No | Kutadgu Bilig | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
63 | Togardın ese keldi öngdün yili ajun itgüke açtı uştmah yolı |
Şarktan bahar rüzgârı eserek geldi; dünyayı süslemek için, cennet yolunu açtı. |
64 | Yagız yir yıpar toldı kafur kitip bezenmek tiler dünya körkin itip |
Kâfur gitti, kara toprak misk ile doldu; dünya kendisini süsleyerek, bezenmek istiyor. |
65 | İrinçig kışıg sürdi yazkı esin yaruk yaz yana kurdı devlet yasın |
Bahar rüzgârı eziyetli kışı sürüp, götürdü; parlak yaz tekrar saadet yayını kurdu. |
66 | Yaşık yandı bolgay yana ornınga balık kudrukmdın kozı burnınga |
Güneş balık-kuyruğundan (hût), kuzu-burnuna (hamel) kadar olan yerine tekrar döndü. |
67 | Kurımış yıgaçlar tonandı yaşıl bezendi yipün al sarıg kök kızıl |
Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi. |
68 | Yagız yir yaşıl torku yüzke badı hıtay arkışı yadtı tavgaç edi |
Kara yer yüzüne yeşil ipek bağladı; hıtay kervanı da bunun üstüne çın kumaşı yaydı. |
69 | Yazı tag kır oprı töşendi yadıp itindi koli kaşı kök al kedip |
Düzlükler, dağlar, sahralar ve ovalar bunu yayıp, döşendiler; vadiler ve yamaçlar al ve yeşil giyerek, süslendiler. |
70 | Tümen tü çiçekler yazıldı küle yıpar toldı kafur ajun yıd bile |
Binlerce çiçekler gülerek açıldılar; dünya misk ve kâfur kokusu ile doldu. |
71 | Saba yili koptı karanfil yi din ajun barça bütrü yıpar burdı kin |
Karanfil kokulu bahar rüzgârı esti; dünyanın her tarafı misk ve anber kokusu ile doldu. |
72 | Kaz ördek kugu kıl kalıkıg tudı kakılayu kaynar yokaru kodı |
Kaz, ördek, kuğu ve kıl-kuyruk fezayı doldurdu; bağırışarak, bir yukarı-bir aşağı, kaynaşıyorlar. |
73 | Kayusı kopar kör kayusı konar kayusı çapar kör kayu suv içer |
Bak, biri kalkıyor, biri konuyor; biri yüzüyor, biri su içiyor. |
74 | Kökiş turna kökte ünün yangkular tizilmiş titir teg uçar yilkürer |
Kökiş ve turnalar gökte yüksek sesle bağırışıyor; dizilmiş deve katarı gibi, uçup, kanat çalıyorlar. |
75 | Ular kuş ünin tüzdi under işin süig kız okır teg köngül birmişin |
Keklik, sesine bir ahenk vererek, eşine sesleniyor; sanki güzel bir kız gönül verdiğini çağırıyor. |
76 | Ünin ötti keklik küler katgura kızıl agzı kan teg kaşı kap kara |
Keklik yüksek sesle öttü, sanki gülmekten katılıyor; ağzı kan gibi kızıl, kaşı sim-siyah. |
77 | Kara çumguk ötti sita tumşukın üni oglagu kız üni teg yakın |
Kara çumguk mızrak gibi gagası ile ötüyor; sesi, nazlı bir kızın sesi gibi, cana yakındır. |
78 | Çiçeklikte sandvaç öter ming; ünün okır şun cibri tünün hem künün |
Çiçek bahçesinde bülbül binlerce sesle ötüyor, sanki gece-gündüz Mezamir okuyor. |
79 | Elik külmiz oynar çiçekler öze sıgun muygak agnar yorır tip keze |
Karacalar, dişi-erkek, çiçekler üzerinde oynuyor; geyikler, dişi-erkek, sıçrayıp oynayarak koşuşuyorlar. |
80 | Kalık kaşı tügdi közi yaş saçar çiçek yazdı yüz kör küler katgurar |
Gök kaşını çattı, gözünden yaş serpiliyor; çiçek yüzünü açtı, bak, gülmekten katılıyor. |
81 | Bu ödte ajun öz özinge bakıp küvenip sevinip edinge bakıp |
Bu esnada dünya kendi-kendine baktı; sevinip övünerek, hazinesini gözden geçirdi. |
82 | İletü manga açtı dünya sözin ayur körmedingmü bu hakan yüzin |
Gözü bana ilişince, söze başladı ve şöyle dedi: — Sen bu hakanın yüzünü görmedin mi? |
83 | Udır erding erse tur aç emdi köz eşitmeding erse eşit minde söz |
Uyuyor idi isen şimdi kalk, gözünü aç; işitmedin ise, şimdi benim sözümü dinle. |
84 | Tümen yılda berü tul erdim tulas bu tul tonı suçlup örüng kedtim as |
Ben binlerce yıldan beri dul idim, benzim solmuştu; şimdi bu dul libasını çıkarıp, beyaz kakımdan gelinlikler giydim. |
85 | Bezendim begim boldı hakan ulug ötündüm munu kolsa canım yulug |
Süslendim, çünkü ulu hakan eşim oldu; dileğim budur: o isterse, canım feda olsun. |
86 | Bulıt kökredi urdı nevbet tugı yaşın yaşnadı tarttı hakan tugı |
Gök gürledi, nevbet davulunu vurdu; şimşek çaktı, hakanın tuğunu çekti. |
87 | Biri kında çıktı sunup il tutar biri küsi çavı ajunka yeter |
Biri kınından çıkınca, ona memleketler sunar; biri nâm ve şöhretini dünyaya yayar. |
88 | Ajun tuttı tavgaç ulug bugra han kutadsu atı birsü iki cihan |
Büyük Tavgaç Buğra Han dünyaya hâkim oldu; adı kutlu olsun, Tanrı onu her iki cihanda aziz etsin. |
89 | Ay din ‘izzi devletka naşir mucin ay miletka tac ay şeri’atka din |
Ey dinin izzeti, ey devletin yarıcısı, ey milletin tacı, ey şeriatin hadimi. |
90 | Bayat birdi barça tilemiş tilek bayat ok bolu birsü arka yülek |
Tanrı bütün dileklerini verdi; bundan sonra da Tanrı dâima sana arka ve destek olsun. |
91 | ay dünya cemali uluglukka kork ay mülketka nur ay yayıg kutka örk |
Ey dünyanın süsü, ey ululuğun ziyneti, ey saltanatın nuru, ey dönek huylu saadetin bağını elinde tutan, |
92 | bolu birdi evren ilig birdi taht tuta birsü tengri bu taht birle baht |
Devran sana memleket ve taht verdi; Tanrı bu taht ile bahtını dâim etsin. |
93 | ajun tındı ornap bu hakan öze anın ıdtı dünya tanguklar tüze |
Hakan tahta oturunca, dünya âsâyiş buldu; bundan dolayı dünya ona şâhâne hediyeler gönderdi. |
94 | esirdin keligli kalık kuşları kayu ray-i hindi kayu kayşan |
Esirden gelen semâ kuşları, kimi rây-i hindî, kimi kayseri; |
95 | öger atın ündep ünin türtüşüp küvenç birle avnur sevinçke tuşup |
Ötüşleri ile yarış ederek, adını anıp, sevinç ve huzur içinde onu öğerler. |
96 | bu türlüg çiçek yirde munça bediz yazı tag kır oprı yaşıl kök mengiz |
Yerde bin bir çiçek, bin bir manzara, düzlük, dağ, sahra, vadi yeşil ve mavi renkler ile örtülmüş. |
97 | kayusı yıdı birle tapnur tapug kayu kork mengiz birle açtı kapug |
Kimi kokusu ile kulluk eder; kimi güzelliği ile harîmine girer. |
98 | kayusı elig sundı tütsüg tutar kayu büvkirer kin ajun yıd kopar |
Kimi elini uzatır; buhurdan sunar; kimi misk saçar ve dünya güzel kokular ile dolar. |
99 | kayusı togardın tutar ming tanguk kayusı batardın tapugçı anuk |
Kimi doğudan binlerce armağan sunmaktadır; kimi batıdan hizmetine koşmaktadır. |
100 | tapugka kelip kut kapugda turur kapugda turuglı tapugda turur |
Saadet hizmet için gelmiş, kapıda durur; kapıda duran kulluk için durur. |
101 | bu yanglıg topugka itindi ajun yagı boynı egdi kötürdi özün | Dünya kulluk için böyle hazırlandı; düşman boyun eğdi, ortadan kayboldu. |
102 | ajunda çavı bardı hakan küsi körümegli közlerde kitti usı | Hakanın nâmı, sânı dünyaya yayıldı; onu göremeyen gözlerin uykusu kaçtı. |
103 | ajun inçke tegdi tüzüldi törü törü birle atın kopurdı örü | Dünya asayişe kavuştu ve nizam kuruldu; o adını kanunla yükseltti. |
104 | akı suretin kim köreyin tise kelip körsü hakan yüzini usa | Kim cömert yüzü görmek isterse, gelsin, hakanın yüzünü görsün. |
105 | cefasiz vefalıg tilese kutun yüzi kör kılına vefa ol bütün | Kim mes'ûd, kimseyi incitmeyen ve vefakâr birini görmek dilerse, onun yüzünü görsün; onun her işi vefadır. |
106 | asıg kolsa barça ölüng yaşsızın berü kel tapug kıl kongül bir ısın | Zarar görmeden, kendine hep fayda sağlamak dilersen, beri gel, hizmet et, gönül ver, ısın. |
107 | tüzün kılkı alçak bagırsak köngül köreyin tise kel munı kör amul | Asîl, alçak gönüllü, şefkatli ve yumuşak huylu bir kimse görmek istersen, gel, onu gör ve gönül rahatına kavuş. |
108 | ay edgü kılınç aslı edgü urug ajun kalmasunı sizingsiz kurug | Ey iyi tabiatli ve asîl nesepli hakan, dünya senden mahrum kalmasın. |
109 | bayat birdi devlet ay terken kulı anıng şükri kılgu okıp ming atı | Ey devletli hükümdar, Tanrı sana saadet verdi; adını bin kere zikrederek, ona şükür lâzımdır. |
110 | idi kiçki söz ol meselde kelir ata ornı atı ogulka kalır | Çok eski bir ata-sözü vardır: babanın yeri ve adı oğula kalır. |
111 | ata ornı kaldı atı ma bile adın ma takı bolsu ming ming ula | Babanın yeri, adı ile birlikte, sana kaldı; bunlara daha başka binlercesi eklensin. |
112 | talu neng tanguk tuttı ming ming elig munu kıl tangukı kutadgu bilig | Binlerce el, hediye olarak, ona çok nadide şeyler sundu; işte sen de bu Kutadgu bilig'i hediye et. |
113 | olarnıng tangukı kelir hem barır mening bu tanguk boldı mengü kalır | Onların hediyesi gelir, geçer; bu benim hediyem ise, ebedî kalır. |
114 | neçe tirse dünya tüker alkınur bitişe kalır söz ajun tezginür | Dünya malı ne kadar toplanırsa-toplansın, tükenir, bir gün biter; söz kaleme alınırsa, kalır, dünyayı dolaşır. |
115 | kitabka bitindi bu hakan atı bu at mengü kaldı ay terken kutı | Bu hakan adı kitaba geçti; ey devletli hükümdar, bu ad ebedî kaldı. |
116 | ya rab üste devlet tükel kıl tilek kamug işte bolgıl sen arka yülek | Ey rabbim, sen onun devletini arttır; bütün dileklerini yerine getir, her işinde arka ol, destek ol. |
117 | severin esen tut yagısın kötür sevincin tolu tut sakınçın kotur | Onun sevdiğini esen tut, düşmanını ortadan kaldır; sevincini dâim kıl, kederini yok et. |
118 | yaga tursu yagmur yazılsu çiçek kurımuş yıgaçtın salınsu küjek | Yağmur yağmakta devam etsin, çiçekler açılsın; kurumuş ağaçlardan perçemler sarksın. |
119 | bolu birsü evren tuçı evrilü kodı bolsu düşman başı kavrılü | Felek hep dönmekte devam etsin; düşmanın başı hep aşağı eğik olsun. |
120 | yagız yir bakır bolmagınça kızıl ya otta çiçek önmeginçe yaşıl | Kara toprak kızıl bakır oluncaya kadar, âteşten yeşil çiçek çıkıncaya kadar; |
121 | tirilsüni terken kutı ming kutun yalınsunı körmez karakı otun | Devletli hükümdar bin saadet içinde yaşasın; çekemeyenlerin gözleri âteşte yansın. |
122 | takı ma negü erse arzu tilek bayat ok bolu birsü arka yülek | Daha başka ne gibi dileği var ise, Tanrı ona dâima arka ve destek olsun. |
123 | sevincin avınçın küvençin ili aşasu yaşasunı lukman yılı | Sevinç, huzur ve güvenç içinde memlekete hâkim olsun, Lokman kadar uzun ömürlü olsun. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder