Ana içeriğe atla

E - İLAVELER

I. GENÇLİĞİNE ACIYARAK, İHTİYARLIĞINI SÖYLER

6521    Gençliğimi, geçen bulut gibi, geçirdim; ömrümü fırtına sür'ati ile tükettim.
6522    Yazık gençliğime, gençliğime yazık; ben seni tutmasını bilmedim, çok çabuk elden kaçırdım.
6523    Ey gençlik, sen bana şimdi tekrar gel; ben seni el üstünde tutayım; bak, senin için ipekliler ve sırmalar döşettim.
6524    Yazık bu gençliğe, hanı, nereye gitti; ne kadar arayıp, arattımsa da bulamadım.
6525    Sordum, gençlik kadar hayata zevk veren ve tatlı canı mes'ûd eden iyi bir şey yokmuş.
6526    Ben şimdi gençlik zevkini ve yiğitlik huzurunu kaybettim, elimde tutarken, kaçırıverdım.
6527    Eğer doğru bir hayat yaşamış olsa idim, ihtiyarlığın da zararı yoktu; fakat ne yazık ki, onu boş yere sarfettim.
6528    Ey gençlik, esef ederek sana kızıyorum; bütün güzelliğimi sen uzaklaştırdın, ben uzaklaştım.
6529    Benzim kırmızı, tam bir erguvan gibi idi; bugün yüzüme safran tohumu ektim.
6530    Misk gibi kara başıma kâfur örttüm; dolun ay gibi dolgun yüzü nereye götürdüm.
6531    Rengârenk çiçekler ile dolu, parlak bahar gibi idim; hazânamı uğrattım, hepsini kuruttum.
6532    Kayın gibi vücûdum ok gibi düz ve dik idi; şimdi yay gibi eğri oldu, eğdim, eğildim.
6533    Yazık, hayan boş yere israf ettim; peşimanlıkla gözden kanlı yaşlar akıttım.
6534    Çocukluğu geçırdı-m, gençliği kaybettim; günümü kararttım, kendimi çökerttim.
6535    Yerken, içerken, öküz gibi yedim, içtim; hevâ ve heves peşinde koşarken, tozu dumana kattım.
6536    Nice kuş ve geyik avı ile avundum, sevindim; uçan kuş gibi, cins atları ağımdan kaçırdım.
6537    Kardeş ve arkadaşlar için sevgili can gibi idim; düşmanımı ise, haşarı tay gibi sıçrattım.
6538    Ben imdi nice insanlara kızdım, söğdüm; günahsız ve yoksullara el kaldırdım, dil uzattım.
6539    Düşmanına galip gelen insan gibi, öylesine göğüs kabarttım; mağrur insan gibi, kabadayı olup, kaya gibi karşılarına dikildim.
6540    İçip yatmış olan adam gibi, uyuyup uyanınca, yoldan çıkmış olduğumun farkına vardım, Tanrıdan utandım.
6541    İnsanlara hizmet ettim, Tanrı ibâdeti kaldı; dünya etrafında koşarak, yolumu azıttım.
6542    Ben nice dilek ve arzu arkasından koştum; kudurmuş kurt gibi, dünyayı inlettim.
6543    Ben insanları tutup, zorla paralarını aldım; kimine çıkıştım, kimini yerdim, kiminin de canını yaktım.
6544    Rabbim bana: — Nasıl böyle yaptın?—diye sorarsa, ne mârzeretim var; çok utanılacak hâle düştüm.
6545    Hangi deli bundan daha ters hareket edebilir; geçici olan günler ile avunarak, hayatı boşuna harcadım.
6546    Huzur geçti, zahmet de geçecek idi; gün ve aylar boşuna heder oldu, peşimanlığa düştüm.
6547    Farzedelim ki, ben kisrâ veya kayser oldum ya Şeddâd ve Âd gibi, bir de cennet yaptırdım.
6548    iskender gibi, bütün dünyayı elimde tuttum, tam Nûh'un yaşını yaşadım ve yaşattım.
6549    Yıldırım kılıçlı Haydar veya Rüstem gibi, dünyada meşhur oldum.
6550    Isa gibi, ben göğe çıktım veya Nûşirevan gibi, memleketi adaletle idare ettim.
6551    Yahut hazînem, Karun'unki gibi, doldu-taştı veya Eshâb-i Res gibi, demirden kale yaptırdım.
6552    Fakat bunların faydası ne, sonu toprağa dönüş oldu; dünya geride kaldı, beraberimde ancak iki bez götürdüm.
6553    Çıplak gelmiş idim, toprağa yine çıplak gireceğim; neden kendimi dünyaya bu kadar bağladım.
6554    Bu fâni dünya, tipi gibi, esti-savurdu ve geçti; gaflette bu fâni dünyanın baskısı altında kaldım.
6555    Hayatta ne gibi bir iyilik yaptım; hayatta iken ektiğim tarla nerede.
6556    Ne ektim ise, sonunda onu biçtim; ne biçtim ise, ondan zevk aldım.
6557    Gençliğimi elden çıkardım, ihtiyarlığa geldim; sadede gelelim, sözü niye dağıttım.
6558    Uzun geceleri yatıp-uyumakla geçirme, Tanrıya ibâdet kıl; uyanık ol, durmadan ağla; günahlarımın yükü altına girdim.
6559    Yılan, haşerat ve böceklerin yemi olan bu vücûdu ben neden nîmet içinde besleyerek, yetiştirdim.
6560    Ey uyuklayan vücût, uyan, ağla durma; Tanrıya ibâdet kıl; yoksa, ben mahvoldum.
6561    ihtiyarlık yakaladı, gençlik uzaklaştı, hayatın tadı kalmadı; artık gidilecek doğru yolu buldum.
6562    Çok eski olan bu dünya bir çok halkları aldatmıştır; ben hangisindenim, neden bu kadar onu kendime sevdirdim.
6563    Ey rabbım, beni uyandır; sen rabbimsın, beni kovma, ben gönlümü temizledim.
6564    Günahlarımı bağışlayan sen bir rabbimsin, sen beni affet; günahlarımın sayısını ben bile unuttum.

II. ZEMÂNENİN BOZUKLUĞUNU VE DOSTLARIN CEFÂSINI SÖYLER

6565    Kalkayım, gideyim, dünyayı gezeyim; dünyada acaba vefalı kimse varmı, arayayım.
6566    insan nâdir oldu, onu nerede aramalı; aramakla bulunacaksa, bir arayıp bakayım.
6567    Ben bütün arzularımı buldum, fakat bir insan bulamadım; eğer bu arzum da yerine gelirse, onun yüzüne bir bakayım.
6568    Vefa kıtlaştı, dünya cefa ile doldu; vefa acaba kimde vardır, ben ondan bir az isteyeyim.
6569    Eğer bir vefalı, cömert insan bulursam, onu sırtımda taşıyayım, gözüme süreyim.
6570    Eğer ben bir vefalı insan bulamazsam, yabani hayvanlar ile birlikte ömür süreyim.
6571    Yiyeceğim ot kökü olsun, yağmur suyu bana yeter; kumdan döşek yapıp, geceleyeyim, çuldan elbise giyeyim.
6572    Veya vahşi olup, çöllerde koşayım; insanlardan uzaklaşarak, dünyadan silinip gideyim.
6573    Daha da olmazsa, bütün dünyayı bırakarak, nehir gibi akayım, kasırga gibi göklere yükseleyim.
6574    Ey rabbim, sıkıntı içindeyim, vefasızlara rastladım; vefalı acaba kimdir, ona sevgili canımı feda edeyim.
6575    İnsanın ismi kaldı, insanlık kayboldu; bu insanlık nereye gitti, ben de arkasından gideyim.
6576    Aradım, dünyada candan bağlı bir insan yoktur; vefasız kimselere nasıl gönül bağlayayım.
6577    Kimi, gözüm gibi, kendime yakın tutturma, o, şeytan gibi, düşman çıktı; ben şeytanı ne yapayım.
6578    Kimi sevdim ise, onu sevgili canım gibi tuttum; fakat ondan da cefâ geldi; artık kimi seveyim.
6579    İnsanın gönlünü anlamak için, onun dili ve sözü bana şâhid idi; şimdi gönül ve dil alaca oldu; kime itimat edeyim.
6580    Bugün burada kendime eş diyeyim, kime inanayım veya kimi dost edineyim.
6581    Kime gönül vermeli, derdi kime açmalı; ben şimdi gamlıyım, bir az içimi dökeyim.
6582    Dost ve ahbaplarımda ben sadâkat bulamadım; kardeşim bana yabancı gibi duruyor, ona gönlümü nasıl açayım.
6583    Eğer inanç ve güvenlik and ile ise, bu andı tutan kim ki, ona erkek diyeyim.
6584    Tuz, ekmek hakkını gözeten varmı; ben onu altın, gümüş ve gevhere garkedeyim.
6585    Konu-komşu, sevinç ve keder arkadaşı nerede; ben ona her şeyimi vereyim, evimi bile ona terkedeyim.
6586    Arkadaş ve dost diye itimat edilecek kim var; ben onu bey yapıp, kendim ona kul olayım.
6587    Ben insan bulamadım, derdliyim ve yalnızım, kederden eriyorum; ben de bir sevineyim, güleyim.
6588    Halk neden bozuldu, niçin iyi âdetleri bıraktı; hangi zamana rastladım, nereye gideyim.
6589    Yahut ben deli ve budala olup, aklımımı kaybettim; neden böyle sözler söyledim; anlat, anlayayım.
6590    Veya sevda çoğalarak, beynimemi te'sir etti veya gözümemi öyle görünüyor; ben bir ilâç içeyim.
6591    Bu çeşit insanlar yalnız banamı rastladılar yahut ben kendimmi ters bir kimseyim; bu huyumdan vazgeçeyim.
6592    Esef ederim, ben fenayım; fakat dünyada vefa adı bırakan insanlar nerede, onları medhedeyim.
6593    Onların koydukları iyi âdet, kanun ve an'aneleri bugün göreyim de, ben de sevineyim.
6594    Eğer böyle değilse, iyi âdet, kanun ve an'aneleri vaz'etsinler; halîm insanlar baş-köşeye geçsin, küstahları kovayım.
6595    Bütün iyiler gitti, kanunu ve iyi an'aneleri beraber götürdüler; burada insan artığı kaldı, iyileri nasıl bulayım.
6596    Bu insan kılığında dolaşanların hepsi adam ise, evvelkiler melek mi idiler; ne bileyim.
6597    Onlar gitti, ben bunlar ile kaldım; nasıl hareket edeyim ve onlar ile nasıl bağdaşayım.
6598    Ne kadar söylesem de söz tükenmez; şimdilik bu kadar yerer; diyeceğin varmı, ben gideyim.
6599    Ben kendim için burada daha iyi bir şey bulamadım; memleket ve şehirleri bırakayım, insanlardan uzaklaşayım.
6600    Adımı bilmesinler, beni görmesinler ve arayıp da bulmasınlar; sözümü keseyim.
6601    Onlar akrep gibi sokarlar, sinek gibi kanımı emerler, köpek gibi havlarlar; hangisine yetişeyim.
6602    Ben artık usandım, küstahlar arasına düştüm; gece-gündüz peşimanlık içinde bütün bu yükü nasıl taşıyayım.
6603    Dünyanın bütün çevir ve cefâsı bana gelmesin, küstah ve kaba insanlardan uzak olayım.
6604    Ey rabbim, sevgili Peygamberimizin dıdannı bana nasıp et; bir de onun dört arkadaşının yüzlerini göreyim.

III. KİTAP SÂHlBl YUSUF, BÜYÜK HÂS HÂCİB, KENDİ KENDİNE NASÎHAT EDER

6605    Bilgi bil ve yerin baş-köşe olsun; bilgi insan için sağlam bir kalkandır.
6606    Bilgisiz yürek ve dil neye yarar; bilgi ile, su gibi, her kese faydalı ol.
6607    Ne kadar bilsen de yine ara; bak, bilen dileğine sorarak erişir.
6608    Bilirim dersen, sen henüz bilgiden uzaksın; bilenler arasında sen bilgisizlerden sayılırsın.
6609    Bilgi bir denizdir, onun ucu-bucağı yoktur; serçe emse emse bundan ağzına ne kadar su alabilir.
6610    Bu bilgin ile senin başın döner; kendisini bilmeyen kendini kendinden uzaklaştır.
6611    Sen ya bilgi bil, insan ol ve kendini yükselt yahut hayvan adını al ve insanlardan uzaklaş.
6612    Bilgilinin yüzü gülmez, onun yüzü her vakit düşünceli ve çatıktır; bilgisiz dâima sevinç içinde katıla-katıla güler.
6613    Bilgili insan bu kaygı içinde nasıl kahkaha atar; ey bilgisiz, sen dağ keçisi gibi, debelen, dolaş.
6614    Bilgilinin ayaklan kösteklendi, kalkıp koşamaz; bilgisiz, bak, arzularının peşinde durmadan koşar.
6615    Ey âlim, senin ayağında köstek var; bilgisiz ise, yürür; bilgisiz bir kösteklenirse, sen onun kösteğini sıkılaştır.
6616    işte ben bilgi isteyerek, ona el uzattım; sözü söze katarak, dizip, sıraladım.
6617    Bu türkçe sözü yabanî geyik gibi gördüm; onu yavaşça tuttum, aldatarak, kendime yaklaştırdım.
6618    Okşadım, ısındırdım, çabucak bana gönül verdi; yine de ara-sıra ürküyor, korkuyor.
6619    Ele geçirdiğim gibi, sözü takip ettim; onun miski güzel kokular saçmağa başladı.
6620    Sözü doğrîı söyledim, o sert ve acı oldu; doğru söze tahammül eden akıllı insandır.
6621    Okuyana fazla ağır gelmesin, ben uzun-uzadıya izah ederek, özrümün bağışlanmasını istedim.
6622    Doğru sözden başkasına söz deme; doğru ile eğri arasındaki fark beyaz ile siyah arasındaki fark gibidir.
6623    Hayatımda bu sözleri söylediğim zaman, sene dört yüz altmış iki idi.
6624    Bu sözleri tam on sekiz ayda söyledim; sözleri toplayıp, derleyerek, seçtim ve ayırdım.
6625    Çeşitli çiçekler yaygısı gibi, kokusu miske benzer; ben bunu düzene koyup, tamamladım ve her kesin istifâdesine arzettim.
6626    Ne kadar söylense bile, sözü kim tüketir, o pınarlar arasından durmadan akar, gider.
6627    Ey Yusuf, gerekli ve doğru sözü söyle; gereksiz sözü gizle, onun zararı dokunur.
6628    Sözü çok söyledin, dikkat et, tazeliğini kaybetmesin; çok sözden insan usanır ve bıkar.
6629    Bu dünya itimâda şayan değildir; vefasız ve dönek huyludur; ey akıllı insan, ondan uzak dur, uzaklaş.
6630    Sen şimdi bu dünyaya kuvvetle yapıştın; onunla alâkanı kesmeğe, gönlünü ondan çevirmeğe gayret et.
6631    Bu dünyaya güvenme; sen çok daha emin olan Tanrıya sığın ve ona yalvar.
6632    Bu vefasız dünya bir çok insanlardan yüz çevirdi; ne kadar insanlar doğru yoldan şaştılar, buna iyice dikkat et.
6633    Şimdi de senin için hazırlandı; süslenip, yüzüne güler; ona çok fazla bağlanma; gaflet içinde o kadar çok sevinip, gülme.
6634    Dünyaya nail olan nice cihan beylerini ölüm yakaladı ve onlar gözleri ile etrafından duâ dilenerek gittiler.
6635    Gençlik boşuna heder oldu, hayatıma yazık oldu; bu hayat tükenir, ıztırap çek, nadim ol.
6636    Binlerce sene yaşasan bile, sonunda nihayet öleceksin; dünyayı ne kadar toplasan da, bir gün bırakıp gideceksin
6637    Ey Tanrı, sana sığındım, sen kendin koru; bu gaflet uykusundan beni uyandır.
6638    Ben utanmaz bir kulunum, günâhım çoktur; sen rahimsin, şefkat senden gelir.
6639    Sana karşı günaha girdim, senden kaçtım; bugün yalvararak, tekrar sana sığınıyorum.
6640    Ey muhtaç vücût, neye inandın; göz göre-göre kime dayandın.
6641    Şimdi yolunu düzelt, doğru hareket et, her iki dünyada da baş köşeye geç.
6642    Bu dünyanın her tarafı zevkle doludur; onu bırak, öteki dünyaya bak.
6643    Dilini tut, boğazına hâkim ol, çok uyuma, gözünü yum, kulağını tıka ve böylece huzur içinde yaşa.
6644    Ey rabbim, bütün müminleri affet; bol rahmetini onlardan esirgeme.
6645    Peygamberimize ve onun dört arkadaşına da binlerce selâm ulaştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

A- (MENSUR MUKADDİME)

BİSMİ'LLAHİ‘R-RAHMANİ'R-RAHİM   1 hamd u sipas ü minnet ve öküş ögdi tengri ‘azze ve  2 celleka kim ulugluk idisi tükel kudretlig padişah turur  3 yirli kökü yaratgan kamug tınlıglarka ruzi birgen neni  4 kim tiledi erse kıldı yime neni tilese kılur yef’alü 'llahü ma ye-  5 şa' ve yahkümü ma yürid takı sansız selam ü dürud halk-  6 larda yigi yalavaçlarda ödrüntüsi ulug savcısı muhammed-i  7 mustafa öze bolsun takı ma anıng işleri aziz agırlıg şa-  8 haberler öze rizvanu 'llahi aleyhim ecma'in bu kitab yav-  9 lak aziz turur çin hukemalarınıng emsalleri birle bezen-  10 miş maçin ulemalarınıng eş’arları birle araste kılınmış tu-  11 rur bu kitabnı okıglı bu beyitlerni ma’lum kılıglı kitab-  12 din yakşı azizrak turur çin ü maçin alimleri ve hakim-  13 leri kamug ittifak boldılar kim meşrik vilayetinde kamug  14 türkistan illerinde bugra han tilinçe

B- (MANZUM MUKADDİME)

1 ugan bir bayat ol kamugda oza öküş hamd u ögdi angar ok sera 2 ulugluk idisi ugan zü 'l-celal yaratgan törütgen me kadir kemal 3 ay yir kök idisi halayık bile ruzinı anutmış yigil sen küle 4 sakışsız birigli kamugka ruzi yitürür kamugnı ma yimez özi  5 açın kodmaz hergiz kamug tınlıgıg yitürür içürür tözü sanlıgıg  6 neteg kim tiledi me boldı kamug kimi kim tilese kılur ol ulug  7 dürud ol ödürmiş resülka selam yine işleringe selam hem ulam  8 muhammed yalavaç halayık başı kamug barçalarka ol ol köz kaşı  9 yime bu kitab ol idi ök aziz biligligke bolgay biligdin tengiz  10 bezenmiş agırlıg biligler bile kalı kim şükür kıl kanaat tile  11 kamug barçasınga bügüler sözi tizip yinçüleyü kamug tüp tüzi  12 bu meşrik meliki maçinlar begi biliglig ukuşlug ajunda yigi  13 kamug bu kitabnı alıp özlemiş hazine içinde urup kizlemiş  14 birindin birilige miraslar kalıp adınlarka birmez özinge alıp  15 asıglıg turur bu yok ol hiç yası öküş t

XIX. AY-TOLDI HÜKÜMDARA DİLlN FAZÎLETİNİ VE SÖZÜN FAYDALARINI SÖYLER

XIX. AY TOLDI İLİGKE TİL ERDEMİN SÖZ ASIGLARIN AYUR 955 ilig bir kün ay toldını ündedi  orun birdi oldur tiyü imledi 956 bu ay toldı oldurdı akru silig  közin yirke tikti bekütti tilig İLİG SU’ALİ AY TOLDIKA 957 İlig aydı ay toldı sözle sözüng nelük şük turur sen ne boldı özüng   AY TOLDI CEVABI İLİGKE 958 bu ay toldı aydı ay beglerbegi  kulı beg yüzin körse yitrür ögi 959 ilig yarlıkamaz negü sözleyin  ayıtmazda aşnu negü ötneyin 960 biliglig sözin sen eşit özneme  ayıtmazda aşnu sözüng sözleme 961 kişig kim okısa kereklep tilep  ol ok sözlegü aşnu sözni ulap 962 ayıtmazda aşnu sözüg sözlese  köni sözledi kim ay yılkı tise 963 takı tilve munduz kişi bu bilin  ayıtmadı beglerke açsa tilin 964 kızıl til kılur kısga yaşlıg sini  esenlik tilese katıg ba anı 965 negü tir eşitgil özin kısgan er esen tirlür incin özin basgan er 966 kara baş yagısı kızıl til turur neçe baş yidi bu takı ma yiyür 967 başıngnı tilese tilingni küdez tiling tegme künde başıngnı yanur İLİG CEVABI AY TOL