Ana içeriğe atla

LXXI. ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA ÖĞÜT VERDİĞİNİ SÖYLER

5132    Odgurmış cevap verdi ve: — Ey hükümdar, Tanrı her işte sana tevfikini refik etsin — dedi —
5133    Bu kof ve boş dünya çok eski bir âlemdir; o nice beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz.
5134    Senin gibi bir çok beyleri sevdi ve nihayet onlardan yüz çevirdi; şimdi senin için hazırlandı, fakat seni de çabuk bırakacaktır.
5135    Sen ona inanıp, gönül bağlama; o sana hakikî bir vefa gösterecek değildir, ondan vaz geç.
5136    imdi benim öğüt ve nasihatime ne lüzum var, ey diri; sana feleğin verdiği ibret yeter.
5137    Senden önce dünyaya hâkim olanlar hani, nereye gittiler; o kudret ve ihtişamları nerede.
5138    Onlar nereye gittiler, ibretle bak, düşün; senin için de oraya gidilecek gün yakındır.
5139    Bu beylik sırası şimdi sendedir, fakat uzun kalacak değildir; işini ona göre tut.
5140    Onlar için ne faydalı oldu ise, bugün sen de onu yap; yarın bunun zevkini tadarsın.
5141    Ölürken, onlar neye peşiman oldular ise, sen ondan uzak dur ve ancak iyilik düşün.
5142    Bilgili hakîm çok iyi söylemiş; bilgilinin sözü inci ve yakut gibidir.
5143    Ölüyü gören hiç kimse diri kalmaz; ölüme hazırlan, haşîn olma.
5144    Ey ölümü bilip de gafil davranan, hayat geçer, ondan nasibini al.
5145    Gafletle yürüyen ey arzuların esiri, ölüm sana baskın yapmasın; o muhakkak bir gün seni almağa gelecektir.
5146    Geçmiş günlerine bugün dikkatle bak, hepsi bir rüya oldu; aklını kullan ve iyi düşün.
5147    Eğer sen kentlin iyilik yaptın ise, bundan sen kendine ebedî bir ecir kazandın.
5148    Eğer ömrünü boşuna geçirdin ise, gece-gündüz durup-dinlenmeden, peşimanlıkla inle.
5149    Arzu etmekle devamlı bir hayat temin edilemez; gençlik kuvveti de bir daha geri dönecek değildir.
5150    Bari bu bulduğun zamanı boşuna geçirme; ölüme hazırlan, ibâdete istical et.
5151    Ey hükümdar, bak, memlekette senden önce idareyi elinde tutan bey senin baban idi.
5152    Hazinesi, maiyeti ve askeri vardı; bunlara dayanarak, her isteğini buldu ve böylece bir müddet yaşadı.
5153    Sonunda ölüm onu yakaladı ve götürdü; onun büyük şöhreti bir fayda etmedi.
5154    Baban öldü, gitti ve bu ölümü ile sana öğüt verdi; baba nasihatini tutarsan, o sana bal-şeker olur.
5155    îmdi buna benzeyen şu sözü dinle; tutarsan, faydalı olur ve senin görür gözün olur.
5156    Baban öldüğü zaman sana şöyle söylemiş olur:— Ey oğul, bak ve uyan.
5157    Ölüm beni yakaladı, gidiyorum; şimdi sıra senindir; gayret et, kendinden sonra iyi ad bırak.
5158    Ana-babanın ölümü çocuklar için tam bir nasihattir; bunu anlayıp, benimse.
5159    Ananı, babanı ölüm bırakmadı; vakti gelince, senimi bırakır.
5160    Onlara acımayan ve cefa eden bu dünya, tabiatini değiştirip, sanamı vefa gösterecek.
5161    Hayatı aziz bil ve ancak lüzumlu işlerde kullan; insanlara ihsanlarda bulun ve kendine sevap kazan.
5162    Geçici günler içinden ancak lüzumlu olan şeyleri .al; zaman seni de geçirecektir, buna göre hazırlığını yap.
5163    Sen bu kadar halkın yükünü yüklenmiş bulunuyorsun; uyanık ol, gafil bulunma ve düşünerek hareket et.
5164    Bir sürü aç kurt senin etrafına toplanmıştır; ey kahraman hükümdar, koyunları iyi muhafaza et.
5165    Memlekette bir kimse bir gece aç kalırsa, onu Tanrı sana soracaktır; gözünü aç.
5166    Ey hükümdar, bugün sen bir meş'ale gibi yanıyorsun, fakat bunun ışığı başkaları içindir; ey temiz kalpli insan.
5167    Yaşın ileriler ve hayat da sonuna yaklaşırsa, bu adamların sana ne gibi faydaları dokunabilir.
5168    İnsanlar için kendini ateşe atma, göz göre-göre zorla kendini yakma.
5169    Ölüm gelip, kapıyı çalarsa, ululuk, büyüklük ve bütün bu beyliğin hepsi burada kalır.
5170    Doğru ol ve doğruluk üzere hüküm et; beylik ancak böylelikle uzun müddet payidar olabilir.
5171    Büyük bilgin ne iyi bilgi vermiş, bu söze göre hareket et ve bu yoldan yürü.
5172    Bu beyliğin temelini sağlamlaştırmak istersen, hüküm ederken, dâimi doğruluk yolunu tutmalısın.
5173    Öteki dünyayı elde etmek istersen, yine bu doğruluk yolunda devam etmelisin; bunda şüphe yoktur.
5174    Ey "ben beyim!" diyen, gurur getirme; dünya ve saadet vefasızdır, ondan vaz geç.
5175    Bu dünya saadetine pek güvenme; onun tabiati dönektir, ona inanılmaz.
5176    Ey hükümdar, bu köşk, bu saray, bu taht senin için, dikkat et, ancak bar durak yeridir.
5177    Senden evvelkiler oraya uğrayıp, geçtiler; menzilde yerleşmediler ve öncekileri takip ederek, göçtüler.
5178    Bu saray ve taht şimdi sana ulaştı; göçünü kendinden önce gönder.
5179    Bugün bu saray ve köşkü burada yapma; bu geçen yıl, ay ve gün seni beraber sürükleyecektir.
5180    Senin yatacağın yer, şüphesiz, mezardır; onu iyilikler ile süsle, ey nâmdar.
5181    Bugün bu sarayı "benim" diye bilirsin; iyice düşünürsen, gerçekte o böyle değildir.
5182    Dinle, bu saray sana ne der; dikkat edersen, çok doğru söyler, ey kahraman.
5183    Bunu sen "benimdir, benim!" diye söylersin; niçin böyle dersin, bu nasıl senin olur.
5184    Senden sonrakiler sana "çık!" der; onlar da oraya girmeğe hazırlanıp, "benimdir, benim!" diye beklerler.
5185    Ey dünya beyi, bu dünya bir zindandır; zindan içinde endişeden başka bir şey bulunmaz.
5186    Zindanda sen fazla sevinç bekleme; sevinme ve avunma yeri ancak cennettir.
5187    Geçici rahatı huzur olarak kabul etme, geçecek sevince de sevinç deme.
5188    Saadet böyledir, duramaz, kaçar; topladığın malları o hep saçar.
5189    Ancak orasını ebedî hayat yeri telâkki et; bu dünya malını bırak, yüzünü oraya doğru çevir.
5190    Bu huzur, arzu ve dilekleri bırak, ebediyeti ara; ebedî huzuru isteyen bunun zahmetine katlanmalıdır.
5191    Düşün, Tanrı fazlı ile sana ne kadar iyilik etmiştir, buna dikkat et.
5192    Kalabalık halk üzerine seni hâkim kıldı; dilek ve arzularını verdi ve fermanlarını yürüttü.
5193    Senin gibi olan Tanrı kullarını sana muhtaç etti; işte bunların hepsini görüyorsun.
5194    Ey hükümdar, bugün buna şükür etmeli; Tanrının yarattıklarına karşı iyi ol ve temiz kalple muamele et.
5195    Tanrı seni doğruluk için bu mevkie getirdi; haydi doğru ol ve doğruluk ile yaşa.
5196    Her işi akıl ile işle, nefsin esiri olma, gönlünü diri tut.
5197    Bütün halka karşı merhametli ol; büyüğe-küçüğe doğruluk ile hüküm et.
5198    Halkın tavır ve hareketi değişir ve bozulursa, onu dâima göz önünde bulundurup, fesada sapmalarına meydan verme.
5199    Ey hükümdar, dinle, bilgisi deryalar gibi engin olan insan ne der; bilgi ile hareket et, yüzün güler.
5200    Bugün her kesin iyi olmasını istersen, kendin iyi ol, ey memleketin büyüğü.
5201    Bütün bulanıklıkları durultmak istersen, kendi ruhunu tasfiye et; halk, ister-istemez, durulur.
5202    Bu beyler baştır; baş nereye giderse, onu takip eden bütün insanlar da ona uyarlar.
5203    Halk bozulursa, onu beyler düzene koyar; eğer beyler bozulursa, onları kim düzeltir.
5204    Sen kendi hareketini doğrult, tavrını düzelt; halkın hareketi kendiliğinden düzene girer.
5205    Sen kendine yakışır şeyler yapmak istersen, yakışmayan şeylere yaklaşma; işte bu kadar.
5206    Küstahlara uyma, fesattan uzak kal; bu iki işi insanı karaya bulaştırır.
5207    Kat'î olarak söylüyorum ki, uygunsuz ve kötü şeylerle karşılaşmak istemiyorsan, yakışık almayan şeyleri yapma.
5208    Rahata dalıp oyalanma, içki içme; bu ikisi öyle bir denizdir ki insana geçit vermez.
5209    Tavrın doğru ve hareketin temiz olsun; yoldaşın akıl ve müşavirin bilgi olsun.
5210    Gönül ve dili doğru, fazileti ise, yüksek tut; gaflete dalma ve yolunu şaşırma.
5211    Alçak gönüllü ol, gururlanma; "hizmetkârlarım ve askerim çok!" diye kibirlenme.
5212    Nice cesur, mağrur ve kibirli insanları ölüm yere gömdü ve üzerlerini toprak ile örttü.
5213    Bilgili büyük insan da iyi söylemiş; bilgili sözünü tutan her yerde iyilikle karşılaşır.
5214    Hazinem çok! diye, bu mala güvenme; ,.hizmetkârım ve askerim çok!" diye gururlanma.
5225    Kuvvetine güvenerek, kibirlenen kimse bir sineğe bile çâre bulamadı.
5216    Bir işle meşgul olurken, hiddetlenme, öfkene mâni ol; eğer gazaba gelirsen, dilsiz imiş gibi hareket et.
5217    Din işinden başka işlerde acele etme; insan acele işin faydasını görmez.
5218    ihsanda bulunurken, acele et ve çabuk ver; cezalandırmak ve dayak atmak hususunda teenni ile hareket et.
5219    Harekette aceleci ve sözde zevzek olma, sabırlı ol; sabırlı insana halîm derler.
5220    Cömert ol, halka mal dağıt ve yedir; beyler hasis olursa, adları kötüye çıkar.
5221    Beyler haşîn söz söylememeli ve kendilerine hâkim olmalıdır; haşîn söz insanların gönlünü çabuk soğutur.
5222    Her kese tatlı söz söyle, yüzünü açık ve alnını parlak tut.
5223    Sen halkın seçkinisin, hareketin de seçkin olsun; düşüncen ve sözün de dürüst ve doğru olsun.
5224    Ey halkın göz diktiği insan, avam halk iyi olursa, onun iyiliği ancak kendisinedir.
5225    Eğer bu beyler iyi hareket ederlerse, bütün memleket bin türlü sevinç ile dolar.
5226    Beyler kötü hareket ederlerse, kötüler kuvvetlenir iyi an'aneleri bozarlar.
5227    Kötü olma ve adını kötüye çıkarma; kötüleri zapt ve rapt altında bulundur, onlara müsamaha göstesme.
5228    Kötülük zehirdir, o zehri yeme; zehir yiyenin hayatı mahvolur.
5229    Akıllı kimseleri kendine yakın tut; bilgilinin sözüne göre hareket et ve onun hakkını gözet.
5230    Bütün dürüst, doğru ve iyilikle şöhret kazanmış kimseleri kendine yakın tut ve işi onlara ver.
5231    Bu aldatıcı dünyanın hareketi vefasız ve dönektir; gafil olma; dikkat et, yolu çok kaygandır.
5232    O bezenip süslenerek, gönülü alır; gönül verince de senden yüz çevirir, gider.
5233    Ölümü unutma, uzun emeller besleme, ölümün baskınına uğrama, ey devletli hükümdar.
5234    Ey hükümdar, bu gaflet uykusuna dalma; ey temiz kalpli insan, bu beylik seni sarhoş etmesin.
5235    Bugünkü huzura aldanma, dikkatli ol ve iyice düşün, yarınki huzuru ara.
5236    Onun sevinci çok ve huzuru uzun sürer; hüzûr olunca, böyle olmalıdır.
5237    Huzur ve iyilik istersen, yürü, iyi ol; bol nîmet içinde ebedî hayat sür.
5238    Bilgi elde eden ve bilgi ile memlekette hürmet kazanmış olan insan ne der, dinle.
5239    Tanrı izzet verirse, bunun sonu yoktur; bol rahmet içinde rahat yaşarsın.
5240    Eğer ondan kaçarsan, zillet hazırdır; zilletin azabına kim tahammül edebilir.
5241    Ey hükümdar, sen bugün bir hekimsin; halkın ise, sana muhtaç olmanın hastasıdır.
5242    Bâzısı darlığa düşmüştür ve bedbahttır; bir kısmı da fakirlik iztırâbı içindedir.
5243    Bâzısı aç, bâzısı da çıplaktır; bâzısı ise, endişe içinde kıvranır.
5244    Bütün bunların devası sendedir; sen onların hekimi ol, ilâç ver ve tedavi et.
5245    Eğer sen bunlara, ilâç vererek, tedavi etmezsen, halk için bir hayat felâketi olursun.
5246    Tanrı bunu yarın sana sorar; orada kendini kurtaracak cevabı hazırla.
5247    Hayat çabuk geçer, bu beylik kalır; sana lâzım olan iyi adındır.
5248    Ey hükümdar, bu dünya tarladır; bu el buraya ne ekerse, orada onu biçer.
5249    Yürü, iyilik yap, iyilik ek; bundan sen ebedî iyilik bulursun.
5250    Memleket idare eden hakîm bey ve bu idare işinde yol gösteren bey ne der, dinle.
5251    Ey halkın büyüğü olan hükümdar, kendine fidye olarak, tevazuu ve tatlı dili kullan.
5252    Ey memleketin başı, ey iktidar sahibi, sen her işte önce bilgiyi tatbik et.
5253    Her türlü işi bilgi ile işle; her güzel iş bilgi ile meydana gelir.
5254    Bu âlem kalacak değil, nasıl olsa gidecektir; sen kaybolup gitmeyecek bir iyilik yap.
5255    Dünya kalır, doğan nihayet ölür; insandan kalan ancak iyi veya kötü addır.
5256    Kötüye katılma, kötü seni yakar; adın iyi olursa, senden iyi iz kalır.
5257    Ey hükümdar gayret et, uyanık dur, uyanık; gafil olan kimseye başkalarının zararı dokunur.
5258    Beyliğin kökü ihtiyatlı olmak ve uyanık durmaktır; bir dünya daha istersen, onu da bunlarla bulursun,
5259    Gafil olma; gafil olursan, bu beylik gider; gafil insan her iki dünyada bedbaht olur.
5260    Kendine düşman edinme ve kan dökme; can çıkarken, bu iki günahtan dolayı inler.
5261    Harama el uzatma, kendini iyice gözet; haram yiyenin yeri cehennemin dibidir.
5262    Bütün insanlara karşı merhametli ol; başkalarının zararını isteme, yolunu şaşırma.
5263    Şarâp içme, fesada katılma; onlardan uzaklaş; bu ikisi köşk, saray ve kaleleri yıkar.
5264    Her doğan ölmek için doğar; ölen kimse adı ile bir iz bırakır.
5265    Bu bir tutam hayat tükenir, sona erer; insanın, ister iyi, ister kötü olsun, ancak adı kalır.
5266    Bu dünya seni avutarak oyalar; gafil olma, gaflet seni uyutmasın.
5267    İnsanı uyutan bu gaflettir; uyuyan insan işini-gücünü Wakir.
5268    însan bu gaflete hiç düşmese idi, o melek olur ve yalnız ibâdet ederdi.
5269    Bilgili insan bu sözü çok iyi söylemiş; ey gönülü açık, şimdi bunu anlamağa çalış.
5270    Sevinç ile neş'e hep gaflet eseridir; bu gaflet ile insan kendisini öyle mahveder ki.
5271    Gafil olma, gaflet uykusu seni uyutmasın; ey rabbim, beni bu gaflet uykusundan koru.
5272    Memleketinde gözünü ve kulağını keskin tut; merhametini her kese ulaştır.
5273    Sonunda Tanrı sana bunu soracaktır; her günahkâr Tanrının suâl ağına düşer.
5274    Dikkat et, takva sahibi insan ne der; takva sahibinin sözünü tutanların işi yoluna girer.
5275    Ey isyan vadilerinde başı-boş dolaşan insan, Tanrı bunu senden soracaktır, cevabını hazırla.
5276    Ey kendi arzusuna göre hareket eden günahkâr ve mâyûp insan, birgün Tanrı bunun hesabını senden soracaktır.
5277    Ey yiyip-içmekle hayatını boşuna geçiren, hesaba hazırlan, çıkar yol ara.
5278    Tanrı her şeyi soracaktır; kaçıp-kurtulacak yerin var mı, hani.
5279    Ey hükümdar, kılıç ve sapa sendedir; bu kamçılar, bu cezalar kötüler içindir.
5280    Kötüler kötülüklerini bırakmadıkları nisbette, sen de cezalarını eksik etme, elinde sopan hazır bulunsun.
5281    Kötüler, dayak atıldığı hâlde, yola gelmezlerse, kendini mümkün mertebe onlardan korumağa çalış.
5282    Hükümdar kötü olursa, dünyayı bozar; ona mâni olan çıkmazsa, yolunu şaşırır.
5283    Sen iyiye kıymet ver, ona her türlü iyiliği yap; ey nâmdar, böylece bütün halk iyi olur.
5284    Oyunla oyalanma, kendini koru; rahata güvenme, günün az kalmıştır.
5285    Sen her vakit doğrulukla hüküm et; beylik kanun ile ayakta durur.
5286    insan gücü yettiği kadar gayret göstermeli, ihmâl ettikleri için de her vakit Allahtan affını istiğfar etmelidir.
5287    Dinle, halkın başında bulunan ve kanun ile memlekete şöhretini yayan insan ne der.
5266    Ey bey, gücün yettiği kadar kanunu tatbik et ve halkın hakkını vermeğe çalış.
5269    Eğer kusur edersen, Tanrıdan affını dile ve her gün tekrar-tekrar tövbe et.
5290    Çok altın-gümüş toplayıp, hazine yapma; ne bulursan, ver, çok dağıt.
5291    Ölüm yakalarsa, bu mal geride kalacak ve evlâtlar onu kötü yollarda sarfedeceklerdir.
5292    Malın; kendinden önce, henüz hayatta iken, göndermeğe gayret et; o baş belâsından kurtul, yerine sevap kazan.
5293    Halkın beyi, halkın büyüğü ve insanların iyisi çok yerinde söylemiştir.
5294    Ey hazine toplayan dünya beyi, yürü, kendinden sonra hazine bırakma.
5295    Huzuru başkası sürüp, derdi sana kısmet olmasın, ey asîl ihtiyar.
5296    Ey zengin ve halkın seçkini, bu serveti dağıt, bol-bol sevap al.
5297    Vefasız dünyaya gönül bağlama, ona uyma, sonunda o sana cefâ edecektir.
5298    Ey halkın ileri geleni olan bey, bu beyliği önceden bırak ve kendine bir yer hazırla.
5299    Ey aç gözlü ve tamahkâr insan, henüz ölüm yakalamadan, neyin varsa, hepsini ver.
5300    Nihayet ölüm yakalayınca, bu malın faydası yoktur; malın geri kalacak ve artık onun zevkini süremeyeceksin.
5301    Ey hükümdar, az ye, çok ibâdet kıl; bütün faziletleri bil, fakat sözü az söyle.
5302    Fakir, dul ve yetimleri kolla; bunları korumak, kanunu gerçekten tatbik etmek demektir.
5303    Dedi-koducu kimseyi kendine yakın tutma; müfteriyi kendinden uzaklaştır, ondan sakın.
5304    insanların zararlısı böyle kimselerdir; zararlı kimseleri sen her vakit kendine düşman bil.
5305    Aç gözlü kimseye memlekette mevki verme; onun memleket nizâmını bozacağından hiç şüphe etme.
5306    Gayret et, kendini cehennemden uzaklaştır; her vakit iyilik yap, Tanrı seni korur.
5307    Bugünkü gününden yarınki günün ve gecen daha iyi olsun.
5308    Bilgili ve yumuşak huylu insan çok iyi söylemiş ve yapacağın işi yazı ile tesbit etmiştir.
5309    Bugün için yarın bir hesap günü vardır; yarını düşünerek, doğru hareket et.
5310    Gafil olma, uyanık dur, uyuma, uyan; uyuyan gözü uyanık tut, bu uykuyu bırak.
5311    Din dalı ile dünya dalı birbirine karşıdır; ikisi birbirine yaklaşmaz, bunların yolu birbirini keser.
5312    Dinin dünya ile birleştirilmesi güçtür; bu ikisi bir araya gelmez, bunu bilmek kâfidir.
5313    Biri yaklaşırsa, diğeri kaçar; ikisini birlikte tutmak isteyen kimse yolunu şaşırır.
5314    Dünyayı fırtına ve yağmur bil; gelir, gürler, fakat çabuk sükûn bulur.
5315    Saadet gelir, kapıda bir kalabalık toplanır; ona gönül bağlarsan, hepsini başkasına verir.
5316    Zenginleştim derken, bir gün fakir oluverirsin; "itibardayım" derken, toprak seni zelîl ediverir.
5317    Dünya tokluğu hep açlıktan ibarettir; onun huzuru, sevinci hep zahmettir.
5318    Ey hükümdar, bu nefsine kuvvetle karşı koy; onun arzusunu yerine getirip, ona zevk sürdürme.
5319    En kötü düşmanın budur; sen ona iyilik yaparsan, o sana kötülük eder.
5320    Vefalı olursan, karşılığında sana cefâ eder; ona cefâ edersen, vefakârlık gösterir.
5321    Bu nefsine değer verme, canın aziz olur; bilgi bey olup, akıl hanlık eder.
5322    Bu dünya bir düşmandır, nefsin ise, başka bir düşmandır; bu iki düşmanın her yerde tuzağı hâzırdır.
5323    Saadete güvenme, alçak gönüllü ol; hayata pek inanma-, ondan elini çek.
5324    Büy-üklük ve ululuk, bunlar geçicidir; bu saadet ateşi bir gün söner.
5325    Aslı büyük olan ne der, dinle; sana acıyan insanın sözünü tutarsan, çok fayda görürsün.
5326    Sen beylik ile mağrur olma, fazla kibir getirme; kendini koru.
5327    Bu hakir dünyayı sür, at; Tanrı orada sana her türlü iyi nimet ihsan eder.
5328    Ey hükümdar, şu üç işe çok seçkin kimseleri ara ve bu işleri onlara ver.
5329    Bunlardan biri— kadıdır; halka faydalı olabilmesi için, onun çok temiz ve takva sahibi olması lâzımdır.
5330    İkincisi — hükümdara vekâlet edecek olan kimsedir; halkın huzur bulması ve saadetle yaşaması için, bunun dürüst ve güvenilir bir kimse olması şarttır.
5331    Üçüncüsü—vezirdir; bunun çok seçkin bir kimse olması lâzımdır; halka ne gelirse, ondan gelir.
5332    Bu üç işe bakan kimseler doğru olursa, halk huzura kavuşur, günü aydın olur.
5333    Memleketin düzene girer ve halk zenginleşir ve neticede bunlar sana hayır-duâ ederler.
5334    Bu üç yerde işe yaramayan insanlar bulunursa, bütün halkın işi kötü olur.
5335    Şimdi aklıma buna benzer bir söz geldi; ey güzel yüzlüm, sen bunu dinle
5336    Bir beye yol gösteren vezirdir; halka, muhafızlara ve hizmetkârlara nizam veren odur.
5337    Eğer vezir yuları ters tarafa çekerse, her şey ters olur; bu benim kanâatimdir.
5338    Dünyayı kurulu bir sofra bil; insanlar hayat müddetince burada bulunan nimetlerden ne kadarını yiyebilirler-.
5339    Bizden önce gelen ve şimdi ölüp-giden nesiller ondan yedi, doydu ve kalktılar.
5340    Büyük bir kalabalık mahşeri bekleyerek yatıyor ve bizi çağırıyor, biz de onları takip edeceğiz.
5341    Diğer bir nesil de ana karnındakilerdir; bizden sonra bu sofradan yiyecekler onlardır.
5342    Bu nesil bizim kalkmamızı bekliyor; ötekiler ise, bizim gelmemizi bekliyorlar, ey yavrum.
5343    Bu sofradan yemek yemek bugün bize nasîp oldu; acaba bize daha ne kadar yiyecek ve giyecek verecek.
5344    Ölüp-yatanlar oraya çağırılıyorlar; karındakiler ise, bu sofradan "kalk" diye bizi zorluyorlar.
5345    Biri iter, biri çağırır; bu ikisi arasında kim huzura kavuşabilir.
5346    Ey hükümdar, gafil olma, uzun emellere kapılma; ey asîl tabiatli, burada uzun kalınacak değildir.
5347    Harama el uzatma, kendini gözet; ey hükümdar, iyi bil ki, haram gönülü karartır.
5348    Ey şöhretli insan, takva sahibi olmak istersen, halâl ye, nasibini halâlden al.
5349    Takva sahiplerinin başı, gerçekten halâl arayan ve halâl yiyen insan ne der, dinle.
5350    Halâl yiyen kimse Tanrıya karşı günâh işlemez; halâl ye, yarın için azığın da halâl olsun.
5351    Kimin boğazı ve üstü-başı temiz olursa; onun üzerinden bütün günahlar gider.
5352    Temizlik istersen, boğazından geçen halâl lokma olsun; böyle yapan insanın elde edeceği nimetler, nehirler gibi, bol ve devamlı olur.
5353    Kendi menfaatini arama, halkın menfaatini düşün; senin menfaatin halkın menfaati içindedir.
5354    Her türlü işe aklı eren Uluğ-Kent beyi ne der, dinle.
5355    Bey halk için bir saadettir, halk mes'ûd olmalıdır; halkın mes'ûd olması için, karnının doyması lâzımdır.
5356    Beyler dibi inci dolu bir denizdir, denize yakın duran zenginleşmelidir.
5357    Bu beyler, içinde altın ve gümüş mâdenleri bulunan bir dağdır; gümüş mâdenlerine kazma vuran insan çok zengin olur.
5358    Bey insanlara faydalı ve cömert olmalı, dünya halkına ondan tokluk gelmelidir.
5359    Ey hakîm hükümdar, güneş gibi parla; halk senin sayende bol yiyecek ve içeceğe kavuşsun.
5360    Tanrı senin boynuna emânet yüklemiştir; bu emâneti gözet, onu sana soracaktır.
5361    Ey hükümdar, sen kendine bir bakıver; sen üzerinde ne kadar şey toplamışsın.
5362    Denizdeki gevher senin için tükenmez; dibindeki incinin arkası kesilmez.
5363    Sen kara toprak altındaki altm-gümüşü toplar ve hazineler vücûda getirirsin.
5364    Bu dağlar altından çıkan cevherleri kaza-kaza sana yetiştiremezler, ey temiz ruhlu insan.
5365    Kara toprak üzerinde biten hububatı sen toplayıp, ambarlarını doldurursun.
5366    Uçan, yürüyen ve suda yüzen mahlûkların hiç biri senin elinden kurtulamaz, ey çetin huylu insan.
5367    Kervanların diyâr-diyâr gezerek, dünyayı dolaşır; sen ipekli ve sırmalı kumaşlar ile sincap ve samur kürkleri toplarsın.
5368    Kasab, tûzî ve rûmî kumaşları gibi, dünyanın nadide şeyleri sana gelir; fakat hazinen ve ambarların yine dolmaz.
5369    Arap küheylanı, binek ve diğer cins atlar ile ahırların dolmuştur; fakat bu aç gözlülük doymak bilmez.
5370    Binlerce seçme dişi deve, ovada kalabalık at sürüleri ve ahırda katırlar toplanmıştır.
5371    Ova ve dağlık yerlerde dolaşan koyun sürüleri, kul, câriye ve hizmetkârların dolu; ey sakin tabiatli insan.
5372    Bir de şimaldeki dağlarda sürülerle dolaşan yaban sığırı veya ovada dolaşan inek ve öküz sürüleri.
5373    Kayalara tırmanan bu dağ keçileri ve geyikler; ey yiğit pehlivan, hiç bin senin elinden kurtulamaz.
5374    Erkek ve dişi dağ keçileri, ak geyik veya sarp kaya geyikleri, bunlar senin için tükenmez bir yiyecek, ey iyi tabiatli.
5375    İster yaban eşeği veya tagı, ister boz geyik olsun, eypehlivan, bunları, yakalayıp, hep sana getirirler.
5376    Kurt, tilki, arslan, ayı veya-domuz hiç biri senin elinden kurtulamaz, hepsini de avlar öldürürsün.
5377    Her cins kuğular, turna ve su kuşları yahut toy kuşu veya yügdik, todlıç ve kazlar;
5378    Havada uçan karakuş sürüleri. . ., ey boz kurt, canlarını senin elinden kurtaramazlar.
5379    Senin av kuşların uçanı uçurmaz; senin kaplanın, köpeğin yürüyeni yürütmez.
5380    Babalı babasız olur, yetim kalır; analı anasız olur, öksüz kalır.
5381    Bütün bunların hepsi senin için bıtmez-tükenmez; fakat sen tükenirsin, ey kudretli yiğit.
5382    Hep bu boğazına yiyecek ve sırtına giyecek bulmak için, bütün dünyayı topladın; fakat bir gün ölüp, bunları arkada bırakacaksın.
5383    Bu dünya malını toplamanın nihayet faydası nedir; bak, ecel can toplar ve senin kökünü kazır.
5384    Dikkat edersen, bütün bunlar aç-gözlülüktür; tamahkârlıkla acıkan kimseler ne vakit doyarlar.
5385    Gözü tok insan ne der, dinle; zenginliğin başı tok gözlü olmaktır.
5386    Gözü aç olan bütün dünyayı elde etse bile, ona zengin denilmez, denilemez.
5387    Fakir derler, fakir olan kimdir; fakir, istediği kadar zengin olsun, aç gözlü olan kimsedir.
5388    Aç gözlü kimseye zenginliğin bir faydası yoktur; ey gönülü tok olan, aç gözlüye acı.
5389    Aç gözlüye bütün bu dünya malı az gelir; olana kanâat eden kimsenin ömrü saadet içinde geçer.
5390    Gözü aç insan; kara toprağın tozu gözüne doluncaya kadar, mala doymaz.
5391    Ey hükümdar, benim bildiğim bu kadardır; düşündüklerimi ve inandıklarımı sana söyledim.
5392    İşte ben söyledim, sen dinledin; iyice bakarsan, gönülün ve gözün açılır.
5393    Sözümü tutarsan, yarın faydası dokunur; eğer tutmazsan, vebal altında kalırsın.
5394    Akıllı insan ne der, dinle; eğer dinlersen, bu senin için bir nasihattir.
5395    Nasihat insana fayda getirir; nasihati lokma-lokma ver, isterse, yesin.
5396    Eğer bu lokmaları yemeyi bilmezse, karışma; bırak, kor yesin.

HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI

5397    Hükümdar bu sözleri dinledi, ağladı ve : — Ey insanların iyisi ve seçkini — dedi —
5398    Ey gönülü uyanık ve huzur içinde bulunan insan, bu beylik şimdi bana bir felâket oldu.
5399    Ben artık iyice anladım ve gözüm açıldı; ben kendimi ateşe atmışım.
5400    Ey ulu, ben doğruluktan ayrılmışım; sen şimdi o yolu bana gösterdin.
5401    Ey Odgurmış, şimdi bana duâ et; Tanrı iyilik yolunda bana tevfikini refik etsin.

ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI

5402    Odgurmış cevap verdi : — Ey hükümdar, Tanrı senden istediğin tevfikı esirgemesin — dedi —
5403    Gayret et, akıl ile heva ve hevesi zapt ve rapt altına al; kendisini heva ve hevese kaptıran kimsenin hayatı heder olur.
5404    Seni bitiren bu nefsânî zevklerdir, senin için vaz geçilmesi zor olan işte bu nefsânî arzulardır.
5405    Bu dünya çok eski ihtiyar bir dünyadır; bu haşîn dünya bir çok beyleri görüp-geçirdi.
5406    Senin gibi yiğit bir çok beyleri ihtiyarlattı; seni de uzun müddet yaşatmaz.
5407    Onlar gitti ve bu taht sana kaldı; vaktini boş geçirme, hazırlık gör.
5408    Ey hükümdar, uyan, ölümü unutma; şüphe etme, o çok kısa bir zamanda sana da gelecektir.
5409    Ey hükümdar, dikkatli ol, kendini unutma; eğer kendini unutursan, aslını hatırla.
5410    Eğer bir kimse bu iki şeyi unutursa, o doğruluk yolundan uzaklaşır.
5411    Dinle, kendini bilen, heva ve hevesini aklına esir eden insan ne der.
5412    Ölümü unutma, asıl yerin mezarındır; "kendini unutma" sözünü her ân hatırla.
5413    Sen meniden türemişsin, "ben!" deme; sen "ben!" dersen, bak, işte değerin.
5414    Bu görünmez ölüm pusudadır; karşıma çıkmak isterse, hiç bir zaman izimi kayıp etmez.
5415    insan için başka hiç bir eziyet olmasa bile, bu acı ölüme bakmak kâfidir.
5416    Ölümden sonra kara toprak altında çürüyüp-dağılmak da yeter bir ibrettir.
5417    Bundan başka, ölüm sana yol açınca görülecek daha nice işler vardır.
5418    Akıllı insan bu hâli görürken, nasıl rahat uyur ve nasıl yiyip-içebilir.
5419    Dinle, bilgi veren ve bilgi ile dünyanın hakikî değerini anlayan insan ne der.
5420    Himmeti büyük ve gönülü yüksek tut; bu dünyayı bırak, ondan vaz geç.
5421    Bu dünya, içi engerek yılanı dolu, bir zindandır; onu bırak, aydın ve hakikî dünyaya ulaşmağa çahş.
5422    Bu duru canın kalıbı olan vücûd bu kara toprak tıkacıdır; ey gönlünde hazineler taşıyan insan, kara toprak bunlar ile dolar.
5423    Bu dünya bir zindan, karanlık bir kuyudur; burası dâima belâ, mihnet ve felâketler ile doludur.
5424    Zindanda bulundığun müddetçe ne huzur istersin, aklına ve kalbine gelen ne gibi şeyi arzu edebilirsin.
5425    Bu bir avuç kara topraktan vaz geç, büyük ve ebedî diyarı iste; bu seraba neden aklanıyorsun.
5426    Bu toz, toprak ve dumanın fevkına yüksel, duru ve ebedî diyarı iste, gözünü aç.
5427    Sen ne kadar çok yaşarsan-yaşa, ölüm nihayet bir gün gelip, seni yakalar, ey günüm.
5428    Dünya malı ne kadar artarsa, onun derdi zevkinden daha fazla olur, ey yiğit oğul.
5429    insan binlerce sene yaşayıp, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.
5430    Temiz kalpli ve bu zemâne oku ile gönülü yaralanmış olan kimse ne der, dinle.
5431    insan bin yıl yaşasa bile; arzu ve ihtiyaçlarının hepsini tamamlayamaz.
5432    Arzu eden kimse her çeşit dilekte bulunur; arzusunun tükenmesi ile ancak onun dilekleri sona erer.
5433    Sözün faydası çok söylemekte veya söylenenleri hayretler içinde çok dinlemekte değildir.
5434    Sözün faydası işittiğin sözü işe tatbik etmekte ve böylece kendini doğru yola yöneltmektedir.
5435    Çok söz söyledim, sen hepsini dinledin; bu sözlerime göre hareket et ve bunların faydasını gör.
5436    Dilim kendisini tutamadı ve çok konuştu; sözüm azalmadı, fakat itibârı azaldı.
5437    Ey hükümdar, Tanrı sana tevfik versin de çok iyilikler yap.
5438    Tanrı sana dileğini versin ve seni korusun; ey hükümdar, sen beni duada unutma.
5439    Sözünü kesti, ayağa kalktı; hükümdar: —Bir az daha otur— diyerek ,onu alakoydu.
5440    Her türlü yiyecek ve içecek çıkardı : — Ey aziz insan, azıcık bunlardan tat — dedi.
5441    Odgurmış elini uzatıp, bir lokma aldı; bir az yedi ve içti.
5442    Yemekten elini çekti ve fazla yemedi; Tanrıya şükür etti, onun ismini zıkreyledi.
5443    Odgurmış ayağa kalktı ve selâm verdi; hükümdar da ayağa kalkıp, ona mukabelede bulundu.
5444    Odgurmış odadan çıktı, hükümdar da onu teşyi için, arkasından geldi.
5445    O hükümdar ile vedâlaştı, müsâfaha ettiler; hükümdar mahzun bir hâlde kaldı.
5446    Odgurmış oradan ayrılıp, dağlara doğru gitti; kardeşi elini öptü ve bir müddet beraber yürüdüler.
5447    Odgurmış kardeşini geri çevirdi; Öğdülmiş onunla vedâlaşarak, ayrıldı.
5448    Öğdülmiş evine gelip girdi; içinde bir boşluk hâsıl oldu; keder ve kaygıdan gözüne uyku girmedi.
5449    Doğudan güneş başını yukarı kaldırdı; dünyanın her tarafı kuğu rengine büründü.
5450    Güneş çıktı, göğüsünü yükseltti; dünyanın her tarafı saçılan kâfur ile doldu.
5451    Dünya, melek yüzü gibi, parladı; gök yüzü kâfur saçılmış gibi oldu.
5452    Yatağından çabucak kalktı ve âbdest alarak, ihlâs ile namazını edâ etti.
5453    Giyindi ve evinden çıkıp, atına binerek, saraya gitti.
5454    Atından inip, saraya girdi; içeriye doğru yürüdü; hükümdarın daveti üzerine, huzura girdi.

HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ

5455    Hükümdar önce Odgurmış'ı, onun ne kadar kaldığını ve ne zaman gittiğini sordu.
5456    Sonra: —Ey Öğdülmış'im, yemek bana artık zehir oluyor —dedi—
5457    Bugünden sonra nasıl yaşarım; omuzlarım çöktü, artık bir daha kalkamaz.
5458    İmdi bu beyliğe ve insanların yükünü taşımağa ne lüzum var; bu endişe ve kaygı kalbimi parçaladı.
5459    Halkı idare eden veya beyliğin bütün işlerini gören bir bey hizmetkârsız yapamaz.
5460    Hizmetkâr olunca da, şüphesiz, mal ve servet lâzımdır; mal olmazsa, başkasının hizmetine kimse girmez.
5461    Ordunun başında bulunan ve hayatını feda ederek, beyin emirlerini yerine getiren insan ne der, dinle.
5462    Hazine ve ordu beylerin kuvvetini teşkil eder; bu ikisi ile insan kendi öcünü alır.
5463    Bu ikisi ile bey büyüklük bulur; bu ikisi bir araya gelirse, beylik tacı azamet kazanır.
5464    Asker toplamak için, çok masrafa lüzum vardır; mal toplamak için de bile bile cebir kullanmak gerekir.
5465    Benim ancak bir sırtım ve bir tek boğazım var; niçin bu kadar insanın vebalını yükleneyim.
5466    Ne kadar fakir olsa bile, insan aç kalmaz; bu ölüm her yaşayandan bir gün öcünü alır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL