Ana içeriğe atla

XXIII. AY-TOLDI'NIN HÜKÜMDAR KÜN-TOĞDI'YA VASlYET-NÂME YAZDIĞINI SÖYLER

1342    Bu zeki insan kağıt-kalem istedi; Tanrı adı ile başlayarak, bir yazı yazdı.
1343    Sözüne Tanrı adı ile başladı:—Yaratan, yetiştiren ve göçüren Tanrı — dedi —
1344    Bu yüz binlerce, sayısız mahlûku o yarattı; hepsine rızık verir ve hiç birini aç bırakmaz.
1345    O her şeye ve her kese hükmünü geçirir; hiç bir desteğe ve yardımcıya muhtaç değildir.
1346    Dilerse, yaratır ve her istediği olur; yaptıkları hep onun isteği ile vücûda gelmiştir.
1347    Bu sayısız mahlûkları ölüm için yarattı; diri olan her şey ölecektir; yalnız kendisi için ölüm yoktur.
1348    Tanrı benden sevgili Peygambere, devamlı olarak, binlerce selâm eriştirsin.
1349    Diğer bütün ashabına da rabbim sonsuz selâmlarımı ulaştırsın.
1350    Ey devletli hükümdar, çok uzun yaşa; bu saltanat ile çok illere hüküm et.
1351    Adım Ay-Toldı, tavır ve hareketim dolun ay şeklinde idi; bu dolunluk eksildi, varlığım ölümle bitiyor.
1352    ölüm meleği geldi ve beni sım-sıkı bağladı; kurtulacak yerim yok, hayatın tadı kalmadı.
1353    Bana iyilik ettin ve çok ihsanda bulundun; ben ise, sana karşı vazifemi ifâ edemeden gidiyorum.
1354    Bu iyiliğin karşılığı olarak, ey zeki insan, şimdi sana vasiyetname yazıp bırakıyorum.
1355    Senin bu dünya işlerinde ben sana arkadaş idim; işlerini doğrulukla yerine getirmeğe çalıştım.
1356    işte şimdi, büyük bir bağlılıkla, sana vasiyetim olan öğütlerimi yazıp bıraktım, oku.
1357    içten bağlı olan samimî insan ne der, dinle; insanlığın başı bu samimiyettir.
1358    Samimî insanın sözünü ve öğüdünü tut; bu söz ve öğüt sana bir devlet ağı olsun.
1359    insanların hakikîsi sadakatli insandır; sadakatli insanın sözünü tut, o seni büyütür.
1360    Ey hükümdar, işte ben sana sadâkatle bağlı insanım; sözüme göre hareket et, ey merd insan.
1361    Ölüm karşıma çıktı, ben peşiman oldum; fakat bu sözlerim ve peşimanlığım bir fayda vermedi.
1362    Şimdi bana edâ edilmiş ibâdetler lâzım oldu; yapılmış kötülüklerin hepsi ancak peşimanlık getirir.
1363    Toplanmış olan altın-gümüşüm olduğu'gibi kaldı; onlardan benim hisseme ancak hesap vermek düştü.
1364    Peşimanlık içinde feryâd ediyorum, fakat peşimanlık fayda vermiyor; rabbin rahmetinden başka bir ümidim kalmadı.
1365    İşte bugün ben, elimde olmadan, ölüp gidiyorum; yarın sen de, şüphesiz, arkamdan geleceksin.
1366    Ey hükümdar, ölüm henüz yaklaşmadan, uyan; bilgini kullan, işini tanzim et.
1367    Sen halkı belâdan-zulümden koru, iyilik yap; elinle ve dilinle onu sevindir.
1368    Sağlığında her şeyi iyilikle karşıla; malın ve servetin varken, onları dağıt ve yedir.
1369    Küçüklüğünde uyanmış, keskin gözlü ve doğru sözlü insan ne der, dinle.
1370    Ölüm gelmeden, sen ölüme hazırlan; hayatta iken, Tanrının emirlerini yerine getir; ibâdette kusur etme.
1371    Ölüm gelip-çatınca, peşimanlık fayda etmez; kara toprak altında istediğin kadar feryat er.
1372    Ey hükümdar gayret et, benden sonra ömrünü boşuna harcama; ibâdetle meşgul ol.
1373    Bu dünya ve devlet seni aldatmasın, bütün işlerde dâima doğruluğu göz önünde bulundur.
1374    Halka kanunu doğru ve dürüst tatbik et ki, kıyamet gününde bahtiyar olasın.
1375    Bu dünya için kendini ateşe atma; vücûddan öcünü al, nefsin boynunu kopar.
1376    Sen bu dünyanın beyisin, ona kul olma; o seni bırakmadan, sen onu dul bırak.
1377    Fazla kibir ve gurura kapılma; bu dünyaya güven olmaz, sen ondan vaz geç.
1378    îyi insanları kendine yakın tut; kötülerden uzak dur; zararları dokunur.
1379    îşini insanların harisine tevdi etme, yemeğini nankör insanlara yedirme.
1380    İbâdette gayretli ol, günahtan sakın; sana âhirette ancak ibâdetin faydası dokunur.
1381    Ölümü unutma, ona karşı hiç bir silâh yoktur; ölüm, pusudan çıkar gibi, bir gün karşına çıkar.
1382    Ne kadar kaçarsan-kaç, ölüm nihayet seni yakalayacaktır; ne kadar kalırsan-kal, nihayet ölüm seni alıp-götürecektir.
1383    Ölüme gafil avlanma, gönlünü diri tut; ne kadar çok yaşarsan-yaşa, bir gün toprağa gireceksin.
1384    Hani, kim ölümden kaçıp kurtulmuştur; hani, kim ecelini geciktirmiş ve vaktini aşmıştır.
1385    Âlim bu zamanı ve hayatı, bir yakıştırma ile, çok güzel anlatmıştır.
1386    insan oğlu, bakarsan, bir kervana benzer, konak yerinde devamlı kalınmaz, menziller nerede?
1387    Çocuk babasının sulbünden çıktıktan sonra, ana karnı onun için, bir kaç aylık istirahat menzilidir.
1388    Anasından doğup, adı verilince yolcu olarak, zamane atına biner.
1389    Gündüzü bir adım, gecesi bir adım; bu at onu ölüme götürür ve benzini soldurur.
1390    Bu dünya—bir konak, mezarın—ikinci bir konaktır; bundan sonraki ilk konak — öteki dünyadır.
1391    O dünyada seni iki yol bekler; bu iki yoldan, acabl, hangisi sana nasip olacaktır.
1392    Yolun sağa doğru ise, işin yolundadır; eğer sola doğru ise, inleyerek, başını yerden-yere çal.
1393    Ey devletli hükümdar, dünya bir tarladır; insan bu tarlayı ekerse, hayat ekinini biçer.
1394    Yere ne ekilirse, yine o biter; ne verilirse, karşılığında aynı şey alınır.
1395    Başkasının malını alma ve kan dökme; ölüm döşeğinde insan bu iki günah yüzünden inler.
1396    Bu rüyaya benzeyen hayat, farkına varılmadan geçer; gerek bey, gerek kul, bir daha gelmemek üzere gider.
1397    Hani, geçen günlerin, rüya gibi oldu; kalan günlerinde de peşimanlıktan başka bir şey yoktur.
1398    Uyanmış ve uyandıktan sonra peşiman olmuş insan ne der, dinle.
1399    Uyanık olduğun hâlde, hayatını rüya gibi geçirdin; faydası hani bana bundan bir iz göster.
1400    Heves ve arzuların için ömrünü harcadın, hayat tükendi; elde ettiğin sâdece peşimanlıktır.
1401    Hayatta pek gafil davranma, dikkat et; hayat ölümle çok yakındır.
1402    Ey hükümdar, hasis olma, cömert ol, cömert; cömertliğin adı ebedî kalır, ölmez.
1403    Askere, orduya ve mala güvenme; ordu ve bu altın-gümüşün sana bir faydası olmayacaktır.
1404    Başkaları için kendini feda etme; kendine acı da zorla ateşe atma.
1405    Senden önceki dünya beyleri de dünyayı bırakıp gittiler; işte mezarları, yatıyorlar.
1406    Ey benim parlak güneşim, bu ölüm senin için de hazırlanmıştır; ancak vaktim bekliyor.
1407    Dünyanın eksik ve kusurlu taraflarını bilen ve üzerinde düşünmüş olan insan sana ne der, dinle.
1408    Bu dünya malı acı su gibidir; insan ne kadar içerse-içsin, kanmaz; onun dili bile ıslanmaz.
1409    Ey yiğit, bu dünya bir gölge gibidir; onun peşine düşersen, kaçar; sen kaçarsan, o sana koşar.
1410    Dikkat edersen, dünya işi bir seraptır; insan tutmak için elini uzattıkça, onu kaybeder.
1411    Ey hükümdar, gayret et, kendin iyi ol; beyi iyi olursa, halk da iyi olur.
1412    Halk koyun gibidir; bey onun çobanıdır; çoban koyunlara karşı merhametli olmalıdır.
1413    Kapıda bir çok aç kurt toplanmıştır; ey hükümdar, koyunları iyice muhafaza altına al.
1414    işinde hiddetli olma, öfkene hâkim ol; beyler hiddetli olurlarsa, mülk ve saltanat haleldar olur.
1415    İnsanlara kaba söz söyleme; kaba söz alev-alev yanan bir âteştir.
1416    Sakin, halîm-selîm ve yumuşak huylu ol ve böylelikle bütün iyiliklere elini uzat.
1417    Önünde uzun bir yol, bir sefer vardır; akıllı olan bu yol için azığını iyice hazırlar.
1418    Ey devletli hükümdar, sen saray ve köşkler yaptırma; kara toprak altında senin evin hazırdır.
1419    Yüksek, geniş ve süslü sarayların burada kalacak, sen de inleyerek, karanlık toprak evde yatacaksın.
1420    Niçin bu altın-gümüşten hazîne topluyorsun; senin hissene düşecek şey iki parça bezden ibarettir.
1421    Şâir buna benzer bir söz söylemiştir; şâirin bu sözü, bak, söze yol açar.
1422    Gafil insan-oğlu çok mal toplar; kendisine yemek nasip olacakını, bunu düşünmez bile.
1423    Zenginleşip, bütün dileklerine kavuşunca, ömrü de sona erer ve canı uçar gider, ondan uzaklaşır.
1424    Ey hükümdar, avunma ve huzura güvenme; bu avunman ve güvenmen seni gaflet uykusuna düşürür.
1425    Dünya uğrunda hayatı boşuna harcama, dünya geçicidir; sonra sana zorla zahmet çektirirler.
1426    îpek sırma ile örtülen vücûdun kara toprağa serilecektir, ey hakîm.
1427    Seni avutan zevklerinle avunan vücûdun kara toprak altında gizlenip, sırt-üstü yatacaktır.
1428    Sarsmayan, rahvan küheylan attan inip, aciz içinde, eyersiz bir ağaca bineceksin.
1429    Bunları düşün ve ölüme hazırlan; yarın bu kara yer altında peşiman olma.
1430    Her işe Tanrıdan tevfik dile; bil ki, sana ancak Tanrı yardım edebilir.
1431    iyi veya kötü, ne gelirse, ona razı ol; kazaya boyun eğ, ağzım bozma.
1432    Eğer her iki dünya beyliğini istiyorsan, en iyisi budur, sen şu beş işe yaklaşma.
1433    Harama karışma, zulüm etme, insan kanı dökme, düşmanlık besleme ve kin gütme.
1434    Şarâp içme, fesattan uzak dur, ondan kaç; bunlar dâima mülke ve saltanata halel veren şeylerdir.
1435    Eğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan, adaletten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır.
1436    Ey hükümdar, sen bugün halkın başında bulunuyorsun; halkı gözet, aklın başında ve uyanık ol.
1437    Hükümdarların omuzlarına ağır yük yüklenmiştir; ey iyi huylu insan, ihmalkâr olma, tedbirli davran.
1438    Vücût arzusuna tâbi olan insan nefsinin esiridir; onun esiri olma, olursan da kendini kurtarmağa bak.
1439    Geçirdiğin hayat rüzgâr ve tipi gibi geçti; kalan hayatın daha ne kadar saltanat temin eder.
1440    Kalan ömrünü artık boşuna geçirme; kendini günah ve kusurlardan temizle.
1441    Bil ki, dünya sana vefa edecek değildir; bu geçici dünyadan sana lâzım olan azığı al.
1442    Takva sahibi ne der, dinle; dünyada takva sahibi insanlar muvaffak olurlar.
1443    Bu dünya bir konaktır, sen kendini kervan say; bir kervan konakta ne kadar kalabilir.
1444    Dünya bir saraydır, bir kazanç yeridir; buradan oraya götürebileceğin ne varsa, götür.
1445    Sen buradan göç edeceksin, göç yükünü önceden gönder; ancak lüzumlu olanları al, lüzumsuzları bırak.
1446    işte ben gidiyorum, bana bak ve ibret al; burada kendin için iyi bir ad bırakmağa gayret et.
1447    Ölmek üzere bulunan, intizar hâlinde öğüt ve nasihat vererek ölen insan ne der, dinle.
1448    Ölmekte olan insan yaşayanlara nasihat eder, sen onu dinle ve gönlüne yerleştir.
1449    O der ki : — Ey diri, sen gafil olma, uyan; ben gaflet ettim, şimdi yıllarca peşimanlık içinde yatacağım.
1450    Ey hükümdar, bu saltanatın uzun sürmesini istersen, şu bir kaç işi yap, şu bir kaç şeyi de bırak.
1451    Adaletle iş gör, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Tanrıya kulluk et ve onun kapısına yüz sür.
1452    ikincisi — gafil olma, dikkatli ol, uyanık dur; sana başkasının yüzünden, ansızın, bir suç isnat edilmesin.
1453    Heves ve öfke ânında hiç bir iş yapma; her iki hâlde de dişini sık, sabret.
1454    Bu bir kaç şeye dikkat edersen, memleket gözetilmiş olur; saltanat uzun sürer ve sana sulh ve sükûn te'min eder.
1455    Bütün iyilere hürmet göster ve onları yükselt; kötülere yüz verme, onları kapına dahi yanaştırma.
1456    Kötü teamül kurma, iyi kanun koy; ömrün iyi geçer ve saadet sana yâr olur.
1457    Ey hükümdar, meşhur âlim ne der, dinle; bu sözden sen kendine hisse çıkar.
1458    Ey kanun yapan, iyi kanun koy; kötü kanun yapan kimse, daha hayatta iken, ölmüş demektir.
1459    Ey hakîm devlet adamı, kötü teamül koyma; kötü kanunlarla dünyaya hüküm edilmez.
1460    Bir kimse kendi zamanında kötü teamül vaz'ederse, kendisinden sonra kötü bir nâm bırakmış demektir.
1461    Bir kimse iyi kanun vaz'edip bıraktı mı, adının ayakta durmasını sağlamış demektir.
1462    Ey hükümdar, dikkat et, kendini şaşırma; aslını unutma, bunu dâima hatırında tut ve düşün.
1463    Ey iktidar sahibi kötü hareketleri benimseme; kötü hareket seni her iki dünyada inletir.
1464    iktidara geldin ve halka yakın oldun; dikkat et, sonra bu ömür efsûsla geçer.
1465    Bu dünya geçicidir, sen onu şimdiden geçti bil; ölüm muhakkak gelecektir, sen onu karşına artık geldi bil.
1466    Benim hâlime bak, benden öğüt ve nasihat al; yarın peşiman olma, sen bugün henüz dirisin.
1467    İnsan ölünce, ondan bir miras kalır; ey bilgin, benim sana mirasım da işte budur.
1468    Ey hükümdar, benim en çok sevdiğim insan sendin; faydalı mirasımı sana bırakıyorum.
1469    insan için faydalı miras sözdür; miras olarak kalan sözü tutmanın yüz türlü faydası vardır.
1470    işte şimdi sözün doğrusunu yazıp, bıraktım; beni hatırla ve bu sözlerimi unutma.
1471    Ne kadar çok yaşarsan-yaşa ve ne kadar hayatta kahrsan kal, dikkat edersen, en son karşılaşacağın şey ölümdür.
1472    Şüphesiz, bir gün nihayet ölüm gelecektir ve bütün canlıların canını alacaktır.
1473    Dâvetçinin gelmesine hazırlanmak ve uzun yol yürümek için, hazırlık yapmak gerektir.
1474    Ölümden kurtulmak için bir çâre yoktur; bunu bil; ölüme hazırlan ve ancak bunun için lâzım olanları al.
1475    Alalı eren ve ölümü, ölmeden önce, anlamış olan insan ne der, dinle.
1476    Ölümün sırası nöbetle gelir; ölüme her an kendini hazır bulundur.
1477    Gümüş kuşak bağlayarak,— "îşteben!"— diyenin kuşağı, ölüm tutunca, kopar.
1478    Ey hükümdar, işte ben senin hakkını ödedim; bana gösterdiğin yakınlığın karşılığını yerine getirdim.
1479    Bütün iyilikler için Tanrı sana tevfik ihsan etsin; yiyecek ve giyecek hususunda da bu iyiliklerin sana hayrı dokunsun.
1480    Ömrünü sıhhatle geçir, çok seneler yaşa; saltanatın sevinç ve huzur içinde geçsin.
1481    Bu sözlerim sana karşı içten bir bağlılığın nişânesidir; ey güzel yüzlüm, sağ ve esen kal.
1482    Ey devletli hükümdar, işte ben gidiyorum; oğlum, bu ciğer-pârem, burada kalıyor.
1483    Onu yalvararak, Tanrıya emânet ettim; o isterse, yanar âteş içinde de olsa, onu korur.
1484    Senden dileğim şudur: ona nezâret et, kendinden uzaklaştırma; yoksa, o yabanî bir diken gibi olur.
1485    Tanrı her şeye bir sebep yaratır; iyi ve kötü, her şeyi o nasîb eder.
1486    Çocukların iyi veya kötü olmalarına anne ve babalan sebep olur.
1487    îşte onun babası olan ben bugün ölüyorum; oğlum küçük yaşta yetim ve öksüz kalıyor.
1488    Eğer bu hizmetkârın sende bir hakkı varsa, sebep ol ve onu iyi yola şevket.
1489    Gözden uzak bulundurma, ona fazilet ve bilgi öğret; bilgi ve fazilet ile memlekette mevki sahibi olsun.
1490    Tavır ve hareketi mâkul, muntazam ve iyi ahlâklı, hizmete lâyık ve meziyet sahibi olsun.
1491    Serbest ve başı-boş bırakma, sıkı tut ve kötü hareketlerine mâni ol; çocuk sıkı bir terbiye altında bulundurulursa, sonunda bahtiyar olur.
1492    Tecrübe ile anlayarak, bilerek söyleyen ve işin künhüne vâkıf olan pîr ne der, dinle.
1493    Oğula bilgiyi henüz küçük iken öğret; küçüklüğünde bilgi öğrenirse, hayatta muvaffak olur.
1494    Gerekirse, oğula-kıza acımadan dayak at; dayak oğula-kıza bilgi öğretir.
1495    Oğul-kız küçüklükte ne öğrenirse, yaşlanıp, ölünceye kadar onu unutmaz.
1496    Mektubu tamamladı, dürüp bağladı; eli ile uzatarak, oğluna verdi.
1497    Oğlum —dedi—bu mektubu sakla, kaybetme; hükümdara götür, ona mirasım budur.
1498    Mektubumu okusun, sözümü tutsun; ölüme hazırlansın ve işini ona göre tanzim etsin
1499    Uzun bir müddet sustu, sonra oğluna bakarak, dedi:—Sen bunu anla, doğruluktan ayrılma.
1500    Oğlunu kucaklayarak, tekrar bağrına bastı; öpüp ağladı, yüzü göz yaşları ile kaplandı.
1501    Ey oğlum;— dedi— işte beni görüyorsun; ben ne hâlde gidiyorum, bunu hatırından çıkarma.
1502    Sana da, şüphesiz, bu an gelecektir; gafil olma, bir gün sen de öleceksin.
1503    Ben sana gereken sözleri söyledim; sözümü unutma ve bana duâ et.
1504    Eğer gün gelir de hükümdar seni isterse, tavır ve hareketini düzelt, ona hizmet ve hürmette kusur etme.
1505    Aylak olma ve başı-boş dolaşma, kendi-kendine koşma; işinde ve sözünde dürüst ve mülayim ol.
1506    Gece geç yat, yine de^ erken kalk; yataktan erken kalkan saadetini arttırır.
1507    Tanrı buyruğuna çok itaat et; hükümdara hizmet et ve ona gönülden bağlan.
1508    Kötüye yaklaşma, ondan uzak dur; kaç; dâima iylik yap, tavır ve hareketini düzelt.
1509    Sözünü gözet, emniyet içinde yaşa; kendini gözet, esenlik ile ihtiyarla.
1510    Sustu, oğlunu kucaklayıp, ağladı; tekrar ah-vah etti ve peşimanlıklar getirdi.
1511    Ey vefasız, güvenilmez dünya, — dedi—niçin şimdi baha cefa ediyorsun.
1512    Bol nimet içinde beslenmiş olan bu vücudum ve bu güzel yüzüm kara toprağa giriyor.
1513    Anadan nasıl doğdum ise, bugün o şekilde ve aciz içinde gidiyorum.
1514    Ölmek üzere bulunan ve ölürken peşiman olarak, inleyen kuvvetli insan ne der, dinle.
1515    Karından çıkardın, tekrar karına giriyorum; şeker ile beslediğin bu vücûdu yılana veriyorum.
1516    Bana yazık oldu, gençliğime ve hayatıma yazık oldu; peşimanlıkla ve ağlayarak, mezara giriyorum.
1517    Ay-Toldı başına aklını topladı, ağlamağı bıraktı; malını, miras olarak, başkalarına dağıttı.
1518    Bütün akrabaları ile helâllaştı; canı mâvî göğe doğru yol almak istedi.
1519    Gözünü göğe dikti, elini kaldırdı; son sözü kelime-i şehâdet oldu.
1520    Nurlu can ayrıldı, günü karardı; Tanrı adı ile son nefesini verdi.
1521    Saf ve temiz ruhu yükselmek diledi; ruhu uçtu, gitti, boş bir kalıp kaldı.
1522    Rûh, hiç doğmamış gibi, kayboldu, gitti; dünyada alâmet ve nişan olarak, yalnız adı kaldı.
1523    Şimdi dürüst gönüllü ve gaflet uykusundan uyanmış insan ne der, dinle.
1524    Bu süslü evin vücûdun evidir; o heykel gibi vücûdun temiz ruhun evidir.
1525    Rûh uçup gidince, vücût boş kalır; ruhun nereye gittiğini ancak Tanrı bilir.
1526    Ey devletli, onun yeri yükseklerdedir; onun yükselmesi saadet, aşağı inmesi felâkettir.
1527    Şüphesiz, ona ikisinden biri nasip olur; o ölümsüz, uzun, ebedî bir hayat sürmeğe başlar
1528    Dikkat edersen, insan ne kadar âciz bir mahlûktur; yürürken, yere serilir ve sesi kesilir.
1529    Nereden gelir, nereye gider; nerede durur, nerede yürür.
1530    Bunu bilen varını, ne der, ne; akıllı anlarmı, hakîm buna ne der?
1531    Bu işi bilen, ancak her şeyi bilen Tanrıdır; bu işin hikmetini ve sırrını bilen, ancak hüküm eden Allahtır.
1532    Bâzan kaybolur, kendisini göstermeden dolaşır; bâzan daha göz önünde iken, silinip gider.
1533    Bu insanın kendisi çok kısa ömürlüdür; fakat emeli uzun, dili ve sözü büyüktür.
1534    İnsanın bu aczine dikkatle bakarsan, kötülerin niçin bu kadar gurur getirdiklerine hayret edersin.
1535    İki günlük bu geçici dünyayı bulunca, niçin kaya gibi, göğüs kabartırlar.
1536    Uyanmış ve ölümü anlayarak, doğru yola girmiş olan insan ne der, dinle.
1537    Ey kötü ölüm, sen ne eşi-benzeri olmayan bir şeysin ki, yüz binlerce silâhın sana karşı bir tek faydası yoktur.
1538    Her kese gelirsin, hiç kimse senden kurtulamaz, iyi ve kötü şeylerin hepsini tuzağına düşürürsün.
1539    Alimlerin saadet içinde ömür sürmeleri lâzımdı, bütün câhil küstahlar hep ölmeli idiler.
1540    iyi veya kötü, hiç biri kalmaz, hepsi de ölür; büyük veya küçük, hepsi kara toprak olur.
1541    Ölümden kurtuluş yoktur; insan ne kadar çok yaşarsa-yaşasın, ölüm gelecektir.
1542    Halkın başında bulunan, bilgi ve anlayış ile işini gören insan ne güzel söylemiştir.
1543    Ölüm olmasa idi, ne iyi olurdu; insan ölmese idi, ne güzel olurdu.
1544    Bana zevk ve saadet veren bu hayatımdır; benim esas ve temelimi bozan ölümdür.
1545    Ölüme hayret edilmez, her doğan ölür; doğan ölür ve kara toprak olur.
1546    İnsana yazık değil, insanlığa yazıktır; ferdlere yazık değil, doğruluğa yazıktır.
1547    Bu dünya acuzesinin huyu ve âdeti budur; ister beğen, ister beğenme.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL