3646 Ögdilmiş cevap verdi: — Ey mübarek insan, söylediğin sözleri dinledim — dedi —
3647 Bir de sen şunu dinle; bu söz, geçekten, bilgi ve akıl için bir ölçüdür.
3648 Bu dünyanın hâli her ne kadar dediğin gibi ise de, sen kendisine hayatı o kadar zehir etme.
3649 Bu geniş dünyayı kendine zorla daraltma; günahkâr kulu için, Tanrının fazlı ve rahmeti vardır.
3650 Azabı çok ise, rahmeti de boldur; günahkârlar için rahmet aziz bir şeydir.
3651 Azabından çok kork, fakat rahmetinden de ümit kesme; ibâdet kıl ve bu kulluk adının icaplarını yerine getir.
3652 Bütün dünya halkı kasaba ve şehirleri bırakıp, büyük yük yüklenerek, kalkıp, dağlara ihtifâya çekilmiş olsalardı,
3653 Dünya bozulur, her taraf boş kalır ve insan-oğullarının nesli kesilmiş olurdu.
3654 Tanrı bütün bu halk için iki ev yarattı: birinin adı cennet, birinin de cehennemdir.
3655 Yine bütün insanlar geceyi-gündüze katıp, bu dünya peşinde koşarak,
3656 İbâdeti bırakıp, dünya nimetlerine rağbet etseler ve buna mukabil cehenneme girseler, cennet yine de boş kalmazdı.
3657 Tanrı kula iki göz ve iki kulak verdi; biri ile bu dünyaya bakarsa, biri ile de âhirete bakmalıdır.
3658 Uzanıp elde etmek için, insana iki el verdi; birini bu dünya için kullanırsan, birini de âhiret için kullan.
3659 Yürümek için iki ayak verdi; biri ile bu tarafa bir adım atarsan, bir adımı, senin için zahmetli de olsa, oraya at.
3660 Dünyaya şöhret salmış, cömert, eli açık, hakîm ve geniş bilgili insan gene güzel söylemiş.
3661 Ey kul olan akıllı ve uyanık insan, ihmalkâr olma; dikkatli ol, başkasının yüzünden sana zarar gelmesin.
3662 Bu her iki dünyayı da Tanrı yarattı; birini bulunca, koş, diğerini de ara.
3663 Kadir Tanrı insan-oğullarının hepsini acıkan ve doyan mahlûklar olarak yarattı ve onlara böyle ad verdi.
3664 İnsanın sırtına elbise ve boğazı için yemek lâzımdır; ey kardeş, bunlar hayat ilâçlarıdır.
3665 Sırtını örtmek için elbise ve karnını doyurmak için yemek, ey kardeş, yaşayanlar için bunlardan vazgeçmek imkânsızdır.
3666 Helâl dünya nîmeti bulmalı ve kazanıp yemeli, bir kısmını da fakirlere dağıtmalıdır.
3667 Kâşki bu pılı-pırtı ve bu boğaz olmasa; bu pılı-pırtı ve bu boğaz insanın vaz geçemediği şeylerdir.
3668 Tanrının adinden dâima korkarak yaşa, fakat fazlından da hiç bir zaman ümit kesme.
3669 Kulluk bu ikisinin arasındadır, bunu bil; yol budur, bu kulluk yolunu kaybetme.
3670 Bilgisizlere bilgi, öğüt ve nasihat veren insan çok güzel söylemiş.
3671 Sen rica ile havfi kendine kanat edin; bu ikisinin arasındaki yoldan şaşma.
3672 Tanrının emirlerini yap, kulluğunu yerine getir; saraya uçarak gir ve huzura kavuş.
3673 Rica ile havf, bu ikisi iki kanat gibidir; bu ikisi ile uçan göğe yol bulur.
3674 Günahım çok diye ümit kesmemeli; yalnız ibâdete güvenerek de ibâdette ifrata gitmemeli.
3675 İbâdet kıl, kulluk hep hizmetten ibarettir; kimin adı kul olursa, onun şiarı hizmettir.
3676 İnsan Tanrının emirlerini üstün ve kendisini değersiz tutmalıdır; böyle davranmakla, sonunda kendisi kıymet bulur.
3677 İbâdette kendini fakir bil, fakir; ibâdetçe fakir ve günahça zengin bil.
3678 Kendin de, sözün de iyi olsa dahi, insanlar arasında kendini kötü bil, kendini.
3679 İşte ben bildiklerimi sana söyledim; sözüme göre hareket edersen, yarın karşılığını bulursun.
3680 Eğer bu söylediklerimi kabul etmezsen, cevap ver, ey merd yiğit, ben de döneyim.
3681 Söz çok uzun oldu, bunu daha fazla uzatmakta artık bir fayda yoktur.
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
3682 Odgurmış başını elleri arasına aldı, uzun-uzun düşündü, sonra başını kaldırdı ve: —
3683 Ey kardeş —dedi— sana zahmet oldu; kardeşlik göstererek, bunları bana söyledin.
3684 Benim iyiliğimi düşünerek, bu sözleri söyledin; Tanrı sana bunun sevabını versin, benim derdimi kendine derd edindin.
3685 Dikkat ettim, imdi bu işte bana bir çıkar yol görünmüyor; ey merd yiğit.
3686 Gönlüm bunu beğenmedi ve bu işten çekiniyor; gönlün beğenmediği işe girişmek tehlikelidir.
3687 Bilgisi derin ve kendisini her kese sevdirmiş olan, temiz gönüllü insan ne iyi bilgi vermiştir.
3688 Hangi işi yapmak istersen, önce bunu gönlüne danış.
3689 Sonra başkaları ile meşveret et, her sözünü danış; fakat içine sinmezse, o işten kendini uzak tut.
3690 Sana her keşten daha yakın olan kendindir; gönlün tasvip etmediği işi bırak, işte bu kadar.
3691 Ey gönülü diri, hangi işi gönül beğenmezse, o işten bir fayda gelmez.
3692 Gönül bu işi severek arzu etmediğinden, ben de bundan vaz geçtim.
3693 Beni mazur görmeni rica ediyorum, ey insanların seçkini, beni kendi hâlime bırak.
3694 Ben ne tabiatım, ne tavır ve hareketim, ne de sözlerim ile hükümdara faydalı olabilecek bir fazilete mâlik değilim.
3695 Kendim dünyadan kaçarak, buraya geldim; tekrar oraya nasıl giderim.
3696 Tanrı kulluğuna kendisini vakfetmiş olan kimseye insan kulluğu yapmak yakışırımı, ey asîl tabiatlım.
3697 Beni şimdi Tanrı ibâdetinde bırak, senin iyiliğin için duacı olayım.
3698 Birbirimizi arzulayıp, görüşmek istersek, sen bana gelme, ben seni arayıp-bulayım.
3699 Zahmeti ben çekeyim, sen huzurunu bozma; hükümdarın hizmetinde, halkın faydasına çalış.
3700 Yakınlık gösteren, candan hizmet eden ve içten bağlı insan ne der, dinle.
3701 Gönül heyecanlanır ve insanı harekete getirirse, bil ki, istenilen iş çabuk olacaktır.
3702 insan arzu ile ve isteyerek yürürse, yorulup yolda kalmaz, dileğine ulaşır.
3703 Arzusuna ulaşmak için arzu ile yola çıkan insan yarı yolda yorulup kalmaz, dileğini bulur.
3704 Vefası ile şöhret bulmuş, sevmiş ve kendisini de sevdirmiş olan insan çok güzel söylemiş.
3705 insan gönülden yakınlık duyarsa, ona uzak yer yakın olur; yakınlık vefakârlığı için dâima gönüle bak.
3706 Yakınlık hakkı vefakârlıkla takdir edilirse, doğu ile batı arası hemen bir tepe aşılınca ulaşılacak kadar yakın bir mesafe olur.
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI
3707 Öğdülmiş cevap verdi : — Senin sözlerini dinledim, şimdi beni dinle — dedi —
3708 Ey kardeş, arzun bu ise, ben seni zorlamam; kalbin kırılmasın.
3709 Başka bir diyeceğim kalmadı, sen sağ ve esen kal; hükümdara bir mektup ver, beni mahcup etme.
3710 Hükümdar kendi eli ile yazıp, mektup gönderdi; kendin gelmeyeceksen sen de ona bir mektup yaz.
3711 Söylediğin sözleri ölçüp-tartarak, bana şimdi bir cevap ver; ben de ona göre hareket edeyim.
3712 Hem ağızdan söyle, hem mektup yaz, ey zeki âlim; ben de hükümdarın yanına döneyim.
3647 Bir de sen şunu dinle; bu söz, geçekten, bilgi ve akıl için bir ölçüdür.
3648 Bu dünyanın hâli her ne kadar dediğin gibi ise de, sen kendisine hayatı o kadar zehir etme.
3649 Bu geniş dünyayı kendine zorla daraltma; günahkâr kulu için, Tanrının fazlı ve rahmeti vardır.
3650 Azabı çok ise, rahmeti de boldur; günahkârlar için rahmet aziz bir şeydir.
3651 Azabından çok kork, fakat rahmetinden de ümit kesme; ibâdet kıl ve bu kulluk adının icaplarını yerine getir.
3652 Bütün dünya halkı kasaba ve şehirleri bırakıp, büyük yük yüklenerek, kalkıp, dağlara ihtifâya çekilmiş olsalardı,
3653 Dünya bozulur, her taraf boş kalır ve insan-oğullarının nesli kesilmiş olurdu.
3654 Tanrı bütün bu halk için iki ev yarattı: birinin adı cennet, birinin de cehennemdir.
3655 Yine bütün insanlar geceyi-gündüze katıp, bu dünya peşinde koşarak,
3656 İbâdeti bırakıp, dünya nimetlerine rağbet etseler ve buna mukabil cehenneme girseler, cennet yine de boş kalmazdı.
3657 Tanrı kula iki göz ve iki kulak verdi; biri ile bu dünyaya bakarsa, biri ile de âhirete bakmalıdır.
3658 Uzanıp elde etmek için, insana iki el verdi; birini bu dünya için kullanırsan, birini de âhiret için kullan.
3659 Yürümek için iki ayak verdi; biri ile bu tarafa bir adım atarsan, bir adımı, senin için zahmetli de olsa, oraya at.
3660 Dünyaya şöhret salmış, cömert, eli açık, hakîm ve geniş bilgili insan gene güzel söylemiş.
3661 Ey kul olan akıllı ve uyanık insan, ihmalkâr olma; dikkatli ol, başkasının yüzünden sana zarar gelmesin.
3662 Bu her iki dünyayı da Tanrı yarattı; birini bulunca, koş, diğerini de ara.
3663 Kadir Tanrı insan-oğullarının hepsini acıkan ve doyan mahlûklar olarak yarattı ve onlara böyle ad verdi.
3664 İnsanın sırtına elbise ve boğazı için yemek lâzımdır; ey kardeş, bunlar hayat ilâçlarıdır.
3665 Sırtını örtmek için elbise ve karnını doyurmak için yemek, ey kardeş, yaşayanlar için bunlardan vazgeçmek imkânsızdır.
3666 Helâl dünya nîmeti bulmalı ve kazanıp yemeli, bir kısmını da fakirlere dağıtmalıdır.
3667 Kâşki bu pılı-pırtı ve bu boğaz olmasa; bu pılı-pırtı ve bu boğaz insanın vaz geçemediği şeylerdir.
3668 Tanrının adinden dâima korkarak yaşa, fakat fazlından da hiç bir zaman ümit kesme.
3669 Kulluk bu ikisinin arasındadır, bunu bil; yol budur, bu kulluk yolunu kaybetme.
3670 Bilgisizlere bilgi, öğüt ve nasihat veren insan çok güzel söylemiş.
3671 Sen rica ile havfi kendine kanat edin; bu ikisinin arasındaki yoldan şaşma.
3672 Tanrının emirlerini yap, kulluğunu yerine getir; saraya uçarak gir ve huzura kavuş.
3673 Rica ile havf, bu ikisi iki kanat gibidir; bu ikisi ile uçan göğe yol bulur.
3674 Günahım çok diye ümit kesmemeli; yalnız ibâdete güvenerek de ibâdette ifrata gitmemeli.
3675 İbâdet kıl, kulluk hep hizmetten ibarettir; kimin adı kul olursa, onun şiarı hizmettir.
3676 İnsan Tanrının emirlerini üstün ve kendisini değersiz tutmalıdır; böyle davranmakla, sonunda kendisi kıymet bulur.
3677 İbâdette kendini fakir bil, fakir; ibâdetçe fakir ve günahça zengin bil.
3678 Kendin de, sözün de iyi olsa dahi, insanlar arasında kendini kötü bil, kendini.
3679 İşte ben bildiklerimi sana söyledim; sözüme göre hareket edersen, yarın karşılığını bulursun.
3680 Eğer bu söylediklerimi kabul etmezsen, cevap ver, ey merd yiğit, ben de döneyim.
3681 Söz çok uzun oldu, bunu daha fazla uzatmakta artık bir fayda yoktur.
ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI
3682 Odgurmış başını elleri arasına aldı, uzun-uzun düşündü, sonra başını kaldırdı ve: —
3683 Ey kardeş —dedi— sana zahmet oldu; kardeşlik göstererek, bunları bana söyledin.
3684 Benim iyiliğimi düşünerek, bu sözleri söyledin; Tanrı sana bunun sevabını versin, benim derdimi kendine derd edindin.
3685 Dikkat ettim, imdi bu işte bana bir çıkar yol görünmüyor; ey merd yiğit.
3686 Gönlüm bunu beğenmedi ve bu işten çekiniyor; gönlün beğenmediği işe girişmek tehlikelidir.
3687 Bilgisi derin ve kendisini her kese sevdirmiş olan, temiz gönüllü insan ne iyi bilgi vermiştir.
3688 Hangi işi yapmak istersen, önce bunu gönlüne danış.
3689 Sonra başkaları ile meşveret et, her sözünü danış; fakat içine sinmezse, o işten kendini uzak tut.
3690 Sana her keşten daha yakın olan kendindir; gönlün tasvip etmediği işi bırak, işte bu kadar.
3691 Ey gönülü diri, hangi işi gönül beğenmezse, o işten bir fayda gelmez.
3692 Gönül bu işi severek arzu etmediğinden, ben de bundan vaz geçtim.
3693 Beni mazur görmeni rica ediyorum, ey insanların seçkini, beni kendi hâlime bırak.
3694 Ben ne tabiatım, ne tavır ve hareketim, ne de sözlerim ile hükümdara faydalı olabilecek bir fazilete mâlik değilim.
3695 Kendim dünyadan kaçarak, buraya geldim; tekrar oraya nasıl giderim.
3696 Tanrı kulluğuna kendisini vakfetmiş olan kimseye insan kulluğu yapmak yakışırımı, ey asîl tabiatlım.
3697 Beni şimdi Tanrı ibâdetinde bırak, senin iyiliğin için duacı olayım.
3698 Birbirimizi arzulayıp, görüşmek istersek, sen bana gelme, ben seni arayıp-bulayım.
3699 Zahmeti ben çekeyim, sen huzurunu bozma; hükümdarın hizmetinde, halkın faydasına çalış.
3700 Yakınlık gösteren, candan hizmet eden ve içten bağlı insan ne der, dinle.
3701 Gönül heyecanlanır ve insanı harekete getirirse, bil ki, istenilen iş çabuk olacaktır.
3702 insan arzu ile ve isteyerek yürürse, yorulup yolda kalmaz, dileğine ulaşır.
3703 Arzusuna ulaşmak için arzu ile yola çıkan insan yarı yolda yorulup kalmaz, dileğini bulur.
3704 Vefası ile şöhret bulmuş, sevmiş ve kendisini de sevdirmiş olan insan çok güzel söylemiş.
3705 insan gönülden yakınlık duyarsa, ona uzak yer yakın olur; yakınlık vefakârlığı için dâima gönüle bak.
3706 Yakınlık hakkı vefakârlıkla takdir edilirse, doğu ile batı arası hemen bir tepe aşılınca ulaşılacak kadar yakın bir mesafe olur.
ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ'A CEVABI
3707 Öğdülmiş cevap verdi : — Senin sözlerini dinledim, şimdi beni dinle — dedi —
3708 Ey kardeş, arzun bu ise, ben seni zorlamam; kalbin kırılmasın.
3709 Başka bir diyeceğim kalmadı, sen sağ ve esen kal; hükümdara bir mektup ver, beni mahcup etme.
3710 Hükümdar kendi eli ile yazıp, mektup gönderdi; kendin gelmeyeceksen sen de ona bir mektup yaz.
3711 Söylediğin sözleri ölçüp-tartarak, bana şimdi bir cevap ver; ben de ona göre hareket edeyim.
3712 Hem ağızdan söyle, hem mektup yaz, ey zeki âlim; ben de hükümdarın yanına döneyim.
Yorumlar
Yorum Gönder