162 Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir; insanı aydınlatan fasîh dilin kıymetini bil.
163 insanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
164 Dil arslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi, dikkat et, senin başını yer.
165 Dilinden eziyet çeken adam ne der, dinle; bu söze göre hareket et, onu dâima hatırda bulundur.
166 Bana dilim pek çok eziyet çektiriyor; başımı kesmesinler de ben dilimi keseyim.
167 Sözüne dikkat et, başın gitmesin; dilini tut, dişin kırılmasın.
168 Bilgili dil için özlü bir söz söyledi; ey dil sahibi, başını gözet.
169 Sen kendi selâmetini istiyorsan, ağzından yakışıksız bir söz kaçırma.
170 Söz, bilerek söylenirse, bilgi sayılır; bilgisizin sözü kendi başını yer.
171 Çok sözden fazla fayda görmedim; amma söylemek de faydasız değildir.
172 Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünübu bir sözde çöz.
173 İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu; çok söz başı, gölge gibi, yere serdi.
174 Çok konuşan kimseye bilgi "gevezelik etti" der; söylemezse de, ona "dilsiz" der.
175 Mademki böyledir, sen fasîh dil kullan; dil fasih olursa, insanı yükseltir.
176 Dili iyi gözet, başın gözetilmiş olur; sözünü kısa kes, ömrün uzun olur.
177 Dilin faydası çok olduğu gibi, zararı da çoktur; dil bâzan öğülür, bâzan da çok söğülür.
178 Mademki böyledir, sözü bilerek söyle; sözün gözsüzlere, körlere göz olsun.
179 Bilgisiz insan, şüphesiz, kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.
180 Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.
181 İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır : biri — iyi iş ve diğeri — iyi söz.
182 Bak, insan doğdu, öldü; sözü kaldı; insanın kendisi gitti, adı kaldı.
183 Kendin ölümsüz bir hayat dilersen, ey hakîm, işin ve sözün iyi olsun.
184 Dili bu kadar eğmekten ve arada bir söğmekten maksadım, sana sözün ne olduğunu anlatmak ıdı.
185 Her sözü saklamağı da anlayış hoş görmez; insan lüzumlu olan sözü söyler, gizlemez.
186 Ey yiğit, ben bu sözü oğlum için söyledim; oğul benden aşağı derecededir ve bana nasıl denk olur.
187 Ey oğul, bir sözümü sana söyledim; ey oğul, bu nasihatleri ben sana verdim.
188 Benden sana gümüş ve altın kalırsa, sen onları bu söze denk tutma.
189 Gümüşü bir işe sarfedersen, biter, tükenir; sözümü işe sarfedersen, gümüş kazanılır.
190 İnsandan insana, miras olarak, söz kalır; vasiyet edilen sözü tutmanın faydası çoktur.
191 Ey âlim hakîm, bugün ürkerek, kendi özrümü söylersem, bana kaşını çatma.
163 insanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
164 Dil arslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi, dikkat et, senin başını yer.
165 Dilinden eziyet çeken adam ne der, dinle; bu söze göre hareket et, onu dâima hatırda bulundur.
166 Bana dilim pek çok eziyet çektiriyor; başımı kesmesinler de ben dilimi keseyim.
167 Sözüne dikkat et, başın gitmesin; dilini tut, dişin kırılmasın.
168 Bilgili dil için özlü bir söz söyledi; ey dil sahibi, başını gözet.
169 Sen kendi selâmetini istiyorsan, ağzından yakışıksız bir söz kaçırma.
170 Söz, bilerek söylenirse, bilgi sayılır; bilgisizin sözü kendi başını yer.
171 Çok sözden fazla fayda görmedim; amma söylemek de faydasız değildir.
172 Sözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünübu bir sözde çöz.
173 İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu; çok söz başı, gölge gibi, yere serdi.
174 Çok konuşan kimseye bilgi "gevezelik etti" der; söylemezse de, ona "dilsiz" der.
175 Mademki böyledir, sen fasîh dil kullan; dil fasih olursa, insanı yükseltir.
176 Dili iyi gözet, başın gözetilmiş olur; sözünü kısa kes, ömrün uzun olur.
177 Dilin faydası çok olduğu gibi, zararı da çoktur; dil bâzan öğülür, bâzan da çok söğülür.
178 Mademki böyledir, sözü bilerek söyle; sözün gözsüzlere, körlere göz olsun.
179 Bilgisiz insan, şüphesiz, kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.
180 Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.
181 İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır : biri — iyi iş ve diğeri — iyi söz.
182 Bak, insan doğdu, öldü; sözü kaldı; insanın kendisi gitti, adı kaldı.
183 Kendin ölümsüz bir hayat dilersen, ey hakîm, işin ve sözün iyi olsun.
184 Dili bu kadar eğmekten ve arada bir söğmekten maksadım, sana sözün ne olduğunu anlatmak ıdı.
185 Her sözü saklamağı da anlayış hoş görmez; insan lüzumlu olan sözü söyler, gizlemez.
186 Ey yiğit, ben bu sözü oğlum için söyledim; oğul benden aşağı derecededir ve bana nasıl denk olur.
187 Ey oğul, bir sözümü sana söyledim; ey oğul, bu nasihatleri ben sana verdim.
188 Benden sana gümüş ve altın kalırsa, sen onları bu söze denk tutma.
189 Gümüşü bir işe sarfedersen, biter, tükenir; sözümü işe sarfedersen, gümüş kazanılır.
190 İnsandan insana, miras olarak, söz kalır; vasiyet edilen sözü tutmanın faydası çoktur.
191 Ey âlim hakîm, bugün ürkerek, kendi özrümü söylersem, bana kaşını çatma.
Yorumlar
Yorum Gönder