Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

E - İLAVELER

I. GENÇLİĞİNE ACIYARAK, İHTİYARLIĞINI SÖYLER 6521    Gençliğimi, geçen bulut gibi, geçirdim; ömrümü fırtına sür'ati ile tükettim. 6522    Yazık gençliğime, gençliğime yazık; ben seni tutmasını bilmedim, çok çabuk elden kaçırdım. 6523    Ey gençlik, sen bana şimdi tekrar gel; ben seni el üstünde tutayım; bak, senin için ipekliler ve sırmalar döşettim. 6524    Yazık bu gençliğe, hanı, nereye gitti; ne kadar arayıp, arattımsa da bulamadım. 6525    Sordum, gençlik kadar hayata zevk veren ve tatlı canı mes'ûd eden iyi bir şey yokmuş. 6526    Ben şimdi gençlik zevkini ve yiğitlik huzurunu kaybettim, elimde tutarken, kaçırıverdım. 6527    Eğer doğru bir hayat yaşamış olsa idim, ihtiyarlığın da zararı yoktu; fakat ne yazık ki, onu boş yere sarfettim. 6528    Ey gençlik, esef ederek sana kızıyorum; bütün güzelliğimi sen uzaklaştırdın, ben uzaklaştım. 6529    Benzim kırmızı, tam bir erguvan gibi idi; bugün yüzüme safran tohumu ektim. 6530    Misk gibi kara başıma kâfur örttüm; dolun ay g

LXXXV. HÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ'E BAŞ-SAĞLIĞI DİLEDİĞİNİ SÖYLER

6304    Hükümdar bunu haber alınca, saraydan kalkıp, Öğdülmiş'in yanına geldi; ona gönülden baş-sağlığı diledi. 6305    Hükümdar : — Ey Öğdülmiş, mâkûl ol; sen duâ ile ona yardım etmeğe çalış — dedi — 6306    Odgurmış'a Tanrı rahmet eylesin ve onun bütün günahlarını affetsin. 6307    Tanrı sana bu felâketin ecrini versin; Tanrı senden razı olsun ve cehennemden korusun. 6308    Sen yolunu kesmiş ve kapını kapamışsın; yüzünü gizlemiş, ağzını kilitlemişsin. 6309    Böyle bir hareket sana yakışmaz; akıllı insan böyle bir yolu ihtiyar etmez. 6310    Bana söyle, seni kim bu sıkıntıya düşürdü; kim sana kızdı veya kim sana kin bağladı. 6311    Kardeşinin başına gelen Tanrının hükmüdür, o kazâ-i ilâhîyi yerine getirdi; sen kendine bak ve nefsini İslah et. 6312    Neye ağlayıp, feryad ediyorsun; bu şekilde hareket etmek iyi değildir; sen böyle yapma. 6313    Doğan ölür, yükselen iner; yürüyen durur ve veren alır. 6314    Kardeşinin ölümü sana ibret olsun; sabır et, ecrine nâıl olursun, ş

LXXXIV. ÖĞDÜLMİŞ'İN ODGURMIŞ İÇİN MATEM TUTTUĞUNU SÖYLER

6299    Kalkıp gitti ve kardeşinin mezarını gördü; onu kucaklayıp, ağladı ve göz yaşlarını döktü. 6300    Ey kardeşim, kalkıp bana bir bak, yüzünü göreyim de hasretim dinsin — dedi — 6301    Buraya seni görmek arzusu ile gelmiştim; benden neden yüzünü gizledin. 6302    Ey gönlümün tacı, sevgili cana can; sensiz bu fâni can nasıl yaşasın. 6303    Seninle geçen hayatımız bir rüyamı idi : görürken kaybettim; sen gözlerimden silinip, benden uzaklaştın. [Metin eksik]

LXXXIII. KUMARU'NUN ÖĞDÜLMİŞ'E BAŞ-SAĞLIĞI DİLEDİĞİNİ SÖYLER

6293    Kumaru onun feryâdlarına mâni olmağa çalıştı : — Sabırlı ol, Tanrının hükmüne gönlünle, aklınla ve dilinle riza göster — dedi — 6294    Her kes için bu ölümün geleceği bir gün vardır; o öldü, şimdi de sen ölüme hazırlan. 6295    Ey oğul, niçin ağlıyorsun; sana vuran, söğen kim, kimden ne zarar gördün ? 6296    Bu fâni canı ona Tanrı vermişti, şimdi bunu gen aldı ve can da çıktığım. 6297    O bir daha geri dönecek değildir; kısa bir zaman sonra, sen de ben de oraya gideceğiz. 6298    Bir de ilâve etti : — Kardeşinin mezarını bir gör, onu ziyaret edip, öyle geri dön.

LXXXII. KUMARU ÖĞDÜLMİŞ'E ODGURMIŞ'IN ÖLDÜĞÜNÜ SÖYLER

6286    Kardeşinin müridi Kumaru çıkıp, onu göz yaşlan ile karşıladı. 6287    Ona yaklaşarak : — Ey kardeş, gönlün yaralanmasın, sabırlı ol; Allah ecrini ihsan eder — dedi — 6288    Kardeşin göçtü-gitti, bu dünyayı terketti; Tanrı sana sağlık ve uzun ömürler versin. 6289    Şimdi sen ağlayıp-inleme, sabret, kendine hâkim ol; hayatta bulunanlar İçin, ölümden başka çıkar yol yoktur. 6290    Her doğan ölür, sevgili can gider; dünyada ne bey, ne kul, ne de peygamber kalır. 6291    Bu ölüm bizim içinde hazırlanmıştır; ölüme karşı bir çâre veya müessir bir silâh yoktur. 6292    Bunu duyan Öğdülmiş feryâd ederek, döğündü ve göz yaşı döktü.

LXXXI. ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E NASÎHAT ETTİĞİNİ SÖYLER

6087    Sözüm şudur : Ey kardeş, gâfil olma, hayatı ve ömrü fenalıkla boşuna geçirme. 6088    Dürüst ol, doğruluk yolundan ayrılma; bil ki, insanı dilek ve arzularına bu yol ulaştırır. 6089    Her mahlûka karşı merhametli ol, gönülün ile dilini bir ederek, Tanrıya ihlâsla ibâdet kıl. 6090    Dünya düşüncesini kısa tut, ibâdeti uzun; acele ederken, sakin ve hiddetlenirken de, halîm ol. 6091    Ölümü unutma, bunun hazırlığını gör; kendini unutma, aslını ve menşeini bil. 6092    Dünyaya tamah ederek, ruhunu karartma; dünya kalır, fakat sen peşimanlık ile inleyerek gidersin. 6093    Tanrı hükmüne razı ol; ne gelirse, ona tahammül et; sırası geldikçe, halka faydalı ol. 6094    Doğru söyle, sözün dürüst ve tam olsun; sözü yalan kimseler küstah olur. 6095    Güler yüzlü, tatlı sözlü ol ve iyi hareket et; böylece devir döner ve sana saadet geliverir. 6096    Cömert ve alçak gönüllü ol, tuz-ekmek yedir; başkalarının aybını görme, ört ve yok farzet. 6097    Arzularına hâkim ol; öfkelenirsen, ken

LXXX. ODGURMIŞ BU RÜYAYA BAŞKA BİR TÂBİR SÖYLER

6047    Odgurmış cevap verdi ve : — Ey dostum, rüyanın tâbiri böyle değildir — dedi — 6048    Eğer uykuda bu rüyayı sen görmüş olsa idin, bunun tâbiri de senin güzelce yorduğun gibi olurdu. 6049    Senin gayretin hep bu dünya içindir; bu dünyayı isteyen bu dünyayı bulur. 6050    Ben ise, bu dünyayı bırakıp kaçtım; zahmetlere katlanarak, burada yaşıyorum. 6051    Sen benim rüyamı tam olarak yormadın; dinle, bu rüyayı ben sana tâbir edeyim. 6052    Gördüğüm basamaklı yüksek merdiveni, ey kardeş, ben hayat olarak yoruyorum. 6053    Merdivenin başına kadar yükselmem, yaşımın tükenmesi, hayatımın tamamlanmasıdır. 6054    Merdivenin başına kadar yükseldim ve o atlının gelerek bana verdiği suyu alıp içtim. 6055    Evlâtları babasız bırakan bu atlıdır, ey temiz kalpli insan. 6056    Tanzim edilenleri bozan ve hayattaki canlıları hareketsiz bırakan bu atlıdır. 6057    Benim kaptaki suyu alıp içmiş olmamı sen hayata yordun ve ömrümü uzattın. 6058    Su, eğer yarısı içilir ve yarısı bırakılırsa,

LXXIX. ÖĞDÜLMİŞ ODGURMIŞ'IN RÜYASINI TÂBİR EDER

6037    Öğdülmiş cevap verdi ve: —Bu rüya çok iyi ve çok güzel bir rüyadır — dedi — 6038    Niçin rüyanı kendine fena yoruyorsun; ey nefsine hâkim olan insan, rüya tâbirine göre çıkar. 6039    Bütün rüyalarda yükselme itibâra delâlet eder, insan yükseldiği nisbette şeref bulur. 6040    Rüyada insan ne kadar yükselirse, onun bahtı ve hâli de o kadar yükselir. 6041    Merdivenden çıkar gibi, onun saadeti yükselir ve adı büyüklük ile şöhret bulur. 6042    işte bu söz buna delildir, rüya tâbırcısi bunun öyle yorup-bırakmıştır. 6043    Rüyada merdiven izzettir, insan yükseldiği nisbette ve her basamak için ayrı bir itibar görür. 6044    Ne kadar yükselirse, o kadar hürmet görür; saadet, talih ve dünya malından nasibini alır. 6045    Kaptaki suyu alıp içmek kendinin ve neslinin uzun hayata nâıl olacağına delâlettir. 6046    Kalkıp göklere uçarak, en yükseklere çıkman ise, Tanrının senin bütün arzularını yerine getireceğine delâlet eder.

LXXVIII. ODGURMIŞ ÖĞDÜLMİŞ'E RÜYA GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLER

6032    Odgurmış söze başladı ve cevap verdi: — Pek âlâ, söyleyeyim, sen dikkatle dinle — dedi — 6033    Rüyamda bir merdiven gördüm, onun elli basamağı vardı; yüksek ve enli, karşıma dikilmişti. 6034    Ben bu basamaklara birer-birer basarak, yukarı çıktım; sonuna kadar kaç basamak olduğunu saydım. 6035    Son basamakta bir atlı bana su uzattı; ben de alıp, sonuna kadar içtim ve suya kandım. 6036    Ondan sonra havaya yükselerek, göğe uçtum ve yükseklip, gözden kayboldum.

LXXVII. ÖĞDÜLMİŞ ODGURMIŞ'A RÜYA TÂBİRİNİ SÖYLER

5993    Rüyayı yorabilmek için, önce bu tâbir ilmini çok iyi bilmek lâzımdır. 5994    Bu rüya tâbiri çok çeşitlidir; ey sakin tabiatli insan, bunların hepsini bilmek gerekir. 5995    Bilgisize rüyanı açma ve anlatma, rüyanı bilene sor ve bunu geciktirme. 5996    Gece gördüğün rüyanın tâbiri başka, gündüz gördüğün rüyanın tâbiri başkadır. 5997    Bu rüya tâbiri, dikkat edersen, bir çok şartlara bağlıdır; buna akıl erdirmek için, önce şunları bilmek lâzımdır. 5998    Rüya görünce, onu kendi gönülüne göre yormamah ve her kese bunu söylememelidir. 5999    Her rüyayı da rüya diye yormamah, ey hakîm, rüyanın tâbiri çoktur. 6000    Rüyanı yorma; yorarsan, bunu bilerek yor ve mânasını dikkatle mukayese et. 6001    İnsan nasıl yorarsa, rüya ona göre zuhur eder; tâbir etmesini bilmezsen, rüyanın faydası yoktur. 6002    Denizler kadar geniş bilgili insan ne der, dinle; bu söze göre hareket et, yüzün gülsün. 6003    Rüya yormağa bakar, rüyanı dikkatle, bilerek ve anlayarak yor. 6004    Rüyayı nası

LXXVI. ODGURMIŞ'IN HASTALANARAK ÖĞDÜLMİŞ'İ ÇAĞIRDIĞINI SÖYLER

5953    Günlerden bir gün Öğdülmiş başını yatağa koyup, uyumak üzere iken, 5954    Birinin kapıda gürültü ettiğini ve yüksek sesle bağırdığını duydu ve "Git, bak!" diye, acele birini gönderdi. HİZMETÇİNİN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABİ 5955    Hizmetçi baktı: —Bir adam gelmiş, söylenecek sözüm var diye, yanınıza girmek istiyor — dedi. ÖĞDÜLMİŞ'İN HİZMETÇİYE SUÂLİ 5956    Öğdülmiş : — Git, sor; sözü ne imiş, kim imiş, ne söyleyecekmiş — dedi. HİZMETÇİNİN HABERCİYE SUÂLİ 5957    Hizmetçi tekrar çıktı ve gelene nereden geldiğini; kim olduğunu, arzusunun ne olduğunu sordu. HABERCİNİN HİZMETÇİYE CEVABI 5958    O— Beni Odgurmış gönderdi, bir sözüm var; haydi, kardeşini göreyim — dedi. HİZMETÇİNİN ÖĞDÜLMİŞ'E CEVABI 5959    Hizmetçi geri dönüp, onun dediklerini ve kardeşinin onun vasıtası ile bir haber göndermiş olduğunu söyledi. ÖĞDÜLMİŞ'İN HABERCİYE SUÂLİ 5960    Öğdülmiş derhâl yerinden kalkıp, onu içeri almalarını söyledi; adam bunun üzerine girip, selâm verdi. 5961    Öğdülmi

LXXV. DOĞRULUĞA KARŞI DOĞRULUK VE İNSANLIĞA KARŞI İNSANLIK GÖSTERİLMESİNİ SÖYLER

5762    Bu bir türlüsüdür; birini daha dinle, ben onu da sana izah edeyim. 5763    Sen bir şeyi acaba unuttunmu, yoksa bu kapalımı kaldı; ne fayda umarak, bu işi yapmak istiyorsun. 5764    Bilirsin ki, dünyada vefalı insanlar çok takdir edilir ve alkışlanır, ey aziz insan. 5765    Dünya yaratılalı beri bir kanun ve âdet vardır ve bunun nişanesi de insanlara karşı insanlık göstermektir. 5766    insan iyiliğe karşı iyilik yapar; hattâ bir iyiliğe on iyilik ile mukabele etmelidir. 5767    Kimin soyu babadan temiz ise, ondan memlekete iyilik ve fayda gelir. 5768    Eğer ana hırsızlık suyunu gizlice alır ve bundan bir oğul doğarsa, o memleket için bir âfet olur. 5769    Şimdi hükümdarın iyiliği için çalış, sen ondan, yiyecek, giyecek gibi, bir çok nimetler gördün. 5770    Bütün bu faziletlere, bilgi ve anlayış sahibi olmana hükümdar sebep oldu ve bu yüzden sana bütün kapılar açıldı. 5771    O sana unvan ve rütbeler verdi, seni yükseltti; iyilik kapılarını o sana açtı. 5772    Bu iyilikleri,

LXXIV. ODGURMIŞ'IN ÖĞDÜLMİŞ'E TAVSİYEDE BULUNDUĞUNU SÖYLER

5721    Odgurmış cevap verdi ve : — Ey kardeş, sözümü dinle; ey gönlü gönülüme uyan—dedi — 5722    Sen çok iyi niyet etmişsin, Tanrı seni muvaffak ve mes'ûd etsin. 5723    Bu iş için tek bir bilgi kâfi değildir; bunun için dünyada yapılacak pek çok iş vardır. 5724    Onlardan biri şudur, dinle, sana söyleyeyim; muvafık görürsen, düşün ve ona göre hareket et. 5725    Bugün orada bulunmak senin için dana iyidir; burada durmak da benim için daha iyidir. 5726    Memleket bugün senden çok istifâde görmektedir; bu faydaya halel gelirse, yerini lanet ve bed-duâ alır. 5727    Hükümdar sana memleket işlerinde salâhiyet verdi; sen iyiliklerin ve halım, selîm varlığın ile tanınmışsın. 5728    Halk huzura kavuştu ve memleket işleri düzene girdi; halk durmadan sana hayır-duâ etmektedir. 5729    Başkalarına faydalı olan kimse ne der, dinle; başkalarına faydalı olan insan insanların başıdır. 5730    İnsanlar arasında insan olan kimse, başkalarına faydası dokunan kimsedir. 5731    Başkalarına fayd

LXXIII. ÖĞDÜLMİŞ İN GEÇEN HAYATINA ACIYARAK TÖVBE ETTİĞİNİ SÖYLER

5632    Öğdülmiş : — Ben gaflet içinde kendimi mes'üd sandım; bu gaflet içinde hayatım heder oldu — dedi — 5633    Yaşama kudreti beni terketti, uzaklaştı; ben bu zindeliği bırakıp, elime deynek aldım. 5634    Peşıman oldu ve : — Ah, ne yazık ki, günlerim geçti; ömrüm tükendi, gecem artık kararmaktadır — dedi — 5635    Ben, öküz gibi, heves ve nimet yedim; bilerek-bilmeyerek, bir öküz gibi yaşadım — dedi. 5636    Sonra devam etti: — Ben gaflet içinde kendimi bahtiyar zannettim; günlerimi boşu-boşuna geçirdim. 5637    Gençlik kuvveti beni terkederek, uzaklaştı; bu giden gençliğime acıyor ve yanıp-tutuşuyorum. 5638    Hayat nihayet sonuna geldi, ölüm yaklaştı; ölüme karşı bir çâre olmadığı gibi, ondan kurtulacak bir yol da yoktur. 5639    Saçım, sungur rengi gibi, kır oldu; sakalım yazdan kalmış kuru ota döndü. 5640    Otuz iki dişimin, bu beyaz incilerimin, ipi koptu ve onlar da birer birer döküldü. 5641    Gözlerim bu güneşli yer yüzünde her şeyi görürdü; şimdi gözlerime karanlık ç