2435 Öğdülmiş cevap verdi, söze başladı ve : — Hükümdar huzur içinde çok yıllar yaşasın — dedi.
2436 Ulu hâcib çok emniyetli, dürüst ve bu doğrulukla birlikte de iyi ve dini bütün bir insan olmalıdır.
2437 Halka faydalı olması ve bununla halkın başına güneş ve ay doğması için, onun soyu-sopu temiz ve tabiatı iyi olmalıdır.
2438 Soyu iyi olan insan iyi olur; bu iyi insan halk için de iyilik ister.
2439 iyi insanlardan yiyecek, içecek, giyecek ve binecek hususunda ancak iyilik gelir.
2440 Tabiatı iyi olursa, sözlerini tartarak söyler; sözleri tartan insanın işi çok temiz olur.
2441 Gözü tok, haya sahibi ve nâzik olmalıdır; zeki ve bin türlü bilgiye sahip bulunmalıdır.
2442 Gözü tok olan insan vazife başında rüşvet almaz; hâcip rüşvet alırsa, bey gülünç duruma düşer.
2443 Yoluna girmiş işi bozan rüşvettir; olgunlaşan işi çiğ bırakan da rüşvettir.
2444 Hâcip haya sahibi, temiz ve nâzik bir insan olursa, ondan işte ve sözde ancak iyilik gelir.
2445 Haya sahibi olan insan kötü iş yapmaz, münâsip olmayan şeylere yaklaşmaz ve başkalarına kabalık etmez.
2446 Nâzik insan saadeti hazmeder; insan nâzik olursa, devlete lâyık olur.
2447 insan zeki olursa, hiç bir vakit mala muhtaç olmaz; bilgili olursa, işinde hiç bir vakit yanılmaz.
2448 Bilgili ve büyük insan da çok güzel söylemiş; kısmetine en çok kavuşan bilgili insandır.
2449 Beylerin işini görmek için, bilgili insan lâzımdır; bilgisiz adam hiç bir işe yaramaz.
2450 Bir kimse bilgiden nasibini alamamış ise, ona diri demek doğru olmaz; sen onu ölü bil.
2451 insan bilgi ile büyür ve şöhret bulur; her keşten üstün olur ve her işi başarır.
2452 Bilgisiz adam boş bir kalıptan ibarettir; bilgili kimsenin yeri gökten daha yüksektir.
2453 Hâcib vazifede çok uyanık ve anlayışlı olmalı; insan işinde uyanıklık ile boya tutturur.
2454 Akıllı olmak çok faydalıdır; bütün iyiliklerde aklın hissesi vardır.
2455 Akılsız adam meyvasız ağaç gibidir; aç kimse meyvasız ağacı ne yapsın.
2456 Ancak akıllı kimse her iki dünyayı elde eder; asîl vasfını ancak akıllı insan alır.
2457 Akıllı ve bilgili adam — adamdır; o insanların seçkini ve halkın ileri gelenidir.
2458 Hâcibin yüzü ve kıyafeti güzel, saçı-sakalı düzgün, erkek sesli ve açık sözlü olmalıdır.
2459 Yüzü ve kıyafetinin güzelliği onu sevdirir; huzura girip-çıkarken, merdâne tavrı iyi tesir yapar.
2460 Saçı-sakalı düzgün erkek haşmetli olur; insan bu haşmet ile hürmet bulur.
2461 Hâcib takva sahibi ve dindar olmalıdır; tabiatı temiz olursa, hareketi de temiz olur.
2462 Takva sahibi, temiz ve dindar insan üşenmez, dâima başkalarına hizmet eder.
2463 Takva sahibi insan başkalarının kaygısını çeker; insanların iyisi takva sahibi olan insandır.
2464 Hâcib dâima her kesin gözü önünde bulunduğu için, onun yüzü göze güzel görünmelidir.
2465 Bu güzel yüzü görünce, insanın yüzü güler; içi açılır ve canı zevk bulur.
2466 Bilgili işte buna benzer bir söz söylemiştir; bilgilinin sözünü tut, ey yumuşak huylu insan.
2467 insanda bu yüz güzelliği çok iyi bir şeydir; yüz güzelliği karşısında gözler parlar.
2468 Kumral güzeline bak ve onu kendine uğur tut, işin iyi olur; başka sözü bırak.
2469 Hâcib gönül sahibi ve çok akıllı insan olmalıdır; bir de sakin tabiatlı olursa, daha iyi olur.
2470 Gönül sahibi olan insan verdiği sözü unutmaz; gönül sahibi olmayan insan ise, sözünü tutmaz.
2471 Gönül olmazsa, insan arkadaşını seçemez; aklı olmazsa, işini yapamaz.
2472 Gönülsüz insanlar kuru bir kalıp olur; insan her işi gönül ile yapar.
2473 O çok akıllı, alçak gönüllü olmalı; fakir, dul ve yetimlere karşı şefkatli gönül lâzımdır.
2474 Zeki olmalı ve kanunu iyi bilmelidir; dünyayı süsleyen şeyler hep zekâ mahsûlüdür.
2475 Her kese karşı küçük ve alçak gönüllü davranmalı; dili yumuşak ve şekerden daha tatlı olmalıdır.
2476 İnsanlara açık ve güler yüz göstermeli; başkalarına karşı insaniyet dâiresinde ve iyi muamele etmelidir.
2477 Alçak günüllü insan ne der, dinle; ey boş insan, gönülünü alçak ve dilini kısa tut.
2478 însan gönlünü alçak tutarsa, saadet gelip, onu bulur; hayatta herkes güler yüz ve tatlı söz etrafında toplanır.
2479 Güler yüz ve tatlı söze insan ısınır; insan kime ısınırsa, ona kul-köle olur.
2480 Sabırlı ve kendisine hâkim olmalıdır; gözünü iyi gözetmeli ve dilini sakınmalıdır.
2481 Kulağı delik, aklı ve bilgisi geniş, tavrı ve hareketi doğru, sözü ve özü bir olmalıdır.
2482 Bütün faziletlere sahip olmalı ve kalem sahibi bulunmalıdır; her türlü işi bilgisi ile yürütmelidir
2483 Ulu hâcib, işinde muvaffak olabilmesi için, bu fazilet ve bilgilerin hepsine birden sâhıp bulunmalıdır.
2484 Dikkat edersen, hizmetler arasında en ince hizmet hâcibliktir.
2485 Hâcıb olmak ve öne geçip, insanlara yol göstermek için, şu bir kaç şey lâzımdır.
2486 Buna benzer şöyle bir şâir sözü vardır; şâir sözü bilgisize gözdür.
2467 Hâciblik için önce şu on şey lâzımdır; keskin göz, delik kulak, geniş, gönül.
2488 Yüz, kıyafet, boy, dil, anlayış, akıl, bilgi; tavır ve hareketi de bunlara tam denk olmalıdır.
2489 Hükümdar çok yaşasın; fakat bir beyin gören gözü ulu hâcibdir.
2490 Kanun, usûl ve örfü yerine getirmek ince bir iştir; ulu hâcib bunu tanzim ederek, yol ve kapıları açar.
2491 Bir âlimin buna benzer bir sözü vardır; duyan bu söze gönül versin ve benimsesin.
2492 Bu hâciblik işi büyük iştir, bunu ancak çok ehil insan başarabilir.
2493 ister hâciblerin, ister beylerin işi olsun, büyük veya küçük, o bütün mâruzâtta bulunmak isteyenleri kabul eder.
2494 Hazinedar veya kâtip gibi memurlar ve elbiseci veya ayakkabıcı gibi san'atkârlar ile münâsabettedır.
2495 Yat-yabancı elçilerin geliş ve gidişine, onların istihkakları olan ihsan ve hediyelerin verilmesine o bakar.
2496 O bunların kalacakları yeri ve yiyecekleri yemeği tâyin eder, hediyeli veya hedıyesizlerin usûl ve çâresine bakar.
2497 Yol ağzında ise, insanlara rehberlik eder; merasim, örf ve âdetin yanlış yapılmamasına dikkat eder.
2498 Fakir, dul, öksüz ve yetim dileklerini dinler ve bunları beye arzeder.
2499 Haksızlığa uğrayarak, hak talebinde bulunanları kabul etmeli, yol göstermeli ve onlara karşı haşin davranmamalıdır.
2500 Yine içte ve dışta uygunsuzları görürse, onları ikaz ederek, hareketlerine mâni olmalı ve bunlara meydan vermemelidir.
2501 Bu çeşit bir çok ölçülü işleri, şüphesiz, ulu hâcib halleder.
2502 Bu işlere her türlü yardım ondan gelir; eğer işler bozulur veya yapılmazsa, yine onun yüzünden kalır.
2503 Ey hükümdar, hâcibler bir kaç yerde ihtiyatlı olmalı ve bu hususlarda çok gayret etmelidirler.
2504 Biri—hâcib beyin sözünden kat'iyen dışarı çıkmamalı; ikincisi hava ve heveslerine aklını yular yapmalıdır.
2505 Üçüncüsü—huzurda müteyakkız olmalı ve ağzına gelen her sözü söylememelidir.
2506 Rüşvet almamalı, üzerine düşen bütün işleri yapmalı ve uzaklaşmış olan insanları beyine yaklaştırmalıdır.
2507 Ey hükümdar, bir insanda şu iki şey varsa, ona iş verme ve yakınlık gösterme.
2508 Bunlardan biri yalancılık ve diğeri de insanı doğru yoldan saptıran kötü huydur.
2509 Bu iki tabiat gerçekten kimde bulunursa, ey hükümdar, onu kendine yaklaştırma.
2510 Bak, daha şu üç şey vardır ki, hizmetkâr bunlardan korunmazsa, kendi başını yer.
2511 Biri—her duyduğu şeyi ifşa etmemeli; ikincisi—görmemesi icap eden uygunsuz şeyleri görünce göz yummasını bilmelidir.
2512 Üçüncüsü —kendisine hâkim olmalı ve doğrulukla yaşamalıdır; böylelikle hayatını sevinç içinde geçirir.
2513 Hakîm ve âlım bey ne der, dinle; bu söze göre hareket edersen, senin için çok iyi olur.
2514 Başını korumak istersen, beylerin söylemesi icap eden sözleri sen söyleme ve memlekete karşı suç işleyerek, kendi başını yeme.
2515 Avam memlekete karşı suç işlerse, başı gider; konuşurken dili suç işlerse, dişi kırılır.
2516 Çok görmüşümdür, liyakatsiz kimseler günün birinde memlekete karşı suç işlemişler ve başları kesilmiştir.
2517 Sonra çok okudum, dil ihtiyatsız konuşurken, gönül sırrını ifşa etmiş ve o kimseyi yaralamıştır.
2518 Alim ve hakimler de : — Kendisine hâkim olmayan insan kendi başını yer —demişlerdir.
2519 Hâcibler kendilerini çok gözetmeli, huzurda gözlerine ve mâruzâtta bulunurken de, sözlerine dikkat etmelidirler.
2520 Vakti gelmeden içeri girmemeli ve kendilerine sorulmadan da mâruzâtta bulunmamalıdırlar.
2521 Akıllı insan ne der, dinle; akıllının dili mâna yolunu açmıştır.
2522 Meliklere vakti gelince yüzünü göster, sordukları vakit söyle ve ancak sorduklarına cevap ver.
2523 Her şeyin muayyen bir vakti ve zamanı vardır; vakti geldi ise, bunu iki göz görür.
2524 Bütün fazilet ve bilgilerinin böyle olması lâzımdır; bu vasıfları hâiz olan ulu hâcıb vazifesine başlayabilir.
2525 Ey hükümdar, benim bildiklerim bunlardır; işte sorulduğu için arzettım.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
2526 Hükümdar: — Bunları dinledim, anladım — dedi—sana bir şey daha soracağım.
2527 Şimdi gelelim kapıcı-başına; bu vazifeyi üzerine alan insan nasıl olmalıdır?
2436 Ulu hâcib çok emniyetli, dürüst ve bu doğrulukla birlikte de iyi ve dini bütün bir insan olmalıdır.
2437 Halka faydalı olması ve bununla halkın başına güneş ve ay doğması için, onun soyu-sopu temiz ve tabiatı iyi olmalıdır.
2438 Soyu iyi olan insan iyi olur; bu iyi insan halk için de iyilik ister.
2439 iyi insanlardan yiyecek, içecek, giyecek ve binecek hususunda ancak iyilik gelir.
2440 Tabiatı iyi olursa, sözlerini tartarak söyler; sözleri tartan insanın işi çok temiz olur.
2441 Gözü tok, haya sahibi ve nâzik olmalıdır; zeki ve bin türlü bilgiye sahip bulunmalıdır.
2442 Gözü tok olan insan vazife başında rüşvet almaz; hâcip rüşvet alırsa, bey gülünç duruma düşer.
2443 Yoluna girmiş işi bozan rüşvettir; olgunlaşan işi çiğ bırakan da rüşvettir.
2444 Hâcip haya sahibi, temiz ve nâzik bir insan olursa, ondan işte ve sözde ancak iyilik gelir.
2445 Haya sahibi olan insan kötü iş yapmaz, münâsip olmayan şeylere yaklaşmaz ve başkalarına kabalık etmez.
2446 Nâzik insan saadeti hazmeder; insan nâzik olursa, devlete lâyık olur.
2447 insan zeki olursa, hiç bir vakit mala muhtaç olmaz; bilgili olursa, işinde hiç bir vakit yanılmaz.
2448 Bilgili ve büyük insan da çok güzel söylemiş; kısmetine en çok kavuşan bilgili insandır.
2449 Beylerin işini görmek için, bilgili insan lâzımdır; bilgisiz adam hiç bir işe yaramaz.
2450 Bir kimse bilgiden nasibini alamamış ise, ona diri demek doğru olmaz; sen onu ölü bil.
2451 insan bilgi ile büyür ve şöhret bulur; her keşten üstün olur ve her işi başarır.
2452 Bilgisiz adam boş bir kalıptan ibarettir; bilgili kimsenin yeri gökten daha yüksektir.
2453 Hâcib vazifede çok uyanık ve anlayışlı olmalı; insan işinde uyanıklık ile boya tutturur.
2454 Akıllı olmak çok faydalıdır; bütün iyiliklerde aklın hissesi vardır.
2455 Akılsız adam meyvasız ağaç gibidir; aç kimse meyvasız ağacı ne yapsın.
2456 Ancak akıllı kimse her iki dünyayı elde eder; asîl vasfını ancak akıllı insan alır.
2457 Akıllı ve bilgili adam — adamdır; o insanların seçkini ve halkın ileri gelenidir.
2458 Hâcibin yüzü ve kıyafeti güzel, saçı-sakalı düzgün, erkek sesli ve açık sözlü olmalıdır.
2459 Yüzü ve kıyafetinin güzelliği onu sevdirir; huzura girip-çıkarken, merdâne tavrı iyi tesir yapar.
2460 Saçı-sakalı düzgün erkek haşmetli olur; insan bu haşmet ile hürmet bulur.
2461 Hâcib takva sahibi ve dindar olmalıdır; tabiatı temiz olursa, hareketi de temiz olur.
2462 Takva sahibi, temiz ve dindar insan üşenmez, dâima başkalarına hizmet eder.
2463 Takva sahibi insan başkalarının kaygısını çeker; insanların iyisi takva sahibi olan insandır.
2464 Hâcib dâima her kesin gözü önünde bulunduğu için, onun yüzü göze güzel görünmelidir.
2465 Bu güzel yüzü görünce, insanın yüzü güler; içi açılır ve canı zevk bulur.
2466 Bilgili işte buna benzer bir söz söylemiştir; bilgilinin sözünü tut, ey yumuşak huylu insan.
2467 insanda bu yüz güzelliği çok iyi bir şeydir; yüz güzelliği karşısında gözler parlar.
2468 Kumral güzeline bak ve onu kendine uğur tut, işin iyi olur; başka sözü bırak.
2469 Hâcib gönül sahibi ve çok akıllı insan olmalıdır; bir de sakin tabiatlı olursa, daha iyi olur.
2470 Gönül sahibi olan insan verdiği sözü unutmaz; gönül sahibi olmayan insan ise, sözünü tutmaz.
2471 Gönül olmazsa, insan arkadaşını seçemez; aklı olmazsa, işini yapamaz.
2472 Gönülsüz insanlar kuru bir kalıp olur; insan her işi gönül ile yapar.
2473 O çok akıllı, alçak gönüllü olmalı; fakir, dul ve yetimlere karşı şefkatli gönül lâzımdır.
2474 Zeki olmalı ve kanunu iyi bilmelidir; dünyayı süsleyen şeyler hep zekâ mahsûlüdür.
2475 Her kese karşı küçük ve alçak gönüllü davranmalı; dili yumuşak ve şekerden daha tatlı olmalıdır.
2476 İnsanlara açık ve güler yüz göstermeli; başkalarına karşı insaniyet dâiresinde ve iyi muamele etmelidir.
2477 Alçak günüllü insan ne der, dinle; ey boş insan, gönülünü alçak ve dilini kısa tut.
2478 însan gönlünü alçak tutarsa, saadet gelip, onu bulur; hayatta herkes güler yüz ve tatlı söz etrafında toplanır.
2479 Güler yüz ve tatlı söze insan ısınır; insan kime ısınırsa, ona kul-köle olur.
2480 Sabırlı ve kendisine hâkim olmalıdır; gözünü iyi gözetmeli ve dilini sakınmalıdır.
2481 Kulağı delik, aklı ve bilgisi geniş, tavrı ve hareketi doğru, sözü ve özü bir olmalıdır.
2482 Bütün faziletlere sahip olmalı ve kalem sahibi bulunmalıdır; her türlü işi bilgisi ile yürütmelidir
2483 Ulu hâcib, işinde muvaffak olabilmesi için, bu fazilet ve bilgilerin hepsine birden sâhıp bulunmalıdır.
2484 Dikkat edersen, hizmetler arasında en ince hizmet hâcibliktir.
2485 Hâcıb olmak ve öne geçip, insanlara yol göstermek için, şu bir kaç şey lâzımdır.
2486 Buna benzer şöyle bir şâir sözü vardır; şâir sözü bilgisize gözdür.
2467 Hâciblik için önce şu on şey lâzımdır; keskin göz, delik kulak, geniş, gönül.
2488 Yüz, kıyafet, boy, dil, anlayış, akıl, bilgi; tavır ve hareketi de bunlara tam denk olmalıdır.
2489 Hükümdar çok yaşasın; fakat bir beyin gören gözü ulu hâcibdir.
2490 Kanun, usûl ve örfü yerine getirmek ince bir iştir; ulu hâcib bunu tanzim ederek, yol ve kapıları açar.
2491 Bir âlimin buna benzer bir sözü vardır; duyan bu söze gönül versin ve benimsesin.
2492 Bu hâciblik işi büyük iştir, bunu ancak çok ehil insan başarabilir.
2493 ister hâciblerin, ister beylerin işi olsun, büyük veya küçük, o bütün mâruzâtta bulunmak isteyenleri kabul eder.
2494 Hazinedar veya kâtip gibi memurlar ve elbiseci veya ayakkabıcı gibi san'atkârlar ile münâsabettedır.
2495 Yat-yabancı elçilerin geliş ve gidişine, onların istihkakları olan ihsan ve hediyelerin verilmesine o bakar.
2496 O bunların kalacakları yeri ve yiyecekleri yemeği tâyin eder, hediyeli veya hedıyesizlerin usûl ve çâresine bakar.
2497 Yol ağzında ise, insanlara rehberlik eder; merasim, örf ve âdetin yanlış yapılmamasına dikkat eder.
2498 Fakir, dul, öksüz ve yetim dileklerini dinler ve bunları beye arzeder.
2499 Haksızlığa uğrayarak, hak talebinde bulunanları kabul etmeli, yol göstermeli ve onlara karşı haşin davranmamalıdır.
2500 Yine içte ve dışta uygunsuzları görürse, onları ikaz ederek, hareketlerine mâni olmalı ve bunlara meydan vermemelidir.
2501 Bu çeşit bir çok ölçülü işleri, şüphesiz, ulu hâcib halleder.
2502 Bu işlere her türlü yardım ondan gelir; eğer işler bozulur veya yapılmazsa, yine onun yüzünden kalır.
2503 Ey hükümdar, hâcibler bir kaç yerde ihtiyatlı olmalı ve bu hususlarda çok gayret etmelidirler.
2504 Biri—hâcib beyin sözünden kat'iyen dışarı çıkmamalı; ikincisi hava ve heveslerine aklını yular yapmalıdır.
2505 Üçüncüsü—huzurda müteyakkız olmalı ve ağzına gelen her sözü söylememelidir.
2506 Rüşvet almamalı, üzerine düşen bütün işleri yapmalı ve uzaklaşmış olan insanları beyine yaklaştırmalıdır.
2507 Ey hükümdar, bir insanda şu iki şey varsa, ona iş verme ve yakınlık gösterme.
2508 Bunlardan biri yalancılık ve diğeri de insanı doğru yoldan saptıran kötü huydur.
2509 Bu iki tabiat gerçekten kimde bulunursa, ey hükümdar, onu kendine yaklaştırma.
2510 Bak, daha şu üç şey vardır ki, hizmetkâr bunlardan korunmazsa, kendi başını yer.
2511 Biri—her duyduğu şeyi ifşa etmemeli; ikincisi—görmemesi icap eden uygunsuz şeyleri görünce göz yummasını bilmelidir.
2512 Üçüncüsü —kendisine hâkim olmalı ve doğrulukla yaşamalıdır; böylelikle hayatını sevinç içinde geçirir.
2513 Hakîm ve âlım bey ne der, dinle; bu söze göre hareket edersen, senin için çok iyi olur.
2514 Başını korumak istersen, beylerin söylemesi icap eden sözleri sen söyleme ve memlekete karşı suç işleyerek, kendi başını yeme.
2515 Avam memlekete karşı suç işlerse, başı gider; konuşurken dili suç işlerse, dişi kırılır.
2516 Çok görmüşümdür, liyakatsiz kimseler günün birinde memlekete karşı suç işlemişler ve başları kesilmiştir.
2517 Sonra çok okudum, dil ihtiyatsız konuşurken, gönül sırrını ifşa etmiş ve o kimseyi yaralamıştır.
2518 Alim ve hakimler de : — Kendisine hâkim olmayan insan kendi başını yer —demişlerdir.
2519 Hâcibler kendilerini çok gözetmeli, huzurda gözlerine ve mâruzâtta bulunurken de, sözlerine dikkat etmelidirler.
2520 Vakti gelmeden içeri girmemeli ve kendilerine sorulmadan da mâruzâtta bulunmamalıdırlar.
2521 Akıllı insan ne der, dinle; akıllının dili mâna yolunu açmıştır.
2522 Meliklere vakti gelince yüzünü göster, sordukları vakit söyle ve ancak sorduklarına cevap ver.
2523 Her şeyin muayyen bir vakti ve zamanı vardır; vakti geldi ise, bunu iki göz görür.
2524 Bütün fazilet ve bilgilerinin böyle olması lâzımdır; bu vasıfları hâiz olan ulu hâcıb vazifesine başlayabilir.
2525 Ey hükümdar, benim bildiklerim bunlardır; işte sorulduğu için arzettım.
HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ
2526 Hükümdar: — Bunları dinledim, anladım — dedi—sana bir şey daha soracağım.
2527 Şimdi gelelim kapıcı-başına; bu vazifeyi üzerine alan insan nasıl olmalıdır?
Yorumlar
Yorum Gönder