No | Kutadgu Bilig | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
4573 | yanut birdi ögdülmiş aydı bu ma kereklig turur bu kadaş aysa ma | Öğdülmiş cevap verdi ve: — Ey kardeş, bu da izah edilmesi gereken bir şeydir — dedi — |
4574 | öküş türlüg ol bu okıgu kişi telim türlüg ol bu konukluk aşı | Çağıran kimseler muhtelif sınıf ve tabakalara mensup olduğu gibi, ziyafetler de türlü-türlü olur. |
4575 | olarda birisi küdenke aş ol ya sünnet aşı ya togursa ogul | Bunlardan biri — düğün ziyafetidir; biri de—ya bir oğlun doğumu sünneti dolayısiyle verilen ziyafettir. |
4576 | ya iş tuş okıgay ya koldaş adaş ulug ya kiçig tut yakın ya kadaş | Birde eş, dost yahut arkadaş, ahbap, büyük veya küçük, yakın veya veya kardeş ziyafete çağırır. |
4577 | yog aşı bolur ya ölüg atıŋa ya ol at bulup aş birür yatıŋa | Yahut bir ölü için yapılan yog aşı olur yahut biri bir rütbe alınca, başkalarına ziyafet çeker. |
4578 | bularda kayu erse aş suv yigü anı teŋle bargu azu barmagu | Bu ziyafetlerden hangisine gitmek ve hangisine gitmemek icap ettiğini bilmek lâzımdır. |
4579 | adaş koldaş erdeş kadaş aşları bolur erse körgü barıp işleri | Arkadaş, dost, ahbap ve kardeş ziyafetleri olursa, oraya gidip eşi, dostu görmelidir. |
4580 | turu birgü aşta körüp yat bazıg aş içgü tegiri öküş ya azıg | Ziyafette bilhassa yat ve yabancılara itina göstermeli, yiyecek ve içeceğin az veya çok dağıtılmasına dikkat etmelidir. |
4581 | yakın koşnı aşnı aş itse saŋa azu teŋrilik iş okısa toŋa | Yakın komşu senin için bir ziyafet verir yahut âhiret kardeşin seni davet ederse, ey yiğit, |
4582 | olarka yime bar küdezgil köŋül sevindür olarnı sevin ay ogul | Onlara git, gönüllerini kırma; onları sevindir ve kendin de sevin, ey oğul. |
4583 | kalı itseler aş saŋa ograyu ol aşka yime bar sevindür yiyü | Eğer senin için bir ziyafet çekerlerse, o ziyafete de git; yemeklerini yiyerek, onları memnun et. |
4584 | apaŋ munda taştın bolur erse aş aŋar barmasa yig koŋül bolga baş | Bunların dışında başka ziyafetlere davet ederlerse, bunlara gitmemek daha iyidir, gönlün yaralanır. |
4585 | yarım ya yitim bolga oldrug turug yavuz bolga köŋlüŋ ay edgü urug | Oturma yerleri yarım-yamalak olur; duracak yeri bulunmaz; ey asîl nesepli insan, kalbin kırılır. |
4586 | ya esrük tütüş kılga ahsumlagay aşıŋ siŋmegey tek köŋül agrıgay | Ya ziyâfettekiler sarhoş olup, kavga ederler; yediğin içine sinmez, sâdece canın sıkılır. |
4587 | kamug tir tcdum yim aş içgü üçün özüŋni ucuz kılmagıl sen küçün | Bir doyumluk bu' yiyecek ve içecek için, kendini zorla itibardan düşürme. |
4588 | negü tir eşitgil boguz tıdguçı özi bogzıŋa erk bolup tutguçı | Boğazına hâkim olan ve icap ettiği zaman kendisini yemekten men' edebilen insan ne der, dinle. |
4589 | boguzuŋ küdez bolrna erniŋ ili bu bogzuŋ üçün bolma yalŋuk kulı | Boğazını gözet ve aşağılık insan olma; bir boğaz için, insanların kulu durumuna düşme. |
4590 | telim kördüm emdi agir bolmış er tıdumadı bogzı üçün boldı yir | Şimdiye kadar itibarda bulunmuş bir çok kimseleri gördüm; boğazlarına hâkim olmadıkları için, toprak ölüp gittiler. |
4591 | öküş kördüm ilde bedümiş erig bulun kıldı bogzı töşendi yirig | Memlekette yükselmiş bir çok insan gördüm; boğazlarının esiri oldular ve toprağa düştüler. |
4592 | telim baynı kördüm boguz bulnadı özi boldı müflis çıgaylık yidi | Bir çok zenginler gördüm, boğazlarının esiri oldular ve böylece iflâs ederek, tekrar fakirliğe düştüler. |
4593 | boguzka bulun bolma bogzı ulug boguzka bulun bolsa bolmaz yulug | Boğazın esiri olma, ey boğazına düşkün adam; boğazın esiri olursan, bir daha bu esaretten kurtulamazsın. |
4594 | kayu türlüg aşka barır erse sen edeb birle aş yi bilir erse sen | Hangi ziyafette olursa-olsun, yemek yerken, mümkün olduğu kadar, edep dâiresinde hareket et. |
4595 | törü bilmez ögsüz kılıksız kişi törülüg kişi körse taŋlur başı | Usûl bilmez, akılsız ve nasıl hareket edeceğini bilmeyen kimseler, usûle vâkıf insanları görünce, şaşırır-kalırlar. |
4596 | seniŋde ulug aşka sunsa elig sen ötrü elig sun bu ol kör bilig | Senden büyük yemeğe başladıktan sonra, sen elini uzat; bak, âdet böyledir. |
4597 | oŋ elgiŋ bile sun bayat atı ay yigü üdregey hem özüŋ bolga bay | Yemeğe sağ elini besmele ile uzat; böylece yemeğin bereketi artar, sen de zengin olursun. |
4598 | çişi utrukı türmek alma tigü oz ütru negü erse algu yigü | Başkasının önündeki lokmalara dokunma; kendi önünde ne varsa, onu al ve ye. |
4599 | bıçak tartma anda kötürme süŋük ayı bolma kovdaş ne silkim sepük | Sofrada bıçak çıkarma ve kemik sıyırma; çok obur olma ve pek de sünepe oturma. |
4600 | neçe me tok erse yiyü turgu aş kişi aş kişike körü bir kadaş | Ne kadar tok olursa-olsun, insan ikram edilen yemeği reddetmemelidir; ey kardeş, yemeği adamına göre ikram et. |
4601 | yigü alsa tişle uşak tançula isig aşnı ürme sen agzıŋ bile | Yemeği alınca, ısır ve ufak-ufak çiğne; sıcak yemeği ağzın ile üfleme. |
4602 | yir erken aşıg türtme tirki öze kişi körki buzma kılınçıŋ tüze | Yemek yerken, sofra üzerine sürünme; insanların huzurunu kaçırma, hareketine dikkat et. |
4603 | törüsüzlük ol bu törüçe yorı törüsüz kişiler kişike korı | Bütün bunlar usûl bilmezlikten ileri gelir, usûle uygun hareket et; usûl bilmeyen insanların başkalarına zararı dokunur. |
4604 | idi yakşı aymış törülüg kişi törü bilse yalŋuk bulur tör başı | Usûl bilen kimse çok güzel söylemiş; insan usûl bilirse, baş-köşeye geçer. |
4605 | kamug neŋke öŋdi törü bar sözi törü tüz yorıtsa yarur er yüzi | Her şeyin usûlü, âdap ve erkânı vardır; usûlü tam olarak tatbik eden kimsenin yüzü güler. |
4606 | kılıksız törü öŋdi bilmez kişi kişike katılsa itilmez işi | Usûl, âdap ve erkânı bilmeyen kimse insanlara katılırsa, işinde muvaffak olamaz. |
4607 | aşıg tatganu yi sen elgiŋ sunup sini körse evlik sevinsün turup | Yemeğe elini uzat, haz ve arzu ile ye; ev hanımı, seni görerek, memnun olsun. |
4608 | kişi emgek ıdsa saŋa itse aş yava kılma emgek anı kılma baş | İnsan zahmet edip, sana ziyafet hazırlarsa, bu zahmeti boşa çıkarma; onun hatırını kırma. |
4609 | köni sözlemiş körse köŋli odug sözi körse ma’ni birür tü bodug | Gönülü uyanık insan çok doğru söylemiş; dikkat edersen, onun sözü çok renkli ve manalıdır. |
4610 | kişi köŋli yuvka sırınçga sanı idi ked küdez sıŋa serme anı | insanın gönülü incedir, o bir sırçaya benzer; ona çok dikkat et, kaba söz söyleme, kırılır. |
4611 | serilse kişi köŋli kitti tatıg yakınlık yıradı kesildi asıg | İnsanın gönülü kırılırsa, işin tadı kaçar, yakınlık uzaklaşır ve ondan faydalanmanın arkası kesilir. |
4612 | yakınlık tilese küdezgil köŋül köŋül sınsa kitti yakınlık tötigül | Yakınlık istersen, gönülü gözet; gönül kırılırsa, yakınlık gider ve bil ki, artık o senin dostun değildir. |
4613 | aşıg teŋleyü yi yime aş öküş maŋa mundag aydı ukuşlug küsüş | Yemeği ölçülü ye, çok fazla yemek yeme; akıllı ve aziz insan bana böyle dedi. |
4614 | öküş yiglilernirg aşı yig bolur aşı yig kişi tutçı iglig bolur | Çok yiyenlerin yemeği hazmolunmaz; yemeği iyi hazmedemeyen kimseler dâima hasta olurlar. |
4615 | boguzdın kirür ig boguzug küdez aşıg teŋleyü yi yigü içgü az | Hastalık boğazdan girer, boğazı koru, yemeği ölçü ile ye; insan her vakit az yeyip, az içmelidir. |
4616 | bu ig tutsa terkin kişig yavrıtur anı emlemese ölüm tavratur | insana bir hastalık gelirse, onu derhâl kuvvetten düşürür; tedavi edilmezse, ölüm koşar-gelir. |
4617 | yime yakşı aymış otacı hakim hakimler sözini yavuz tigli kim | Tabip hakîm de çok güzel söylemiş; hakimlerin sözüne kim fena diyebilir. |
4618 | ölümdin yumuşçı ig ol aşnusı kişi igledimü ölüm koşnısı | Hastalık ölümün ilk habercisidir; insan hastalandı mı, ölüm yanı başındadır. |
4619 | bela mihnet ol ig ölüm tutgakı ölümde tatıg yok azu yakşısı | Hastalık belâ ve mihnettir ve ölümün öncüsüdür; ölümün zevki yoktur, onun iyisi olmaz. |
4620 | kişi men tigüçi apa oglanı isig tumlıgıg bilgü adra anı | Ben insanım — diyen âdem-oğlu sıcağı ve soğuğu ayırt edebilmelidir. |
4621 | tadu biliglü aşnu yaraşık yise taduka yaraşmazın kodgu usa | Uygun olan şeyleri yemek için, önce tabiatı bilmeli; tabiata uygun olmayan yemeklere mümkün mertebe yanaşmamalıdır. |
4622 | isig artsa terkin sogık iç öze sogık artar erse isigin tüze | Sıcaklık fazlalaşırsa, üzerine derhâl soğuk bir şey içmeli; soğukluk fazlalaşırsa, onu sıcak ile tâdil etmelidir. |
4623 | yigit erse yaşıŋ yaz erse yılıŋ sogık işke tutgıl isitür kanıŋ | Yaşın genç ve ömrün bahar yıllarında ise, soğuk şeyler kullan, kanın bunları ısıtır. |
4624 | yaşıŋ kırkta keçse kün ay erse küz isig neŋ bile sen özüŋ tabcı tüz | Yaşın kırktan fazla ve mevsim son bahar ise, tabiatini sıcak şeyler ile tanzim et. |
4625 | yaşıŋ erse altmış ödüŋ erse kış isig işke tutgıl sogık kılma iş | Yaşın altmış ve vaktin de kış ise, sıcak şeyler kullan; soğuk şeyler ile arkadaşlık etme. |
4626 | kurug tumlıg artsa isig öl anut bu iki aŋar kılga evre yanut | Kuruluk ve soğukluk fazlalaşırsa, sıcak ve yaş şeyleri hazır tut; bu ikisi onlara karşı koyar. |
4627 | bu öl tumlıg artsa saŋa kılsa yas isigin kurugun anı yandru bas | Bu yaşlık ve soğukluk fazlalaşır ve sana zarar verirse, sıcak ve kuru şeyler ile onları karşıla. |
4628 | taduŋ tumlıg erse isigin küçe isig erse tumlıg yiyü tur içe | Tabiatın soğuk ise, onu sıcakla kuvvetlendir; sıcak ise, soğuk şeyler ye ve soğuk şeyler iç. |
4629 | kalı samduy erse taduŋ belgülüg isigli sogıklı ara bir ülüg | Eğer tabiatın kat'î olarak ılık ise, onu, sırasına göre, sıcak ve soğuk şeyler ile besle. |
4630 | bu yaŋlıg küdezgil taduŋnı köni esen bolga incin tiriglik küni | Tabiatini bu şekilde tanzim et, hayatın huzur ve sıhhat içinde geçer. |
4631 | negü tir eşitgil otacı sözi munıŋ ma’nisi uk tirilgil kuzı | Tabip ne söylemiş, dinle; bunun mânasını anlayarak yaşa, kuzum. |
4632 | özüŋ tabcını men ayayın yora kızıllı saŋlı örüŋli kara | Ben senin tabiatini izah edeyim; bu ya kızıl, sarı, ak veya kara olur. |
4633 | bularda birisi biriŋe yagı yagusa yagıka yagı adrara | Bunlardan her biri diğerlerine düşmandır; düşman düşmana yaklaşınca, bu renkler ile ayırt edilir. |
4634 | ukuşlug kerek öz tadug terlese yaraşık ne erse anı ok yise | Tabiati mutedil tutmak için, insanın akıllı olması gerektir; uygun olan ne ise, ancak o şeyler yenmelidir. |
4635 | kişi yılkı birle adırtı bu ol taduka yaraşık yise ay ogul | İnsan ile hayvan arasındaki fark, tabiate uygun şeyleri yemekle belli olur, ey oğul. |
4636 | negü tir eşit emdi kökçin sakal uka bar munı sen turu kalma kal | Şimdi ak-sakal ne der, dinle; bunu anlamağa çalış ve ihtiyarlığında şaşırma. |
4637 | kişi kırk yaşap öz tadu bilmese tükel yılkı ol bu neçe sözlese | İnsan kırk yaşına gelir ve kendi tabiatini bilmezse, nutuk sahibi olmasına rağmen, o tam bir hayvandır. |
4638 | sınayu körü bilmese er bilig kişike samagu anı ay silig | Tecrübe ve görgüsünden bilgi edinmeyen kimseyi insandan saymamalı, ey temiz kalpli insan. |
4639 | başında keçip er yorık tüzmese köni sözlemiş boldı yılkı tise | Tecrübelerine rağmen, hareketini tanzim edemeyen kimseye "hayvan" derlerse, doğru söylemiş olurlar. |
4640 | öd ödlek keçip bolmasa er bügü kişi tip atamagu yılkı tigü | Zaman geçtiği hâlde, hikmet sahibi olmamış ise, ona "insan" değil "hayvan" demelidir. |
4641 | körü barsa yakşı ayur emçiler aşıg az yise er esenin küler | Dikkat edersen, tabipler çok iyi söylemişler: insan yemeği ne kadar az yerse, o kadar sıhhatli ve neşeli olur. |
4642 | esenlik tilese kör igzizlikin az atlıg otug yi tiril ay tigin | Dâima sıhhatte kalmak ve hiç hasta olmamak istersen, "az" adlı ilâç ye ve öyle yaşa, ey beyzâdem. |
4643 | öz inçlik tilese ereji uzun til atlıg etig yi tiril ay tüzün | Uzun zaman huzur içinde ve rahat yaşamak istersen, "dil" adlı eti ye ve öyle yaşa, ey temiz kalpli insan. |
Yûsuf Has Hâcib tarafından XI. yüzyılda yazılmış, Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından.
tabiat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tabiat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LXV. ÖĞDÜLMİŞ ODGURMIŞ'A ZİYÂFETE GİTMEK ÂDABINI SÖYLER [ÖGDÜLMİŞ ODGURMIŞKA AŞKA BARMAK TÖRÜSİN AYUR]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Popüler Başlıklar
-
BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM Kutadgu Bilig Türkiye Türkçesi ...
-
Mısra (Kutadgu Bilig) Tercüme (Türkiye Türkçesi) ...
-
No Kutadgu Bilig Türkiye Türkçesi 955 ilig bir kün ay toldını ündedi orun birdi oldur tiyü imledi Hükümdar bir gün Ay...
C - BÂBLARIN FİHRİSTİ [FİHRİSTU’L-EBVAB]
Kutadgu Bilig Tercüme (Türkiye Türkçesi) 1. bab: tengri ‘azze ve cellening ögdisin ayur 01. bâb: Tanrı azze ve cellenin medhin...