No | Kutadgu Bilig | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
5132 | yanut birdi odgurmış aydı ilig bayat birsü barça tilekke elig | Odgurmış cevap verdi ve: — Ey hükümdar, Tanrı her işte sana tevfikini refik etsin — dedi — |
5133 | bu kıvçak kovı dünya kiçki ajun neçe beg karıttı kanmaz özün | Bu kof ve boş dünya çok eski bir âlemdir; o nice beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz. |
5134 | sini teg telim beg keçürdi sevip saŋa ma anundı keçürgey ivip | Senin gibi bir çok beyleri sevdi ve nihayet onlardan yüz çevirdi; şimdi senin için hazırlandı, fakat seni de çabuk bırakacaktır. |
5135 | bamagıl muŋar sen hakikat köŋül vefa kılgu ermez hakikat töŋül | Sen ona inanıp, gönül bağlama; o sana hakikî bir vefa gösterecek değildir, ondan vaz geç. |
5136 | meniŋdin nerek emdi öt sav erig bu ödlek öti tap saŋa ay tirig | imdi benim öğüt ve nasihatime ne lüzum var, ey diri; sana feleğin verdiği ibret yeter. |
5137 | seniŋde ozakı ajun tutguçı kanı kança bardı kanı ol küçi | Senden önce dünyaya hâkim olanlar hani, nereye gittiler; o kudret ve ihtişamları nerede. |
5138 | olar kança bardı körü bar sakın saŋa ma naru bargu öd kün yakın | Onlar nereye gittiler, ibretle bak, düşün; senin için de oraya gidilecek gün yakındır. |
5139 | saŋa tegdi emdi bu beglik kurı uzun kalgu ermez iş itnip yorı | Bu beylik sırası şimdi sendedir, fakat uzun kalacak değildir; işini ona göre tut. |
5140 | olarka negü kıldı erse asıg bu kün sen anı kıl yarın bul tatıg | Onlar için ne faydalı oldu ise, bugün sen de onu yap; yarın bunun zevkini tadarsın. |
5141 | negüke ökündi ölürde olar sen andın yırak tur tile edgüler | Ölürken, onlar neye peşiman oldular ise, sen ondan uzak dur ve ancak iyilik düşün. |
5142 | idi yakşı aymış biliglig bügü biliglig sözi yinçü yakut tigü | Bilgili hakîm çok iyi söylemiş; bilgilinin sözü inci ve yakut gibidir. |
5143 | ölügni körügli me kalmaz tirig ölümke anun tutma kılkıŋ irig | Ölüyü gören hiç kimse diri kalmaz; ölüme hazırlan, haşîn olma. |
5144 | ölümüg biligli ay kılkı usal keçer bu tiriglik özüŋ ülgi al | Ey ölümü bilip de gafil davranan, hayat geçer, ondan nasibini al. |
5145 | usanıp yorıglı ay arzu kulı ölümke basıkma kelir algalı | Gafletle yürüyen ey arzuların esiri, ölüm sana baskın yapmasın; o muhakkak bir gün seni almağa gelecektir. |
5146 | baka kör keçürmiş künüŋni bu kün tükel boldı tüş teg sakıngıl ögün | Geçmiş günlerine bugün dikkatle bak, hepsi bir rüya oldu; aklını kullan ve iyi düşün. |
5147 | kalı kıldı erse özüŋ edgülük asıg kıldıŋ özke açu meŋülük | Eğer sen kentlin iyilik yaptın ise, bundan sen kendine ebedî bir ecir kazandın. |
5148 | yava kıldıŋ erse tiriglik kalı ökünç birle tün kün udıma ulı | Eğer ömrünü boşuna geçirdin ise, gece-gündüz durup-dinlenmeden, peşimanlıkla inle. |
5149 | tilep bulgu ermez tiriglik tuçı yana yaŋu ermez yigitlik küçi | Arzu etmekle devamlı bir hayat temin edilemez; gençlik kuvveti de bir daha geri dönecek değildir. |
5150 | bu bulmış ödüg barı kılma yava ölümke anungıl tapugka ive | Bari bu bulduğun zamanı boşuna geçirme; ölüme hazırlan, ibâdete istical et. |
5151 | ay ilig baka kör seniŋde oza beg erdi ataŋ ilde erk türk tüze | Ey hükümdar, bak, memlekette senden önce idareyi elinde tutan bey senin baban idi. |
5152 | hazine haşem sü idisi bolup tirildi bir anca tilekin bulup | Hazinesi, maiyeti ve askeri vardı; bunlara dayanarak, her isteğini buldu ve böylece bir müddet yaşadı. |
5153 | ölüm tuttı ahır iletti anı asıg kılmadı ol bedümiş üni | Sonunda ölüm onu yakaladı ve götürdü; onun büyük şöhreti bir fayda etmedi. |
5154 | ataŋ öldi bardı saŋa birdi pend ata pendi tutsa şeker bolga kend | Baban öldü, gitti ve bu ölümü ile sana öğüt verdi; baba nasihatini tutarsan, o sana bal-şeker olur. |
5155 | mundar meŋzer emdi eşit uş bu söz asıg kılga tutsa aya özke köz | İmdi buna benzeyen şu sözü dinle; tutarsan, faydalı olur ve senin görür gözün olur. |
5156 | at aŋ öldi erse kalı ne ödün sartga aydukı ol ogul kör odun | Baban öldüğü zaman sana şöyle söylemiş olur:— Ey oğul, bak ve uyan. |
5157 | ölüm tuttı bardım kelir uş saŋa katıglan kidin edgü atıŋ kodun | Ölüm beni yakaladı, gidiyorum; şimdi sıra senindir; gayret et, kendinden sonra iyi ad bırak. |
5158 | atanıŋ ananıŋ ölümi tükel ogul kızka pend ol ukup özke al | Ana-babanın ölümü çocuklar için tam bir nasihattir; bunu anlayıp, benimse. |
5159 | ataŋın anaŋnı ölüm kodmadı sinimü kodur kör yetilse ödi | Ananı, babanı ölüm bırakmadı; vakti gelince, seni mi bırakır. |
5160 | olarka cefa kıldı dünya titip saŋamu vefa kılga kılkın itip | Onlara acımayan ve cefa eden bu dünya, tabiatini değiştirip, sana mı vefa gösterecek. |
5161 | küsüş tut tiriglik kerek işke id üle neŋ kişike muyan özke tıd | Hayatı aziz bil ve ancak lüzumlu işlerde kullan; insanlara ihsanlarda bulun ve kendine sevap kazan. |
5162 | keçer kün içinde kerekiŋ alın keçürgey sini öd itigiŋ kı!ın | Geçici günler içinden ancak lüzumlu olan şeyleri .al; zaman seni de geçirecektir, buna göre hazırlığını yap. |
5163 | özüŋ yüdti munça budun yükleri odug tur usal bolma saknu yorı | Sen bu kadar halkın yükünü yüklenmiş bulunuyorsun; uyanık ol, gafil bulunma ve düşünerek hareket et. |
5164 | kalın aç böriler yıgıldı şartla koyug ked küdezgil ay ilci toŋa | Bir sürü aç kurt senin etrafına toplanmıştır; ey kahraman hükümdar, koyunları iyi muhafaza et. |
5165 | ilingde biregü kiçe kalsa aç anı sindin aytur bayat közni aç | Memlekette bir kimse bir gece aç kalırsa, onu Tanrı sana soracaktır; gözünü aç. |
5166 | yula teg küyer sen bu kün ay ilig yarukluk adınka turur ay silig | Ey hükümdar, bugün sen bir meş'ale gibi yanıyorsun, fakat bunun ışığı başkaları içindir; ey temiz kalpli insan. |
5167 | tiriglik uçuksa yetilse yaşıŋ negüke tusulgay saŋa bu kişiŋ | Yaşın ileriler ve hayat da sonuna yaklaşırsa, bu adamların sana ne gibi faydaları dokunabilir. |
5168 | özüŋ otka atma kişiler üçün özüŋni küyürme körürde küçün | İnsanlar için kendini ateşe atma, göz göre-göre zorla kendini yakma. |
5169 | ulugluk bedüklük bu beglik kamug kalır bu ölüm kelse açsa kapug | Ölüm gelip, kapıyı çalarsa, ululuk, büyüklük ve bütün bu beyliğin hepsi burada kalır. |
5170 | köni bol könilik öze kıl törü uzun turga beglik adakın örü | Doğru ol ve doğruluk üzere hüküm et; beylik ancak böylelikle uzun müddet payidar olabilir. |
5171 | ne edgü bilig birdi bilgi ulug bu söz işke tutnup yorı bu yolug | Büyük bilgin ne iyi bilgi vermiş, bu söze göre hareket et ve bu yoldan yürü. |
5172 | bekütmek tilese bu beglik ulı törü birgü tutgu könilik yolı | Bu beyliğin temelini sağlamlaştırmak istersen, hüküm ederken, dâimi doğruluk yolunu tutmalısın. |
5173 | takı bir ajunug tutayın tise könilikni tutgu söz aydım kese | Öteki dünyayı elde etmek istersen, yine bu doğruluk yolunda devam etmelisin; bunda şüphe yoktur. |
5174 | ay beg men tigüçi bedütme köŋül vefasız turur dünya devlet töŋül | Ey "ben beyim!" diyen, gurur getirme; dünya ve saadet vefasızdır, ondan vaz geç. |
5175 | bu dünya kutıŋa inanma ayıg inançsız turur kör kılınçı yayıg | Bu dünya saadetine pek güvenme; onun tabiati dönektir, ona inanılmaz. |
5176 | ay ilig bu karşı bu ordu orun saŋa tegmişi bir tüşün ol körün | Ey hükümdar, bu köşk, bu saray, bu taht senin için, dikkat et, ancak bar durak yeridir. |
5177 | seniŋde ozakı tüşüp keçtiler yirikmedi tüşte udu köçtiler | Senden evvelkiler oraya uğrayıp, geçtiler; menzilde yerleşmediler ve öncekileri takip ederek, göçtüler. |
5178 | saŋa tegdi emdi bu ordu orun köçüngni özüŋde oza id burun | Bu saray ve taht şimdi sana ulaştı; göçünü kendinden önce gönder. |
5179 | bu kün munda itme bu karşı saray sini kodmagay bu keçer yıl kün ay | Bugün bu saray ve köşkü burada yapma; bu geçen yıl, ay ve gün seni beraber sürükleyecektir. |
5180 | özüŋ yatgu ornı kör ol belgülüg anı itgü edgü bile ay külüg | Senin yatacağın yer, şüphesiz, mezardır; onu iyilikler ile süsle, ey nâmdar. |
5181 | meniŋ tip bilir sen bu karşıg bu kün hakikat baka körse ermez ögün | Bugün bu sarayı "benim" diye bilirsin; iyice düşünürsen, gerçekte o böyle değildir. |
5182 | negü tir eşitgil bu karşı saŋa baka körse çın ok ayur ay toŋa | Dinle, bu saray sana ne der; dikkat edersen, çok doğru söyler, ey kahraman. |
5183 | munı sen ayur sen meniŋ tip meniŋ negüke ayur sen negü teg seniŋ | Bunu sen "benimdir, benim!" diye söylersin; niçin böyle dersin, bu nasıl senin olur. |
5184 | seniŋde basakı saŋa çık tiyür anundı küder uş meniŋ tir meniŋ | Senden sonrakiler sana "çık!" der; onlar da oraya girmeğe hazırlanıp, "benimdir, benim!" diye beklerler. |
5185 | tünek ol bu dünya ay dünya begi tünek içre bolmaz sakıneta öŋi | Ey dünya beyi, bu dünya bir zindandır; zindan içinde endişeden başka bir şey bulunmaz. |
5186 | tünekte sen artuk tileme sevinç sevinç ornı uçmak turur hem avmç | Zindanda sen fazla sevinç bekleme; sevinme ve avunma yeri ancak cennettir. |
5187 | bu erter erejig erej tutmagıl ya keçgü sevinçig sevinç timegil | Geçici rahatı huzur olarak kabul etme, geçecek sevince de sevinç deme. |
5188 | ne yaŋlıg bu devlet turumaz kaçar tirilmiş neŋiŋni tükel ol saçar | Saadet böyledir, duramaz, kaçar; topladığın malları o hep saçar. |
5189 | anı kıl tutaşı tirilgü orun bu ajun neŋin kod aŋar yüz urun | Ancak orasını ebedî hayat yeri telâkki et; bu dünya malını bırak, yüzünü oraya doğru çevir. |
5190 | erej kod tilek arzu meŋü tile bu meŋü erej kolsa emgek bile | Bu huzur, arzu ve dilekleri bırak, ebediyeti ara; ebedî huzuru isteyen bunun zahmetine katlanmalıdır. |
5191 | bayat fazlıŋa bir baka kör sakın neçe edgülük kıldı yetrü bakın | Düşün, Tanrı fazlı ile sana ne kadar iyilik etmiştir, buna dikkat et. |
5192 | kalın halk öze kıldı elgiŋ uzun tilek arzu birdi yorık til sözün | Kalabalık halk üzerine seni hâkim kıldı; dilek ve arzularını verdi ve fermanlarını yürüttü. |
5193 | sini teg et özlüg bayat kulların saŋa kıldı muŋlug körür sen barın | Senin gibi olan Tanrı kullarını sana muhtaç etti; işte bunların hepsini görüyorsun. |
5194 | munıŋ şükri kılgu bu kün ay ilig bayat halkıŋa bolgıl edgü silig | Ey hükümdar, bugün buna şükür etmeli; Tanrının yarattıklarına karşı iyi ol ve temiz kalple muamele et. |
5195 | könilik üçün teŋri tikti sini köni bol könilik öze tur kanı | Tanrı seni doğruluk için bu mevkie getirdi; haydi doğru ol ve doğruluk ile yaşa. |
5196 | ukuş birle işle kamug işlerig havaka basıkma köŋül tut tirig | Her işi akıl ile işle, nefsin esiri olma, gönlünü diri tut. |
5197 | bagırsak bolun barça budnuŋ öze törü kıl ulugka kiçigke tüze | Bütün halka karşı merhametli ol; büyüğe-küçüğe doğruluk ile hüküm et. |
5198 | budun kılkı teŋsiz bolup artasa körü ıdma itgil kısa tut basa | Halkın tavır ve hareketi değişir ve bozulursa, onu dâima göz önünde bulundurup, fesada sapmalarına meydan verme. |
5199 | negü tir eşitgil ay bilgi teŋiz bilig birle işlep kızartgıl meŋiz | Ey hükümdar, dinle, bilgisi deryalar gibi engin olan insan ne der; bilgi ile hareket et, yüzün güler. |
5200 | bu kün edgü bolsun tise sen kamug özüŋ edgü bolgıl ay ilde ulug | Bugün her kesin iyi olmasını istersen, kendin iyi ol, ey memleketin büyüğü. |
5201 | kamug bulganuknı süzeyin tise özüg süzgü budnuŋ süzülgey basa | Bütün bulanıklıkları durultmak istersen, kendi ruhunu tasfiye et; halk, ister-istemez, durulur. |
5202 | bu begler baş ol kança barsa başı udula barır barça udmış kişi | Bu beyler baştır; baş nereye giderse, onu takip eden bütün insanlar da ona uyarlar. |
5203 | budun artasa anı begler tüzer kalı artasa beg anı kim süzer | Halk bozulursa, onu beyler düzene koyar; eğer beyler bozulursa, onları kim düzeltir. |
5204 | sen öz kılkıŋ itgil kılınçıŋ könit budun kılkı itlür sen özni avıt | Sen kendi hareketini doğrult, tavrını düzelt; halkın hareketi kendiliğinden düzene girer. |
5205 | yaraglıgnı itmek tilese özöŋ yaragsızka yakma kesildi sözüŋ | Sen kendine yakışır şeyler yapmak istersen, yakışmayan şeylere yaklaşma; işte bu kadar. |
5206 | otunka katılma fesaddın yıra bu iki kılıktm bolur er kara | Küstahlara uyma, fesattan uzak kal; bu iki işi insanı karaya bulaştırır. |
5207 | yaragsız yavuz neŋ özüŋ kolmasa yaragsıznı kılma söz aydım kese | Kat'î olarak söylüyorum ki, uygunsuz ve kötü şeylerle karşılaşmak istemiyorsan, yakışık almayan şeyleri yapma. |
5208 | erejke avınma sen içme süçig teŋiz ol bu iki aŋar yok keçig" | Rahata dalıp oyalanma, içki içme; bu ikisi öyle bir denizdir ki insana geçit vermez. |
5209 | kılıkıŋ köni tut kılınçıŋ silig ukuş bolsu yolçıŋ kiŋeşçiŋ bilig | Tavrın doğru ve hareketin temiz olsun; yoldaşın akıl ve müşavirin bilgi olsun. |
5210 | köŋül til köni tut kör erdem ulug özüŋni unıtma yaŋılma yolug | Gönül ve dili doğru, fazileti ise, yüksek tut; gaflete dalma ve yolunu şaşırma. |
5211 | kötürme köŋül sen küvezlenmegil er at sü telim tip kögüz kermegil | Alçak gönüllü ol, gururlanma; "hizmetkârlarım ve askerim çok!" diye kibirlenme. |
5212 | neçe kür kögüzlüg küvenür erig ölüm yirke kömdi eşüdi yirig | Nice cesur, mağrur ve kibirli insanları ölüm yere gömdü ve üzerlerini toprak ile örttü. |
5213 | yime yakşı aymış biliglig bedük biliglig sözi tutsa tuşlar ked ök | Bilgili büyük insan da iyi söylemiş; bilgili sözünü tutan her yerde iyilikle karşılaşır. |
5214 | hazinem öküş tip küvenme neŋin haşem sü telim tip kötürme egin | Hazinem çok! diye, bu mala güvenme; ,.hizmetkârım ve askerim çok!" diye gururlanma. |
5215 | küçiŋe küvenip kögüz kergüçi yorıtumadı bir çıbunka alın | Kuvvetine güvenerek, kibirlenen kimse bir sineğe bile çâre bulamadı. |
5216 | buşı bolma işte sen övke yıgın kalı kelse övkeŋ özüŋ kıl agın | Bir işle meşgul olurken, hiddetlenme, öfkene mâni ol; eğer gazaba gelirsen, dilsiz imiş gibi hareket et. |
5217 | ive işleme iş meger din işi ivek işte asgın bulumaz kişi | Din işinden başka işlerde acele etme; insan acele işin faydasını görmez. |
5218 | açıg birgü erse ivit terk tegür kmın berge ursa amulluk ödür | ihsanda bulunurken, acele et ve çabuk ver; cezalandırmak ve dayak atmak hususunda teenni ile hareket et. |
5219 | ivek kurgu bolma kılınçın sözün seringil seriŋen atanur tüzün | Harekette aceleci ve sözde zevzek olma, sabırlı ol; sabırlı insana halîm derler. |
5220 | akı bol budunka üle neŋ yitür saran bolsa begler atın artatur | Cömert ol, halka mal dağıt ve yedir; beyler hasis olursa, adları kötüye çıkar. |
5221 | irig sözlemegü özüg tutgu berk irig sözke tumlır kişi köŋli terk | Beyler haşîn söz söylememeli ve kendilerine hâkim olmalıdır; haşîn söz insanların gönlünü çabuk soğutur. |
5222 | süçig sözle barça kişike tilin açuk tut yüzüŋni yaruk tut alın | Her kese tatlı söz söyle, yüzünü açık ve alnını parlak tut. |
5223 | budunda talu sen talu tut kılık köŋül til köni tut köni tut yorık | Sen halkın seçkinisin, hareketin de seçkin olsun; düşüncen ve sözün de dürüst ve doğru olsun. |
5224 | kara edgü bolsa anıŋ edgüsi öziŋe bolur ay budun belgüsi | Ey halkın göz diktiği insan, avam halk iyi olursa, onun iyiliği ancak kendisinedir. |
5225 | kalı edgü tutsa bu begler kılınç kamug edgü ilke bolur miŋ sevinç | Eğer bu beyler iyi hareket ederlerse, bütün memleket bin türlü sevinç ile dolar. |
5226 | apaŋ bolsa begler kılınçı isiz isizler küçeyür buzar edgü iz | Beyler kötü hareket ederlerse, kötüler kuvvetlenir iyi an'aneleri bozarlar. |
5227 | isiz bolma atıŋ isiz kılmagıl isizlerni kısgıl bolu birmegil | Kötü olma ve adını kötüye çıkarma; kötüleri zapt ve rapt altında bulundur, onlara müsamaha gösterme. |
5228 | isizlik agu ol yime bu agu agu yigli bolmaz tiriglik yigü | Kötülük zehirdir, o zehri yeme; zehir yiyenin hayatı mahvolur. |
5229 | ukuşlug kim erse anı tut yakın biliglig sözin tut küdezgil hakın | Akıllı kimseleri kendine yakın tut; bilgilinin sözüne göre hareket et ve onun hakkını gözet. |
5230 | bütün çın köni edgü atlıg kişig özüŋke yakın tut aŋar bir işig | Bütün dürüst, doğru ve iyilikle şöhret kazanmış kimseleri kendine yakın tut ve işi onlara ver. |
5231 | bu alçı ajun kılkı irsel yayıg usal bolma saklan yolı ked tayıg | Bu aldatıcı dünyanın hareketi vefasız ve dönektir; gafil olma; dikkat et, yolu çok kaygandır. |
5232 | bezenip kör itnip köŋülüg alır koŋül birdiŋ erse yüz evrer barır | O bezenip süslenerek, gönülü alır; gönül verince de senden yüz çevirir, gider. |
5233 | ölümüg unıtma sakınç kısga tut ölümke basıkma aya ilci kut | Ölümü unutma, uzun emeller besleme, ölümün baskınına uğrama, ey devletli hükümdar. |
5234 | udıma bu gaflet bile ay ilig esürme bu beglik bile ay silig | Ey hükümdar, bu gaflet uykusuna dalma; ey temiz kalpli insan, bu beylik seni sarhoş etmesin. |
5235 | bu künki erejke avınma sakın yarınki erejig tile ked bakın | Bugünkü huzura aldanma, dikkatli ol ve iyice düşün, yarınki huzuru ara. |
5236 | sevinci uzun ol ereji öküş erej bolsa mundag kerek bolsa tuş | Onun sevinci çok ve huzuru uzun sürer; huzûr olunca, böyle olmalıdır. |
5237 | erej edgü kolsa yorı edgü bol öküş nimet içre yorı meŋü bol | Huzur ve iyilik istersen, yürü, iyi ol; bol nîmet içinde ebedî hayat sür. |
5238 | negü tir eşitgil bilig bulmış er bilig birle ilde agir bolmış er | Bilgi elde eden ve bilgi ile memlekette hürmet kazanmış olan insan ne der, dinle. |
5239 | bayat birse izzin yok ol gayçti öküş rahmet içre özüŋ rahati | Tanrı izzet verirse, bunun sonu yoktur; bol rahmet içinde rahat yaşarsın. |
5240 | kalı öz kürese ucuzluk anuk ucuzluk kıymka kimiŋ takati | Eğer ondan kaçarsan, zillet hazırdır; zilletin azabına kim tahammül edebilir. |
5241 | ay ilig otacı sanı sen bu kün budun barça iglig saŋa muŋlugun | Ey hükümdar, sen bugün bir hekimsin; halkın ise, sana muhtaç olmanın hastasıdır. |
5242 | kayusı kötürmiş bolur küç irinç kayusı çıgaylık bile yir sakınç | Bâzısı darlığa düşmüştür ve bedbahttır; bir kısmı da fakirlik iztırâbı içindedir. |
5243 | kayu aç kayusı yalınmış bolur kayu kadgu birle ulınmış bolur | Bâzısı aç, bâzısı da çıplaktır; bâzısı ise, endişe içinde kıvranır. |
5244 | seniŋde turur kör bularnıŋ emi otagıl daru birle bolgıl kamı | Bütün bunların devası sendedir; sen onların hekimi ol, ilâç ver ve tedavi et. |
5245 | kalı kılmasa sen emi ya otı budunka bolur sen tiriglik yutı | Eğer sen bunlara, ilâç vererek, tedavi etmezsen, halk için bir hayat felâketi olursun. |
5246 | seniŋdin ayıtgay yarın bir bayat cevabın anutgıl özüıtrke berat | Tanrı bunu yarın sana sorar; orada kendini kurtaracak cevabı hazırla. |
5247 | tiriglik keçer terk bu beglik kalur kereklig saŋa edgü atıŋ turur | Hayat çabuk geçer, bu beylik kalır; sana lâzım olan iyi adındır. |
5248 | tarıglag turur bu ajun ay ilig negü ekse anda alır bu elig | Ey hükümdar, bu dünya tarladır; bu el buraya ne ekerse, orada onu biçer. |
5249 | yon edgülük kıl ekin edgülük saŋa edgü bolgay açu meŋülük | Yürü, iyilik yap, iyilik ek; bundan sen ebedî iyilik bulursun. |
5250 | negü tir eşitgil bügü ilci beg bu beglik işini bilir yolçı beg | Memleket idare eden hakîm bey ve bu idare işinde yol gösteren bey ne der, dinle. |
5251 | aya beg boluglı budunka ulug köŋül til kiçig tut özüŋke yulug | Ey halkın büyüğü olan hükümdar, kendine fidye olarak, tevazuu ve tatlı dili kullan. |
5252 | aya baş boluglı ay üsteŋ elig kamug işke aşnu sen işlet bilig | Ey memleketin başı, ey iktidar sahibi, sen her işte önce bilgiyi tatbik et. |
5253 | bilig birle işle kamug türlüg iş biligdin kelir ol kamug körklüg iş | Her türlü işi bilgi ile işle; her güzel iş bilgi ile meydana gelir. |
5254 | barıglı turur bu ajun kalgusuz özüŋ edgülük kıl yitip bargusuz | Bu âlem kalacak değil, nasıl olsa gidecektir; sen kaybolup gitmeyecek bir iyilik yap. |
5255 | kalır dünya ahır toguglı ölür isiz edgü erse kör atı kalur | Dünya kalır, doğan nihayet ölür; insandan kalan ancak iyi veya kötü addır. |
5256 | isizke katılma küyürgey isiz atıŋ edgü bolsa kalır edgü iz | Kötüye katılma, kötü seni yakar; adın iyi olursa, senden iyi iz kalır. |
5257 | ay ilig katıglan odug tur odug usayuk kişike tokınur yodug | Ey hükümdar gayret et, uyanık dur, uyanık; gafil olan kimseye başkalarının zararı dokunur. |
5258 | bu beglik köki sak odugluk turur takı bir ajun kolsa mundın bulur | Beyliğin kökü ihtiyatlı olmak ve uyanık durmaktır; bir dünya daha istersen, onu da bunlarla bulursun, |
5259 | usanma usansa bu beglik barır usayuk ikigün ajunda ulır | Gafil olma; gafil olursan, bu beylik gider; gafil insan her iki dünyada bedbaht olur. |
5260 | hasım kılma özke yime tökme kan bu iki yazukka ulır çıksa can | Kendine düşman edinme ve kan dökme; can çıkarken, bu iki günahtan dolayı inler. |
5261 | haramka katılma küdez öz katıg haram yigli ornı tamu ol batıg | Harama el uzatma, kendini iyice gözet; haram yiyenin yeri cehennemin dibidir. |
5262 | bagırsak bolun barça yalŋuk öze kişi yası kolrna yorıma aza | Bütün insanlara karşı merhametli ol; başkalarının zararını isteme, yolunu şaşırma. |
5263 | bor içme fesadka katılma yıra bu iki buzar karşı ordu tura | Şarâp içme, fesada katılma; onlardan uzaklaş; bu ikisi köşk, saray ve kaleleri yıkar. |
5264 | ölümke togar bu toguglı kişi atın iz kodur bu ölügli kişi | Her doğan ölmek için doğar; ölen kimse adı ile bir iz bırakır. |
5265 | tutamca tiriglik tüker alkınur isiz edgü erse kör atı kalur | Bu bir tutam hayat tükenir, sona erer; insanın, ister iyi, ister kötü olsun, ancak adı kalır. |
5266 | avınç birle ögrir bu dünya sini usanma udıtmasu gaflet küni | Bu dünya seni avutarak oyalar; gafil olma, gaflet seni uyutmasın. |
5267 | bu gaflet turur kör udıtur kişig udıglı kişi kodtı yumgı işig | İnsanı uyutan bu gaflettir; uyuyan insan işini-gücünü Wakir[?]. |
5268 | bu gaflet yok erse kişike kamug firişte bolup kılgay erdi tapug | İnsan bu gaflete hiç düşmese idi, o melek olur ve yalnız ibâdet ederdi. |
5369 | idi yakşı aymış biligüg sözi uka bargıl emdi ay köŋli yazı | Bilgili insan bu sözü çok iyi söylemiş; ey gönülü açık, şimdi bunu anlamağa çalış. |
5270 | kamug gaflet ol bu sevincin tarab bu gaflet bile öz yokadur aceb | Sevinç ile neş'e hep gaflet eseridir; bu gaflet ile insan kendisini öyle mahveder ki. |
5271 | usanma udıtmasu gaflet usı bu gaflet usındın küdezgü ya rab | Gafil olma, gaflet uykusu seni uyutmasın; ey rabbim, beni bu gaflet uykusundan koru. |
5272 | ilingde yiti tut közüŋ kulgakıŋ tözüke tegürgil bagırsaklıkıŋ | Memleketinde gözünü ve kulağını keskin tut; merhametini her kese ulaştır. |
5273 | sarga bolga ahır bayat aytıgı bayat aytıgı ol yazuklug agı | Sonunda Tanrı sana bunu soracaktır; her günahkâr Tanrının suâl ağına düşer. |
5274 | baka tur negü tir sakmuk kişi sakınuk sözin tutsa itlür işi | Dikkat et, takva sahibi insan ne der; takva sahibinin sözünü tutanların işi yoluna girer. |
5275 | ay boşlag yorıglı budun öktemi bayat aytıgı bar anutgıl emi | Ey isyan vadilerinde başı-boş dolaşan insan, Tanrı bunu senden soracaktır, cevabını hazırla. |
5276 | koŋülce yorıglı ay teltük müne ayıtgay seniŋdin bayat bir küne | Ey kendi arzusuna göre hareket eden günahkâr ve mâyûp insan, birgün Tanrı bunun hesabını senden soracaktır. |
5277 | ay yigli içigli yavalık bile sakışka anungıl çıkış yol tile | Ey yiyip-içmekle hayatını boşuna geçiren, hesaba hazırlan, çıkar yol ara. |
5278 | ayıtgu turur kör bayat barçanı kutulgu yiriŋ barmu kaçgıl kanı | Tanrı her şeyi soracaktır; kaçıp-kurtulacak yerin var mı, hani. |
5279 | ay ilig kılıç berge sinde turur bu berge kıyınlar isizke erür | Ey hükümdar, kılıç ve sapa sendedir; bu kamçılar, bu cezalar kötüler içindir. |
5280 | isizler isizliklerin ismese sen isme kının berge tutgıl basa | Kötüler kötülüklerini bırakmadıkları nisbette, sen de cezalarını eksik etme, elinde sopan hazır bulunsun. |
5281 | isizlerke berge urup könmese özüŋ saknu turgu olardın usa | Kötüler, dayak atıldığı hâlde, yola gelmezlerse, kendini mümkün mertebe onlardan korumağa çalış. |
5282 | ilig bolsa isiz ajunug buzar kısıghsı bolmasa yoldın azar | Hükümdar kötü olursa, dünyayı bozar; ona mâni olan çıkmazsa, yolunu şaşırır. |
5283 | agırla sen edgüg tegür edgülük budun edgü bolgay tözü ay külük | Sen iyiye kıymet ver, ona her türlü iyiliği yap; ey nâmdar, böylece bütün halk iyi olur. |
5284 | oyunka avınma özüŋni küdez erejke sevinme künüŋ kaldı az | Oyunla oyalanma, kendini koru; rahata güvenme, günün az kalmıştır. |
5285 | könilik öze sen turu kıl törü törü birle beglik turur ol crü | Sen her vakit doğrulukla hüküm et; beylik kanun ile ayakta durur. |
5286 | küçi yetmişinçe katıglansu öz yava kılsa ‘uzri kolu tursu öz | insan gücü yettiği kadar gayret göstermeli, ihmâl ettikleri için de her vakit Allahtan affını istiğfar etmelidir. |
5287 | negü tir eşitgil budun başçısı törü birle ilde yadıglı küsi | Dinle, halkın başında bulunan ve kanun ile memlekete şöhretini yayan insan ne der. |
5288 | aya beg katıglan bu takat teŋi törü kıl budunka tegürgil oŋı | Ey bey, gücün yettiği kadar kanunu tatbik et ve halkın hakkını vermeğe çalış. |
5289 | kalı tuşsa taksir yana ‘uzri kol tilin künde tevbe kılıngıl yaŋı | Eğer kusur edersen, Tanrıdan affını dile ve her gün tekrar-tekrar tövbe et. |
5290 | öküş kaznak urma sen altun kümüş negü bulsa birgil ülegil öküş | Çok altın-gümüş toplayıp, hazine yapma; ne bulursan, ver, çok dağıt. |
5291 | seniŋde kidin kalga tutsa ölüm ogul kız isizlikke bulgay tolum | Ölüm yakalarsa, bu mal geride kalacak ve evlâtlar onu kötü yollarda sarf edeceklerdir. |
5292 | katıg an tiriglikte mal aşnu id sakıştın kutulgıl muyan özke tıd | Malın; kendinden önce, henüz hayatta iken, göndermeğe gayret et; o baş belâsından kurtul, yerine sevap kazan. |
5293 | idi yakşı aymış budunlar begi budunda bedüki kişide yigi | Halkın beyi, halkın büyüğü ve insanların iyisi çok yerinde söylemiştir. |
5294 | ay kaznak uruglı ajun begleri özüıigde kidin kodma kaznak yorı | Ey hazine toplayan dünya beyi, yürü, kendinden sonra hazine bırakma. |
5295 | erej adnagu kılga sakış saŋa üiüg tegmesü ay uruglug karı | Huzuru başkası sürüp, derdi sana kısmet olmasın, ey asîl ihtiyar. |
5296 | aya bay boluglı budunda talu kokuz kıl bu baylık muyan al tolu | Ey zengin ve halkın seçkini, bu serveti dağıt, bol-bol sevap al. |
5297 | vefasız ajunka köŋül bamagıl cefa kılga ahır bolu birmegil | Vefasız dünyaya gönül bağlama, ona uyma, sonunda o sana cefâ edecektir. |
5298 | aya beg boluglı budunda burun burun id bu beglik sen itgil orun | Ey halkın ileri geleni olan bey, bu beyliği önceden bırak ve kendine bir yer hazırla. |
5299 | közi suk ay artuk uzun saknur er ölüm tutmaz erken barıŋ barça bir | Ey aç gözlü ve tamahkâr insan, henüz ölüm yakalamadan, neyin varsa, hepsini ver. |
5300 | ölüm tutsa ahır bu neŋ asgı yok turu kalga malıŋ saŋa tatgı yok | Nihayet ölüm yakalayınca, bu malın faydası yoktur; malın geri kalacak ve artık onun zevkini süremeyeceksin. |
5301 | aş az yi ay ilig öküş kıl tapug söz az sözle ögren sen erdem kamug | Ey hükümdar, az ye, çok ibâdet kıl; bütün faziletleri bil, fakat sözü az söyle. |
5302 | çıgay tul yetimig baka tur körü bularıg küdezse bolur çın törü | Fakir, dul ve yetimleri kolla; bunları korumak, kanunu gerçekten tatbik etmek demektir. |
5303 | uşakçı kişig kılma özke yakın ozunçıg özüŋdin yırak tut sakın | Dedi-koducu kimseyi kendine yakın tutma; müfteriyi kendinden uzaklaştır, ondan sakın. |
5304 | bu yaŋlıg kişi ol kişi yaslıgı kişi yaslıgm sen yagı bil yagı | insanların zararlısı böyle kimselerdir; zararlı kimseleri sen her vakit kendine düşman bil. |
5305 | kişi sukıŋa birme ilde elig sizik tutma buzgay itilmiş ilig | Aç gözlü kimseye memlekette mevki verme; onun memleket nizâmını bozacağından hiç şüphe etme. |
5306 | katıglan özüŋpni tamudm yırat kamug edgülük kıl küdezgey bayat | Gayret et, kendini cehennemden uzaklaştır; her vakit iyilik yap, Tanrı seni korur. |
5307 | bu künki künüŋde yarınki künüŋ barı edgü bolsun yarınki tünüŋ | Bugünkü gününden yarınki günün ve gecen daha iyi olsun. |
5308 | idi yakşı aymış biliglig tüzün bitimiş bu kılgu işiŋni sözün | Bilgili ve yumuşak huylu insan çok iyi söylemiş ve yapacağın işi yazı ile tesbit etmiştir. |
5309 | bu künke yarın bar ayıtgu küni yarınka sakınsa yorıgıl köni | Bugün için yarın bir hesap günü vardır; yarını düşünerek, doğru hareket et. |
5310 | usanma odug tur udıma odun udır köz odug tut unit bu uni | Gafil olma, uyanık dur, uyuma, uyan; uyuyan gözü uyanık tut, bu uykuyu bırak. |
5311 | bu din dalı dünya dalı karşı ol yaguşmaz ikigün yolı yarşı ol | Din dalı ile dünya dalı birbirine karşıdır; ikisi birbirine yaklaşmaz, bunların yolu birbirini keser. |
5312 | bu din dünya birle birikmeki sarp kavuşmaz ikigün munı bilse tap | Dinin dünya ile birleştirilmesi güçtür; bu ikisi bir araya gelmez, bunu bilmek kâfidir. |
5313 | birisi yagusa birisi tezer iki birle tutsa kişi yol azar | Biri yaklaşırsa, diğeri kaçar; ikisini birlikte tutmak isteyen kimse yolunu şaşırır. |
5314 | tüpi yil turur dünya yagmur sanı kelir çoglayur az öçer terk üni | Dünyayı fırtına ve yağmur bil; gelir, gürler, fakat çabuk sükûn bulur. |
5315 | kelir kut kapugda kalın yumdarur köŋül basa yumgıg adınka birür | Saadet gelir, kapıda bir kalabalık toplanır; ona gönül bağlarsan, hepsini başkasına verir. |
5316 | bayudum tise sen çıgay bolgu bir agır men tise sen ucuz kılga yir | Zenginleştim derken, bir gün fakir oluverirsin; "itibardayım" derken, toprak seni zelîl ediverir. |
5317 | ajun toklukı barça açlık turur ereji sevinci kör emgek erür | Dünya tokluğu hep açlıktan ibarettir; onun huzuru, sevinci hep zahmettir. |
5318 | ay ilig bu nefsiŋ yagıla katıg tilekini birme yitürme tatıg | Ey hükümdar, bu nefsine kuvvetle karşı koy; onun arzusunu yerine getirip, ona zevk sürdürme. |
5319 | kamugda isizrek yagı bu turur muŋar edgü kılsa bu isiz kılur | En kötü düşmanın budur; sen ona iyilik yaparsan, o sana kötülük eder. |
5320 | vefa kılsa yandru yanutı cefa cefa kılsa ötrü kılur bu vefa | Vefalı olursan, karşılığında sana cefâ eder; ona cefâ edersen, vefakârlık gösterir. |
5321 | bu nefsiŋ ucuzla agır bolga can bilig beg bolup kör ukuş bolga han | Bu nefsine değer verme, canın aziz olur; bilgi bey olup, akıl hanlık eder. |
5322 | bu dünya yagı ol bu nefsiŋ yagı bu iki yagınıŋ yadıglıg agı | Bu dünya bir düşmandır, nefsin ise, başka bir düşmandır; bu iki düşmanın her yerde tuzağı hâzırdır. |
5323 | bu kutka küvenip kötürme köŋül inanma tiriglikke artuk töŋül | Saadete güvenme, alçak gönüllü ol; hayata pek inanma-, ondan elini çek. |
5324 | bedüklük ulugluk bu keçgü turur bu devlet otı barça öçgü turur | Büyüklük ve ululuk, bunlar geçicidir; bu saadet ateşi bir gün söner. |
5325 | negü tir eşitgil ay aslı bedük bagırsak sözi tutsa asgı ked ök | Aslı büyük olan ne der, dinle; sana acıyan insanın sözünü tutarsan, çok fayda görürsün. |
5326 | bu beglik bile sen kötürme egin kögüz kerme artuk özüŋni sakın | Sen beylik ile mağrur olma, fazla kibir getirme; kendini koru. |
5327 | yirindi ajunug süründike kod bayat birge anda tü nimet yigin | Bu hakir dünyayı sür, at; Tanrı orada sana her türlü iyi nimet ihsan eder. |
5328 | ay ilig ked ödrüm tile üç kişig anıŋda basa bir bu üçke işig | Ey hükümdar, şu üç işe çok seçkin kimseleri ara ve bu işleri onlara ver. |
5329 | bularda biri kazı yinçke arıg sakınuk kerek tegse halkka asıg | Bunlardan biri— kadıdır; halka faydalı olabilmesi için, onun çok temiz ve takva sahibi olması lâzımdır. |
5330 | ikinci halifet kerek çın bütün budun bulsa inçlik tirilse kutun | İkincisi — hükümdara vekâlet edecek olan kimsedir; halkın huzur bulması ve saadetle yaşaması için, bunun dürüst ve güvenilir bir kimse olması şarttır. |
5331 | üçünçi ked ödrüm kerek bu vezir budunka negü tegse mundın tegir | Üçüncüsü—vezirdir; bunun çok seçkin bir kimse olması lâzımdır; halka ne gelirse, ondan gelir. |
5332 | bu üç işte bolsa kişisi köni budun inçke tegdi yarudı küni | Bu üç işe bakan kimseler doğru olursa, halk huzura kavuşur, günü aydın olur. |
5333 | itilgey iliŋ hem bayugay budun saŋa artga edgü du’a ol ödün | Memleketin düzene girer ve halk zenginleşir ve neticede bunlar sana hayır-duâ ederler. |
5334 | bu üç işte bolsa yaragsız kişi yaragsız bolur barça il kün işi | Bu üç yerde işe yaramayan insanlar bulunursa, bütün halkın işi kötü olur. |
5335 | muŋar meŋzetü keldi emdi sözüm eşitgil munı sen ay körklüg yüzüm | Şimdi aklıma buna benzer bir söz geldi; ey güzel yüzlüm, sen bunu dinle |
5336 | bu begke vezir ol tutup yitgüçi ili kapgı atı bu ol itgüçi | Bir beye yol gösteren vezirdir; halka, muhafızlara ve hizmetkârlara nizam veren odur. |
5337 | kalı tetrü yitse burunduk vezir kamug tetrü boldı özüm ayguçı | Eğer vezir yuları ters tarafa çekerse, her şey ters olur; bu benim kanâatimdir. |
5338 | bu dünya itig ig bu tirki sanı yorıglı bu yalŋuk neçe yir anı | Dünyayı kurulu bir sofra bil; insanlar hayat müddetince burada bulunan nimetlerden ne kadarını yiyebilirler. |
5339 | bizirlgde ozakı kutu barguçı yidi todtı kandı ölüp yatguçı | Bizden önce gelen ve şimdi ölüp-giden nesiller ondan yedi, doydu ve kalktılar. |
5340 | ulug toy bakıp kör yaturlar küdü okır bizni bargu siziksiz udu | Büyük bir kalabalık mahşeri bekleyerek yatıyor ve bizi çağırıyor, biz de onları takip edeceğiz. |
5341 | takı bir kutu ol karındakılar bizingde basa tirki yigli olar | Diğer bir nesil de ana karnındakilerdir; bizden sonra bu sofradan yiyecekler onlardır. |
5342 | biziŋ kopgumıznı küder bu kutu küder kelgümizni olar ay botu | Bu nesil bizim kalkmamızı bekliyor; ötekiler ise, bizim gelmemizi bekliyorlar, ey yavrum. |
5343 | bu kün bizke tegdi bu tirki yimi neçe birge erki yigü kedgümi | Bu sofradan yemek yemek bugün bize nasîp oldu; acaba bize daha ne kadar yiyecek ve giyecek verecek. |
5344 | okırlar ölüp yatguçılar naru sürerler karındakılar kop tiyü | Ölüp-yatanlar oraya çağırılıyorlar; karındakiler ise, bu sofradan "kalk" diye bizi zorluyorlar. |
5345 | birisi sürer kör birisi okır bu ikin ara kim erejke tegir | Biri iter, biri çağırır; bu ikisi arasında kim huzura kavuşabilir. |
5346 | ay ilig usanma sakınma uzun uzun kalgu ermez ay kılkı tüzün | Ey hükümdar, gafil olma, uzun emellere kapılma; ey asîl tabiatli, burada uzun kalınacak değildir. |
5347 | haramka katılma ay ilig sakm haramka kararur köŋül bil yakın | Harama el uzatma, kendini gözet; ey hükümdar, iyi bil ki, haram gönülü karartır. |
5348 | sakınuk bolayın tise ay külügr halal yi halaldin kötürgil ülüg | Ey şöhretli insan, takva sahibi olmak istersen, halâl ye, nasibini halâlden al. |
5349 | negü tir eşitgil halal yigli er sakınuk başı çın halal tigli er | Takva sahiplerinin başı, gerçekten halâl arayan ve halâl yiyen insan ne der, dinle. |
5350 | halal yigli kılmaz bayatka yazuk halal yi halal kıl yarınlık azuk | Halâl yiyen kimse Tanrıya karşı günâh işlemez; halâl ye, yarın için azığın da halâl olsun. |
5351 | kimiŋ bogzı egni bar erse arıg andı anıŋdın yazukı arıg | Kimin boğazı ve üstü-başı temiz olursa; onun üzerinden bütün günahlar gider. |
5352 | arıglık tilese arıtgıl boguz arıtsa boguz boldı asgıŋ ögüz | Temizlik istersen, boğazından geçen halâl lokma olsun; böyle yapan insanın elde edeceği nimetler, nehirler gibi, bol ve devamlı olur. |
5353 | özüŋ asgı kolma budun asgı kol budun asgı içre özüŋ asgı ol | Kendi menfaatini arama, halkın menfaatini düşün; senin menfaatin halkın menfaati içindedir. |
5354 | negü tir eşitgil ulug kend begi kamug iş içinde yetürmiş ögi | Her türlü işe aklı eren Uluğ-Kent beyi ne der, dinle. |
5355 | kut ol beg budunka kutadgu kerek kutadsa budun karnı todgu kerek | Bey halk için bir saadettir, halk mes'ûd olmalıdır; halkın mes'ûd olması için, karnının doyması lâzımdır. |
5356 | bu begler terkiz ol tüpi yinçülüg teŋizke yaguglı bayugu kerek | Beyler dibi inci dolu bir denizdir, denize yakın duran zenginleşmelidir. |
5357 | bu begler tag ol kani altun kümüş kümüş kan kazıglı bayur ol öküş | Bu beyler, içinde altın ve gümüş mâdenleri bulunan bir dağdır; gümüş mâdenlerine kazma vuran insan çok zengin olur. |
5358 | asıglıg kerek beg kör elgi akı ajun budıŋa tegse andın tokı | Bey insanlara faydalı ve cömert olmalı, dünya halkına ondan tokluk gelmelidir. |
5359 | yaşık teg yarugıl ay ilci bügü budun bulsu sindin kör içgü yigü | Ey hakîm hükümdar, güneş gibi parla; halk senin sayende bol yiyecek ve içeceğe kavuşsun. |
5360 | emanet yüdürdi bayat boynuŋa küdez bu emanet ayıtga saŋa | Tanrı senin boynuna emânet yüklemiştir; bu emâneti gözet, onu sana soracaktır. |
5361 | ay ilig baka kör sen özke közün bir özke neçe neŋ tirer sen özün | Ey hükümdar, sen kendine bir bakıver; sen üzerinde ne kadar şey toplamışsın. |
5362 | teŋizdeki gevher tükemez saŋa tüpindeki yinçü tuyumaz saŋa | Denizdeki gevher senin için tükenmez; dibindeki incinin arkası kesilmez. |
5363 | yagız yir katındaki altun kümüş tirer sen hazine urur sen öküş | Sen kara toprak altındaki altın-gümüşü toplar ve hazineler vücûda getirirsin. |
5364 | bu taglar katında çıkar gevhşrıg kazıp yetrümezler saŋa ay arıg | Bu dağlar altından çıkan cevherleri kaza-kaza sana yetiştiremezler, ey temiz ruhlu insan. |
5365 | yagız yir özele önügli evin tirip sen tolular sen kaznak evin | Kara toprak üzerinde biten hububatı sen toplayıp, ambarlarını doldurursun. |
5366 | uçuglı yorıglı suv içre balık kutulmaz seniŋdin aya sarp kılık | Uçan, yürüyen ve suda yüzen mahlûkların hiç biri senin elinden kurtulamaz, ey çetin huylu insan. |
5367 | ajun tezginür ilde arkış yorıp agı çuz tiyiŋ kiş alır sen tirip | Kervanların diyâr-diyâr gezerek, dünyayı dolaşır; sen ipekli ve sırmalı kumaşlar ile sincap ve samur kürkleri toplarsın. |
5368 | kaşab tozi rumi ajun taŋsukı saŋa kelse tolmaz agı kaznakı | Kasab, tûzî ve rûmî kumaşları gibi, dünyanın nadide şeyleri sana gelir; fakat hazinen ve ambarların yine dolmaz. |
5369 | kevel tazı büktel tagı arkunı akur toldı tolmaz bu sukluk kanı | Arap küheylanı, binek ve diğer cins atlar ile ahırların dolmuştur; fakat bu aç gözlülük doymak bilmez. |
5370 | tirildi tümen miŋ talu köp titir yazıda kalın yorıd akurda katır | Binlerce seçme dişi deve, ovada kalabalık at sürüleri ve ahırda katırlar toplanmıştır. |
5371 | yazı tag yirig tut yorır koy sürüg ya kul küŋ tapugçı ay kılkı örüg | Ova ve dağlık yerlerde dolaşan koyun sürüleri, kul, câriye ve hizmetkârların dolu; ey sakin tabiatli insan. |
5372 | ya kuzda yorıglı kalın köp kutuz ya tüzde yorıglı ud iŋek öküz | Bir de şimaldeki dağlarda sürülerle dolaşan yaban sığırı veya ovada dolaşan inek ve öküz sürüleri. |
5373 | kayada yorıglı bu ımga teke kutulmaz seniŋdin ay ersig böke | Kayalara tırmanan bu dağ keçileri ve geyikler; ey yiğit pehlivan, hiç bin senin elinden kurtulamaz. |
5374 | sıgun muygak erse sukak ya ıvık saŋa yim tükemez ay edgü kılık | Erkek ve dişi dağ keçileri, ak geyik veya sarp kaya geyikleri, bunlar senin için tükenmez bir yiyecek, ey iyi tabiatli. |
5375 | kulan ya tagı tut takı kök teke tutup keldürürler saŋa ay böke | İster yaban eşeği veya tagı, ister boz geyik olsun, ey pehlivan, bunları, yakalayıp, hep sana getirirler. |
5376 | böri tilkü arslan adıg ya toŋuz seniŋdin kutulmaz ölür avda tüz | Kurt, tilki, arslan, ayı veya-domuz hiç biri senin elinden kurtulamaz, hepsini de avlar öldürürsün. |
5377 | kugu korday erse ya turna yugak ya toy tut ya yügdik ya todlıç ya kak | Her cins kuğular, turna ve su kuşları yahut toy kuşu veya yügdik, todlıç ve kazlar; |
5378 | kalıkta uçuglı kara kuş yorı senindin keçümez aya kök böri | Havada uçan karakuş sürüleri. . ., ey boz kurt, canlarını senin elinden kurtaramazlar. |
5379 | uçarıg uçurmaz seniŋ kuşlarıŋ yorırıg yorıtmaz kör esriŋ itiŋ | Senin av kuşların uçanı uçurmaz; senin kaplanın, köpeğin yürüyeni yürütmez. |
5380 | atalıg atasız kalır yalŋuzun analıg anasız bolur ögsüzün | Babalı babasız olur, yetim kalır; analı anasız olur, öksüz kalır. |
5381 | bu munça ajun barça bütrü saŋa tükemez tüker sen ay küçiüg toŋa | Bütün bunların hepsi senin için bitmez tükenmez; fakat sen tükenirsin, ey kudretli yiğit. |
5382 | kamug bir boguzka eginke bolup ajun barça tirdiŋ kodur sen ölüp | Hep bu boğazına yiyecek ve sırtına giyecek bulmak için, bütün dünyayı topladın; fakat bir gün ölüp, bunları arkada bırakacaksın. |
5383 | negü asgı ahır ajun tirdüküŋ ecel can tirer kör üzer bu köküŋ | Bu dünya malını toplamanın nihayet faydası nedir; bak, ecel can toplar ve senin kökünü kazır. |
5384 | körü barsa barça bu sukluk turur sukun açmış özler kaçan tok bolur | Dikkat edersen, bütün bunlar aç-gözlülüktür; tamahkârlıkla acıkan kimseler ne vakit doyarlar. |
5385 | negü tir eşitgil közi tok kişi bu köz toklukı ol bu baylık başı | Gözü tok insan ne der, dinle; zenginliğin başı tok gözlü olmaktır. |
5386 | ajun bütrü bulsa közi suk tükel anı bay tise bolmagay bu muhal | Gözü aç olan bütün dünyayı elde etse bile, ona zengin denilmez, denilemez. |
5387 | çıgay tip ayurlar kayu ol çıgay közi suk çıgay ol neçe erse bay | Fakir derler, fakir olan kimdir; fakir, istediği kadar zengin olsun, aç gözlü olan kimsedir. |
5388 | közi suk kişike bayup asgı yok sukug yarlıkagıl aya köŋli tok | Aç gözlü kimseye zenginliğin bir faydası yoktur; ey gönülü tok olan, aç gözlüye acı. |
5389 | közi sukka tütmez bu dünya bütün barı tap tigüçi tirildi kutun | Aç gözlüye bütün bu dünya malı az gelir; olana kanâat eden kimsenin ömrü saadet içinde geçer. |
5390 | közi suk kişi neŋke todmaz közi meger tolmagınça kara yir tozı | Gözü aç insan; kara toprağın tozu gözüne doluncaya kadar, mala doymaz. |
5391 | bu erdi ay ilig meniŋ bilmişim saŋa sözledim men negü ukmışım | Ey hükümdar, benim bildiğim bu kadardır; düşündüklerimi ve inandıklarımı sana söyledim. |
5392 | munu sözledim söz eşitti özüŋ yete baksa köŋlüŋ açılga közüŋ | İşte ben söyledim, sen dinledin; iyice bakarsan, gönülün ve gözün açılır. |
5393 | sözüm tutsa asgı yarın teggey ök kalı tutmasa sen saŋa bolga yük | Sözümü tutarsan, yarın faydası dokunur; eğer tutmazsan, vebal altında kalırsın. |
5394 | negü tir eşitgil ukuşlug tili saŋa ötler emdi eşitse kalı | Akıllı insan ne der, dinle; eğer dinlersen, bu senin için bir nasihattir. |
5395 | nasihat kişike kılur ol tuşu nasihat tigüle tilese yisü | Nasihat insana fayda getirir; nasihati lokma-lokma ver, isterse, yesin. |
5396 | kalı bu tigüni yiyü bilmese katılma kodu bir küyer ot yisü | Eğer bu lokmaları yemeyi bilmezse, karışma; bırak, kor yesin. |
İLİG CEVABI ODGURMIŞKA | HÜKÜMDARIN ODGURMIŞ'A CEVABI | |
5397 | bu sözler eşitti ilig yıgladı ayur ay ödürmiş kişide kedi | Hükümdar bu sözleri dinledi, ağladı ve: — Ey insanların iyisi ve seçkini — dedi — |
5398 | meŋiŋ sen emdi ay köŋli odug bu beglik maŋa boldı emdi yodug | Ey gönülü uyanık ve huzur içinde bulunan insan, bu beylik şimdi bana bir felâket oldu. |
5399 | men emdi bilindim açıldı közüm mini otka atmış meniŋ bu özüm | Ben artık iyice anladım ve gözüm açıldı; ben kendimi ateşe atmışım. |
5400 | könilikte azmış özüm ay ulug ayu birdiŋ emdi könilik yolug | Ey ulu, ben doğruluktan ayrılmışım; sen şimdi o yolu bana gösterdin. |
5401 | du’a kıl ay odgurmış emdi maŋa bayat birsü tevfik kör edgü yaŋa | Ey Odgurmış, şimdi bana duâ et; Tanrı iyilik yolunda bana tevfikini refik etsin. |
ODGURMIŞ CEVABI İLİGKE | ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA CEVABI | |
5402 | yanut birdi odgurmış aydı ay beg bayat birsü tevfik tilekiŋke teg | Odgurmış cevap verdi: — Ey hükümdar, Tanrı senden istediğin tevfikı esirgemesin — dedi — |
5403 | katıglan ukuş birle basgıl hava havaka basıksa bolur er yava | Gayret et, akıl ile heva ve hevesi zapt ve rapt altına al; kendisini heva ve hevese kaptıran kimsenin hayatı heder olur. |
5404 | sini alktaçı bu et öz tatgı ol et öz kılkı barça saŋa katgı ol | Seni bitiren bu nefsânî zevklerdir, senin için vaz geçilmesi zor olan işte bu nefsânî arzulardır. |
5405 | idi kiçki dünya turur bu karı telim beg keçürdi bu kılkı tun | Bu dünya çok eski ihtiyar bir dünyadır; bu haşîn dünya bir çok beyleri görüp-geçirdi. |
5406 | telim beg karıttı seniŋ teg erig sini me uzun tutmagay bu tirig | Senin gibi yiğit bir çok beyleri ihtiyarlattı; seni de uzun müddet yaşatmaz. |
5407 | olar bardı kaldı saŋa bu orun yava kılma öd kün kerekiŋ körün | Onlar gitti ve bu taht sana kaldı; vaktini boş geçirme, hazırlık gör. |
5408 | ölümüg unıtma ay ilig odun sizik tutma kelgey saŋa terk ödün | Ey hükümdar, uyan, ölümü unutma; şüphe etme, o çok kısa bir zamanda sana da gelecektir. |
5409 | özüŋni unıtma ay ilig sakın kalı öz unıtsa tüpürçike bakın | Ey hükümdar, dikkatli ol, kendini unutma; eğer kendini unutursan, aslını hatırla. |
5410 | bu iki neŋig kim unıtsa kalı anıŋdın yıradı könilik yolı | Eğer bir kimse bu iki şeyi unutursa, o doğruluk yolundan uzaklaşır. |
5411 | negü tir eşitgil özin bilmiş er havasın ukuşka bulun kılmış er | Dinle, kendini bilen, heva ve hevesini aklına esir eden insan ne der. |
5412 | ölümüg unıtma gürüŋ yurtuŋ ol özüŋni unıtma savı yurtuŋ ol | Ölümü unutma, asıl yerin mezarındır; "kendini unutma" sözünü her ân hatırla. |
5413 | menidin törümiş özüŋ men time özüŋ men tise ay unu ornuŋ ol | Sen meniden türemişsin, "ben!" deme; sen "ben!" dersen, bak, işte değerin. |
5414 | busugda turur bu körünmez ölüm çıka tuşsa hergiz unıtmaz yolum | Bu görünmez ölüm pusudadır; karşıma çıkmak isterse, hiç bir zaman izimi kayıp etmez. |
5415 | tirigke adın hiç yok erse kıyın tap erdi bu açıg ölümke bakın | insan için başka hiç bir eziyet olmasa bile, bu acı ölüme bakmak kâfidir. |
5416 | tap erdi yana bu ölümde basa kara yir katında ölüp oprasa | Ölümden sonra kara toprak altında çürüyüp-dağılmak da yeter bir ibrettir. |
5417 | anıŋda basa kör neçe işler ol anı barça körgü ölüm açsa yol | Bundan başka, ölüm sana yol açınca görülecek daha nice işler vardır. |
5418 | bu halıg bilirde ukuşlug kişi negü teg udır inç neteg yir aşı | Akıllı insan bu hâli görürken, nasıl rahat uyur ve nasıl yiyip-içebilir. |
5419 | negü tir eşitgil bilig birgüçi bilig birle himmet ulug tutguçı | Dinle, bilgi veren ve bilgi ile dünyanın hakikî değerini anlayan insan ne der. |
5420 | bedük tut bu himmet ediz tut köŋül kodu bir bu dünya munıŋdın töŋül | Himmeti büyük ve gönülü yüksek tut; bu dünyayı bırak, ondan vaz geç. |
5421 | tünek ol bu dünya içi ok yılan munı kod yanık çın ajunka ulan | Bu dünya, içi engerek yılanı dolu, bir zindandır; onu bırak, aydın ve hakikî dünyaya ulaşmağa çalış. |
5422 | süzük can kepi bu kara yir tugı kara yir kep örtnür ay kılkı agı | Bu duru canın kalıbı olan vücûd bu kara toprak tıkacıdır; ey gönlünde hazineler taşıyan insan, kara toprak bunlar ile dolar. |
5423 | bu dünya tünek ol karaŋku kudug bçla mihnet ol barça munda yodug | Bu dünya bir zindan, karanlık bir kuyudur; burası dâima belâ, mihnet ve felâketler ile doludur. |
5424 | ne inçlik tiler sen tünekte turup ne arzu kolur sen köŋül ög urup | Zindanda bulunduğun müddetçe ne huzur istersin, aklına ve kalbine gelen ne gibi şeyi arzu edebilirsin. |
5425 | kodu bir avutça kara toprakıg ulug meŋü il kol nerek bu sakıg | Bu bir avuç kara topraktan vaz geç, büyük ve ebedî diyarı iste; bu seraba neden aklanıyorsun. |
5426 | bu tog toz tumandın örü tart özüŋ süzük meŋü il kol sen açgıl közüŋ | Bu toz, toprak ve dumanın fevkına yüksel, duru ve ebedî diyarı iste, gözünü aç. |
5427 | neçe miŋ yaşasa sen ahır ölüm yeter ok tutar ok sini ay künüm | Sen ne kadar çok yaşarsan-yaşa, ölüm nihayet bir gün gelip, seni yakalar, ey günüm. |
5428 | neçe artsa dünya baş agrıgları takı artuk artar ay ersig un | Dünya malı ne kadar artarsa, onun derdi zevkinden daha fazla olur, ey yiğit oğul. |
5429 | neçe miŋ yaşap er tilese tilek tükel ök bolumaz bulunsa tilek | insan binlerce sene yaşayıp, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez. |
5430 | negü tir eşitgil ay kılkı arıg bu ödlek okı birle köŋli balıg | Temiz kalpli ve bu zemâne oku ile gönülü yaralanmış olan kimse ne der, dinle. |
5431 | tükel miŋ yaşasa tilekin tamam tükel ök bulumaz kerekin tamam | insan bin yıl yaşasa bile; arzu ve ihtiyaçlarının hepsini tamamlayamaz. |
5432 | tilekin tilegli tükelin tiler tilekin tüketse tüker çın tamam | Arzu eden kimse her çeşit dilekte bulunur; arzusunun tükenmesi ile ancak onun dilekleri sona erer. |
5433 | söz asgı ol ermez öküş sözlese ya sözni taŋırkap öküş tıŋlasa | Sözün faydası çok söylemekte veya söylenenleri hayretler içinde çok dinlemekte değildir. |
5434 | söz asgı ol ol kör eşitmiş sözüg alıp işke tutsa könitse özüg | Sözün faydası işittiğin sözü işe tatbik etmekte ve böylece kendini doğru yola yöneltmektedir. |
5435 | öküş söledim söz eşittiŋ tükel sözüm işke tutgıl anıŋ asgı al | Çok söz söyledim, sen hepsini dinledin; bu sözlerime göre hareket et ve bunların faydasını gör. |
5436 | tilim tıdnumadı telim sözledi sözüm eksümedi suvı eksüdi | Dilim kendisini tutamadı ve çok konuştu; sözüm azalmadı, fakat itibârı azaldı. |
5437 | bayat birsü tevfik saŋa ay ilig kamug edgülükke tegürgil elig | Ey hükümdar, Tanrı sana tevfik versin de çok iyilikler yap. |
5438 | tilek birsü teŋri küdezsü sini du’ada unıtma ay ilig mini | Tanrı sana dileğini versin ve seni korusun; ey hükümdar, sen beni duada unutma. |
5439 | sözin kesti koptı adakm örü ilig tıdtı aydı az oldur tiyü | Sözünü kesti, ayağa kalktı; hükümdar: —Bir az daha otur— diyerek ,onu alakoydu. |
5440 | çıkardı yigü içgü türlüg aşı ayur azkına tat ay edgü kişi | Her türlü yiyecek ve içecek çıkardı: — Ey aziz insan, azıcık bunlardan tat — dedi. |
5441 | elig sundı odgurmış aldı tigü yidi içti azrak ol içgü yigü | Odgurmış elini uzatıp, bir lokma aldı; bir az yedi ve içti. |
5442 | elig tarttı aştın yimedi adın şükür kıldı rabka atadı atın | Yemekten elini çekti ve fazla yemedi; Tanrıya şükür etti, onun ismini zikreyledi. |
5443 | örü turdı odgurmış aydı selam ilig me yanut birdi kıldı kıyam | Odgurmış ayağa kalktı ve selâm verdi; hükümdar da ayağa kalkıp, ona mukabelede bulundu. |
5444 | turup çıktı odgurmış andın yorıp udu çıktı ilig uzatu barıp | Odgurmış odadan çıktı, hükümdar da onu teşyi için, arkasından geldi. |
5445 | esenleşti ilig bile ol köre eligleşti kaldı ilig kadgura | O hükümdar ile vedâlaştı, müsâfaha ettiler; hükümdar mahzun bir hâlde kaldı. |
5446 | turup bardı andın yana tag tapa kadaşı udu bardı elgin öpe | Odgurmış oradan ayrılıp, dağlara doğru gitti; kardeşi elini öptü ve bir müddet beraber yürüdüler. |
5447 | evürdi kadaşın kör odgurmışa esenleşti yandı kör ögdülmişe | Odgurmış kardeşini geri çevirdi; Öğdülmiş onunla vedâlaşarak, ayrıldı. |
5448 | eviŋe kelip kirdi köŋli kokuz sakınç kadgu birle udıtmadı köz | Öğdülmiş evine gelip girdi; içinde bir boşluk hâsıl oldu; keder ve kaygıdan gözüne uyku girmedi. |
5449 | togardın yaşık baş kötürdi örü kugu kırtışı boldı dünya tolu | Doğudan güneş başını yukarı kaldırdı; dünyanın her tarafı kuğu rengine büründü. |
5450 | yaşık koptı kögsin kötürdi örü ajun toldı kafur saçar teg tolu | Güneş çıktı, göğüsünü yükseltti; dünyanın her tarafı saçılan kâfur ile doldu. |
5451 | firişte yüzi teg yarudı ajun kalık boldı kafur saçar teg yüzün | Dünya, melek yüzü gibi, parladı; gök yüzü kâfur saçılmış gibi oldu. |
5452 | yana koptı terkin töşektin turup ma yundı yükündi köŋül tüz urup | Yatağından çabucak kalktı ve âbdest alarak, ihlâs ile namazını edâ etti. |
5453 | tonın kedti altandı evdin köre yana karşıka bardı andın köre | Giyindi ve evinden çıkıp, atına binerek, saraya gitti. |
5454 | tüşüp kirdi karşı içince yorıp okıdı ilig bu köründi kirip | Atından inip, saraya girdi; içeriye doğru yürüdü; hükümdarın daveti üzerine, huzura girdi. |
İLİG SU’ALİ ÖGDÜLMİŞKE | HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E SUÂLİ | |
5455 | ayıttı ilig aşnu odgurmışıg neçe kalmışıg hem kaçan barmışıg | Hükümdar önce Odgurmış'ı, onun ne kadar kaldığını ve ne zaman gittiğini sordu. |
5456 | yana aydı ilig ay ögdülmişim açıg boldı emdi maŋa yir aşım | Sonra: —Ey Öğdülmiş'im, yemek bana artık zehir oluyor —dedi— |
5457 | negü teg tirilgü bu künde naru çöküp bardı egnim kopumaz örü | Bugünden sonra nasıl yaşarım; omuzlarım çöktü, artık bir daha kalkamaz. |
5458 | nerek emdi beglik bu yalŋuk yüki bu kadgu sakınç üzdi köŋlüm köki | İmdi bu beyliğe ve insanların yükünü taşımağa ne lüzum var; bu endişe ve kaygı kalbimi parçaladı. |
5459 | er atsız bolumaz budun başlasa ya beglik işin barça beg işlese | Halkı idare eden veya beyliğin bütün işlerini gören bir bey hizmetkârsız yapamaz. |
5460 | er at tutsa şeksiz kerek neŋ tavar bu neŋ bolmasa er yıgılmaz aŋar | Hizmetkâr olunca da, şüphesiz, mal ve servet lâzımdır; mal olmazsa, başkasının hizmetine kimse girmez. |
5461 | negü tir eşitgil bu sü başlar er tiriglik ıçlıp beg işin işler er | Ordunun başında bulunan ve hayatını feda ederek, beyin emirlerini yerine getiren insan ne der, dinle. |
5462 | hazine er at boldı begler küçi bu iki bile er alır öz öçi | Hazine ve ordu beylerin kuvvetini teşkil eder; bu ikisi ile insan kendi öcünü alır. |
5463 | bu iki bile beg bedüklük bulur bu iki yumıtsa bedür beg tacı | Bu ikisi ile bey büyüklük bulur; bu ikisi bir araya gelirse, beylik tacı azamet kazanır. |
5464 | er at tirgüke kör telim neŋ barır neŋ almak tilese körü küç tegir | Asker toplamak için, çok masrafa lüzum vardır; mal toplamak için de bile bile cebir kullanmak gerekir. |
5465 | bir egnim meniŋ me bir ök bu boguz nelük munça yalŋuk yüki yüdmek öz | Benim ancak bir sırtım ve bir tek boğazım var; niçin bu kadar insanın vebalını yükleneyim. |
5466 | neçe me çıgay erse kalmaz açın alır bu ölüm kör tirigde öçin | Ne kadar fakir olsa bile, insan aç kalmaz; bu ölüm her yaşayandan bir gün öcünü alır. |
Yûsuf Has Hâcib tarafından XI. yüzyılda yazılmış, Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından.
LXXI. ODGURMIŞ'IN HÜKÜMDARA ÖĞÜT VERDİĞİNİ SÖYLER [ODGURMIŞ İLİGKE PEND BİRMİŞİN AYUR]
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Başlıklar
-
BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM Kutadgu Bilig Türkiye Türkçesi ...
-
Mısra (Kutadgu Bilig) Tercüme (Türkiye Türkçesi) ...
-
No Kutadgu Bilig Türkiye Türkçesi 955 ilig bir kün ay toldını ündedi orun birdi oldur tiyü imledi Hükümdar bir gün Ay...
C - BÂBLARIN FİHRİSTİ [FİHRİSTU’L-EBVAB]
Kutadgu Bilig Tercüme (Türkiye Türkçesi) 1. bab: tengri ‘azze ve cellening ögdisin ayur 01. bâb: Tanrı azze ve cellenin medhin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder