEVABI
3175 Öğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, onu sen gerçekten arzu ediyorsan, çâresine bakayım —dedi—
3176 Hükümdar emir buyurursa, kendim gideyim; meseleyi açarak, onu buraya davet edeyim.
3177 Bilgi, akıl ve zekâmı kullanarak, türlü dil döküp, onu iknaya çalışayım.
3178 Hükümdar da kendi eli ile mektup yazsın ve o zeki insan da hükümdarın fermanını bizzat okusun.
3179 Bana itimat etsin ve bunun yalnız benim arzum olduğunu sanmasın; fermanı da duysun ve arzuya muhalefet etmesin.
3180 Ben ağızdan ne kadar söz söylesem dahi, hükümdarın fermanı, yazılı sözü başkadır.
3181 Dinle, aslı sırmalı ipek gibi temiz ve kıymetli olan ne der : —Beyin fermanı halkın gönlünü avlar.
3182 Bilgili ne kadar güzel söylemiş : — Beyin sözü kapalı gönülleri açar.
3183 Beyler kula iltifat ederlerse, kul bunu hayatı boyunca unutmaz.
3184 Eğer beyin dili yumuşak ve tatlı ise, onu, büyük-küçük, bütün halk sever.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E GEVABI
3185 Hükümdar:— Münâsip görüyorsan, şimdi mektubu yazayım, bu onu avlayacak bir ağ olsun — dedi —
3186 Senin gitmen lâzım ise, hazırlan; ben de bir mektup yazıp, sana vereyim.
Yorumlar
Yorum Gönder